ManşetTarım-Gıda

‘Süt Hayatı’ çiftlik inekleri için hiç de hayat değil!

0
Fotoğraf: Farm Sanctuary tarafından çekilmiştir.

One Green Planet’te yayımlanan yazı dizisinin Farm Sanctuary‘den Gene Baur tarafından kaleme alınan üçüncü bölümünü Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Nazlı Deniz Sarıyıldız‘ın çevirisiyle paylaşıyoruz.

***

OneGreenPlanet.org’un süt ve süt ürünlerinden bağımsız yaşam üzerine gelmiş geçmiş en faydalı 7 makalesi

Bu bölümde, One Green Planet’in süt ve süt ürünlerinden bağımsız bir yaşam sürmeye yardımcı olacak 10 makalesine bakacağız. Neredeyse hepimizin büyütüldüğü süt ve süt ürünlerine dayalı beslenme yerine bitkisel beslenmenin neden daha sağlıklı ve şefkatli olduğuna, hangi tür bitkisel bazlı ürünlere yönelmenin daha doğru olduğuna, sütün yerine ne koyabileceğimize dair öğrenilecek çok şey var. Eğer siz de bitkisel beslenmeye dair bu sorularla boğuşuyorsanız veya cevapları başkalarına kolayca anlatma konusunda yardıma ihtiyacınız varsa, işte size hepimizin sorularını cevaplayabilecek 7 makale.

***

Amerikan hayvan ürünleri endüstrisi,20 yıl boyunca insanlara “Süt alır mıydınız?” diye sordu. Endüstrinin büyük kitlelere ulaşan pazarlama kampanyaları ve devlet yardımlarına rağmen, bugün birçok insan “Hayır, teşekkürler” diyor. Süt tüketiminin azaldığı Amerika’da, sanayinin pazarlama kolu Süt İşletmecileri Eğitim Programı (MilkPEP), yeni bir sloganla iş başında; “Süt Hayatı”.

Fotoğraf: Farm Sanctuary

Fotoğraf: Farm Sanctuary tarafından çekilmiştir.

“Süt Hayatı” kampanyası, süt ürünlerini, aktif bir yaşamın yakıtı gibi göstermeyi amaçlıyor. Günlük hayatın içinde, sıradan insanların atletik ve enerji dolu fotoğraflarını “8 gram protein neye benzer?” gibi başlıklarla sunarak “Süt Hayatını” eğlenceli, aktif ve aile canlısı olarak yansıtmayı amaçlıyor. Fakat biz, mesela, havuza atlarken sütten yapılmış kanatlarla havalandırılan kız çocuğunu gördüğümüzde kendimize sormalıyız: Bir inek için “süt hayatı” ne demek?

Bu insanların güvenli ve tasasız yaşamları, biyolojik limitlerinin sınırına itilen, doğal olarak üreteceğinin on katı daha fazla süt vermeye zorlanan fabrika ineklerinin hayatları düşünüldüğüne, kapkaranlık bir hal alıyor. Mandıra inekleri, isteseler bile, özgürce koşup ortalığı keşfe çıkamazlar. İnekler doğal olarak oyuncu, meraklı ve enerji dolu varlıklardır. Ancak hayvancılık ve süt ürünleri sanayiinde onlar tutsak ve bastırılmış halde sömürülüyorlar.

Fotoğraf: Farm Sanctuary tarafından çekilmiştir.

Fotoğraf: Farm Sanctuary tarafından çekilmiştir.

Farm Sanctuary gibi sağlıklı ortamlarda inekler 20 yıldan fazla süre yaşayabilirler ancak bir fabrika ineğinin ömrü kısadır. Yaklaşık 4 yaşında, fabrika inekleri “tüketildi” kabul edilerek, mezbahaya gönderilirler. “Süt Hayatı”, fabrika inekleri için gerginlik, korku ve kayıptan ibarettir. Bu bir yaşam değil, olsa olsa acı bir varoluş ve erken bir ölümdür.

Süt üretimini maksimize etmek için, inekler acımasızca, hamile bırakılma, doğum, süt verme ve yeniden hamile bırakılma döngüsü içinde tutulurlar. Ben süt üretim fabrikalarında bulundum ve bebeklerin, doğumlarından sadece birkaç saat sonra annelerinden alındıklarına şahit oldum. Binlerce buzağının, anneleri süt sağma makinelerine bağlıyken, yapayalnız ve korkmuş halde tahta kutularda tutulduklarına şahit oldum. Buzağılar, aile ve arkadaşlarıyla bağ kurabilen sosyal varlıklardır fakat birçok anne inek ve buzağı, mandıralarda bir gün dahi yan yana kalamadan, birbirlerinden koparılırlar. İnek anneler, doğurdukları her bebekten koparılırlar. Dişi buzağılar, yıpranan annelerinin yerini almaları için yetiştirilirken, erkek buzağılar genellikle süt danası olarak kesilmek veya sığır olarak büyütülmek üzere satılırlar.

Fotoğraf: Farm Sanctuary tarafından çekilmiştir.

Fotoğraf: Farm Sanctuary tarafından çekilmiştir.

Hayvan ve süt ürünleri sanayisi acımasız ve yıkıcıdır. Ayrıca inek sütü içmek insanlar için tamamen gereksizdir. Mutilasyonlar, iltihap, büyüme hormonları kullanımı ve erkek buzağıların süt danası olarak kullanılması, yaşayan, hisseden bu varlıkları sömüren sistemin özellikleri… Biz insanların domuz sütüne, köpek veya kedi sütüne ihtiyacımız olmadığı kadar inek sütüne de ihtiyacı yoktur. İnek sütü, buzağılar içindir.

