İklim krizinin insanlara olan maliyeti ve eylemin aciliyetine vurgu yapan Guterres, “Bir sonraki kasırga gelmeden önce hayatlarını kurtarmak için kaçan aileler, dayanılmaz sıcakta çöken işçiler ve hacılar, toplulukları yerle bir eden ve altyapıyı yıkan seller, kuraklık ekinleri harap ederken aç yatan çocuklar…. Tüm bu felaketler ve daha fazlası, insan yapımı iklim değişikliği tarafından daha da güçlendiriliyor” dedi.
Hiç bir ülkenin bu felaketlerden kurtulamadığını vurgulayan BM Genel Sekreteri, küresel tedarik zinciri şoklarının fiyatların fırlamasına yol açtığını da hatırlattı; “Emisyonlar düşmediği ve adaptasyon çabaları artırılmadığı sürece, her ekonomi çok daha büyük bir öfkeyle karşı karşıya kalacak” diye konuştu.
Guterres, bu kötü tabloya karşın umut etmek için her türlü neden olduğunu da kaydettii; gecen yıl Dubai’de yapılan COP28’de ülkeler fosil yakıtlardan uzaklaşma sözü verdiğini hatırlattı: “Bunu hayata geçirme vakti geldi. İnsanlık arkanızda”.
Antonio Guterres’in sıraladığı üç öncelik; G20 ülkelerinin öncülük ettiği “acil” emisyon azaltımları; insanları, özellikle de en savunmasız olanları, iklim krizinin tahribatından korumak ve yılda en az 1 trilyon dolar olması gereken ve COP29’daki temel görev olan genel finans hedefini gerçekleştirmek:
“Harekete geçmeye istekli gelişmekte olan ülkeler birçok engelle karşı karşıya: Yetersiz kamu finansmanı; sermayenin çılgın maliyeti, ezici iklim felaketleri ve fonları emen borç ödemeleri… Gelişmekte olan ülkeler Bakü’den eli boş ayrılmamalı. Bir anlaşma şart.”
BM Sekreteri hem hükümet fonlarını, hem kalkınma bankalarından alınan ucuz kredileri hem de “yenilikçi kaynakları”, özellikle nakliye, havacılık ve fosil yakıt çıkarmaya yönelik vergileri vurguladığı konuşmasında ” Kirletenler ödemeli, Dünya ödemeli, yoksa insanlık bedelini ödeyecek. İklim finansmanı hayırseverlik değil, bir yatırımdır. İklim eylemi isteğe bağlı değil, zorunludur. Her ikisi de tüm insanlık için yaşanabilir bir dünya için vazgeçilmezdir” ifadelerini kullandı.
Kırılgan ülkelerden fonların serbest bırakılması çağrısı
Zirvenin ikinci gününde iklim değişikliğinin etkilerinden en olumsuz etkilenen “kırılgan ülkelerin” temsilcileri de taleplerini dile getirdi.
Seyşeller Başkan Yardımcısı Ahmed Abdullah Afif Didi , zengin ülkeleri taahhütlerin ötesine geçmeye ve önceki daha önce söz verilen fonların serbest bırakılması için mekanizmalar belirlemeye çağırdı.
Seyşeller’in, Almanya‘nın Münih şehri kadar küçük bir kara parçasına, ancak Fransa ve Türkiye büyüklüğünde deniz alanına sahip bir ada ülkesi olduğunu anlatan Didi, buna karşın iklim kriziyle başetmeye güçlerinin yetmediğini ancak yükselen deniz seviyelerinin maliyetini ödemek zorunda kaldığını söyledi: “Her şey tehdit altında evlerimizi taşımak zorundayız.”
“Bu yolda atılan her adım, ortak çevre hedeflerine ulaşma görevinde çok taraflılığın hem ilerlemesini hem de tereddütlerini ve bu zorluğun üstesinden gelme yeteneğimizi temsil ediyor” dedi.
Brezilya’nın “çevresel bir güç merkezi” olarak tanındığını belirten Başkan Yardımcısı ülkenin yeşil ve verimli tarımıyla gıda güvenliğinde lider bir ülke olduğunu söyledi.
İklim bozulmasının yol açtığı yükselen sular nedeniyle ciddi tehditlerle karşı karşıya olan alçak rakımlı bir ada devleti olan Marshall Adaları‘nın başkanı Hilda Heine, zengin ülkeleri kirliliğin azaltılması için yeterli finansman sağlamadıkları için eleştirirken, yoksul ülkeleri yine de iddialı iklim eylem planları ortaya koymaya çağırdı.
