Yeşeriyorum

‘Yeni Dünya Düzeni’nde – Seçil Türkkan

0

Türkiye’de insanların kendisinden farklı olanla birlikte yaşayamamak, dolayısıyla karşısındakinden kendisi gibi davranmasını beklemek, eğer olmazsa onu asimile etmek ya da ötekileştirmeye çalışmak gibi bir düşünce biçimi var.

Bu durumun örneklerini çoğu zaman ya bizzat yaşayarak ya da etrafımızdan gözlemleyerek izleyebiliyoruz. Toplumsal ilişkiler yaklaşık bu durumdayken, meselenin günümüzdeki pek önemli güç olan medyaya yansıma biçimi de farklı olamıyor. Nefret söyleminden nefret suçuna evrilen yol da bu algı üzerinden kendisine alan buluyor.

Nefret söylemi en genel manada “benim gibi olmayan bizden değildir” mantığına dayanıyor ve kullandığımız kelimelerle zihnimizin derinlerinde olanları açığa çıkartıyoruz. Bilinçaltına yerleşmiş ideoloji biçimi durduğu yerde kalmayıp kullandığımız kelimelerle kendisini ortaya çıkarıyor.

İşte Açık Radyo’da ‘Balık Gözü’ programında salı günleri aslında kelimeler üzerine konuşup, medyanın kullandığı ve ‘kendi’ kitlelerine aktardığı düşünce biçimini deşiyoruz.

Nefret söyleminin özellikle ‘yeni’ diye adlandırdığımız medya düzeninden sonraki yayılım ve gelişim hızı dikkat çekiyor. Artık sahiden neredeyse 7’den 70’e herkes bu düzenin içerisinde kendine yer buluyor ve düşündüklerini en basit düzeyde de olsa çevresindekilere aktarabiliyor. Bu durum iyiyi ve kötü olanı bünyesinde barındırıyor. Bir yanda sosyal medya üzerinden örgütlenen ‘Arap Baharı’ ve bizlerinde uzakta olmamıza rağmen olanları yakından izleyebilmemize olanak veren twitter, diğer taraftan herhangi bir konuda nefret içeren bir paylaşıma da rastlamamıza imkan sağlıyor. İnsanların genelde sorgulamadan karşısındakinin fikrine katıldığı ve bir minik köy haline gelmiş dünyada bu yayılım çoğu zaman bir retweet’e bakıyor.

Sosyal medya insan ilişkilerinin gelişim biçimini de değiştiriyor. Öneden bir insanı tanımak için zaman gerekirken şimdi bu durum sosyal medya üzerinden arkadaş olmayı gerektiriyor. İnsan ilişkilerinde zaman kavramı ise artık başka bir düzleme oturuyor. Zaman ya çok hızlanıyor ya da aksine tıkanıyor. Zaman kıvrılıyor.

Geriye üzerine konuşmak, anlamaya çalışmak, bilgisayar başında daha çok vakit geçirmek, bir ekran ve tuşlara bakarak tüm dünyayı anlayabileceğin üzerine teoriler geliştirmek, dijital aktivist olmak belki düşündüğün herşeyi bir blogda paylaşmak gibi durumlar kalıyor.

Bu çağda sanırım bilgisayar kullanan herkes bir ortak paydada buluşuyor ve konuşuyor. İşte şimdi gerçekten herkesin konuşabildiği bir dünyadayız. Bu durum elbet ‘demokratikleşmeye’ yol açacak ama öncesinde sahiden hepimizin söylediklerinin nereye gittiğinin bilincinde olması gerekiyor.

‘Yepyeni Medya Düzeni’ dediğimiz bana şimdilerde ‘Yeni Dünya Düzeni’ gibi de geliyor. Üstelik bu kez daha demokratik. Hepimiz bir bilgisayar ve internet vasıtasıyla bu düzene bir tuğla koyuyoruz, içini doldurmakta yine bizlere kalıyor.

Balık Gözü’nde, salı günleri aşağı yukarı bunları konuşuyoruz. Eğer istersen seni de bekleriz.

 

Seçil Türkkan

twitter.com/#!/secilturkkan

 

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.