Ana Sayfa Blog Sayfa 5254

Japonya’da sızıntı şüphesi ortaya çıktı

0

Japonya’da meydana gelen, Richter ölçeğine göre 8,9 büyüklüğündeki depremden sonra Japonya’nın Onagawa Nükleer Santrali’nde yangın çıktığı belirtildi. Kyodo Haber Ajansı’nın bu haberi, santrali işleten firma tarafından doğrulanmadı. Daha önce de santralin soğutma sisteminin çalışmadığı yönündeki haberler yalanlanmıştı. İlginç olan, Japon medyasına göre, hükümetin “nükleer enerji acil durum”unu ilan etmesi oldu. Reuters’in haberine göre bu radyasyon sızıntısı veya soğutma sisteminin devre dışı ihtimalinde  hayata geçirilen bir önlem.

Onagawa Santrali’nde üç nükleer reaktör bulunuyor. Bir numaralı reaktör, Toshiba firması tarafından yapılmış, 497 megavatlık (Mwe) kurulu güce sahip. İkinci reaktöre ise yine Toshiba tarafından sağlanmış, 796 Mwe gücünde bir reaktör. Üçüncüsü de aynı güçte ancak daha yeni, 2001’de devreye alınmış. Reaktörlerin ilki 1984, ikincisi ise 1995 yılında ticari faaliyete başlamış.
Bilindiği gibi Enerji Bakanı Taner Yıldız kısa bir süre önce Japonya’ya bir ziyaret yapmış, Türkiye’de bir nükleer santral inşaatı için mutabakat zaptı imzalanmıştı. Yıldız, Japonya’yı seçme konusunda depreme dayanaklılığın öne çıktığını söylemişti.


Yıldız’ın daha önce Rusya ile anlaşma imzalarken depremden bahsetmemesinin nedenleri ve deprem konusu bu kadar önemliyse, daha önce neden Rusya’yı seçtikleri gibi aklımıza takılan sorular ise her zaman olduğu gibi Enerji Bakanı’na sorul(a)mamıştı. Akkuyu’da kurulması düşünülen santralın Ecemiş Fay Hattı’na yakınlığı şimdi daha da tartışmalı bir konu haline geldi.

Nükleer alarmda son durum!

Japonya’nın kuzeydoğu’sunu vuran 8.9 şiddetindeki deprem nükleer felakete sebep oldu. Ülkenin kuzeyindeki beş nükleer tesis kapatılırken Onagawa nükleer tesisinde yangın çıktı. Fukushima Daiichi nükleer tesisinde ise soğutma ünitesi hasar gördüğü için çalışmıyor. Tesisin 2 km yakınında bulunan yaklaşık 2 bin kişi tahliye ediliyor.

Bunun yanında Sendai’deki bir petro-kimya tesisinde büyük bir patlama meydana geldi ve yangın başladı. Şu ana kadar 90 kişinin öldüğü kesinleşti. Çok sayıda kayıp var. Sendai plajında 200-300 civarında ceset bulunduğuna dair bilgiler geliyor.

Ajansların geçtiği son haberlere göre tsunami dalgalarının Havai adalarına ulaştı. Dalgaların yaklaşık 2 metre olduğu bildiriliyor. Turistler kıyı bölgelerinden tahliye edildi ve otellerin en üst katına yerleştirildi.

(BBC’den derlendi)

Sendai Plajı’nda 300’e yakın ceset bulundu

11 Mart günü Japonya’da gerçekleşen depremin ve daha sonra yaşanan tsunaminin etkileri yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Japonya’da Sendai Plajı’nda 300’e yakın ceset bulundu. 8.9 şiddetindeki depremin ardından meydana gelen tsunami can kayıplarının birinci nedeni olarak ortaya konuyor.

-Yeşil Gazete-

Pasifik’te tsunami alarmı

Japonya’yı vuran 8.9 şiddetindeki depremin ardından Pasifik’te de tsunami alarmları verilmeye başlandı.

Pasifik Okyanusu’nun büyük kısmında tsunami beklendiği belirtiliyor. Hawaii Eyaleti, Avustralya, Yeni Zelanda, Meksika ve Orta ve Güney Amerika ile Pasifik Okyanusu’nun geri kalan kısımlarında tsunami alarmı verildi.

Hawai başkenti Honolulu’da tsunami alarm sirenleri ilk olarak TSİ 10.00’da çalmaya başladı. Bu andan itibaren sirenler her saat başı çalmaya devam ediyor.

İlk tsunami dalgalarının Hawai adalarına TSİ 15.00 civarında ulaşması bekleniyor.