Gezegeni ısıtmaya neredeyse hiçbir katkısı olmayan ülke, iklim değişikliğinin daha da kötüleştirdiği aşırı hava koşullarına karşı en savunmasız olanlardan biri.
El-Burhan, “İklim değişikliği Sudan için önemli bir önceliktir, çünkü ulusal kalkınması açısından hayati önem taşımaktadır” dedi.
Maldivler Devlet Başkanı Mohamed Muizzu, ülkeleri cesur bir iklim finansmanı hedefi belirlemeye ve emisyonları azaltmaya çağırdı: “Yeni iklim finansmanı hedefi, iklim krizinin gerçek ölçeğini yansıtmalıdır, ihtiyaç trilyonlarca [dolar], milyarlarca değil.”
Ayrıca iklim görüşmeleri katılımcılarını iklim hafifletme konusunda sınırlı ilerleme kaydettikleri için eleştiren Muizzu, “28 zirve sonra, emisyonlar hala artıyor” dedi.
İklim krizi, küresel sera gazı emisyonlarının yalnızca %0,003’ünden sorumlu olan Maldivler için varoluşsal bir tehdit oluşturuyor. Mevcut küresel ısınma ortamında ülkenin yüzde 80’i 2050’ye kadar yaşanmaz hale gelebilir.
Muizzu konuşmasında şunları söyledi: “Bizim için çevre ve okyanus kaynaklardan daha fazlasıdır, onlar bizim kültürel kimliğimizdir. Onları korumak bizim kutsal görevimiz olmaya devam ediyor. Dünyanın dört bir yanına baktığımızda savaş açmak için fonların serbestçe aktığını görüyoruz, ancak bu fonlar iklim finansmanı için sağlanmıyor.”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında Türkiye’nin kirliliği azaltma konusunda kaydettiği ilerlemeden övgüyle bahsetti.
İklim değişikliğinin etkilerinin en yoğun hissedildiği ülkeler arasında Türkiye’nin de yer aldığını belirteren Erdoğan, fosil yakıt kirliliğini azaltmak için hayata geçirilen politikalar arasında eşi Emine Erdoğan’ın sıfır atık projesini zikretti.
Climate Action Tracker‘ın geçen yıl nisan ayında yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin son eylem planı, kirliliği azaltma politikalarının Paris iklim anlaşmasıyla uyuşmaması nedeniyle “kritik derecede yetersiz” olarak nitelendirilmişti.
Erdoğan, İsrail‘in Gazze ve Lübnan‘a yönelik saldırılarının, burada yaşayan çocukların geleceğine zarar veren kimyasalların toprağa ve yer altı su kaynaklarına nüfuz etmesine yol açtığını da kaydetti.
Ekonomisi büyük ölçüde fosil yakıtlara bağlı Belarus‘un Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ise zengin ülkelere yüklendi.
“Burada asıl sorumlular yok. Fransa cumhurbaşkanı bile orada değilse iklim müzakerelerimiz ne kadar etkili?” diye soran Lukaşenko, ülkesinin iklim hedeflerine ulaştığını iddia etti.
Belarus lideri, özellikle iklim finansmanı söz konusu olduğunda “sadece söz değil, eylem” çağrısında bulundu: “Ödemesi gerekenler ödemeli.”
Avrupa Konseyi’nden kırılgan ülkelere: Bize güvenebilirsiniz
Zirvede konuşma yapanlardan biri olan Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, dünyayı uçuruma sürükleyen savaşlara karşı uyardı.
Avrupa’nın gezegenimizi ısıtan kirliliği azaltma konusunda dünya çapında en büyük ilerlemeyi kaydettiğini söyleyen Michel, AB’deki emisyonların geçen yıl yüzde 8 gibi şaşırtıcı bir oranda azaldığını ancak 2030 hedeflerine ulaşma yolunda bunun henüz yeterli olmadığını kaydetti.
Michel, yoksul ülkelerin iklim finansmanı için birliğe güvenebileceğini de belirtti:
“Finansmanla sahaya çıkıyoruz: 31 milyar dolar. Bu bizim adil payımızdan daha fazla ve herkesi örneğimizi izlemeye çağırıyoruz.”
Geçen yıl, AB iklim değişikliğinin yol açtığı zararı karşılamak için bir fona karşı muhalefetini geri çekmişti.
Michel, iklim finansmanı için bağışçı tabanının genişletilmesi çağrılarını yinelerken “ertelemek yerine cesaret” çağrısında bulundu.