Ana Sayfa Blog Sayfa 5213

Japonya’yla nükleer santral görüşmeleri ertelendi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Japon yetkililerin talebi üzerine nükleer güç santrali müzakerelerinin ertelendiğini açıkladı. Taner, “Ne zaman başlar dersek, bu Nisan ayında devam edecekti, herhalde bir, iki ay daha zaman alacak” dedi.

Japonya’daki deprem ve tsunaminin, o ülkedeki nükleer güç santralini büyük ölçüde etkilendiğini belirten Yıldız, şunları söyledi:

”Hem deprem hem de tsunami etkisiyle birlikte gelişmeleri izlediğimiz bir ortamda, Türkiye-Japonya nükleer güç santralleri müzakereleri zaman olarak tabii ki etkilendi. En son Japonya’nın Ankara Büyükelçisinin getirdiği mesajla da karşılıklı yaptığımız görüşmeyle de müzakereler için bir müddet daha zaman istediler. Böyle bir durumda buna kayıtsız kalamayacağımızı, bir şey olmamış gibi davranamayacağımızı belirttik. Bir an önce toparlanıp tüm çalışma ekibiyle, bütün yöneticileriyle özellikle Fujikama’daki güç santraline odaklandıklarını ve oradaki problemleri çözümlemeye çalıştıklarını söylediler. Biz de kendilerini hem uluslararası nezaket gereği, diplomasi gereği hem de başta insanlık gereği tabii ki bu süreyi tanıyabileceğimizi kendilerine belirttik. Fakat ne zaman başlar dersek, bu nisan ayında devam edecekti, herhalde bir, iki ay daha zaman alacaktır diye düşünüyorum. Kendileri şu anda bir zaman da telaffuz etmediler.”

U17 şampiyon belli oluyor

0

Coca-Cola Akademi U17 Ligi’nde Beşiktaş ile Fenerbahçe yarın şampiyonluk için mücadele verecek.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından düzenlenen Coca-Cola Akademi U17 Ligi 2010-2011 sezonu finalistleri belli oldu.

Antalya Emirhan Otel Spor Kompleksi’nde gerçekleştirilen Türkiye Şampiyonası’nda (A) Grubu’nu lider bitiren Beşiktaş ile (B) Grubu’nun birincisi Fenerbahçe, yarın saat 16.00’da şampiyonluk için mücadele edecek.

Final maçı öncesinde ise gruplarını 2. sırada bitiren Ankaragücü ile Gençlerbirliği üçüncülük maçında karşılaşacak.

Son gülen Vakıfbank GS TT

0

Aroma Kadınlar Voleybol 1. Ligi’nde play-offlar öncesi normal sezonun 22. ve son hafta maçında Eczacıbaşı VitrA, 2-0 öne geçtiği karşılaşmada Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom’a 3-2 yenildi.

Fenerbahçe Acıbadem’in lider olarak tamamladığı normal sezonu, Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom 2., Eczacıbaşı VitrA da 3. olarak bitirdi.

Aroma Kadınlar Voleybol Ligi’nde Play-off eşleşmeleri:
FENERBAHÇE ACIBADEM – ANKARAGÜCÜ
VAKIFBANK GÜNEŞ SİGORTA TÜRK TELEKOM – BEŞİKTAŞ
ECZACIBAŞI VİTRA – NİLÜFER BELEDİYESİ
GALATASARAY MEDICAL PARK – İLLER BANKASI

Seçim 2011: BDP tüm adaylarını açıkladı (Tam liste)

Barış ve Demokrasi Partisi’nin 12 Haziran seçimlerine bağımsız olarak girecek adaylarından bazıları netleşti. 61 adayla bağımsız yarışacak olan BDP 39 ilde, 61 adayla yarışa katılacak.

BDP’nin destekleyeceği bağımsız adaylar şöyle:

