Ana Sayfa Blog Sayfa 586

Deprem bölgesinde yer altı suyu uyarısı: Kötü kokuyorsa, tadı ve kokusu değişikse içmeyin

Maraş merkezli iki büyük depremin ardından arama kurtarma çalışmaları ve enkaz yıkımları devam ederken, Prof. Dr. Celalettin Şimşek deprem sonrası yer altı sularından kaynaklanabilecek olası tehlikelere dikkat çekti.

Dokuz Eylül Üniversitesi‘nin (DEÜ) Su Kaynakları Yönetimi ve Su Kaynaklı Doğal Afetlerin Kontrolü Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUMER)’nde görevli olan Şimşek, şunları söyledi:

“Depremler yer altı suyunda iki önemli değişim yapabilir. Yer altı suyu seviyesinde ve kimyasında değişimler yaşanabilir. Halk sağlığını doğrudan ilgilendirdiği için ilk olarak kimyasal boyutunu değerlendirelim. Fay hatlarının derin jeotermal suların veya organik bileşikli serimanlar varsa eski göl yatakları olabilir, kömür alanları olabilir buralardan metan gazı, karbondioksit ve sülfür gazları yer altı suyuna karışabiliyor. Bunun örneklerini gördük. 2022 yılındaki Düzce depreminde bazı kuyularda metan gazı girişleri oldu. Hatta halk çakmağı çakınca suyun yandığını gördük. Böyle durumlar bölgede yaşanabilir.”

Fay hatları boyunca jeotermal sularında yer altı suyuna karışabildiğine dikkat çeken Prof. Şimşek, “Böyle durumda suyun sıcaklığında artış olacaktır. Bu tür sıcaklığında artış olan sular tüketilmemeli. Çünkü jeotermal sular yüksek oranda metal konsantrasyonu içerebilir. Bu tür sudaki değişimler olan bölgelerde tüketmeden yetkililere bildirilmelidir” diye konuştu.

‘Yer altı su seviyesinde değişimler olabilir’ 

Şimşek yer altı suyunun seviyesinde de değişimler olabileceğini vurguladı:

“Deprem şok dalgaları gelince yer altı suyu seviyesi yükselir ve zamana bağlı olarak eski haline dönüyor. Bu yer altında gerçekleştiği için yüzeyde göremeyiz. Ancak gözlem kuyularında belirlemek mümkündür. Bazı deprem alanlarında, bir su kaynağı varsa, kuruyabiliyor ya da yeni bir kaynak oluşabiliyor. Örnek verirsem ABD’nin Kaliforniya eyaletine bağlı Sonoma ilçesinin merkezi olan Santa Rosa kentinde, depremden sonra kurumuş bir dere tekrar aktifleşiyor. Son olarak Kanada’da bir depremde takımadalarda bazı kaynakların kuruduğunu da gördük. Deprem sonrası oluşan kırık ve çatlak sistemleri yer altı dinamiğinin değiştirebiliyor. Bu nedenle seviyelerde bazı değişiklikler gözlemleyebiliyoruz.”

Maden sahalarına dikkat

Afet bölgesindeki maden sahalarına da değinen Prof. Dr. Şimşek şunları söyledi: “Bu konuda şanslıyız. Bölgede özellikle kimyasal içerikli atık depolama alanları içeren maden sahaları çok yok. Oradaki en büyük maden alanı, Afşin- Elbistan kömür sahası. Buranın üniversite olarak kontrolörlüğünü yürütüyoruz. Sahadaki su kuyularıyla ilgili bir problem gerçekleşmemiş. Sadece 3 saatlik bir elektrik kesintisi gerçekleştiğinde su seviyesi kısmen yükselmiş. Pompalar çalıştıktan sonra tekrar devreye girdiği için şu an bir risk yok. Ancak detaylı incelemek de gerekiyor. Eğer kimyasal atık içeren atık depolama sahaları olan maden işletmeleri varsa, buraları da incelemek lazım. Yer altı suyu için tehlike arz edebilir.”

