Hafta SonuKitapManşet

Son dönemin Kent Kitapları

0

Türkiye Kentleşmesinin Toplumsal Arkeolojisi

3 Tr Kentleşme

Türkiye kentlerinde yaşadığımız kentsellik ne yazık ki bizlere mutlu, huzurlu bir gündelik hayat sunmuyor. Kuşkusuz bu durum sadece mekânları düzenleme işindeki yetersizliklerimizle açıklanamaz. Kentli kimliğimizin birer parçası olan etnik aidiyetimizin, inançsal tercihimizin, toplumsal cinsiyetimizin ve sınıfsal konumumuzun, yaşadığımız gündelik pratiklerin önemli bir parçası olduğunu varsayarsak bu ilişkilerin kentte nasıl deneyimlenip yeniden üretildiği üzerine düşünmeye değer.

Kitap tahakküm ilişkisine dönüşmüş toplumsal çelişkileri mekân perspektifinden okurken, analizini Cumhuriyet Tarihi boyunca farklı dönemlere taşıyor ve samimi bir yüzleşme çağrısı yapıyor. Yazar diğer toplumbilim çalışmalarından farklı olarak mekânı merkezi bir konuma oturtuyor. Toplumsal ilişkilerdeki tahakküm ve hiyerarşiyi Gramscici bir perspektiften anlamaya çalışırken mekân basit bir fon ya da dekor değil, bizzat bu ilişkilerin üretilmesinin yaratıcı bir aracı ve aktörü olarak resmediliyor. Türkiye kentlerini ve kentleşmesini farklı bir tarihsel politik pencereden düşünmek isteyenlere…  (Tanıtım Bülteninden)

 

Türkiye Kentleşmesinin Toplumsal Arkeolojisi
Erbatur Çavuşoğlu
Ayrıntı Yayınları
2014

 

Yeni İstanbul Çalışmaları

2 yeni istanbul

İstanbul hızlı bir değişim içinde. Bu değişim öncelikle bu kentte yaşayan insanların, sonra kentin bölgesel çevresinin, nihayetinde bütün Türkiye’nin hayatını etkiliyor. Yeni İstanbul Çalışmaları’ndaki “yeni”, öncelikle bu hızlı değişimle ortaya çıkan “yeni” İstanbul’a atıfta bulunuyor, kentin daha önce tecrübe etmediğimiz hallerine odaklanıyor. Diğer yandan da “yeni” incelemeler bunlar: hem araştırma konuları açısından hem bakış açısından. Farklı disiplinlerden özenli bir seçimle bir araya getirilmiş olan seçki, içerdiği düzlem, kuram, metot ve konu çeşitliliğiyle, kentte yaşanan değişimin farklı boyutlarının kavranabilmesi için son derece değerli ipuçları sunuyor.

Kitapta “Mekân ve Siyaset”, “Emek ve Ekonomi”, “Politik Ekoloji” ve “Beden ve Cinsellik” olarak dört bölümde toplanan yazılar, kentin “devlet eliyle” küreselleşmeye teşvik edilmesinden başlayarak, neoliberalizmin kent üzerindeki baskısını, arazi mülkiyetine ilişkin hukukun taşıdığı muğlaklıkların nasıl istismar için kullanıldığını, mülksüzleştirmeyi, mutenalaştırmayı, kentin dönüşüm coğrafyasının verdiği ipuçlarını, bazı mahallelerin “tehlikeli” diye mimlenmesini ve maruz kaldığı polis şiddetini konu alıyor. Bütün yazılarda başta “Gezi Parkı” direnişi olmak üzere kentteki gidişata karşı çıkan direnişler ve yeni kentsel muhalefetin belirgin izleri var. İstanbul’u sırtında taşıdığı halde toplumsal emeğin genellikle kent çalışmalarında görünmez kaldığına yapılan önemli vurguyla birlikte kentteki turizm, trafik, ulaşım sorunları, “hareketlilikler” ele alınıyor, kadın istihdamında cinsiyetin etkisini görmek için tekstil ve bankacılık alanından iki farklı örnek inceleniyor.

Kitabın yaptığı önemli katkılardan biri de kente politik ekoloji çerçevesinden bakmak. Kentin bugününü “sürdürülebilirlik” kavramı temelinde değerlendiren yazılar, aynı zamanda merkezi iktidarın ve belediyenin çevrecilik, doğa ve sürdürülebilir kalkınma gibi kavram ve anlayışları nasıl bir söylem ve imaj malzemesi kertesine indirip içlerini boşalttığını ve çoğu durumda tam aksi uygulamalara giriştiğini aydınlatıyor. Son bölümde ise kentte bedenin kamusallığı ve cinselliği, LGBT hareketi, sakat bedenler, göçmen kadın ev işçileri, trans bireyler, seks sinemaları ve ilgili muhafazakârlığın yakın dönemdeki tarihsel seyri üzerinden tartışılıyor.
(Tanıtım Bülteninden)

 

Yeni İstanbul Çalışmaları
Ayfer Bartu Candan
Metis Yayıncılık
2014

 

İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali

4 MustesnaSehrinIstisnaHali_kucuk

Devlet-birey ilişkilerinin en gözle görünür alan olduğu kentte atılan bir adım, yıkılan bir bina, mahalle, park, yapılan ya da yeniden yapılandırılan her mekân bizim onunla ve birbirimizle ilişkimizi de belirlemez mi? İstanbul neden yıllardan beri dünyanın en büyük şantiyesi görünümünde, “en büyük” projeleri sevdiğimizden mi? Kentlere sahip çıkmak yalnızca burjuva bir hassasiyet ya da nostalji hevesi midir?

Bir şehre müdahale, ona hayatiyet ve özgünlük kazandıran ilişkileri devlet eliyle yeniden düzenler ve yeni bir biçim kazandırır. Bu “yeni” biçimde belirleyen taraf olarak devlet, müdahale ettiği alanlarda yılların birikimiyle oluşmuş sivil dil ve ilişkiler zeminini ortadan kaldırarak kendisine yeni bir tabiyet halkası da oluşturur. Özellikle İstanbul’da deprem korkusu kullanılarak tartışılmaz kılınan “kentsel dönüşüm” projesinin temel amaç ve sonuçlarından biri rant olduğu kadar kendi bekasını da ilgilendiren bu yeni ilişkileri tanzim etmektir.

İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali’ndeki makaleler “kentsel dönüşüm” olgusunu, sermaye ve emeğin üretim süreçlerinin yeniden şekillendirilmesini; hukuksal çerçeveden dünya ölçeğindeki yerine, TOKİ’nin doğuşu ve bugün aldığı halden özellikle orta sınıfa pompalanan risk ve güvence eksenine, mevcut ve “yeni orta sınıf”ın site tipi yaşam deneyiminden farklı disiplinlerden bir araya gelişlerin yarattığı mücadele dinamiklerine kadar çok yönlü ve bütünlüklü olarak ele alıyor. Konunun teorik çerçevesinin yanında birbirini dışlayan, istemeyen, düşman edilen Sulukule, Tophane, Tarlabaşı, Bahçeşehir, Ayazma, Başakşehir, Küçükpazar sakinlerinin izini sürerek, karşı koyuş olanaklarının altını çiziyor.

 

İstanbul: Müstesna Şehrin İstisna Hali
Ayşe Çavdar- Pelin Tan
Sel Yayıncılık
2013

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.