Türkiye yaklaşık 10 yıl önce ciddi bir nükleer dayatmayı turnikeden dönerek atlattı. Ama her bakımdan Özal’ı taklit eden ve iktidarını küresel güçlere dayanarak sürdüren AKP hükümeti, bu kirli mirası sahiplenmede bir beis görmeyerek, nükleer pazarlıkta Türkiye’yi iştahı kabarık şirketlerin önüne pey akçesi olarak sürdü.
Son Çılgınlığımız: Nükleer Enerji
Savaşlar çıkardık yetmedi, farklı ırkları yok etmeye kalktık hevesimiz kursağımızda kaldı, karakollar icat ettik, gündelik stres atma mekanları haline geldi, onlarca türü katletme becerisini bile gösterebildik. Dahası pek çok yıkım; macera filmlerimizin konusu oldu, matah kılıflara büründürüldü. “Güç” ün, kıyım ve şiddetle sağlandığı saplantısı bizlere görsel ve yazılı basınla aşılandı. “Erk” – “erkeklik” Asyalısından – Avrupalısına, “asker” beyinler yetiştirdi. Açılan kursağımız ile hiçbir didişme / vahşet bizleri doyuramaz oldu ki; en matah icatlarımızdan birisine yöneldik şimdilerde, devasa nükleer santrallerimize !
Toplumların Geçmişleriyle Yüzleşmesi
Geçmişle yüzleşme, artık günümüz siyasi tartışmalarında, sorunları olan ya da hastalıklı yönleri bulunan bir toplumun sağaltılmasına ilişkin bir yöntem olarak öneriliyor.
Bu Sene Sahibi Var
Geçen sene şubat ayında
“Yerel saatlerin farklılığı gözetilmeksizin bütün dünyada 1 Mart 2007 Perşembe akşamı, 19.55-20.00 saatleri arası tüm enerji kaynakları kesilecek… Amaç, bütün dünyada yaşanacak bu 5 dakikalık kesintiyle meydana gelecek enerji tasarrufuyla karar mercilerinin dikkatini çekmek.”
satırlarıyla bizleri eyleme çağıran sahipsiz e-postalar dolaşıyordu ortalıkta.
Türkiye Cumhuriyet Olabilir mi?
Bu halkın kendi kendisini yönetebilme mücadelesinin Türkçesidir;
Yeşil Gazete Nereye Koşuyor?
Yeşil Gazete’yi çıkartma kararı alıp deneme sayısını yayına koymamız arasında bir hafta gibi kısa bir süre vardı. Ben bu yazıyı yazarken 4. sayının içeriği düzenleniyor. Bu kadarcık süre içinde bile olan biten şeyler ve şeffaflık güdüm bana bir an önce ne yaptığımızı, neden yaptığımızı ve iş yapış şekillerimizi tartışmaya açmamız gerektiğini gösteriyor.
Bir İşçi Sınıfı Hareketi: Yeşil Yakalı İşçiler*
Geçtiğimiz hafta The New York Times’ta ilginç bir haber yer aldı. Mavi ve beyaz yakalı işçilerden sonra “yeşil yakalı” işçiler kavramı ortaya atılmış durumda.
Suya Susamamak İçin Susma!
Zihni Yayla
22 Mart Dünya’nın Su günü
yüzde 96 tuzludan
kara canlılarına kalan
yüzde 4’ünün günü.