‘Risk altındaki bölgelerde temiz su sistemi kurulmalı’

Uyarılarda bulunan Prof. Dr. Celalettin Şimşek sözlerini şöyle tamamladı:

“Deprem bölgesindeki halkımızdan, yer altı suyunda bir gaz çıkışı, çürümüş yumurta gibi kötü koku, suyun tadında veya sıcaklığında bir değişiklik varsa kesinlikle tüketmemelerini istiyoruz. Su tatsız ve berrak olmalı. Aksi bir durum varsa tüketmemeli, yetkililere bildirilmelidir. Su tüketimlerinde mutlaka yetkililerin sağladığı temiz sular tüketilmelidir.

Ayrıca ülke olarak su yönetim planı oluşturmak da gerekiyor. Toplanma alanlarına temiz su depolama alanları yapmalıyız. Toplanma alanındaki nüfusa yetecek kadar suyu sağlamamız lazım. Çünkü salgın hastalıkları önlemek için yeterli suyu sağlamak önem arz etmekte. Deprem riski altındaki diğer kentlerimizde, önceden toplanma alanları hazırlanmalı, buraya sanitasyon için temiz su sistemi kurulmalı.

Diyarbakır’da vagonlarda yaşam mücadelesi: Depremzedeler gara sığındı

Video haber: Şirvan Oktay GÖRER

*

Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkilediği Diyarbakır’da, yurttaşların tedirginliği sürüyor. Deprem sonrası kimi yurttaşlar köylerine giderken; kent merkezinde kalan yurttaşlar ise evlerinde, okullarda, spor salonlarında, fabrikalarda, tren vagonlarında kalmanın yanı sıra AFAD tarafından çeşitli parklara kurulan çadırlarda yaşam mücadelesine devam ediyor.

Amedspor Direniş Taraftar Derneği, tren vagonlarında kalan yurttaşların depremin başından bu yana yanlarında yer alarak bütün talepleri için çözüm üretmeye çalışıyor. Vagonlarda kalan yurttaşlar zaman zaman sorunlar yaşa da kendilerine kalacak yer verildiği için memnun. Depremden psikolojileri etkilenen yurttaşlar, tedirginlik yaşarken evlerine gidemediği için kalacak yer ve yemek dışında kıyafet desteği de istiyor:

Maraş depreminde dokuzuncu gün: Resmi verilere göre can kaybı 31 bin 974’e yükseldi

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından açıklanan rakamlara göre, 10 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi nedeniyle, resmi verilere göre  31 bin 974 kişi yaşamını yitirdi.

Yaralı sayısına yer verilmeyen açıklamada 7,7 büyüklüğündeki Pazarcık depreminden bu yana 3 bin 170 artçı sarsıntının meydana geldiği ve 195 bin 962 depremzedenin bölgeden tahliye edildiği ifade edildi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, depremlere ilişkin “15 bin 664’ü serviste, 3 bin 636’sı yoğun bakımda olmak üzere 19 bin 300 vatandaşımız hastanelerimizde tedavi altındadır” bilgisini verdi. Koca, bir kısmı taburcu edilen 8 bin 851 hastaya cerrahi işlem yapıldığını belirtti.

41 bin 791 acil yıkılacak bina var

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremlerden etkilenen 10 ilde 41 bin 791 bina için yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı tespiti yapıldığını bildirdi.

Kurum, sosyal medyada yaptığı paylaşımda “İçme suyu altyapısı onarıldı. Bölgenin % 95’ine su ulaştı. Arama-kurtarma çalışmaları sonrası tüm bölgeye su verilebilecek” dedi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, deprem bölgelerinde ikamet eden veya ailesi bulunan 10 bin 738 askere izin verildiğini açıkladı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, video mesaj ile yaptığı bir açıklamada, enkaz altından kurtarma ekipleri tarafından 81 bin kişinin çıkarıldığını ve bu kişilerin önemli bir kısmının taburcu edildiğini söyledi. Enkaz altından sağ çıkarılan insan sayısının ise 8 binin üzerinde olduğunu ekledi.

