Dış Köşe

Seçim hesapları ve süreç – Mithat Sancar

0
Prof. Dr. Mithat Sancar

Çözüm sürecini toparlama arayışları devam ediyor. Son krizle birlikte, iki taraf arasındaki ihtilaf noktaları iyice belirginleşti. Bunları şu başlıklar altında özetlemek mümkün: Sürecin yapısı, temposu ve hedefleri.

Sürecin yapısı konusunda hükümet ile Kürt siyasi hareketi arasında ilkesel bir mutabakat sağlanmış görünüyor. Yapılan açıklamalardan, hükümetin süreci kurumsallaştırmayı kabul ettiği anlaşılıyor. Kobanê eylemlerinden sonra yaşanan tıkanma da bu sayede açılabildi. Böylece süreç yeniden canlandı. Ancak krizin aşıldığını söylemek için henüz erken. Bunun için, diğer iki konudaki yaklaşım farklılığının makul bir düzeye inmesi gerekiyor. Lakin buna dair henüz ortada somut bir veri yok.

Hükümet, sürecin seyrine dair yaklaşımını netleştirme konusunda ağırdan alıyor. Ancak Öcalan’ın HDP heyeti aracılığıyla duyurduğu “Barış ve Demokratik Müzakere Süreci Taslağı” ve Kandil’in taslağın arkasında olduğuna dair açıklamaları, hükümetin bu tutumu sürdürmesini iyice zorlaştırdı.

Seçimlerin yaklaşması, iki taraf üzerinde neredeyse zıt yönlü basınç yaratıyor. Hükümet, süreci seçimlere kadar düşük tempoda ve muğlak hedeflerle yürütme niyetinde. Bu arada, süreci kurumsallaştıracak düzenlemeler yaparak, Kürt siyasi hareketini diğer noktaların seçim sonrasında ele alınması konusunda ikna etmeyi hesaplıyor. İkna etmese bile, atılacak bu türden adımların Kürt kamuoyunda yaratacağı “olumlu” havanın Kürt siyasi hareketini baskı altına alacağını ve bu hesaba razı olmaya zorlayacağını planlıyor. Bu hesap tutarsa, hükümet hem seçimlere çatışmasızlık ortamında girmenin avantajlarından yararlanacak, hem de özellikle milliyetçi seçmen nezdinde zorda kalmasına yol açacak tartışmaları erteleyerek muhtemel bir dezavantajı da savuşturmuş olacak.

Kürt siyasi hareketi ise, seçimlere hükümetin belirleyeceği böyle bir zeminde girmenin kendisini yıpratacağını ve zayıflatacağını düşünüyor. Hükümetin seçimlerden gücünü artırarak veya koruyarak çıkması halinde, süreci kendi istediği şartlarda yürütme konusunda daha dayatmacı bir tutum takınacağından kaygılanıyor. Öte yandan, hükümetin böyle bir başarısının faturasının çeşitli çevrelerce kendisine kesileceğini görüyor. Bu çevrelerin sürecin başından beri sistematik eleştirilerine ve ithamlarına maruz kalan ve bundan dolayı zaten sıkıntı yaşayan Kandil ve HDP, hükümeti bu hesaptan vazgeçirmek için giderek sertleşen bir politika izliyor.

Özetle Kürt tarafı hem sürecin kurumsallaşmasını, hem çözümün içeriğine dair hedeflerin daha açık tanımlanmasını, hem de bu yönde hızla adımlar atılmasını istiyor. Hükümet ise, özellikle son iki konuda açık bir angajmana girmeme ve zamana oynama eğiliminde.

Ortada ciddi bir gerilim var. Hükümetin “iç güvenlik paketi”nde ısrar etmesi ve Kobanê eylemleri gerekçesiyle başlatılan gözaltı ve tutuklama operasyonları, bu gerilimi daha da artırıyor. Sürecin bu gerilimden etkilenmemesi pek mümkün değil. Gerilimi düşürecek adımlar atılmadığı takdirde, süreç yol kazasına uğrama ve krize girme riski altında olacak. Seçimler yaklaştıkça, ortaya çıkabilecek krizleri çözmeye yönelik hamle imkanları da daralacak.

Süreci bu tehlikelerden koruyabilmek için her şeyden önce “müzakere şartları üzerindeki müzakere”lerin hızlandırılması gerekiyor. Bu müzakerelerden bir mutabakat çıkmasını kolaylaştırmak bakımından yapılması gereken acil işlerden biri de, izleme kurulunun oluşturulmasıdır.

İki tarafı da kendi tabanları ve genel kamuoyu karşısında zorda bırakmayacak bir mutabakat mevcut atmosferde çok kolay görünmüyor. Bu noktada da kritik rol yine Öcalan’a düşecek anlaşılan. Ancak Öcalan’ın da manevra alanı eskisi kadar geniş değil. Hükümetin müzakere aşamasına geçmemekte direnmesi, Öcalan’ın da gelişmeleri etkileme imkanlarını azaltıyor. Hükümet sürecin yeni bir sarsıntı yaşamasını istemiyorsa, hem Öcalan’ın şartlarını düzeltme hem de müzakereye geçme konusunda daha yapıcı ve hızlı davranmak zorunda…

Mithat Sancar – BasHaber Gazetesi

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.