İklim KriziKentManşet

Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu: Bir varoluş tehlikesiyle karşı karşıyayız

0

WRI Türkiye bu yıl 10’uncu kez Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nu düzenledi. Yaşanabilir Şehirlerin Yolu Yeşilden Geçiyor’: Yeşil Ekonomi, Yeşil Finansman, Yeşil Yatırım başlığı altında gerçekleştirilen sempozyumda, yeşil ekonomi, yeşil finansman ve yatırım kaynakları konuşuldu, örnek projeler tartışıldı.

WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler’in Danimarka İstanbul Başkonsolosluğu, Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu, Kadıköy Belediyesi ve Marmara Belediyeler Birliği ortaklığında düzenlenen sempozyuma İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kadıköy Belediye Başkanı Av. Şerdil Dara Odabaşı, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Danimarka İstanbul Başkonsolosu Thierry Hoppe, Hollanda İstanbul Başkonsolusu Arjen Uijterlinde ve İsveç Başkonsolosluğu Muavin Konsolos & İsveç Türkiye İşbirliği Daire Başkanı Björn Jönsson katıldı.

İmamoğlu: Tüm İstanbullularla birlikte iklim kriziyle mücadele edeceğiz

Açılışta konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu, iklim değişikliğinin dünya için en büyük tehdit ve iklim kriziyle mücadelenin de bütün dünyanın ortak meselesi olduğunu söyledi.

“Dünyanın önceliği iklim değişikliği ile mücadele olması gerekirken yaratılan sorunlar, başta yakın coğrafyamızdaki savaş ve içinde olduğumuz tüm dünyayı da etkileyen göç sorunu, önemli meselelerin başında geliyor” diyen İmamoğlu tüm buların ortak akıl ve düşünceyle hareket edilmesi gereken alanlar olduğunu ifade etti.

“İklim değişikliği zaman geçtikçe azalan değil, artan bir risk ve etkisini çok güçlü hissediyoruz” şeklinde konuşan Ekrem İmamoğlu, harekete geçmek için gelecek zamanı tarif eden değil, bugün eylem halinde olan, bu konuları konuşan ülkeler, şehirler olmak durumunda olduklarını ifade ederek “Fazla zamanımız yok” dedi.

Hızlı bir şekilde önlem almaları gerektiğini dile getiren İmamoğlu, şunları kaydetti:

“En önemli görev şehirlere düşüyor. İstanbul 2050 Vizyon Stratejisi’ni oluşturduk. Yol haritasını paydaşlarımızla birlikte çizdik. Dünya ekseninde başvurduğumuz kaynaklar, kurumlar, kuruluşlar ve belediyeler var. Geniş katılımla oluşturduğumuz İstanbul İklim Değişikliği Eylem Planı çerçevesinde, kentsel yayılmayı durdurmayı ve mevcut yapılı çevrenin ise depreme dayanıklı, enerji verimliliği yüksek, yatayda ve dikeyde yeşille bütünleşmiş bir şekilde gelişimini destekleyen bir şehir olabilmeyi hedefliyoruz.”

İstanbul’un ‘100 İklim Nötr ve Akıllı Şehir Misyon’ çağrısına kabul edilen 100 öncü şehirden biri olduğunu belirten İmamoğlu, anlaşmaya imza atmış tek şehirin de İstanbul olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Küresel iklim değişikliği ile mücadelede dünya kentleriyle birlikte hareket ederek kentimizi daha yaşanabilir bir geleceğe hazırlıyoruz. Bu entegre çalışma düzeni içinde tüm kentlerin deneyimlerinden faydalanmaya, kendi deneyimlerimizi de tüm dünya ile paylaşmaya hazırız. İklim krizine karşı tüm İstanbullularla birlikte mücadele edeceğiz.”