İnsanların daha az inek sütü tükettiklerini ve bitkisel sütlere yöneldiklerini gördükçe duygulanıyorum. Hindistancevizi sütü, soya sütü ve badem sütü artık süpermarketlerde çok daha yaygın. Sağlıklı gıda marketlerinde ise daha fazla çeşit bulmak mümkün; kenevir sütü, yulaf sütü, keten sütü gibi alternatifler çok besleyici olmakla beraber, insan aktivitelerinin desteklenmesinde çok etkilidirler. Örneğin soya sütü, en az inek sütü kadar protein ve inek sütünden daha fazla D vitamini ihtiva eder. Badem sütü ise inek sütünden daha fazla kalsiyum ve ancak yarısı kadar yağ içerir. Tüm bu ürünler, hem içmek hem yemek yapmak için inek sütünün yerine kullanılabilirler. Bu değişimi yapmak bugüne kadar hiç bu kadar kolay olmamıştı.

Tüketim azaldıkça, süt ürünleri sanayisi işin pazarlaması için milyonlarca dolar harcamaya devam edecek. Aynen ürünleri işe yaramaz bulunan ve istenmeyen tütün ürünleri sanayisinin yaptığı gibi, sütü ihraç edebileceği ülkeleri sömürmek adına bastıracak. Süt üreticileri aynı zamanda bitkisel sütlerde gelecek olduğunu gördüklerinden, bu alana yatırım yapmaya başladılar bile.

Ne yiyip içtiğimize dair her tercih yapışımızda, paramız ile bir oy veriyoruz.

Bitkisel bazlı süt tüketerek, doğal olmayan endüstriyel ortamlarda milyonlarca fabrika ineğinin acı çekerek, sömürülüp öldürülmesine hayır diyoruz. Anne inekleri, bebeklerinden çekip ayırmaya hayır diyoruz. Daha insancıl, sürdürülebilir zirai sistemleri destekliyoruz. Diğer bir deyişle, “Süt Hayatına” hayır deyip, “Yaşama evet” diyoruz.

***

Çevirmen Notu

Merhaba, ben vejetaryen besleniyorum. Bir vejetaryen olarak doğmadım. Hayatımın ilk 25 yılını et ve süt ürünlerinin de dâhil olduğu bir beslenme şekliyle yaşadım. Vejetaryen olmaya karar verdiğimde, birçok yerli ve yabancı kaynaktan bilgi topladım. Okuduğum birçok şey benim için çok yeniydi. Yıllarca bana söylenenlere ters düşen, kitlesel medya kanallarında, reklamlarda anlatılmayan yepyeni bir dünyayı keşfetmeye başladım. İnsanın bildiklerine, inandıklarına, alışkanlıklarına ters düşen bilgiyi sindirmesi kolay olmuyor.

Hayvancılık sektörü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çok büyük bir sektör ve diğer sektörlerden farklı olarak içinde birçok sektörü barındırıyor. Bu durumda gücü elinde tutan kurum ve kuruluşlar, endüstrinin bilinmeyen yüzüne dair gerçeklerin ortaya çıkmaması için çok çalışıyor.

Vejetaryen beslenemeye başladığım o dönemlerde Türkçe kaynaklar da bulmuş olsam da, yabancı kaynaklarda konunun bilimsel taraflarına değinen daha fazla yazı ve makale bulabildim. Şimdi de bu yazı serisi ile bu bilgileri, ilgilenenlere paylaşmaya başlıyoruz.

Elimizden geldiğince ve kaynaklara ulaştıkça, burada paylaşılan bilgilerin bilimsel araştırma sonuçlarını da sizlerle paylaşacağız. Makaleleri okurken bazı kısımların linklerinin eklendiğini göreceksiniz (tıklanabilir kelimeler). Önerimiz, sadece burada yazılanlarla sınırlı kalmamanız ve öğrenmek istediğiniz alanlarla ilgili (özellikle süt ve protein konusunda) kendi araştırmanızı yapmanız ve olabildiğince farklı bilimsel kaynağa ulaşmanızdır.

Bu seri boyunca paylaşacağımız konu başlıkları:

1. Inek sütüyle ilgili inanmamanız gereken, sağlığa dair 5 iddia

2. Kazein (memeli süt proteini) ve sağlığınız arasındaki rahatsız edici bağlantı nedir?

3. ‘Süt Hayatı’ çiftlik inekleri için hiç de hayat değil!

4. Hayvan endüstrisi ineklerin hayatını nasıl kısalttı?

5. Süt ile dolu bir hayat? Peki ya yok ettikleri; hayvan endüstrisi ve çevre arasındaki yok eden ilişki

6. Süt ürünlerini hayatınızdan çıkarmanız için 10 iyi neden

7. Kalsiyumun önemi ve süt ürünleri olmadan ihtiyacınız olan kalsiyuma ulaşma yolları

Ek olarak et ve süte dair bilimsel makaleler…

***

Yazının İngilizce Orijinali

Yazı: Gene Baur

Yeşil Gazete için Çeviri: Nazlı Deniz Sarıyıldız

(Yeşil Gazete, One Gree Planet)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.