İklim KriziManşet

Türkiye, BM Zirvesi’nde nasıl bir pozisyon belirleyecek?

0

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından temsil edilen BM İklim Eylem Zirvesi’nde Türkiye’nin taahhütleri merakla bekleniyor. Uzmanlar, ‘mali yardıma odaklanılmaması gerekli, kömür bazlı büyümeyle mücadele ve karbonsuzlaşma hayati önemde’ diyor.

Yükselen iklim aktivizmi ve New York‘ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres yönetiminde gerçekleşecek BM İklim Eylem Zirvesi dolayısıyla iklim değişikliğiyle mücadele konusu yeniden gündemde. Türkiye’nin Zirvede nasıl bir pozisyon alacağı ise merak konusu.

Türkiye dahil 150’yi aşkın ülkede 20 Eylül günü hükümetleri iklim değişikliği konusunda harekete geçmeye davet etmek üzere küresel iklim grevi eylemleri düzenlendi. Daha önce Mart ve Mayıs aylarında düzenlenen eylemlerin üçüncüsüne dünya çapında dört milyon kişi katıldı.

2015 yılında 195 ülkenin imzaladığı ancak Donald Trump yönetiminin çekilme kararı aldığı Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklık artışının bu yüzyıl sonuna dek 1.5 derecede tutulmasını ve tarafların fosil yakıt kullanımını azaltarak yenilenebilir enerjiye yönelmelerini hedefliyor. Ancak anlaşmanın taraf ülkeler üzerinde bir bağlayıcılığı bulunmuyor; zira uygulama onların inisiyatifine bırakılmış durumda.

Türkiye, Paris Anlaşması’na henüz taraf olmayan 12 ülkeden biri.

Türkiye’nin müzakere pozisyonu ne olmalı?

Marmara Üniversitesi’nden iklim politikaları konusunda uzman Prof. Dr. Semra Cerit Mazlum, Euronews Türkçe’den Menekşe Tokyay’a yaptığı açıklamada Türkiye’nin söz konusu anlaşmaya dair müzakere pozisyonunun “gelişmekte olan ülke olarak tanınarak anlaşmayla oluşturulan mali mekanizmalara” erişmek olduğunu belirtti.

Bu sene BM İklim Eylem Zirvesi’nde önemli bir rolü de bulunan Türkiye, Kenya ile birlikte “altyapı şehirler ve yerel iklim eylemi” temasının eş liderliğini yapıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zirvenin ilgili oturumunda bir konuşma yapacak.

Cerit Mazlum, “Türkiye’nin sunacağı projelerin, büyük oranda kara ulaşımının karbonsuzlaştırılması, kentsel dönüşüm ve altyapı yatırımlarıyla ilgili olabileceğini” belirtti ve ekledi:  “Ancak Türkiye’nin Zirve’de eş-liderlik rolünü üstlendiği tema dolayısıyla yerel yönetim düzeyindeki çalışmalara da bakmak gerekir. Kent ölçeğinde, özellikle büyükşehirlerde, iklim değişikliği ile mücadele konusunda yeterli ilerlemenin sağlandığı söylenemez. Bugüne kadar on civarında büyükşehir belediyesi iklim değişikliği eylem planı geliştirmiş durumda ve bu planlar gerek içerdikleri hedefler gerekse öngördükleri eylemler ve uygulama açısından iddialı sayılamaz. Türkiye’de hiçbir belediye başkanı dünyada bazı başkanların yaptığı gibi Küresel İklim Grevi‘ne sahaya inerek destek vermedi”.

Çiftçiler de iklim değişikliğinden mustarip

Geçtiğimiz sene tarım alanında faaliyet gösteren bilgi ve teknoloji şirketi Doktar tarafından 81 il, 644 ilçede 3 bin 100 üretici ile yapılan görüşme sonucu yapılan “Çiftçinin Nabzı Araştırması”na göre; çiftçilerin yüzde 80’i iklim değişikliğinin etkilerini hissettiklerini belirtmişti.