Odabaşı: Bir varoluş tehlikesiyle karşı karşıyayız

Kadıköy Belediye Başkanı Av. Odabaşı ise “Gerek küresel gerekse yerel ölçekte ciddi krizlerden geçiyoruz” diyerek gezegenin geleceği hakkında büyüyen haklı endişelere dikkat çekti:

“İklim krizi, enerji krizi, gıda krizi, derinleşen yoksulluk, plansız şehirleşme gibi her biri diğerini tetikleyen ve derinleşen bir kriz sarmalının içindeyiz. Bir varoluş tehlikesiyle karşı karşıyayız ve artık harekete geçmeliyiz, ‘artık krize kriz gibi davranmalıyız’. Bu anlamda STK’lar, yerel yönetimler, iş dünyası ve bireyler olarak yapmamız gereken birçok şey var. Dünyada bu konular tartışılıyor ve biz Kadıköy Belediyesi olarak yakından takip ediyoruz. Bunlardan çıkan iki sonuç var: İlki hemen harekete geçmemiz gerekiyor. İkincisi ise başta iklim krizi olmak üzere gıda krizi, salgınlar, derinleşen yoksulluk ve afetler ve benzeri konulara bütüncül bir yaklaşımla bakmamız gerekiyor.”

‘İklime cimri davranma dönemi bitti’

Bu konularda finansmanın önemli bir madde olduğuna dikkat çeken Odabaşı, “Bugün finansmanı vermekte zorlanan yöneticilerin yarın finansman verecekleri bir gezegende yaşayamayacaklarını bilmeleri gerekiyor. Artık çevreye, iklime cimri davranma dönemi bitti. Onun için finansman sağlayacak kuruluşlara çağrımdır, bürokrasiyi azaltarak yerel yönetimleri desteklesinler” dedi.

Etkinliğin açılış konuşmalarını WRI Türkiye Direktörü Dr. Güneş Cansız ve WRI Ross Center for Sustainable Cities Vekil Global Direktörü Rogier van den Berg yaptı.

‘Şehirlere odaklanmadan iklim krizini çözemeyiz’

WRI Ross Center for Sustainable Cities Vekil Global Direktörü Berg şunları söyledi:

“Paris Anlaşması’nda öngörülen iklim kriziyle mücadele ve uyum hedeflerini gerçekleştirmede, şehirlere önemli görev düşüyor. Şehirlere odaklanmadan iklim krizini çözemeyiz. Şehirler, Dünya’nın karasal yüzeyinin yalnızca yüzde ikisini kaplasalar da kentsel alanlar, küresel enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 70’inden ve emisyonların yüzde 75’inden sorumlu. Kritik bir dönüm noktasındayız, fakat aynı zamanda bu, dönüşmek için de bir fırsat. Şehirler inovasyonlara imza atma, refahı ve yaşam kalitesini artırma, daha az kaynak tüketimi ve emisyonla yani daha küçük bir karbon ayak iziyle, daha fazla insan barındırma gücüne sahip. Bunun yolu ise yeşil ekonomi ve yeşil yatırımdan geçiyor.”

İklim krizinin beşiği: Şehirler

WRI Türkiye Direktörü Dr. Cansız ise yeşil ekonominin ekolojik problemleri ve çevresel riskleri önemli oranda azaltırken, aynı anda insan refahını ve sosyal eşitliği artırdığını söyledi.

Diğer yandan yeşil finans alanındaki çalışmaların da yatırımcılara sosyo-ekonomik büyümeyi olumlu etkileyebilecek, yatırımlarını geliştirebilecek ve yeni iş fırsatları yakalayabilecekleri olanaklar sunduğuna dikkat çeken Cansız şunları aktardı:

“Sanayiden ulaşıma, nüfus yoğunluğundan yapılaşmaya pek çok nedenden ötürü ‘iklim krizinin beşiği’ sayılan şehirler, iklim kriziyle mücadelede kilit öneme sahip. Aynı zamanda iklim krizinin etkilerinin de en fazla hissedildiği yerler olan şehirlerde krize adaptasyon ve tehditlere karşı alınacak önlemler, ivedilikle çözülmesi gereken meseleler. Sürdürülebilir, dirençli şehirler yaratmak, iklim krizine set çekebilmek demek. Sürdürülebilir ve dirençli şehirler ise daha yeşil ve daha yaşanabilir şehirler demek.”