Deprem Kayıp İhbar Sistemi oluşturuldu

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle yakınlarına ulaşamayan kişiler, yeni oluşturulan bir sistemin WhatsApp hattına mesaj atarak kayıp yakınlarının kayıt altına alınmasını sağlıyor.

Türkiye‘de katılımcı demokrasi bilincinin yerleşmesi için faaliyet gösteren Oy ve Ötesi Derneği, diğer pek çok sivil toplum örgütü gibi çalışmalarını deprem seferberliğine katkı sağlamaya odakladı.

Bu doğrultuda Maraş merkezli 10 ilde yaşanan büyük yıkımların ardından ulaşılamayan ve vefat eden depremzedelerin kayıt altına alınabilmesi için “Deprem Kayıp İhbar Sistemi”ni oluşturdu.

Yakınlarını kaybeden kişiler, 0850 242 07 85 numarasına WhatsApp uygulaması üzerinden KAYIP yazarak tanıdıkları kişiler hakkında bilgi paylaşabiliyor ve kayıp yakınlarının kayıt altına alınmasını sağlayabiliyor.

Kadın Koalisyonu Afet Koordinasyon Ağı kuruldu

Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından yaşanan yıkımın onarımına katkı sunmak amacıyla Kadın Koalisyonu, bir Afet Koordinasyon Ağı kurdu.

Yaşanan olumsuzluklardan en fazla etkilenen kesimin kadınlar, çocuklar, LGBTİ+’lar ve toplumda diğer dışlanan gruplar olacağı deneyiminden hareketle bu süreçte kaynaklarla ihtiyaç sahipleri arasında köprü kurmak, hak ihlalleri ile mücadele etmek ve kadın örgütlenmelerinin afet yönetiminin her aşamasında etkin olarak yer almasını sağlamak amacıyla kurulan Afet Koordinasyon Ağı, yaraların dayanışmayla sarılması için alanlarda olduğunu duyurdu.

‘Yıkıma neden olanlar, ortadan kaldırmaya muktedir değil’

Afet Koordinasyon Ağı, bir taraftan afet bölgesindeki illerin her birinde kurduğu yerel örgütlenmeler ile doğrudan dayanışmayı güçlendirirken bir taraftan da ulusal ölçekte oluşturduğu ağ ile afet bölgesinde yaşamaya devam edenlerin ve farklı illere taşınanların ihtiyaçlarının giderilmesi ve hak ihlallerinin önlenmesi adına çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar kapsamında Ağa katılan kadınlar tarafından ulusal ve uluslararası kamuoyuna dayanışma çağrısı yapıldı. Bu yıkıma neden olanların, ortaya çıkan enkazı kaldırmaya muktedir olmadıklarına dikkat çekilen çağrı metninde depremin sorumluları olarak rant, iktidar, güç için canlıya, eşit ve özgür bir ortak hayata yaşama hakkı tanımayanlar işaret edildi. Kamu ve sivil tüm imkanların seferber edilmesi gerekirken OHAL ilanı ile sürecin sorgulamaya ve katılıma kaplı biçimde tek elden yürütülmek istenmesi eleştirildi.

Bugüne kadar kadınları, LGBTİ+’ları korumayan patriyarkal anlayışın afet bölgesinde tüm grupların ihtiyaçlarını karşılayacak hizmetleri sunmayacağının altı çizildi ve şu ifadeler kullanıldı:

“Patriyarkaya, onun dayattığı hayata ve politikalarına karşı Türkiye’nin dört bir yanından feminist, kadın ve LGBTİ+ örgütleri olarak Kadın Koalisyonu’nda bir aradayız.

Her koşulda buradayız! Türkiye’nin dört bir yanında örgütlenmelerimiz ve her türlü olanağımızla, onlarca yıllık mücadelemizden edindiğimiz deneyimi, birikimi paylaşmak için yurttaş dayanışmasında yerimizi alıyoruz.”