DİYARBAKIR: Leyla Zana, Hatip Dicle, Nursel Aydoğan, Emine Ayna, Altan Tan, Şerafettin Elçi.
HAKKARİ: Esat Canan, Selahattin Demirtaş, Adil Kurt.
BATMAN: Bengi Yıldız, Ayla Akat.
VAN: Nazmi Gür, Aysel Tuğluk, Özdal Uçar
MERSİN: Ertuğrul Kürkçü.
MARDİN: Ahmet Türk, Gülseren Yıldırım, Erol Dora.
ADANA: Murat Bozlak.
SİİRT: Gültan Kışanak.
İSTANBUL: Mustafa Avcı, Sabahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel.
BİNGÖL: İdris Balukan.
TUNCELİ: Ferhat Tunç.
MUŞ: Sırrı Sakık, Demir Çelik.
ŞANLIURFA: İbrahim Binici, İbrahim Ayhan
GAZİANTEP: Akın Birdal.
KARS: Mülkiye Birtane.
ARDAHAN: Yüksel Avşar.
ADIYAMAN: Veli Büyükşahin.
ŞIRNAK: Hasip Kaplan, Selma Irmak, Fesal Sarıyıldız.
AĞRI: Murat Öztürk, Halil Aksoy
IĞDIR: Pervin Buldan
ELAZIĞ: İsa Gürbüz
ERZURUM: Sebahattin Yılmaz
KONYA: Hacı Mehmet Bozdağ
BİTLİS: Hüsamettin Zenderilioğlu
MARAŞ: Musdtafa Mamaklı
MUĞLA: Şehval Şenyurt
OSMANİYE: Kamuran Bablak
ANKARA: Cerdiş Utaş, Sadettin Güvener
BALIKESİR: Turan Cengiz
BURSA: Mehmet Deniz Büyük
DENİZLİ: Kemal Beler
KOCAELİ: Emrullah Bingöl
MALATYA: Gani Rüzgar Şavata
İZMİR: Mehmet Tanhan, Erdal Avcı
KIRŞEHİR: Faik Karadaş
ANTALYA: İhsan Nergis
AYDIN: Mehmet Bayraktar
MANİSA: Ayşegül Öztürk

(Yeşil Gazete)

Binler “doğanın ve yaşamın yağmalanmasına karşı”

Bugün Ankara’da doğanın ve yaşamın yağmalanmasına karşı binler buluştu. Yerel mücadele örgütleri başta olmak üzere, sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin de desteklediği miting uzun bir yürüyüşün ardından gerçekleşen konuşmalar ve müzik dinletisiyle son buldu.

Yürüyüş, Toros Sokak’tan başladı. Kortej halinde Kolej Meydanı’na doğru yürüyen yaklaşık 7 bin kişi, HES’lere, termik santrallere ve nükleer santrale karşı sloganlar attı.

Aralarında Derelerin Kardeşliği Platformu, Munzur Koruma Kurulu, Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, Karadeniz İsyandadır Platformu, Nükleer Karşıtı Platform, EGEÇEP’in de olduğu on beşi aşkın örgütün düzenlediği mitinge yoğun katılım oldu.

“HES’lere, nükleere, termik santrallere doğanın ve yaşamın yağmalanmasına karşı yürüyoruz” ana pankartı arkasında yürüyen kitleye, KESK, TMMOB, Yeşiller Partisi, Emek Partisi, ÖDP, Sosyalist Parti Yeniden İnşa Girişimi, ESP, CHP, Greenpeace ve Halkevleri üyeleri de destek verdi.

Derelerine HES yapılmak istenen Fethiye, Şavşat, Kemalpaşa, Borçka, Fındıklı, Ardeşen, Hopa, Pazar, İkizdere, Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun, Dersimliler, yörelerine nükleer santral yapılmak istenen Sinop, Mersin ve termik santral yapılmak istenen Gerze ve Bartınlılar, Kazdağları halkı, İskenderunlular da yürüyüşe döviz ve bayraklarıyla katıldı.

Eylemin ortak açıklamasını Derelerin Kardeşliği Platformu adına Mehmet Gürkan yaptı. “Ülkenin HES’lerle,  Termik ve Nükleer santrallerle kirletilmek istenen birçok ilinden size selamlar getirdim” diyen Gürkan bunun derelerin kardeşliğine, meralarına, toprağına, ürününe, dününe, bugününe sahip çıkanların kavgası olduğunu vurguladı. Kendilerinin Anadolu’nun bütün renkleri olduğunu ifade eden Gürkan sözlerine şu şeklide devam etti: “Bizi göçe zorlayanlara yaşam alanlarımız katledenlere, toprağımızı, suyumuzu elimizden alıyorsunuz dedik, bize bir avuç çapulcu dediler. Yargı kararlarını yok sayıyorsunuz dedik, bize aykırı tipler dediler. Biz bütün bu söylenenlere karşı yüreğimizi ortaya koyarak, toprağımızı, sularımızı, yaşam alanlarımızı, yerel halkla birlikte savunmaya devam edeceğiz.”

“Bu derenin uzuni, kıramadım buzuni, HES’çilere ayurdum, sopanin en duzuni” diye sözlerine başlayan Fındıklı’dan gelen Necmettin Kutluata da manileriyle kitleyi coşturdu.

Munzur Çevre Koruma Kurulu adına konuşan Bülent Akdağ da Dersim’ de kurulmak istenen barajların onlarca endemik bitki türünü yok edip, coğrafyayı insansızlaştıracağını söyledi. Devletin halkı kendi topraklarında göçebe durumuna düşürdüğünü dile getiren Akdağ Dersim’de 84 köyü sular altında bırakan baraj projelerini ‘ikinci Dersim katliamı’ olarak nitelendirdi.

Bergama ile başlayan çevre mücadelelerinin bugün ülkenin dört bir yanına yayıldığını ifade eden Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün “bütün yasal düzenlemeler doğayı sermayeye peşkeş çekmektedir” dedi.

Termik Santralleri İstemiyoruz diyen Şengül Şahin ise şunları söyledi: “ Termik santrallerle Anadolu’nun her yanını zehirleyenlere karşı, çocuklarımız, geleceğimiz, otlaktaki ineğimizin ölmemesi için direneceğiz.”

Mersin Nükleer Karşıtı Platform adına konuşan Sebahat Aslan da bütün dünyanın korkuyla izlediği nükleer felaketlerin Türkiye gibi genç kuşak deprem bölgesinde daha ağır tahribatlara yol açacağını belirterek 17 Nisan’da Mersin’de yapılacak “Nükleere karşı zincir eylemi”ne çağrı yaptı.

“Barışı kurmak” konferansı devam ediyor

Barış Girişimi tarafından organize edilen Barışı Kurmak konferansı Bilgi Üniversitesi’nde yapıldı.İshak Alaton ve Leyla Zana’nın açılış konuşmalarından sonra Kürt sorununa benzer iç çatışmaların yaşandıgı Güney Afrika, Kuzey İrlanda ve Bask bölgesinde çatışmalı sürecin barış sürecine dönüştürülmesinde görev alan konuşmacılar kendi ülke deneyimlerini anlattı.

Açılış konuşmasında İshak Alaton, Kürt sorununda çözüm için öncelikle adil temsilin sağlanması ve Öcalan’ın ev hapsine alınması gerektiğini söyledi. Alaton; “Silahla Kürt sorunu buraya kadar getirilebilir ancak daha fazlası yapılamaz. Bundan sonra müzakere, çözüm bulma aşamasıdır’’ dedi. Bölgede özgür koşullarda geniş katılımlı bir saha araştırması yapılarak halkın ne istediğini belirlemek gerektiğini ve eski insani olmayan gelenekler yerine yeni değerlerin oluşması için kültürel bir değişimin de şart olduğunu söyleyen Alaton, bölge kalkınması için de endüstiyel tarım ve hayvancılığı önerdi.

Konuşmasını Kürtçe yapan Leyla Zana ise Kürtlerin sınırları degil, özgürlük istediğini, tarih boyunca kendi dil ve kültürlerine yönelik acımasız asimilasyonun kendilerinden yabancılaştırdığını, bunun acısını çok çektiklerini söyledi. Kürtlerin ne istediğinin açık olduğunu belirten ve asıl referandumun Türkiye’de yapılması gerektiğini vurgulayan Zana, devlet ve Türk halkının asimilasyona boyun eğen, kendi dil ve kültürüne yabancılaşmış dünkü Kürtleri mi, yoksa özgürlük isteyen bugunkü Kürtleri mi istiyor? sorusuna verilecek yanıtın önemli olduğunu söyledi. Eşit temelde bir özgürlük anlayışı istediklerini Kürtler yerine düsünüp, konuşma zihniyetinin son bulmasını, tabuların yıkılması gerektigini söyledi.

Zana; “Doğruları korkusuzca söylemeliyiz. Kürtleri Sayın Öcalan ve örgütü bu gunlere getirdi. Öncesinde de Seyh Sait, Seyit Rıza, Simko vardı ama örgütlü, hakkını talep eder hale gelmesi bu güce bağlıdır. Kürtler tarihsel deneyimleri unutmadılar. Somut adımlar atılmadan bu gücün ortadan kalkmasını istemiyor. Güç giderse haklar kaybedilir, sistem bizleri eritir. Bu güç sureç içinde kendini değistirsin, yeter ki demokratik somut adımlar atılsın. Dağdakiler de silahı tercih etmiyor, ancak baska yol kalmadı. Kürt dediğimiz için çok zulüm ve işkence gördük. Ancak onurlu ve eşit bir barış için her kes caba içinde. Hiç bir çaba sonuçsuz kalmaz. Dünün acısı çok fazla, o yüzden artık yarına bakmamız gerek. Çocuklarımıza bu acıları bırakmayalım.’’dedi.

