Hafta SonuKitapManşet

Şehrin Kuşları Korosu – Aysel Karaca

0

Yazar, Onsun Meryem’in ikinci kitabı olan Şehrin Kuşları Korosu, kentli ve aydın bir kadının gözünden,  İnsanın/ kadının ve doğanın;  kentle, erkle, çağla yaşadığı travmatik mücadeleyi anlatan on beş kısa hikâyeden oluşuyor.

İçinde yaşadığımız dünyanın türlü coğrafyalarından yükselen çığlıklar günbegün artarak feryatlar korosuna dönüşmekteyken yazık ki feryatlar erk tarafından duymazdan, görmezden gelinmekte, bu durum, çağına tanıklık eden sanatçıya tanıklığını eserine yansıtmaktan başka olanak bırakmamaktadır.

“Artık düşünmeyecektim; eski havaalanında, asılmış mülteci çamaşırlarını görmemek için yüzümü çevirmiştim.” dese de, bir kadın dua eden diğer kadını görmezden gelemezdi, “ Ama sonunda yaşı olmayan kadının ellerine takıldı takılmıştım… dikenli teller ve köpekler bekliyordu. Kuşların geçtiği sınırlardan onların geçmesi yasaktı.” derken  o da isyana katılır, “Basit hayat haramdı, umursamayan denizdi … Yıkılan şehirleri yeniden inşa etmek için şirketler kavga edecek, yeni yeni yöneticilere rüşvetler dağıtılacaktı. Birçok insan nedenini anlamadan silahlar kuşanacaktı … Şam gazını dünyaya salarken Ninova petrol kusacaktı. Dünyanın tozuyla pusula yönünü şaşıracaktı.” 

Hikâyelerdeki kahramanlar, hemen her gün yanı başından gelip geçtiğimiz;  şehrin kadınları,  çocukları, işçileri, hırsızları, ağaçları ve kuşları; şehrin kuşlarıdır… 

Meryem, hikâyelerinde erk tarafından ezilen, sürülen, zarar görenin sadece insanlık değil, doğanın da kentleşme, modernleşme safsatasıyla nasıl zarar gördüğünü açık bir şekilde ifade eder. Hikâyelerin içinden geçen kedileri, martıları, kargaları, ağaçları, balıkları, çiçekleri dillendirir. Bu yolla hepimizin aynı suyun, aynı ırmağın, aynı rüzgârın, aynı güneşin çocukları olduğumuzu yeniden yeniden hatırlatır.

Bu karga şakacı bir kuştu. Önüme attığı cevizi acilin önündeki ağaçtan almış. Acilde çalışanlar biraz nefes almak için ceviz ağacının altına masa koymuşlar… Koruyu açgözlü inşatçıların ele geçirmesinden korkuyordu, kuşlara yuva yapacak ağaç kalmamıştı, gidip balkonlara sığınıyorlardı…”

Kitaba adını veren hikâye Şehrin Kuşları ise, kentleşme hülyasının sadece bizi değil şehirde yaşayan diğer türleri de dönüştürdüğünü, onların da bizim gibi, kendinden olmayanı, gözünün yaşına bakmadan yok edebilecek kadar acımasız olmaya sürüklediğini gerçekçi bir üslupla anlatır.

Şehrin kuşları birlik olmuş gökyüzünde dalgalanarak bahçeye uçuyordu; bir yanda beyaz martılar bir yanda siyah kargalar saf tutmuşlardı… Her yeri kuş ötüşü gürültüsü almıştı… Kuş bulutunun önünde yalnız başına uçan büyük bir karaltı olduğunu fark ettiler. Bu dağlarda yaşayan yolunu şaşırmış bir kartaldı. şehrin kuşları ittifak halinde dağdan gelen yabancıya karşı yurtlarını koruyorlardı, o tanımadıkları bir düşmandı. “ 

Bunca acıya karşın hikâyeler okundukça gidecek yeri olmayan bir mektuba dönüşür ve yazar okurla beraber, olduğu yere umutla tutunan bir kurtçuğun hikâyesini keşfeder,

“ Yeşil tırtıla benzeyen kurtçuklara hayatlarını bağışlıyorum, sardunyaya ilaç yükleyip kimyasallarla yaşatmayacağım. Belki, sardunyadan yeşil tırtıllar kelebek olarak uçarlar…”

Şehrin Kuşları Korosu

Yazar:  Onsun Meryem

Kapak Resmi: Serpil Odabaşı

Pencere Yayınları 2018

124 sayfa

 

Aysel Karaca

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.