Elle dikilen çadırların altında: Görsünler, Adıyaman’da yetkililer halka ne yapmış!

Video haber: İnanç YILDIZ

*

Kahramanmaraş merkezli depremin yıktığı Adıyaman’da halk yardım bekliyor. Kalacak yeri kalmayan Özarslan Ailesi kendi çabalarıyla çadır dikip orada barınmaya başladı. Yeşil Gazete‘ye konuşan Mehmet Özarslan, “Türk hükümeti yardımseverdir ama bize bu ana kadar herhangi bir yardım olmadı. Görsünler Adıyaman’da yetkililer, halka ne yapmışlar” diyor.

Gönül Özarslan, “Gelen yok ki. Biri gelse bize bir yer ayarlasa, otursak, kalksak iyi olurdu. Rezil olmuşuz, sokakta yatıyoruz. Çadırımız yok, yerimiz soğuk” diyor.

Mehmet Özarslan şunları anlattı:

“Havalar soğuk. Her taraf soğuk. Oturduğumuz çadırları çekerseniz kendimiz yaptık; 10 parçadan dikerek, çivileyerek… Bugüne kadar böyle bir şey görmedim, hiçbir hükümetin zamanında görmedim. Türk hükümeti yardımseverdir ama bize bu ana kadar herhangi bir yardım olmadı. Depremin altıncı yedinci günü halimizi, hatırımızı soran olmadı. Dokuz tane torunum var, damat 10, kızım 11, gelinim 12, iki çocuk 14, ben 15, karım 16… 16 kişi burada yaşıyoruz. Çadırları da bir zahmet çekerseniz, hükümetimiz görsün. Bez parçasından iki tane çadır yaptım. Bize konteyner ya da çadır, ona göre yakacak verilmeli, önceliğimiz bu. Görsünler Adıyaman’da yetkililer, halka ne yapmışlar. Benim yaşım 70 daha böyle bir şey görmemişim.”

İkinci depremin ardından Malatya’daki Sürgü barajının set duvarı çatladı

Maraş merkezli depremlerin ikinci dalgasında,7.6’lık  depremin merkezi olan Malatya’nın Doğanşehir ilçesindeki Sürgü Barajı’nın kretinde (baraj gövdesinin en üst noktalarının geometrik yeri) çatlaklar meydana geldi. Baraja kuş uçuşu üç-dört kilometre uzaklıktaki Doğanşehir’e bağlı Kalecik Köyü’nde yaşayan Teslim Topal, çatlaklar için Devlet Su İşleri’nden görevlilerin gelip inceleme yaptığını, ancak herhangi bir müdahale yapılmadığını söyledi.

Komşu Hudut Köyü’nün muhtarı Ali Hudut da DSİ görevlilerinin gelip çalışma yaptığını doğruladı. Ancak kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğini aktardı. Köylüler, durumu Malatya Valiliği’ne de bildirmişler.

Sürgü Barajı’nın tahliye suyu Adıyaman’daki Atatürk Barajı’na kadar ulaşıyor. Göksu deresinin bir kolu olan Sürgü Çayı üzerine kurulu, orta ölçekli bir baraj olan Sürgü Barajı’nda 7.6 büyüklüğündeki ikinci depremin ardından su bentlerinin üzerinde gözle görülebilen çatlaklar oluşmuş.

Topal, barajın dış kesimindeki setin yüksekliğinin 96 metre olduğunu ve yükseklik nedeniyle dış tarafta herhangi bir hasar olup olmadığını göremediklerini belirterek, “İç tarafta herhangi bir toprak kayması olup olmadığı da incelenemiyor” dedi.

Kalecik Köyü’nün Doğanşehir’e ulaşımının barajın set duvarı (kret) üzerinden yapılıyor. Sadece Kalecik’in değil, civardaki Hudut, Dedeler, Bahçeciler köyleri de yine baraj seti üzerinden birbirleriyle ve ilçeyle ulaşımı sağlıyorlar.