Konferansta Güney Afrika’da ki çatışmalı süreci çözmeye yönelik görüşmelerde hükümet ve Afrika Ulusal Kongresi adına müzakere masasında bulunan Roelf Meyer ve Hessen İbrahim kendi deneyimlerini anlattı. Hükümet adına masaya oturan Meyer, ilk önce bu çatışmanın kazanan tarafının olamayacagını, sürekli hale gelen çatışmanın ise ülkeyi kontrolsuz bir iç savaş ve kaosa sürüklediğini, çatışmada ısrar etmenin her koşulda kaybettirdiğini, ülkemizin geleceği için barışı kurmamız gerektiğinin farkına vardıklarını bunun yolunun da konuşmaktan geçtiğini, bugün Güney Afrika’nın birbirleriyle artık savaşmadığını söyledi. Çözümde 4 ilkenin önemli olduğunu ise şöyle açıkladı: “Herkesi sürece dahil etme, karşılıklı hoşgörü, tanıma, anlama; empatiyi getirdi. Güven oluşturma 1990-96 dönemi boyunca süren müzakerelerde en güçlü yanımız oldu. Sahiplendik, kendi çözümümüz için BM’yi beklemedik, arabulucuyu reddettik, bir birimizle konuşarak müzakere yaptık. Müzakereler kimi zaman kopuyordu ancak barışta kararlıydık. Son olarak birey haklarına saygı ve eşitlik’’.

Daha sonra söz alan Hessen İbrahim bu 4 ilkenin yanı sıra barışın sadece çatışmayı sonlandırmak değil bir süreklilik olduğunu söyledi. Çatışmayı sonlandırmak için ilkin bir ara dönem anayasası yaptıklarını, ortamı uygun hale getirdikten sonra ırk, cins, din, sınıf ayrımı yapmayan bir anayasa da uzlaştıklarını söyledi. Barışta liderlerin vizyon sahibi olmasının önemine değinen İbrahim müşterek sahiplenme, açıklık, şeffaflık, hesap verebilirliğin toplumdaki herkeste ortak bir yurt bilinci oluşturduğunu yeni gelecegi böylece rahatça kurabildiklerini anlattı.

İspanya’da şiddet yerine barışın kurulmasında Jeni ve Hema adlı biri İspanya Sol Partisi diğeri Herri Btasuna’dan olan iki kadın vekilin sürekli birlikte görüntü verdiğini ve eylem yaptığını, Eta bombaladığında sadece bu iki kadının konuştuğunu, bunun toplumda barışın konuşularak oluşturulması düşüncesini yaygınlaştırdığını ve zamanla toplumsal bir ağa dönüştüğünü anlatan Ana Vallilas Arino, çözümde vizyon, cesaret ve sabrın önemine değindi. Yer yüzündeki her çatışma, mutlaka konuşularak çözümlenmiştir. Şiddetin reddi, yeni dil, yeni fikirler ve demokratik ortam çözümün anahtarıdır.” dedi. “Sivil toplumun barışı talep etmesi gerek.”

“Çok dilli, çok kültürlü bir yaşamın kurulması” adını alan ikinci oturumda ilk sözü alan Tove Skutnabb-Kangas Kürt sorunu ve benzer etnik sorunlarda çatışmalardan kimin kazançlı çıktığına bakmak gerektiğine dikkat çekti. Silah satışlarının ve istikrarsızlığın daha fazla bağımlılık getirdigini, Türkiye ve ABD’nin silah sistemleri Kurdistan’da ekonomik ve sosyal yoksulluğu ürettiğini söyledi.