Hawai’den alınan bilgilere göre, sahil kesimlerinde oturan insanlar, yanlarına alabildikleri eşyalarıyla birlikte, adanın yüksek noktalarına doğru yürüyor. Tsunami dalgalarının depremin olduğu noktadan, 700 km hızla Hawai’ye yaklaştığı biliniyor.

-Yeşil Gazete-

Son 140 yılın en büyük deprem felaketi

Depremlere alışkın olan Japonya, bu kez son 140 yılın en şiddetli depremiyle sarsıldı. 1923 yılında meydana gelen 7,9 büyüklüğündeki depremde, Tokyo bölgesinde 140 binden fazla kişi ölmüştü.

Aktif fay hatları üzerindeki Japonya, depremlere alışkın bir ülke. Dünyada yaşanan 6.0 ve üstü büyüklükteki depremlerin yüzde 20’si bu ülkede meydana geliyor. Ancak  bu kez Japonya, kendi tarihinde, 140 yılın en büyük depremini yaşadı.

Ülkede son 15 yılda da üç büyük deprem meydana gelmişti.

17 Ocak 1995’te Kobe’yi sallayan 7.3 büyüklüğündeki deprem, 6 bin 400’den fazla kişinin ölümüne ve 100 milyar dolarlık hasara yol açmıştı.

23 Ekim 2004’te Niigata bölgesinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem, 65 kişinin ölümüne, 3 bin kişinin yaralanmasına neden oldu.

16 Ağustos 2005’te, Tokyo’nun 300 kilometre kuzeyinde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremde, 80’den fazla kişi yaralanmıştı.

Dünyada büyük felaketler

Yüzyılın başından beri dünyada meydana gelen en şiddetli depremler ise büyüklüklerine göre şöyle sıralanıyor:

1960: Şili – Şili’de 9.5 büyüklüğündeki depremde 5 bin 700 kişi hayatını kaybetti. Depremin ardından oluşan tsunami, Pasifik kıyısındaki ülkeleri tehdit etti ve Hawaii’de 61, Japonya’da 130 kişinin ölümüne yol açtı.

1964: Alaska – Prens William Boğazı yakınlarındaki 9.2 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen tsunami, yüzden fazla kişinin ölümüne yol açtı.

2004: Asya – Endonezya’ya bağlı Sumatra adası açıklarında 9.1 büyüklüğündeki deprem ve ardından gelen tsunami, 10 kadar komşu ülkeyi etkiledi, 270 bin kişi öldü ya da kayboldu.

1952: SSCB- Kamçatka Yarımadasında 9 büyüklüğünde meydana gelen deprem ve sonrasındaki tsunami, Şili ve Peru’yu da etkiledi. Deprem 2 bin 300 kişinin ölümüne yol açtı.

1906: Ekvador – Kolombiya ve Ekvador kıyıları açıklarında 8.8 büyüklüğündeki depremin ardından oluşan tsunami bin kadar kişinin ölümüne yol açtı.

1965: Alaska – 8.7 büyüklüğündeki depremin neden olduğu tsunami Aleoutiennes Adalarını etkiledi.

2005: Endonezya – Sumatra açıklarındaki Nias adası yakınlarında 8.6 büyüklüğündeki depremde 900 kişi öldü, 6 bin kişi yaralandı.

1957: Alaska – Andreanof adalarını vuran 8.6 büyüklüğündeki deprem önemli bir tsunami faciasına yol açtı.

(DWT)

Filistin’de tarihi futbol maçı

0

Filistin Milli Futbol Takımı, tarihte kendi evindeki ilk maçını yaptı, ancak skor binlerce Filistinli taraftarı hayalkırıklığına uğrattı.

Gelecek yıl Londra’da yapılacak olimpiyat oyunlarına katılmak için Batı Şeria’da Tayland’la karşılaşan takım, normal süreyi 1-0 önde kapatmasına karşın, penaltılar atışları sonucu oyunlara katılma hakkını kaybeti.

Filistin takımı 1998’den bu yana FIFA üyesi, Batı Şeria’daki stadyum da 2008’de uluslararası standartları karşılar hale getirildi.

Ancak güvenlik kaygıları ve İsrail’in işgali nedeniyle Filistin takımı şimdiye kadar kendi evinde hiç resmi maç yapamamıştı.

Ramallah’taki BBC Muhabiri Jon Donnison soğuk havaya karşın binlerce taraftarın karşılaşmayı izlediğini bildirdi. Seyirciler arasında Filistin Başbakanı Selam Feyyad da vardı.

Feyad, “Takımımız için tarihi bir gün. İlk kez uluslararası bir turnuvada, evimizde maç yapıyoruz. Bu, bir devlet olduğumuzu gösterdiğimiz bir fırsat oldu.” dedi.

