Sözcü gazetesinin aktardığına göre; yap-işlet-devret sistemiyle otoyollar, hastaneler gibi ödeme garantili ve şehir merkezine çok uzak yurtlar yapıldığını kaydeden Gezici şunları söyledi: “Yatakları boş kalsa da, yatak parası yaz kış kesintisiz ödeniyor. Fatih’te 12 üniversite var ama KYK’nın yurdu çok az, yetersiz. Geçen yıl en düşük bin 500 lira olan kiralar, bu yıl 2 bin 400 liraya çıktı. Yurtlarda, 3 kişilik odanın yıllık 15 bin lira olan ücreti de en az 23 bin lira oldu.”
Gezici yurt sorunu, “Suriye, Afganistan gibi ülkelerden yoğun mülteci göçü, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu’ yla yenilenen binalarda kira rayiç bedellerinin 2-3 kat artması, üniversite sayısındaki artışa rağmen yurt sayısının artmaması, tarikat-cemaat ve bazı vakıfların çoğu ruhsatsız yurtlarının görmezden gelinmesi” başlıklarıyla özetledi.
‘Devlet, öğrencilerin temel yaşam hakkını karşılamıyor’
Her gün kendilerine gelen yurt talebinin geçmiş yıllara göre 10 kat arttığını belirten TÜYİS Başkanı, “Devlet, öğrencilerin, barınma ve beslenme gibi en temel yaşam hakkını devlet karşılamıyor. Sektör temsilcileri olarak bizim tespitimize göre bu yıl üniversite kazanan öğrencilerin en az yüzde 10’u yani 100 binlerce genç parasızlıktan kazandığı okulda okuyamayacak, okulunu dondurup, köyüne dönmek zorunda kalacak. İTÜ’de mühendislik kazanan işçi çocuğu bir öğrenci için günlerdir yurt arıyoruz” dedi.
‘Öğrenci garantili/kaçak yurtlar’
Özel sektör, devlet arazisinde işletme garantili yurt yaptırdığını ve ödeme garantisi verildiğini belirten Umut Gezici şu bilgileri verdi:
“Cemaat ve vakıf yurtları kadar tehlikeli olan bir de kaçak ve ruhsatsız yerler var. Hiç bir kontrol yok. ‘Kız oteli’, ‘erkek öğrenci evi’ diye kendilerini tanıtıyorlar. Denetim olmayan bu yerlerde, gençleri uyuşturucu gibi bir çok ciddi tehlikeler bekliyor. Kaçak bu yerlerin yatak kapasitesi 150 bini aştı. Aileleri bu tehlikeleri hiç bilmeden ‘aylık 100 lira ucuz’ diye, çocuklarını bu denetimsiz yerlere bırakıp, memleketine dönüyor.”
Gezici, gençlerin istemeseler bile sırf okuyabilmek için cemaatlerin ev ve yurtlarında kalmaya çaresizlikten razı olduklarına işaret ederek, “Oralarda, onları hiç kolay şeyler beklemiyor. Dini sohbet ve programlara zorunlu katılacaklar. Yatış kalkış saatlerinden, giyim tarzlarına her şeylerine karışılıyor. Çok azı kendisini bu yapılardan kurtarabiliyor. Çoğu, tarikat müridi oluyor. 15 Temmuz’ a rağmen ruhsatlı-ruhsatsız bu yerler görmezden gelinip, yoksul gençler tarikatlara itiliyor” diye konuştu.