Topal, bölgede yeni bir deprem daha olması ya da güçlü bir artçı meydana gelmesi durumunda barajın tamamen patlayacağından korktuklarını anlatıyor:

“Yakınımızdaki Kadirçavuşlar köyü, bizden daha düşük kotta yer alıyor. Oraya genellikle yazın gider köylüler ama yıkım nedeniyle köye taşınanlar olduğunu düşünüyoruz. Ancak henüz orasıyla bir bağlantı kuramadık.

Barajın Nurhak’a kadar olan kısmına kadar olan bölgede de Göldeli, Elmalı, Kapıdere köyleri var. Bunlar su seviyesinden ancak 30-40 metre yükseklikte. Barajda meydana gelebilecek bir kırılma ya da patlama durumunda bölgede büyük bir felaket daha yaşanabilir”.

Deprem uzmanı Prof. Naci Görür’ün verdiği bilgiye göre, ilk iki depremin ardından 12 Şubat’ta Malatya’nın Hekimhan ilçesinde 5.1 büyüklüğünde bir deprem daha oldu. Görür, sosyal medya hesabından “Demin deprem bölgesinde Başkavak-Hekimhan/Malatya’da 5.2 deprem oldu. Deprem Malatya fayı üzerinde oldu. Sanırım bağımsız bir deprem ve Sürgü Fayı üzerindeki 7.6’lık depremin Malatya fayını yüklemesi sonucu oluştu” dedi.

Naci Görür, Hakkari, Erzincan ile Bingöl‘e bağlı Karlıova ilçesi arasındaki Yedisuyu fayında, ayrıca Adana Havzası ve İskenderun faylarında stresin arttığını ve bu yerlerde yakın zamanda deprem öngördüklerini söyledi.

Deprem bölgesinde sorun tespit edilen sekiz barajın son durumu şöyle:

  • Malatya’daki Sultansuyu Barajı: Baraj kretinde çatlak belirlendi. Gövdedeki deformasyonlar nedeniyle tedbir amaçlı olarak barajdaki su boşaltılmaya başlandı. Karakaya Barajı rezervuarına kadar bölgeye insan geçişi yasaklandı.
  • Osmaniye‘deki Kalecik Barajı: Krette çatlak oluştu.
  • Maraş‘taki Kartalkaya Barajı: Krette çatlak oluştu.
  • Osmaniye’deki Bahçe Arıklıkaş Göleti: Krette çatlak oluştu.  Gövdede oluşan deformasyonların risk teşkil edebileceği değerlendirilerek gölet boşaltılmaya başlandı, su minumum seviyeye indirildi.
  • Hatay’daki Reyhanlı Barajı: Krette çatlaklar ve gövdede deformasyonlar tespit edildi. Su seviyesi minimum kotun altında.
  • Gaziantep‘teki Nurdağı Hamidiye Barajı: Krette  çatlak oluştu.
  • Yarseli Barajı: Kret üzerindeki asfalt yolda çatlakların oluştu. Yol ulaşıma kapatıldı.

Aşırı soğukta çadırlar korumuyor

Doğanşehir, Malatya’nın güneyinde yer alıyor. Özellikle ikinci depremden en çok etkilenen bölgelerden biri. Kalecik Köyü muhtarının verdiği bilgiye göre, köyde elektrik bulunmuyor.

Kenti vuran 1986 depreminden sonra, bölgede afet evleri yapılmıştı. Köy halkı o tarihten bu yana halen bu evlerde barınıyor. Evler yıkılmamış olsa da köyde elektrik bulunmuyor. Köylüler sahip olduğu tek jeneratörle akşamları biraz aydınlanabiliyor, telefonlarını şarj ediyor. Hudut Köyü muhtarı da turu gıda ve yemek yapmak için piknik tüplerine ihtiyaçları olduğunu ekliyor.

Teslim Topal, bölgede havanın çok soğuk olduğunu, AFAD ve Kızılay’ın gönderdiği çadırlar kış koşullarına uygun olmadığı için onlarda barınamadıklarını söylüyor:

“Evlerimiz yıkılmadı ama hasar var. Sürekli artçılar oluyor. İçeri girmeye de korkuyoruz. Dağıtılan çadırda kalmanın ise imkanı yok. Burası çok soğuk. İçeride soba yakmaya çalışıyoruz ama donma derecesine geldik. Bu yüzden de gündüzleri çadıra giriyoruz ama geceleri soğuğa dayanamadığımız için evlere dönüyoruz. Yalıtımlı çadır veya konteynere ihtiyacımız var.”

Doğanşehir’e bağlı 30’un üzerindeki köyde de durum aynı. Kış aylarında ulaşımın kapandığı ilçenin dağ köylerinde hava sıcaklığı -15 dereceyi buluyor. Hemen bütün köylerin çadır, battaniye, uyku tulumlarına ihtiyaç var. Yardımları organize eden gönüllü koordinasyonlar özellikle çadır ve battaniyeye gıda malzemelerinden daha fazla ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekiyor. Gönüllüler ped, ıslak mendik, battaniye, kışlık bot ve giysilere ağırlık verilmesini istiyor .

Bölgede, Hudut Köyü’nde Esan Eczacıbaşı’na,  Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 4. Grup maden arama için ‘ÇED gerekli değil’ kararı vermiş, köylülerin yürüttüğü hukuki mücadele sonrasında Danıştay bu kararı iptal etmişti.

Malatya’da vahşi madenciliğe karşı Danıştay, köylülerin lehine karar verdi

Yabancı yardım ekipleri ülkelerine dönüyor: İnsani krizin parçası olmak istemiyoruz

Kahramanmaraş merkezli depremler üzerine uluslararası yardım çağrısı yapan Türkiye’ye 100’ü aşkın ülke yanıt vermişti. Ancak Türkiye’nin afet yönetiminde yanlış üstüne yanlış yapması nedeniyle birçok ülkeden gelen yardım ekipleri, ülkeyi terk etmeye başladı.

Yurt dışından gelen ekipler bir haftada 200’den fazla can kurtardı. Ancak Almanya ve Avusturya ekibinin yanı sıra İsrail’den gelen sivil ekip, güvenlik nedeniyle bölgeden ayrılmak zorunda kaldı.

Ülkelerine dönmek üzere Adana Havalimanı‘na gelen ekipler, enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanların öldüğü varsayımı ile enkazlara iş makineleriyle girme kararı alan Türkiyeli yetkililere tepki göstererek, bunun parçası olmak istemedikleri mesajını verdi.

İspanyol ekip giderayak koordinasyonsuzluktan şikayet etti. İspanya devlet televizyonu RTVE’ye konuşan ekip üyesi Pedro Frutos, “Yetkililer makinelerle girmeye karar verdi. Bunun anlamı şu: Eğer makine koyarsanız birçok insanı öldürürsünüz. Biz o aşamada yer alamayız” dedi.

Ekipten Juan Francisco Gutierrez Zazo da daha fazla can kurtarabilmek mümkün iken, Türkiye hükümetinin koordinasyonsuzluğunun buna engel teşkil ettiğine dikkati çekerek şunları söyledi:

Eğer daha iyi bir koordinasyon veya organizasyon olsaydı yani yetkili kurum veya hükümet daha sağlıklı bir organizasyon yapabilseydi  bugün burada elimizde bulunan imkanlardan çok daha iyi faydalanabilirdik.

‘İnsanlık krizi ortaya çıkıyor’

Dört gündür bölgedeki kurtarma çalışmalarında yer alan Slovakya kurtarma ekibinden bir kişi de “Bize bugün döneceğimiz söylendi çünkü artık tam bir insanlık krizi ortaya çıkıyor. Zira hükümet iş makinalarıyla enkaza girmeye karar vermiş” diye konuştu.

Haberde, depremzedelerin bölgede arama kurtarma çalışmalarının sonlandırılmasından şikayetçi olduğuna da yer verildi.

Dünya Doktorları Derneği’nden bir temsilci ise Suriye’deki durumu anlattı: “Size Suriye’deki durumu anlamanız için bir örnek vereyim. Enkaza makineleri götürüyoruz ama makineler için kullanılabilecek yakıt yok ki insanları kurtaralım.”

Deprem yetmedi: Hatay’da biriken çöpler ve enkaz artıkları Milleyha Kuş Cenneti’ne atıldı

6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin yol açtığı yıkımın ardından 10 ilde binlerce  ton enkaz yıkıntılarının arasında yeni bir hayat kurma çabaları, muazzam boyutlarda atık sorunu oluşturmaya devam ediyor.

Uzmanlar, bu atıkların kısa sürede beraberinde getireceği salgın sorunlarına ilk günlerden beri dikkat çekiyor. Salgınların önüne geçilebilmesi için atıkların en hızlı şekilde insan yerleşimlerinden uzak alanlara taşınması çağrısı yapılıyor.

Deprem nedeniyle en büyük yıkıma uğrayan kentlerden biri olan Hatay’da ise belediye, atık sorununu çözmek için Türkiye’deki biyoçeşitlilik için önemli merkezlerden birini gözden çıkarmış gibi görünüyor.

Kuş Gözlemcisi Emin Yoğurtçuoğlu, belediye kamyonlarının topladığı atıkları Milleyha Kuş Cenneti’ne deşarj ettiği görüntüleri paylaştı. “Gerçek ise yeni bir felaket” olarak nitelediği olayın kabul edilemez bir atık yönetimi girişimi olduğuna dikkati çekti.

Bitki, kuş, kelebek, deniz kaplumbağası, sürüngen, kurbağa ve memeli olmak üzere yüzlerce canlı türü için kritik öneme sahip bölgede yaşanan durumu “rezillik” olarak yorumlayan Yoğurtçuoğlu, “Korktuğumuz başımıza geldi. Çöpler ve enkazlar Milleyha Kuş Cenneti ve binlerce deniz kaplumbağasının yumurtladığı kumsala dökülüyor. Biz akıllanmayız. Başımıza gelenlere şaşırmıyorum” yorumunda bulundu.

Yaşanan felaketlerden ders çıkarılması gerektiğine değinen Yoğurtçuoğlu, “Yapmayın artık, lütfen. Kör olmayın artık lütfen. Ders çıkarın artık lütfen. Ben Milleyha’ma geri dönüyorum. Kimseye söyleyecek, yardım edecek lafım yok. Herkes yakınlarını kaybetti. Korumaya yardım edecek olan gelsin” diyerek destek istedi. 

‘En kısa zamanda toplatılacak’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Yoğurtçuoğlu’nun dikkat çektiği yanlışla ilgili gerekli adımların atıldığını ve bölgeye yapılan atık deşarjının durdurulduğunu ifade etti.

Birpınar, belediyelerce dökülen çöplerin en kısa zamanda toplatılacağını ve durumun takip altında olacağını aktararak Yoğurtçuoğlu’na uyarısından ötürü teşekkür etti.

Milleyha: Biyoçeşitlilik cenneti

Deniz Mahallesi ile Asi Nehri arasında yer alan Milleyha, yaklaşık 100 hektarlık bir alana sahip. Bölgenin tek tuzcul bataklığı olan bu eski lagün yatağı, Hatay’daki sulak alanlar arasında çok farklı vejetasyon tipleriyle önem arzediyor. Türkiye’de kayıt altına alınan 231 bitki, 387 kuş, 24 kelebek, 12 sürüngen, altı memeli, üç kurbağa türüne ev sahipliği yapıyor.

Dünyanın en önemli kuş göç rotalarının birinin üzerinde olduğu için, göçmen kuşların dinlenip beslendiği, önemli bir bölge. 2022’nin başında soyu tükenmekte olan ve okyanuslarda yaşayan kül rengi yelkovan kuşu, ilk kez Türkiye’de, Milleyha’da kayıt altına alındı.  Ondan hemen önce de yine bir okyanus kuşu olan çatalkuyruklu martı boy göstermişti.

