Uzaydan tarihi atlayış! – Levent Kurnaz

14 Ekim 2012 günü Avusturyalı paraşütçü Felix Baumgartner 39 km yükseklikten Dünya’ya doğru atlayarak bu konudaki dünya rekorunu kırdı. Yazılı ve görsel basında yer alan ilginç haberler sonrasında benim de bazı konulara açıklık getirmem gerektiğini düşündüm.

Öncelikle, çok daha eski bir teknoloji ile 1961 yılında Joe Kittinger 31 km yükseklikten atlayarak önceki rekorun sahibi olmuştu. Geçen zaman içerisinde daha yüksekten atlamayı kimse başaramadı. Bu atlayışla Baumgartner balonla en yükseğe çıkma, en yüksekten atlama ve atlayışta ulaşılan en yüksek hız rekorlarını kırdı, ancak en uzun süre düşme rekorunu kıramadı.

Bu konuda aklınıza gelebilecek soruların bazılarına cevap verecek olursam:

Neden son elli yılda kimse daha yüksekten atlamayı beceremedi? Aslında sorun olan daha yüksekten atlayabilmek değil o yüksekliğe çıkabilmek. O yükseklikte hava basıncı deniz seviyesindeki basıncın yüzde biri civarında olduğundan o yüksekliğe çıkacak bir balon üretmek çok zor ve çok pahalıdır.

Peki uçakla neden o yüksekliğe çıkmadılar? Çünkü uçaklar da uçmak için havadaki oksijenden faydalanırlar, havanın yoğunluğu çok azaldığında uçak yakıtını ateşleyecek oksijen de bulunmaz hale gelir. Ayrıca havanın uçağı kaldıran aerodinamik özellikleri de havanın yoğunluğuna bağlı olduğundan o yüksekliğe normal uçakların çıkması imkansızdır. O yüksekliğe çıkabilecek uçak/roketlerin yapımı da balon yapımından çok daha pahalıdır.

Yani esas iş o yükseklikten atlamakta değil o yüksekliğe kadar atlayacak olan kişiyi sağ salim çıkartmakta. Evet.

Uzay nerede başlar? Atmosfer birden bitip uzay birden başlamaz, atmosferdeki gazların yoğunluğu gittikçe azalır. Yaklaşık 400km yukarıda bu gazların yoğunluğu neredeyse ihmal edilecek düzeye düştüğünden 400km ve üzeri uzay kabul edilebilir. Dolayısıyla Baumgartner’in atladığı yer uzay falan değil atmosferin içidir.

Baumgartner’in atlayış sırasında ışık hızını geçmeye çalıştığı doğru mu? Işığın hızı saniyede 300,000 kilometredir. Baumgartner’in en yüksek hızı saniyede 372 metre olmuştur. Bu hız ışık hızının yakınına yaklaşmasa da ses hızından gene de %24 daha hızlıdır.

O yükseklikte nasıl nefes alınır? O yükseklikte nefes alınamaz, bu yüzden özel bir “uzay” kıyafeti ile atlayışını gerçekleştirdi. Kıyafet Baumgartner’e oksijen sağlamanın dışında onu yaklaşık -60 dereceye kadar düşen sıcaklıktan ve basınç farkından da korudu.

Bu deneme Red Bull’a reklam yapmanın ötesinde ne anlam taşır? 1 Şubat 2003’de uzay mekiği Columbia dünyaya dönüşte parçalandı ve mekikteki yedi astronot öldü. Mekiğin kalkış sırasında zarar gördüğü ve iniş sırasında parçalanabileceği biliniyor olmasına rağmen inişine izin verildi çünkü uzay uçuşlarında kurtarma mümkün değildir. Baumgartner’in atlayışının bize gösterdiği, gelecekte böyle bir problemle karşılaşılacak olursa uzay elbisesi ve uygun bir paraşütle dünyaya atlamanın mümkün olabileceğidir. Ancak bugün için teknoloji uzaydan dünyaya atlamaya kesinlikle izin verecek seviyede değildir. Yine de bu atlayış o konudaki çalışmaları desteklemek açısından çok önemlidir.

Bu yazı ilk olarak t24.com.tr/ sitesinde yayınlanmıştır.

Levent Kurnaz

 

Prof. Dr. Levent Kurnaz

 

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR