Ana Sayfa Blog Sayfa 5418

La Via Campesina :”İklim Adaleti İçin Binlerce Cancun !”

cancuniklimLa Via Campesina tüm dünyada harekete geçmek için davet  çağrısında bulunuyor…

Dünya ölçeğindeki toplumsal hareketler,  29 Kasım-10 Aralık 2010 tarihleri arasında Cancun’da  düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 16. Taraflar  Konferansı (COP16) için bir araya geliyor.

Toplumun Yararı İçin Referandumda Evet / Mevlüt Oruç

12 Eylül de halkın onayına sunulacak olan kısmi anayasa değişikliği paketi için toplumun yararını gözetilerek evet oyu vereceğimizi kamuoyu ile bir kez daha paylaşmak istiyoruz. Anayasa, devlet, partiler, hareketler, örgütler ve siyasetin kendisi toplum yararı içindir.

Kalem Oynatmadan Şampiyon!

KPSS’deki kopya iddialarıyla ilgili inceleme başlatan YÖK Denetleme Kurulu, bazı adayların kitapçık üzerine tek çizik atmadan 120 sorunun tamamına doğru yanıt vererek tam puan aldığını belirledi.

Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre; Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Denetleme Kurulu, Kamu Personel Seçme Sınavı’ndaki (KPSS) kopya iddialarının ardından, sınavda tam puan alan adayların kitapçıklarını tek tek inceledi.

Yeşiller Partisi Haftalık Basın Bülteni – 4

af58sunflower4Yeşiller Partisi Basın Bürosu tarafından hazırlanan bültende geçen haftanın önemli siyasi gelişmeleri hakkında partinin görüşleri özetlenmekte ve Yeşiller tarafından yapılan başlıca çalışmalar aktarılmaktadır.

Gökkuşağının Altında Politika Yapmak / Murat Köylü

“Dünyadaki yeşil hareketlerin tarihsel gelişimlerini incelersek, LGBT hareketlerinin yeşil politikanın kurucu unsurlarından olduğunu ve bu sıkı birlikteliğin halen sürdüğünü görebiliriz.”

İfade Özgürlüğüne Yönelik Saldırılar Kınandı

490-260“Yetmez ama Evet” grubu konuşmacılarına İzmir’de boya, İstanbul’da yumurta atılmasını kınandı. Grup, “Herkes kendi kampanyasını özgürce yapabilir. Saldırganlığın demokratik haklarla ilgisi yok” dedi.

Uluslararası Hrant Dink Ödülü 15 Eylül'de Veriliyor

Uluslararası Hrant Dink Vakfı, 15 Eylül’de ikinci kez Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nü veriyor. Bu tarih, aynı zamanda Hrant Dink‘in doğum günü.

Ödül, her yıl, biri Türkiye’den biri Türkiye dışından olmak üzere ayrımcılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil bir dünya için çalışan, bu idealler uğruna bireysel risk alan, ezber bozan, barışın dilini kullanan, bunları yaparken, insanlara mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren iki kişiye veriliyor.

BM: D. Kongo'da Tecavüzü Engelleyemedik

Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin doğusunda bir kadın

Üst düzey bir Birleşmiş Milletler yetkilisi, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki BM barış gücü askerlerinin ülkenin doğusunda, silahlı isyancıların kadın ve çocuklara toplu tecavüz etmelerine engel olmakta başarısız olduklarını söyledi.

Yeşile ayrımcılık yakışmıyor – Uğur Özkan

Ben, 16 yaşında bir gencim. 16 yaşıma kadar, yaklaşık 12 fındık hasat döneminde Sakarya’daki ya da Ordu’daki fındık bahçelerinde bulundum. 16 yaşıma kadar, fındık toplama dönemine pembe gözlüklerle baktığımı bu sene Kürt fındık işçileri sayesinde fark ettim.  Bu sene fındığın yeşili, insanların duyguları ve düşünceleri, bana tencere diplerindeki yanığın rengini hatırlıyordu!

Fındık Büyük Nimet

Kendini naza çeken, her gün başında adam isteyen bir ağaç değildir fındık ağacı. Yılın 12 ayı boyunca biraz gübreleme, biraz budama ve dip temizliği, biraz da dondan koruma yeterlidir. Fakat sorun, köylerde yaşayan fındık üreticilerinin tek gelir kaynağının fındık olması. Yani fındık, üreticisi için gerçek bir nimettir ve fındığın kendini naza çektiği tek konu, hasat edilme vaktidir. Bu sebeple fındık üreticileri, hasat dönemine ayrı bir özen gösterirler. Karadeniz, fındığın hasat vaktinde “canlanır”.

Zorunlu Göçler Dünyası

Dolaylı ve direkt olarak 7 milyon insanın nemalandığı, Karadeniz’in birçok ilinde hasat edilen bu fındığı kimler topluyor? Kürt kökenli, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan gelen insanlar topluyor! Hemen bir parantez açarak belirtmek istiyorum. Bariz olarak Kürtler zorunlu göçe uğruyorlar! Kalıcı bir işleri yok, mevsimlik olarak pamuk toplamaya, fındık toplamaya ve diğer hasatlara gidiyorlar. Çünkü; karınlarını doyurmak zorundalar, yani zorunlu olarak göç etmeliler!  Kürtlerin zorunlu olarak göç ettiklerini kavradık. Ya göç koşulları, çalışma koşulları ve yöre halkının Kürtlere karşı davranışları nasıl?

Madalyonun Yoldaki Yüzü

Kürt yurttaşların Karadeniz’e gidiş yolculuğu eziyetler ve zorunluluklar ile dolu. Her şey öncelikle bir yerlerden para bulmak ile başlıyor. Eşten-dosttan para adına ne bulunabilirse toplanıyor. Eğer trenlerde yer bulunabilirse ne âlâ! Kürt yurttaşların bazıları trenle ya da minibüs tarzı araçlarla yolculuğa başlıyor! Bazı Kürt yurttaşlar ise, üstü açık ya da brandayla örtülmüş, “1980” model, güvenliği olmayan kamyonlarla yolculuk yapıyorlar. Tabi Kürt dostlarımız bu araçlara, çalışacakları bölgelerde kullanmak üzere yatak, yorgan, tabak, tüp gibi ev malzemelerini; yemek yapmak için de bakliyat, un, yağ ve şeker gibi gıda malzemeleri yüklüyor. Bu kadar çok yük ve araca kapasitesinde fazla insan alınması birleşince ortaya büyük bir insanlık ayıbı/dramı çıkıyor. Bu yolculuk, elmanın iki yarısının birbirine benzemesi gibi, zorunlu göçe çok benziyor!

Şehre Gir(emey)iş

Şu ana kadar anlattığım hikâyede, Kürt vatandaşlar, özgürce seyahat etme haklarını kullanabiliyorlarmış gibi bir izlenim yarattım, fakat kullanamıyorlar. Özellikle son yıllarda valilikler, Kürt işçileri çok sıkı denetim altına alıyorlar. Şartlı tahliye olan bir mahkûmun daha az denetim altında olduğundan emin olun. Özellikle Giresun Valiliği OHAL’e varan denetim mekanizmaları kurmuş durumda.

İşçiler her şeyden önce çalışacakları yeri İl Tarım Müdürlüklerine ve Ziraat Odası Başkanlıklarına bildirmek zorundalar. Kente girmeden önce GBT sorgulamasına da tabi tutuluyor Kürt vatandaşlarımız. Ben çalışmak üzere Giresun’a gittiğimde bana GBT sorgulaması uygulanmıyor da, neden Kürt kardeşime uygulanıyor? Her ikimiz de aynı haklara sahip değil miyiz, her ikimiz de T.C. vatandaşı değil miyiz? Yurttaşlarımızın şehir merkezlerine girmeleri de yasak Giresun’da, o zaman sorarlar “Tankerlerde taşınan tehlikeli maddeler dahi şehir merkezine girerken, Kürtler bu tehlikeli maddelerden daha mı tehlikeli ki şehir merkezine giremiyorlar?” diye.

Ücrette Eşitsizlik ve Diğer Gerçekler

Fındık işçisi, emeğinin karşılığını günlük(yevmiye) olarak ya da topladığı kiloya göre ile alır. Kilo başına toplama sistemine artık rağbet edilmiyor. Yevmiye hesabı da, şehirden şehre, ilçeden ilçeye hatta köyden köye değişebiliyor. Fakat bir gerçek var ki Kürt işçiler her zaman daha düşük yevmiye alıyorlar.

Sakarya’da yerli fındık işçisi günlük 30-35 TL arası para alıyor. Kürt kökenli işçiler ise 22-23 TL arası fiyata çalışıyorlar. Kürt kökenli işçi ile yerli işçi arasında 8-12 TL fark var. Ordu’da ise yerli fındık işçisi günlük olarak 35-43 TL para alıyor. Kürt kökenli işçilerin emeğine ise 27-30 TL arasında değer biçiliyor. Ordu’da fındık toplamak daha kârlı, ama karşımıza Kürt kökenli işçi ile yerli işçi arasında yine ortalama 10 TL’lik bir fark çıkıyor. Fındık yevmiyesi değişse de ayrımcılık her yerde aynı!

Düşük ücret verilip de, ekmek elden, su gölden, verir harçlığımı paşa dedem geçindiklerini sanmayın. Çoğu üretici az-çok getirdikleri işçilerin ihtiyaçlarını karşılasa da bazı üreticiler karşılamıyor. Öyle ki içmeye su, yakmaya odun bulamadıklarına şahit oldum! Sadece 2 gün fındık toplamak üzere, Kürt işçileri ödünç aldık. Bu tür durumları, hem işçiler zamanlarını boş geçirmedikleri için hem de üretici fındığını hemen toplattığı için her iki taraf da hoşnutlukla karşılar. Fakat bize geldikleri ilk gün, çalışma bittikten sonra çavuş* mahcup bir şekilde anneannemin yanına gidip,

– Hanımablam yakmaya odunumuz yoktur, sorun olmazsa şuradaki çalılardan alalım.

dediğinde anneannem şaşırdı. Şaşırmak da haklı, zira işçiyi getiren üreticinin bu ihtiyaçları karşılaması gerekir. Anneannem çalı-çırpı yerine kesilmiş odunlardan verince birkaç defa “Allah sizden razı olsun.” dedi çavuş. Bir odun için bu kadar minnet duyduğunu dile getirmek en acı olanı belki. Çok fazla minnet duyulacak bir yardım yok ortada, ama öyle demek zorundalar, çünkü yerel halka, yerel halkın delikanlılarına(!) minnet borçlu olmalılar!..