Filistin Futbol Federasyonu Başkanı Cibril Racub, “Dünya şimdi Filistini başka bir gözle, spor gözüyle bakacak. Bu Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık için yeni bir girişimi’ şeklinde konuştu.

Maçta Abdülhamid Ebu Habib 43’üncü dakikada attığı golle Filistin takımını öne geçirdi.

Tayland’ın maçın son 20 dakikasında 10 kişi oynamasına karşın Filistin ekibi maçın normal süresi ve uzatmalarda ikinci golü atamadı.

Tayland kendi evindeki maçı 1-0 kazandığından galibi penaltılar belirledi. Penaltı atışlarını Tayland 6-5 kazandı. (BBC)

Messi’yi istedi, 6 ay ceza aldı!

0

Fransa’da bir köy takımının başkanı, Lionel Messi’yi transfer etmek için Barcelona kulübüne teklifte bulundu. Ancak Fransa Futbol Federasyonu, bu şakayı hiç de komik bulmadı. Kulübün Başkanı’na 6 ay hak mahrumiyeti cezası verildi.

Borne, sadece 400 nüfuslu küçük bir köyün takımı.  Fransa amatör ligi’nde mücadele eden takımının adını duyurmak isteyen başkan Cedric Enjolras,  Barcelona’nın yıldızı Lionel Messi’ye talip olmaya karar verdi.  Futbol Federasyonu’nun internet sitesine girdi ve transfer formuna, takımının resmen Messi’ye talip olduğunu yazdı. Enjolras işin biraz da şakasındaydı aslında… Ancak Fransa Futbol Federasyonu, bu şakayı hiç de komik bulmadı.  Borne Başkanı’na, davranışının kabul edilemez olduğu gerekçesiyle 3 ayı ertelemeli; 6 ay hak mahrumiyeti cezası verildi.

Enjolras ise şaşkındı. “Sadece arkadaşlar arasında küçük bir şakaydı” diyen Enjolras; “Futbol Federasyonu, Messi’ye talip olduğumuzu öğrenince şoke oldu. Transfer talebimizi Barcelona kulübüne göndermedi. Oysa şaka yapmak istemiştik” dedi.  Enjolras ceza almasına aldı ama; küçük takımının adını da,  bir süreliğine herkese duyurmayı başardı.

Kupa İzmir’de sahibini bulacak!

0

GM Capital Erkekler Avrupa Challenge Kupası’nda 2011’in en büyüğü İzmir’de belli olacak. Temsilcimiz Arkas Spor’un rakibi Lube Banca Marche…

Voleybolda ilk kez 1980-1981’de Avrupa Voleybol Konfederasyonu (CEV) Kupası, 2007-2008’den beri de GM Capital Erkekler Avrupa Challenge Kupası olarak düzenlenen organizasyonda 2011’in ”en büyüğü”, 2009’da kupayı kazanan Arkas Spor’un ev sahipliğinde İzmir’de belli olacak.

Bu yıldan itibaren değişen statüyle dörtlü final yerine 2 maç üzerinden oynanan final karşılaşmalarıyla sahibini bulacak GM Capital Erkekler Avrupa Challenge Kupası’nın final rövanş maçında Arkas Spor, ilk karşılaşmada 3-0 yenildiği İtalyan ekibi Lube Banca Marche ile Atatürk Spor Salonu’nda 13 Mart Pazar günü saat 17.00’de karşılaşacak.

İtalya’da oynanan ilk karşılaşmayı 3-0 galip tamamlayan Lube Banca Marche, pazar günkü karşılaşmayı da kazanması halinde kupayı bu yıl müzesine götürecek. Karşılaşma Arkas Spor’un üstünlüğüyle bitmesi durumunda kupayı kazanacak ekip altın setin ardından belli olacak.

Kupada şu ana kadarki eşleşmelerde 17 ekip, altın set sonunda bir üst tura yükseldi.

2010-2011 SEZONU
Şu ana kadar 103 maç oynanan kupada, finalist ekiplerden Lube Banca Marche, bu sezon oynadığı 11 maçı da galip tamamladı. Arkas Spor ise 11 müsabakada 8 galibiyet ve 3 yenilgi aldı. Kupada ikinci kez final oynayan Arkas Spor, 2009’da İzmir’deki dörtlü finalin son maçında Polonya temsilcisi Jastrzebski Wegiel SA’yı yenerek, voleybolda Avrupa kupaları tarihinde şampiyonluk kazanan ilk Türk erkek takımı olmuştu.

