Müzik her zaman hayatımda vardı. Yaşı yetişenler, 1960-70’ lerin Radyo Günleri’ni anımsar. Henüz televizyonlar ve internet hayatımıza girmemişti o yıllarda. Evde hep radyo çalınırdı ve dedem özellikle ‘ajans haberlerini’ hiç kaçırmazdı. Ben genellikle müzik programlarını tercih ederdim. Bir de babamın müzikli bir ailesi vardı. Haftanın belli günlerinde Yedikule-Samatya civarında çeşitli evlerde bütün aile bir araya gelinir, fasıllar yapılırdı.
Pikaplar her zaman vardı ama kasetli çalarlar ilk zamanlarda çok yaygın değildi. Bülent ağabeyimden hatırlarım. Yeni bir yabancı rock albümü çıkınca yurt dışına giden birine LP-kaset sipariş edilirdi ve geleceği gün iple çekilirdi. Bu arada eski plaklarla, kasetlerle ve Türkçe Rock’la idare edilirdi. Merak etmenin, beklemenin romantik keyfi artık yaşanamasa da bugünün dijital iletişimi sayesinde yayımlanan albümlere hemen ulaşmak mümkün oluyor. Bu da benim işime geliyor doğrusu…
***
Mercedes Sosa’yı ilk ne zaman dinledim tam olarak hatırlamıyorum. Belki sipariş plaklardan- kasetlerden duymuşumdur ilk kez veya Yarın Dergisi’nin 1980’ lerin sonunda dergiye ek olarak verdiği “Nuevo Cancion/ Yeni Türkü” kaset serisinden dinlemişimdir.
2007’de Beyoğlu’nda Tarih ve Toplum Bilimleri Enstitüsü’nde tanıdığım arkadaşım Hakan Şengün bana zengin bir Latin Amerika müzikleri külliyatı getirmişti. Atahualpa Yupanqui’ den Violeta-İsabel-Angel Parra’ ya; Chavela Vargas’ dan, Daniel Viglietti’ ye, Carlos Puebla’ ya, Cesaria Evora’ ya, İnti Illimani’ ye, Victor Jara’ ya kadar yüzlerce albümü içeren bir külliyat.
Mercedes Sosa’ nın 1959-2009 yılları arasında yayımlanan bütün albümleri de bu külliyatta yer alıyordu. Bugün de bu albümler başucumda ve Sosa’nın sesi de kulaklarımda.
***
On beş yaşında şarkı söylemeye başlayan ve güçlü alto sesiyle “Sessizlerin Sesi” olarak anılan şarkıcı – aktivist Haydée Mercedes Sosa, Arjantin’ in Bağımsızlık Günü’nde, 9 Temmuz 1935’de San Miguel de Tucumán’ da dünyaya gelmiş ve yaşasaydı bugün 81 yaşına girecekti. Ne yazık ki 2009 yılında 74 yaşında Buenos Aires’ de hayata veda etti.
Epik karakterli şarkılarında, yoksul ama o denli de masum halkın duyarlılıklarını simgeleyen şarkılar seçen ve yorumlayan Sosa, Şilili kadın ozan Violetta Parra’ nın şarkısı “Gracias a la Vida” yı da 1970’ lerin başında yorumlamaya başlamış.
Sosa da diğer birçok Yeni Türkü şarkıcıları gibi demokrasi ve insan hakları mücadelesinin yanında yer almış, 1976’da askeri darbeyle iktidara gelen Jorge Videla yönetimine karşı mücadele etmiş, ordunun halka karşı yaptığı kirli savaşa karşı bir sembol, bir figür olmuştu. Videla yönetimini rahatsız eden de bu olmuş ve 1979’da Arjantin’de La Plata’da verdiği bir konserde gözaltına alınmış, tutuklanmış ve “La Negra” albümündeki tüm şarkılar yasaklanmıştı. Uluslararası bir kampanya ile serbest bırakılan Sosa önce Paris’e ve sonra da Madrid’e yerleşmişti.
1982’de ülkesine geri dönen Sosa, diktatörlük karşısında kültürel ifadenin yolunu açan Buenos Aires Opera ve Tiyatrosu‘nda çeşitli konserler vermiş, bu konserlerin kayıtları çift CD olarak yayımlanmış ve uzun süre en çok satanlar listesinin başında yer almıştı.
Mercedes Sosa, müzik tarihindeki ünü, sosyal adanmışlığı ve insan hakları için verdiği mücadele ile 2002’de Arjantin’de Sarmiento Ödülü’ne layık görülmüştü.
“Misa Criolla” albümüyle 2000 yılında, “Acustico” albümüyle 2003 yılında ve “Corazon Libre” albümüyle 2006 yılında Latin Grammy En İyi Folk Albümü ödüllerini almıştı. Son Grammy ödülü de ölümünden sonra 2009 yılında “Cantora” albümüyle geldi. Bir söyleşide “… Bu ödüller sırf şarkı söylediğim için verilmedi, düşündüğüm için de verildi. İnsanları ve adaletsizlikleri düşünüyorum. Düşünüyorum da, düşünmeseydim kaderim böyle olmazdı…” demişti.
Sosa, Victor Heredia ve Leon Gieco ile müzikal-sanatsal bir proje olan “Arjantin Şarkı Söylemek İstiyor “ projesine başladıysa da hastalığı nedeniyle yarım bırakmak zorunda kaldı.
Newyork’tan Roma’ya kadar dünyanın birçok kentinde, Joan Baez’den Luciano Pavarotti’ye kadar onlarca sanatçıyla birlikte konserler veren, müziğinde Latin folk müziğiyle rock müziğini harmanladığı 40 civarında albümü yayımlanan “La Negra” Sosa, 2000’ li yılların başından itibaren Unesco İyi Niyet Elçisi olarak Latin Amerika’da ve Karayipler’de çalışmıştı.
Çağdaş Latin Amerika müziğinin en önemli kadın ozanı Sosa’nın ölümüyle Arjantin’ de üç günlük ulusal yas ilan edilmiş ve sevenleri Ulusal Kongre’ de katafalka konan cenazesinde onu son kez görmek için uzun kuyruklar oluşturmuştu.
Çağının bütün büyük ozanları gibi o da ölümünden yıllar sonra, bugün de dünyanın birçok yerinde süregiden savaşlara, yükselen şiddete ve faşizme karşı mücadelede şarkılarıyla yer alıyor. Şarkılarında hayatın er ya da geç ölümü yeneceğini ve her şeye rağmen, hayatın, bize bahşettiği iyi şeyler için bir teşekkürü hak ettiğini söylüyor bizlere.
Teşekkürler “La Negra” Sosa, her şey için ve bu şarkı için…
Ercüment Gürçay