EğitimLGBTİ+Manşet

Üniversiteli LGBTİ+’lar anlattı: Güvensiz kampüs, şiddet ve ayrımcılık…

0

Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği (ÜniKuir) ve Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) ortak bir rapor yayımladı. Ankara ve İstanbul’daki Devlet Üniversitelerinde LGBTİ+ Hakları Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Raporu: Mevcut Durum ve LGBTİ+’lara Yönelik Ayrımcılık” başlıklı rapor kapsamında 18 üniversiteden öğrenci, akademisyenler, idari personeller ve mezunlarla görüşüldü.

‣ODTÜ’te Onur Yürüyüşü’ne polis müdahale etti: Gözaltılar var
‣BÜ’deki Onur Yürüyüşü’ne polis engeli: 30’dan fazla gözaltı var
‣ODTÜ’de Onur Yürüyüşü öncesi kapılara polisler yığıldı
‣ODTÜ Rektörlüğü Onur Yürüyüşü’nü yasakladı
‣Boğaziçi’nde Onur Yürüyüşü: Kayyıma nakka!

Raporda üniversitelerde LGBTİ+ hakları ve LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ölçekleri içerisinde örgütlenme ve savunuculuk, güvenli alan, üniversite mensuplarının algı ve tutumu, akran davranışları, şiddet, akademik faaliyetler ve barınma başlıkları altında veriler paylaşıldı.

Aynı zamanda ‘akademik LGBTİ+ hakları bağlamında toplumsal cinsiyet eşitliği’, ‘LGBTİ+’lar için kampüs iklimi’, ‘üniversitelerde LGBTİ+fobik ve cinsiyetçi kalıplar’, ‘mevzuat, yönerge ve politika belgelerinde LGBTİ+ hakları bağlamında toplumsal cinsiyet eşitliği’, ‘TCE bağlamında sivil toplum kuruluşları ile ilişkiler’ ve ‘üniversitelerde şiddet ve taciz ile mücadelenin kurumsallaşması: CTS birimleri’ başlıkları altında da çeşitli veriler ortaya kondu.

İki dernek tarafından gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda ortaya konan rapora ihtiyaç duyulmasının sebebi ise şöyle:

 “LGBTİ+ öğrenciler özellikle üniversitede maruz bırakıldıkları ihlallere, şiddete ve LGBTİ+’ların mevcut durumunun iyileştirilmesine ilişkin çözüm imkanlarını düşünürken, çözüm yolunun savunuculuk faaliyetlerimizde karşılaştığımız engeli ortadan kaldırmakla başlayacağını fark ettik. Faaliyetlerimizi yürütürken karşılaştığımız en büyük sorun, üniversiteli LGBTİ+’lar alanında yeterli izleme çalışmasının olmayışı ve en temelde verilere erişimde çekilen zorluktu. Yola yapısal bir izlemenin nicel izlemeyle beslenerek bilimsel yöntemler ışığında geliştirilen araştırmayla veri üretmek umuduyla çıktık.”

Üniversitede LGBTİ+ olmak: Güvensiz bir kampüs

Raporda, kendisini LGBTİ+ şemsiyesinde konumlandıran 1198 anket katılımcısına üniversitedeki LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık deneyimleri ile ilgili ek sorular soruldu.

LGBTİ+ katılımcıların yüzde 57’si ayrımcılığa uğramamak için yönelimini/cinsiyet kimliğini açıklamadığını, yüzde 56,8’i ise yönelimi / cinsiyet kimliği sebebiyle güvende hissetmediğini ifade etti.

LGBTİ+’ların yüzde 31,5’i üniversitede şiddete maruz kaldı

LGBTİ+ katılımcılardan yüzde 32,3’ü üniversitede cinsiyet kimliği ve/veya yönelimi sebebiyle ayrımcılığa, yüzde 31,5’i ise şiddete maruz bırakıldığını açıkladı.

LGBTİ+ üniversite mensuplarının yüzde 35,6’sı cinsiyet kimliğini ve/veya yönelimini açıkladığında burs, yarı zamanlı çalışma vb. ekonomik olanaklardan mahrum bırakıldığını veya bırakılmaktan çekinmediğini belirtti.

Yüzde 31,1’i ise böyle bir deneyimi olmadığını söylerken, yüzde 33,3’ü bu ifadenin onlar için geçerli olmadığını ifade etti.

Üniversitede LGBTİ+ haklarını savunan bir topluluk yok

LGBTİ+ üniversite mensuplarının yüzde 37,4’ü üniversitelerinden haklarını savunabilen bir öğrenci topluluğu olduğunu, yüzde 50,3’ü ise olmadığını belirtti.

Yanlış zamirler, atanan isimler…

LGBTİ+ katılımcıların 177’si üniversitede kendileri için yanlış zamir kullanıldığını ve/veya kullandıkları yerine atanmış isimleriyle çağrıldıkları bilgisini verdi.