İtalyan ekibi ise 2001, 2005 ve 2006 yıllarında, o zamanki adıyla CEV Kupası’nı müzesine götürmüştü.Bu sezon kupada mücadele eden diğer Türk temsilcisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise 4. turda Belçika’dan Prefaxis takımına altın set sonucunda yenilerek elendi.

BUGÜNE KADAR KAZANANLAR
1981’den 2008’e kadar CEV Kupası olarak düzenlenen 2007-2008’den itibaren Challenge Kupası olarak yapılan kupada şu ana kadarki 30 organizasyonun 23’ünde İtalyan ekipleri mutlu sona ulaştı. İtalyan ekiplerinin dışında 3 kez Rusya (2’si SSCB), 1’er kez de Türkiye, Fransa, Hollanda, Almanya takımları kupayı kazandı. Türk temsilcilerinden Netaş, 1997’de katıldığı dörtlü finalde, son maçta İtalyan ekibi Porto Ravenna’ya yenilerek ikinci olmuştu.

Şu ana kadar kupayı kazanan takımlar şöyle:

Sene     Takım
—–    ——
1981     AS Cannes (Fransa)
1982     Starlift Voorburg (Hollanda)
1983     Panini Modena (İtalya)
1984     Panini Modena (İtalya)
1985     Panini Modena (İtalya)
1986     Kutiba Falconara (İtalya)
1987     Ener-Mix Milano (İtalya)
1988     Avtomobilist Leningrad (SSCB)
1989     Avtomobilist Leningrad (SSCB)
1990     Moerser SC (Almanya)
1991     Sisley Treviso (İtalya)
1992     Maxicono Parma (İtalya)
1993     Sisley Treviso (İtalya)
1994     Petrarca Padova (İtalya)
1995     Pallavolo Parma (İtalya)
1996     Alpitour Traca Cuneo (İtalya)
1997     Porto Ravenna (İtalya)
1998     Sisley Treviso (İtalya)
1999     Palermo Volley (İtalya)
2000     Roma Volley (İtalya)
2001     Lube Banca Macerata (İtalya)
2002     Noicom Cuneo (İtalya)
2003     Sisley Treviso (İtalya)
2004     Kerakoll Modena (İtalya)
2005     Lube Macerata (İtalya)
2006     Lube Macerata (İtalya)
2007     Fakel Novy Urengoi (Rusya)
2008     Cimone Modena (İtalya)
2009     ARKAS SPOR (TÜRKİYE)
2010     RPA LuigiBacchi.it (İtalya)

SON DAKİKA : Nükleer santral yanıyor!

Japonya’yı vuran depremin ardından nükleer santrallerde de acil durum ilan edildi, şu ana kadar 5 nükleer santral kapatıldı.

Kyodo Haber Ajansı’ndan alınan habere göre Japonya’nın kuzeydoğusundaki Onagawa Nükleer santralinde de şu an itibariyle bir yangın başlamış durumda.

Haberin yayınlanmasından kısa bir süre önce Onagawa santralinin sahibi olan Tohoku Elektrik Üretim Holdingi’nden “Santrallerimizde herhangi bir sorun olduğuna dair herhangi bir bilgi bize ulaşmadı” açıklaması yapmıştı. Fukushima şehri valisi de Onagawa santralinin soğutma ünitesinin normal biçimde çalışmaya devam ettiğini açıklayarak “herhangi bir sorun yok” demişti.

Diğer yandan, Japonya medyasına göre hükümet nükleer acil durum hali ilan etmiş durumda. Bu olağanüstü hal ancak bir ya da birden fazla nükleer santralde nükleer sızıntı olması veya soğutma ünitelerinin devre dışı kalması sonucunda ilan ediliyor.

(Yeşil Gazete, Reuters)

 

İstanbul “Festivale” hazır

Sinemaseverlerin 30 yıldan beri her sene heyecanla beklediği İstanbul Film Festivali 1 Nisan Cuma akşamı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Merkezinde yapılacak gala ile başlayacak.

İlk kez 1982 yazında, İstanbul Festivali kapsamında, “Sanatlar ve Sinema” temalı altı filmin gösterildiği bir “film haftası” olarak gerçekleşen etkinlik film gösterilerinin izleyicilerden gördüğü yoğun ilgi üzerine, 1984 yılından itibaren “Sinema Günleri” adıyla nisan aylarında düzenlenen ayrı bir etkinlik halini aldı.

1985’te 71, 1986’da 79, 1987’de 110 ve 1988’de 114 uzun metrajlı filmin yer aldığı Sinema Günleri, gerek programının çeşitliliği ve zenginliği, gerekse uluslararası ve ulusal yarışmalarıyla kısa sürede dünyanın büyük film festivalleriyle boy ölçüşebilecek konuma geldi.