Cerit Mazlum, Paris Anlaşması’nın onaylanmamasından daha önemli olarak, 2015’ten bu yana ulusal politikalarda Anlaşma doğrultusunda herhangi bir değişiklik olmadığına dikkat çekti: “Türkiye’de yenilenebilir enerjinin yaygınlaşmasını, iklim değişikliğiyle mücadeleden çok, arzı artırmaya yönelik politikanın bir parçası olarak görüyor. 2017 yılı rakamlarına göre Türkiye’de toplam yıllık 526 milyon ton emisyon var ve bunda en büyük pay enerjiye ait.”

2017 yılından bu yana geçen süre zarfında emisyon azaltımına ilişkin politika değişikliği olmadığı gibi, iklim değişikliğinin etkilerine uyum önlemleri yönünde de gelişme kaydedilmediğine dikkat çeken Cerit Mazlum, yaz aylarında Karadeniz’de yaşanan sel felaketlerinden sonra iklim değişikliğine uyum eylem planı açıklandığını, ama bu planın bile kentsel dönüşüm odaklı olduğunu vurguladı. .

Meclis bu konuyu çok sahiplenmedi

Cerit Mazlum’a göre, iklim değişikliğiyle mücadele Türkiye’de siyasal gündemin merkezine gelemedi, seçilmiş organlar ve özellikle Meclis tarafından güçlü biçimde sahiplenilmedi, Meclis’te bu konuda ulusal bir politika tartışması açılmadı, toplumsal bir hareketlilik olamadı.

Prof. Cerit Mazlum, BM Genel Sekreteri tarafından düzenlenen Zirvenin, devletlerin yaptırım mekanizması olmayan Paris Anlaşması çerçevesinde vaatlerini ne ölçüde gerçekleştirdiklerinin izlenmesi fırsatı vereceğini, bu yönde özendirici olacağını söyledi: “Genel Sekreter Zirve’nin odağına iklim değişikliğinin kökeninde bulunan fosil yakıtları yerleştirmiş görünüyor. Üye ülkelere yaptığı çağrıda kömüre son verilmesi, fosil yakıtlara verilen sübvansiyonların kaldırılması, 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi konması, kirletenin ödemesinin sağlanması ve karbonun fiyatlandırılması talebini diye getiriyor. Bu da uluslararası alanda, özellikle BM düzeyinde, iklim politikasının dilinin değişmekte olduğunun işareti olarak görülebilir”

Türkiye’ye özel iklim paketi mi geliyor?

Ankara’daki kulis bilgilerine göre, Türkiye’nin iklim fonundan yararlanamamasını telafi etmek ve Türkiye’yi Paris Anlaşması’nı imzalamaya teşvik etmek amacıyla İngiltere, Almanya ve Fransa hibe ve kredilerden oluşan özel bir paket fikri üzerinde çalışıyor ve bu konuda Ankara’daki karar alıcılarla görüşülüyor.

‘Mali yardım konusunu çok önceliklendirilmemeli’

350.org’un Araştırma Direktörü Mahir Ilgaz ise Türkiye’nin müzakere pozisyonunu finansal yardım mekanizmaları üzerinden formüle etmesini gerçekçi bulmadığını kaydetti: “Asıl odaklanılması gereken, kömür-bazlı büyümeyle mücadele. Dünya çapında kömüre yatırım kesilirken, kömür yatırımlarında Türkiye üçüncü sırada yer alıyor. Öte yandan, inşaatla birlikte en fazla zordaki sektör enerji; bunun sebebi de büyük ölçüde zarar eden kömür yatırımları. Kömür sevdası ne Türkiye ne de gezegen için sürdürülebilir değil.”

Ilgaz ayrıca Türkiye’nin İklim Eylem Zirvesi’nde müzakere pozisyonunun Pasifik ülkeleriyle benzer olması, Akdeniz havzasında iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülke olması sebebiyle canhıraş şekilde bu yönde adım atması, anlaşmanın olası kabulünden kaynaklanacak taahhütlerini de kendi gerçeklikleriyle uyumlu hale getirmesi gerektiğini bildirdi.

Bir süredir Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na kısa süre içerisinde taraf olabileceği iddia ediliyor. İddianın doğruluğunu ise Ankara’nın BM Zirvesi’nde takınacağı tavır belirleyecek.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.