Çalışma saatleri de öyle esnek değil, sabah 7, akşam 7 arasında çalışıyorlar. 12 saat çalıştıracak kadar vicdansız olduklarını düşünmeyin. Öğleden önce ve sonra olmak üzere 15’er dakikalık iki ara ve saat 12 ile 2.30 arasında öğle araları var. Yerel halk ise bahçeye saat 8’de giriyor. Erken kalkıp, çok yol almak zorundalar.

Buraya kadar ayrımcılığın somut boyutunu anlattım. Bu boyutları da sadece birkaç cümle ile belirttim. Bu kadar güçlü bir somut ayrımcılığın getireceği soyut ayrımcılığı kaldırmak hiç de kolay değil. Bakışlar, davranışlar ve sözler tamamıyla size karşı olduğunda eyleme geçmek zor olmalı. Benim korktuğum ise, benim yaşıtlarım ve benden küçük çocukların, büyüklerimden daha çok ayrımcı-ırkçı olması. Milliyetçi diye geçinen ağabeylerinin himayesinde profesyonel ırkçı olma yolunda ilerliyorlar…

Karadeniz uyan, bu sefer fındık ya da çay değil ırkçılık filizleniyor! Irkçılık sana yakışmıyor Karadeniz, ırkçılık yeşile yakışmıyor. Sözün özü ırkçılık hiçbir yere yakışmıyor!

*Çavuş: Bazı yörelerde dayıbaşı olarak da adlandırılan bu kişi, işçiler ile üretici arasında iletişim kurar, bir nevi koordinatör görevini üstlenir.

Festival Habercisi – 5, Eylül’de Neler Var?

Yaz sonuna yaklaşırken, festival sezonuda yavaştan kapanıyor. Bu yıl hala bir müzik festivaline katılmadıysanız. Bakınız elinizde ne tercihler kaldı…

9 – 10 Eylül, Rock Tatili Olympos Mini Fest:

Zeytinli Rock Festivali’yle başlayan ve bu yıl 6.sı yine Foça’da gerçekleşen Poem organizasyonun, Türkiye’nin en geniş katılımlı festivali, yaz sonunda mini bir festivalle yeni bir seri yakalayacak gibi duruyor. Son 10 yılda gençlerin önemli uğrak yerine dönüşmüş olan Olympos’ta gerçekleşecek olan festival Şeker Bayramı tatili için güzel bir alternatif olabilir.

41033_134892689887211_134539526589194_182260_3011137_nFestivalin headline grupları ise,

Cumartesi;

Ogün Şanlısoy, Moğollar, Luxus.

Pazar;

Duman, Marsis ve Paranoya.

Ayrıntılı bilgiler için;

http://www.rocktatili.com/

ya da facebook’tan;

http://www.facebook.com/pages/Rock-Tatili-Olympos-Mini-Fest/134539526589194?v=info

31628_434240587541_594297541_5525703_2066841_n23 – 26 Eylül, PSYFILES – Journey to Lycia 2 (Open Air Full Moon Festival)

İlk olarak 2007 yılında Olympos’ta gerçekleşen Psyfiles – Journey to Lycia müzik festivali, bu yıl Fethiye Katrancı koylarında yine doğa harikası bir alanda denize nazır gerçekleşecek. İki sahnenin bulunacağı festivalde ana sahne ve chill-out sahnelerinde, yerli yabancı dj’lerin yanısıra Kara Güneş’in de yer alması dikkat çekiyor.

Ayrıca festival, “Görsel ve akustik algı değişikliği ve vizyon deneyimi” yaşatacağı konusunda iddialı duruyor. Benden söylemesi…

Ayrıntılı bilgiler için;

http://www.psyfiles.net/

ya da facebook’tan;

http://www.facebook.com/event.php?eid=192471823450&ref=share

27 Eylül – 3 Ekim, Back to Nature 2

Mind Manifest Project, yaz sonunda hem dinlendirici hem de hızlandırıcı, bir haftalık uzun süreli bir etkinlikle doğaseverleri çağırıyor. Geçen yıl Elemental Evoluton Festivali’nin gerçekleştiği alanda yani Eski Foça  – People Camping’de, ilk dört gün mütevazı bir ses sistemi, son üç gün ise güçlü ses sistemi ve live-dj’lerle samimi bir atmosfer yaratmak istiyor.

Bu etkinlikle ilgili duyuruya sonra tekrar değineceğim. Şimdilik ayrıntılı bilgi için facebook’tan;

http://www.facebook.com/event.php?eid=144090315621746&index=1

Eylül ayının ılık havasında kendinize bir festival seçin… :)