Türkiye’de hükümetin ikinci bir nükleer santral kurmak üzere Japonya Hükümeti ile 2013 yılında yapmış olduğu anlaşma gereği başladığı projede, maliyetlerin iki katına çıktığı açıklandı.
Japon Asahi Gazetesi’nin haberine göre, Japonya’da nükleer endüstrinin özellikle 11 Mart 2011 tarihi itibariyle Fukuşima Nükleer Felaketi’nin beklenmedik maliyetleri nedeniyle yeni bir projede maliyet yüklenmesi pek mümkün görünmüyor. Kısacası Japonya’da nükleer endüstri darboğaza girmiş vaziyette.
Türkiye Hükümeti ilk olarak Rusya ile yapmış olduğu hükümetlerarası anlaşmanın ardından bir ikincisini Japonya Hükümeti ile imzalamış, buna göre Karadeniz kıyısında yer alan Sinop şehrinde Japon Mitsubishi’nin Fransız ortağı ile birlikte 4 reaktör inşa etmesi öngörülmüştü. Lakin 2023 yılı itibariyle santralin faaliyete geçirilmesi planlanmış olmasına rağmen hem bu tarihin yakalanmasının hem de artan maliyetler nedeniyle fiyatın sabit kalmasının imkansızlığı nihayet anlaşıldı. Nitekim Japonya tarafından yapılan açıklamaya göre kağıt üzerindeki maliyeti 20 Milyar Dolar olarak belirlenen projede reaktör başına maliyetin 10 Milyar Dolar olması dolayısıyla, projenin bütünü için maliyetlerin yaklaşık 40 Milyar Dolar’a çıkması bekleniyor.
Nükleer santraller projelerinde şirketler sürece entegre olsa da devletlerin ciddi anlamda şirketlere destek olması gerektiği , kolaylıklar tanıması gereken projeler. Buna mukabil çok arzu edilmesine rağmen, kurulması istenen bu nükleer santralin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümü olduğu için ısrarla operasyona geçilmesi istenen 2023 tarihine ise yetişmesi yani faaliyete geçmesi mümkün değil!
Öte yandan Sinop’ta kurulması öngörülen nükleer santralin maliyetlerinin artacağına dair ise Japonya’nın Türkiye tarafına çok daha önceden sarı ışık yaktığı ve santralin bugünkü elektrik standart fiyatlarıyla maliyeteleri karşılamayacağı deklare edilmiş. Bu bağlamda Japonya tarafının inşaat maliyetlerinin tolere edilmesi amacıyla elektrik fiyatını yükseltmek suretiyle inşaat masraflarını operasyon kalemlerine eklemeyi önerdiği öte yandan bunun Türkiye’deki hükümet yetkilileri tarafından pek sıcak karşılanmadığı da projeye istinaden konuşulanlar arasında.
Haberde Türkiye için olduğu kadar kadar Japonya’da Başbakan Abe Hükümeti için de bu projenin çok değerli olduğu vurgulanıyor. Özellikle Fukuşima Nükleer Felaketi’nin başlamasıyla kendi ülkesinin sınırları içinde nükleer santral teknolojisini ve nükleer endüstrideki uzman insan kaynağını kullanamayan Japonya’nın bu kaynaklarını değerlendirmek amacıyla yurt dışı projelerini “gözbebeği “olarak değerlendirdiği aktarılmış. Diğer taraftan haberde Sinop’ta halkın nükleer santral istemediğine ve projeye karşı olduklarını eylemlerle gösterdiklerine de değinilmiş. (İkinci fotografta Çernobil Felaketi’nin 30. Anma yıldönümündeki mitingden bir kare görüyorsunuz)
Kısacası Türkiye’nin Sinop’ta kurulmasını istediği nükleer santral projesinde Japonya ile devam edip etmeyeceği kendi önceliklerine kalmış durumda. Nitekim aynı gazetede Türkiye ve Rusya Cumhurbaşkanlarının Nisan ayı içinde bir görüşme yaparak Sinop Nükleer Santral Projesi’ni de değerlendirecekleri, rüzgarın Rusya tarafından esmeye başlayabileceğinden de bahsediliyor.
Öte yandan Türkiye’nin Rusya ile yapmış olduğu hükümetlerarası anlaşma gereği 2023’e yetişmesi arzulanan Akkuyu’ya istinaden projenin mali büyüklüğü, şirketlerin mali yapısı ve ihtiyaç duyulan finansmanın nasıl sağlanacağı gibi konularla ortaklık sürecinde çeşitli sorunlar var. Rusya’nın Sinop projesini bu koşullarda yüklenip yüklenmemesi önümüzdeki günlerin konusu olacak gibi görünüyor.
Haber: Pınar Demircan
(Asahi Shimbun, Yeşil Gazete)