2021’de de Hindistan’dan gelen çizgili gerdanlı kırlangıç, Arap Yarımadası’ndan gelen Arabistan toygarı ve Mısır çöllerine giderken Milleyha’ya uğrayan çöl çobanaldatanı tespit edildi. Bütün bu çeşitlilik, bu pek de heybetli görünmeyen sulak alanın, göçmen kuşlar açısından nasıl da vazgeçilmez olduğunu gösteriyor.

Kumsal, tuzcul alan ve sulak alandan oluşan üç farklı habitatın bir arada olduğu Milleyha, küçük bir alan olmasına karşın bitki ve hayvan zenginliği açısından çok zengin. Normal koşullarda bir arada bulunmayan bitki çeşitliliği, böceklerin de sayısını ve çeşidini artıyor, bu da onlarla beslenen hayvanların…

BM: Esad, insani yardım için iki yeni sınır kapısı açmayı kabul etti

Birleşmiş Milletler (BM), Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın depremlerin ardından ülkeye uluslararası yardımların ulaşabilmesi için Türkiye’den Suriye’ye iki yeni geçiş noktası açmayı kabul ettiğini duyurdu.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, silahlı grupların kontrolünde olan Türkiye sınırındaki Bab el-Selam (Öncüpınar) ve El Rae (Çobaney) kapılarının açılacağını belirtti. Sınır kapılarının, üç ay süreyle açık kalacağı aktarıldı.

Guterres tarafından yayımlanan açıklamada, BM’nin insani yardımdan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths’in Esad’la görüştüğü ve Esad’ın sınır kapılarını açma konusunda hemfikir olduğunu bildirdiği belirtildi. Şam yönetiminden henüz konuya ilişkin açıklama yapılmadı.

‘Yardım ulaştırılması son derece acil bir durum’

Guterres, “Milyonlarca insana gıda, sağlık, beslenme, koruma, barınak ve diğer yardım malzemelerin ulaştırılması son derece acil bir durum” dedi.

Suriye Devlet Başkanı Esad’ın bugün Türkiye’den Suriye’nin kuzeybatısındaki geçiş noktalarını insani yardımı sağlamak için üç aylık bir başlangıç ​​​​dönemi için açma kararını memnuniyetle karşılıyorum.

Beyaz Miğferler’den tepki

Söz konusu açıklamaların ardından, İdlib‘de yardım örgütü olarak faaliyet gösteren El Kaide bağlantılı Beyaz Miğferler‘den Şam yönetiminin kararına tepki geldi. Grubun lideri Raed al Saleh, sınır kapılarını açma kararını kınadıklarını ve bunun Esad’a ‘bedava siyasi kazanım’ sağlayacağı belirtildi.

Neden açıldı?

Maraş depremi ülkeyi vurmadan önce de Suriye’de 12 yıldır devam eden iç savaş nedeniyle fakirleşen, yer değiştirmeye mecbur bırakılan ve savaş mağduru olan halk insani bir kriz yaşıyordu.

Özellikle ülkenin kuzeydoğusunda insanlar, yaşamlarını devam ettirmek için uluslararası insani yardımlara muhtaçtı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu‘nın deprem bölgesinden yaptığı açıklamaya göre ülkeye yardım ulaştırılabilmesi için sadece Cilvegözü Sınır Kapısı açık. Fakat Suriye’de depremin etkileriyle daha da ağırlaşan insani kriz için tek sınır kapısı yeterli olmuyor.

Guterres, deprem sonrasında Türkiye ile Suriye arasında yeni sınır ötesi insani yardım noktalarının açılmasına izin verilmesi için Güvenlik Konseyi‘ne çağrısında bulunmuş, Türkiye de Suriye’nin muhalif güçlerin kontrolündeki bölgelerine iki yeni kapı açmak için çalışmalar yaptığını belirtmişti.