Hollanda İstanbul Başkonsolosu Uijterlinde de ise 2016’da, Amsterdam dahil, Hollanda’daki dokuz belediyenin, Green Deal: Circular City/Yeşil Sözleşme: Döngüsel Şehir belgesini imzalayarak, 2050’ye kadar tümüyle döngüsel hale gelmeyi taahhüt ettiklerini hatırlatark şunları kaydetti:

“Döngüsel bir şehre dönüşmek ise karmaşık bir süreç. Yerel yönetimler, yerel şirketler, yerel kuruluşlar, yerel teknolojiler ve yerel kaynakların iş birliği gerekli. Amsterdam, döngüsel hale gelmek isteyen Türkiye’deki şehirler için ilham ve örnek teşkil edebilir.”

Şehirlerde yaşayanların temel hizmetlere ulaşması için yedi öneri

Sempozyumda WRI Ross Center for Sustainable Cities Bilgi ve İş Birliği Direktörü Dr. Robin King de Daha Eşit Bir Şehre Doğru raporunu sundu. Afrika, Latin Amerika ve gelişmekte olan Asya ülkelerini kapsayan Küresel Güney’deki büyüyen şehirlerde kentsel hizmetlere ve fırsatlara adil erişimin nasıl olabileceğini ortaya koyan rapor, altı yıl süren bir projenin ardından hazırlandı.

Şehirlerde yaşayan her üç kişiden biri temel günlük hizmetlere erişemiyor

2050’ye kadar dünya nüfusunun üçte ikisinin şehirlerde yaşayacağına dikkat çeken King, günümüzde şehirlerde yaşayan her üç kişiden birinin yani 1,2 milyardan fazla kişinin, su, elektrik, konut, işe ve okula ulaşım gibi temel günlük hizmetlere güvenli veya uygun fiyatlı erişemediğini belirtti.

Kapsayıcı ekonomik büyümeyi teşvik etmek için önce fiziksel kentsel altyapı ve hizmetlerin tüm şehir sakinleri için erişilebilir hale getirilmesinin şart olduğunun vurgulandığı raporda, yedi başlık altında toplanan şu çözüm önerileri geliştirildi:

  • Altyapı Tasarımı ve Sunumu: Savunmasız gruplar önceliklendirilmeli.
  • Hizmet Sağlama Modelleri: Alternatif servis sağlayıcılarla ortaklığa gidilmeli.
  • Veri Toplama Uygulamaları: Kamu katılımı yoluyla yerel veriler iyileştirilmeli.
  • Kayıt Dışı Kentsel İstihdam: Kayıt dışı çalışanlar tespit edilip desteklenmeli.
  • Finansman ve Destekler: Yatırımlar artırılmalı ve yenilikçi fonlar hedeflenmeli.
  • Kentsel Arazi Yönetimi: Şeffaf arazi piyasası ve entegre alan planlaması teşvik edilmeli.
  • Yönetişim ve Kurumlar: Kamu, özel sektör ve STK’lardan oluşan koalisyonlar kurularak ortak bir vizyon etrafında politik etki yaratılmalı.

Yeşil ekonomi

Sempozyumun ilk oturumu Nordic Talks etkinliği oldu. Danimarka ve İsveç Başkonsoloslarının açılışı yaptığı ‘Yaşanabilir Şehirler için Yeşil Ekonomi Dönüşümü’ oturumunda her iki ülkenin yeşil ekonomi çözümleri ve bu alandaki iş birliği fırsatları ele alındı.

WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Yönetim Kurulu Başkanı & SOCAR Türkiye Dijital Transformasyon Başkanı Hakan Irgıt’ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Türkiye’de belediyelere yeşil finansman sağlayan kurum temsilcileriyle şehirlerin dönüşümünde yeşil finansmanın önemi ve yeşil finansman kaynakları konuşuldu.

Moderasyonunu Hollanda İstanbul Başkonsolosu Uijterlinde’nin yaptığı Döngüsel Şehirler oturumunda döngüsel şehir kavramı ve örnekleri tartışıldı.

Sempozyumun son oturumu olan Sıfır Karbon Binalar Ulusal ve Yerel Eylem Planı’nda ise teknik destek veren kurumu WRI Türkiye, ulusal uygulayıcısı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yerel uygulayıcısı ise Gaziantep ve Konya Büyükşehir Belediyeleri olan Sıfır Karbon Binalar Projesi; yeşil finansmanla fonlanan proje örneği olarak proje taraflarınca masaya yatırıldı.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.