Barınma: En çok ayrımcılık yurtlarda

Rapora göre; 18 devlet üniversitesinde LGBTİ+’ların en çok ayrımcılığa maruz bırakıldıkları alan yurtlar.

Öğrencilerin yurtlarda ayrımcılığa maruz bırakılmaları ile ilgili sorulara verilen yanıtlar sonucunda LGBTİ+’lar için en öncelikli sorunlardan birinin barınma olduğu ortaya çıktı.

Üniversitelerde LGBTİ+’lar sırasıyla psikolojik, sözlü, fiziksel şiddete ve cinsel tacize maruz bırakılıyor.

Rapora göre; ayrımcılık söz konusu olduğunda tüm üniversitelerde akranlar arasındaki ayrımcılığın, diğer mensuplar tarafından maruz bırakılan ayrımcılıktan daha düşük düzeyde olduğu ortaya çıktı.

LGBTİ+’ları en fazla ayrımcılığa maruz bırakanlar ise sırasıyla; güvenlik görevlileri, idari personel, üniversite yönetimi ve akademik personel.

Akademide faaliyetler azaldı: OHAL ve pandemi…

Üniversitelerde Akademik Faaliyet Mevzuat, Müfredat, Politika ve Paydaş analizlerinde Haklar bağlamında en düşük puanı alan STK ile yapılan etkinlikler ve iş birlikleri göstergesine göre; OHAL ve pandemi süreci öncesinde düzenlenen akademik faaliyetlerin hem içerik olarak hem de davetli, paydaş, partner STK açısından daha çeşitli ve sayıca fazla olduğu gözlemlendi.

Rapora göre; OHAL KHK’ları ve kayyım atamaları (2017) sonrasında, hem LGBTİ+ odaklı çalışan STK’larla hem de toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında çalışan dış paydaşlarla (sivil toplum, konsolosluk, elçilik, uluslararası kurumlardan paydaşlar, vs.) birlikte gerçekleştirilen akademik faaliyetler de azaldı.

Müfredat kısıtlı

Rapor kapsamında gerçekleştirilen müfredat analizi sonucundaki temel bulgu ise üniversitelerde ilgili tematik alandaki zorunlu dersler başta olmak üzere tüm derslerdeki LGBTİ+ kapsayıcı toplumsal eşitliği perspektifinin oldukça kısıtlı olduğu.

İlgili tematik alanda zorunlu dersler ağırlıklı olarak insan hakları ve kadın sağlığı/hastalığı üzerineyken; seçmeli derslerdeki en kapsamlı toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle dersler başta Kadın Çalışmaları Lisansüstü Programları olmak üzere Sosyoloji, Hukuk ve Felsefe bölümlerinde işleniyor.

‘Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ne durumda olduğu acilen tespit edilmeli’

Raporun sonuç kısmında “YÖK Tutum Belgesi ile akademinin sahip olduğu kazanımların yeniden elde edilmesi için üniversitelerin Rektörlüklerine, Kadın Araştırma ve Uygulama Merkezlerine ve CTS Birimlerine, Strateji Daire Başkanlıklarına, yönetsel kadroda bulunan akademik personellerine büyük sorumluluk düşmektedir. Üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin ne durumda olduğunun bir an önce tespit edilmesi gerekmektedir” denildi.

Üniversitenin ilgili birimlerine Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı hazırlaması önerildiğinin aktarıldığı raporda bu konuda özellikle iç ve dış paydaşların iş birliğiyle herkes için şiddet ve ayrımcılıktan uzak, güvenli bir kampüs ikliminin yaratılması stratejik bir hedef olarak belirlenerek bu konuda acil eylem planı oluşturulması tavsiye edildi.

Son olarak toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBTİ+’lar odağında çalışan STK’lara, üniversitelere yönelik faaliyetlerini artırmaları; sendikalara, üniversite bileşenlerine yönelik taban ve çatı örgütlerine, üniversite odağında çalışan STK’lara ise LGBTİ+ kapsayıcı toplumsal cinsiyet eşitliği faaliyetleri gerçekleştirmeleri veya faaliyetlerin sayısını artırmaları önerildi.

Değerlendirmelerin alındığı üniversiteler şöyle:

  • Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi,
  • Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi,
  • Ankara Üniversitesi,
  • Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi,
  • Gazi Üniversitesi,
  • Hacettepe Üniversitesi,
  • Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi,
  • Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
  • Boğaziçi Üniversitesi,
  • Galatasaray Üniversitesi,
  • İstanbul Medeniyet Üniversitesi,
  • İstanbul Teknik Üniversitesi,
  • İstanbul Üniversitesi,
  • İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa,
  • Marmara Üniversitesi,
  • Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,
  • Sağlık Bilimleri Üniversitesi,
  • Türk-Alman Üniversitesi,
  • Yıldız Teknik Üniversitesi.

More in Eğitim

You may also like

Comments

Comments are closed.