30 yılda 3.047.000 sinemasever tarafından izlenen İstanbul Film Festivali’nde bu sene 21 bölümde 256 yönetmenin 231 filmi yer alıyor.

52 ülke sinemasından örnekler sunulacak Festival programında Türkiye’den de 56 film var.

Bilindiği gibi  Festivalde Uluslararası ve Ulusal Altın Lale ödülleri dağıtılıyor. Ulusal Yarışma bölümünde Altın Lale için jüri karşısına çıkacak 14 film arasında İstanbul’un kentleşme ve dönüşüm sorunlarına ilginç bir kurguyla değinen Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir filmi de bulunuyor.

FESTİVAL SİNEMALARI
Festivalin gösterimleri Beyoğlu’nda Atlas, Beyoğlu AFM Fitaş 1 ve 4, Beyoğlu, Nişantaşı CityLife (City’s), Pera Müzesi sinemaları ile Kadıköy’de Rexx sineması olmak üzere toplam 7 salonda yapılacak.

Yıllardır Festivalin önemli etkinliklerine ev sahipliği yapan Emek Sineması geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sinemaseverleri ağırlayamayacak.

FESTİVAL BİLETLERİ NE ZAMAN, NEREDE?
Festival biletleri 19 Mart Cumartesi gününden itibaren Beyoğlu’nda Atlas ve Beyoğlu, Kadıköy’de Rexx sinemalarında açılacak gişelerden ve Biletix kanallarından satın alabilecek.

Bilet fiyatları, tam 12 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü sinemaseverler için 8 TL olacak.

Hafta içi gündüz seansları ise yalnızca 4 TL. Festivalin Türk Sineması bölümünde yer alan filmler için de bilet fiyatı tüm seanslarda yine 4 TL. 30. yıl şerefine, 19 Mart-1 Nisan arasında 30 ve üzerinde bilet satın alacak sinemaseverler için yüzde10 özel indirim uygulanacak.

30.YIL ÖZEL BÖLÜMÜ  FİLM GİBİ 30 YIL
Festival programında, Festivalin 30 yıllık geçmişinde gösterilen filmlerden özel bir seçki de yer alıyor. 19 yönetmenin Festivalin 30. Yıl kitabı için seçtiği 19 film, festival programında özel bir bölüm kapsamında izleyicilerle buluşuyor. Festivalin büyüttüğü 19 yönetmenin hazırladığı bu bölümle sinemaseverler de bu yönetmenlerin İstanbul Film Festivali’nde keşfettiği, tanıdığı usta yönetmenlerin filmlerini bir kez daha izleyebilme fırsatı yakalayacak.

• Çığlık / Michelangelo Antonioni (Zeki Demirkubuz’un seçimi)
• Güz Sonatı / Ingmar Bergman (Yeşim Ustaoğlu’nun seçimi)
• Yaban Çilekleri / Ingmar Bergman (Pelin Esmer’in seçimi)
• Kötü Kan / Léos Carax (Durul ve Yağmur Taylan’ın seçimi)
• Keyif Evi / Terence Davies (Çağan Irmak’ın seçimi)
• 8½ / Federico Fellini (Uğur Yücel’in seçimi)
• Edmond / Stuart Gordon (Ümit Ünal’ın seçimi)
• Dantelci Kız / Claude Goretta (Handan İpekçi’nin seçimi)
• Narayama Türküsü / Shohei Imamura (Kazım Öz’ün seçimi)
• Mavi / Derek Jarman (Aslı Özge’nin seçimi)
• Cennetten De Garip / Jim Jarmusch (Mahmut Fazıl Coşkun’un seçimi)
• Çöl İşaretçileri / Nacer Khemir (Tayfun Pirselimoğlu’nun seçimi)
• Rüzgâr Bizi Sürükleyecek / Abbas Kiarostami (Seyfi Teoman’ın seçimi)
• Öldürme Üzerine Küçük Bir Film / Krzysztof Kieslowski (Reis Çelik’in seçimi)
• Shoah / Claude Lanzmann (Derviş Zaim’in seçimi)
• Bataklık / Lucrecia Martel (Reha Erdem’in seçimi)
• Kanlı Düğün / Carlos Saura (Serdar Akar’ın seçimi)
• Mefisto / Istvan Szabo (Hüseyin Karabey’in seçimi)
• Andrey Rublev / Andrei Tarkovski (Semih Kaplanoğlu’nun seçimi)

Yeşil Gazete Haber Merkezi