Çatışmanın sona ermesi için anadilde eğitimin yeniden sağlanması gerek. Bunu tehlikeli, eşitliğe aykırı ya da yoksulluğu artıracağı şeklindeki yaklaşımların bilgi eksikliğinden kaynaklandığını bunun da çatışma teorilerine uyduğunu soyledi. Amartya Sen’in “Yoksulluğun kapasiteden düşme” sözüne dikkat çeken Kangas, “Turk çocuklarına ana dillerini “artırmaya dayalı egitim” modeli uygulanırken, Kürt çocuklarına “Eksiltmeye dayalı egitim” modelinin uygulandığını, hakim dili tam kullanamama, geç öğrenme, yabancılaşma, kimlikten yoksun kalma gibi sonuçların başarıyı düşürdüğünü söyledi. Bu uygulamalarla devlet sistematik olarak Kürtlerde yoksulluğu artırıyorsa ve etnik-kültürel eksiltmeye dayanıyorsa, bu asimilasyon anlamına gelmektedir. Soykırım sözleşmesinin 2. Maddesinin, 5 kriterinin hepsi de, Kürtçeye dilsel soykırım uygulandığını ispatlıyor. Kesin olan bir şey varsa, ana dilde eğitim çatışmaları sonlandırır” dedi.

İsveç’ten Carol Benson ve Hindistan’dan Ajit Mohanty kendi ülkelerindeki çokkültürlülük ve çok dillilik eğitiminin yanı sıra İskandinavya, Güney Afrika, Peru, Kolombiya, Vietnam, Mozambik ve Kamboçya deneyimlerini anlattılar. Çok dilli eğitimin ögrencilerin zihinsel yeteneklerini arttırdığını, çokkültürlülüğün demokrasinin içselleştirilmesinde önemli rol oynadığını, ideal olan ve bazı ülkelerde uygulanan hakim dile sahip olanlara en az bir azınlık dili öğretildiğini belirttiler. Mohanty “bir toplumun çok kültürlülüğü ve çok dilliliği nasıl kaldırabilir sorusundan ziyade çokkültürsüz ve çok dilsiz nasıl yaşanabilir sorusunu sormak gerekir’’dedi. Benson’da Türkiye anadilinde eğitimin uygulanamyacağını iddia ediyor ama Hindisatan’da binlerce dilde, Mozambik’te 16 dilde,Vietnamda 3 azınlık dilinde eğitim verildiğini hatırlattı.

Konferans bugün “Bölgeselleşme ve ademi merkeziyetcilik” ve “Barışa nasıl ulaşılacak? Anayasal çözüm önerileri” başlıklı oturumlarla devam edecek.

Hüseyin Güngör

İsveç Yeşiller Partisi, 2 nükleer santral’in kapatılmasını istiyor

0

İsveç Yeşiller Partisi Meclise bir öneri vererek, İsveç’teki nükleer santrallerden enaz ikisinin gelecek seçimlere kadar kapatılmasını istedi.

İsveç Yeşiller Partisi sözcüsü Maria Wetterstrand ile milletvekili Lise Nordin’in imzasını taşıyan öneride, Japonya’da meydana gelen deprem ve tsunamiden sonra nükleer santrallerde yaşanan olaylar hatırlatılırken, dünyanın değişik ülkelerinde bu yönde alınan önlemler gösterildi.

Eski teknoloji ile çalışan nükleer santrallere yönelik önlemler geliştirildiğini ve tartışıldığını kaydeden Wetterstrand ve Nordin, bu gelişmelere rağmen İsveç’te hiçbir önlem alınmadığına dikkat çekti. İsveç’in 2020 yılına kadar enerji sıkıntısı olmadığına, tam tersine enerji fazlası olduğuna dikkat çekilen öneride ayrıca rüzgar enerjisi, bio enerji gibi alternatif enerji kaynaklarının da devreye sokulabileceğine işaret edildi.

Meclise bugün verdikleri öneri ile İsveç’te bulunan 10 nükleer santralden ikisinin kapatılmasını istediklerini kaydeden Wetterstrand ile Nordin, önerinin mecliste kabul edilmesinin İsveç’in enerji politikasını etkilenmeyeceği, bunun yanında çevre politikasına olumlu katkıda bulunacağını savundu.

Japonya’da Fukuşima’daki nükleer santralda yaşananlardan birkaç gün sonra Avrupa Birliği (AB) Enerji Komiseri Günther Öettinger’in yaptığı açıklamanın da hatırlatıldığı öneride, ”Öettinger, AB ülkelerinin nükleer enerji dışında alternatifleri düşünmek ve yaratmak zorunda olduğu yönünde bir açıklama yaptı. Bunun olanaklı olduğunu gösteren çok sayıda çalışma ve araştırma da var” denildi.

(Hürriyet)

Bilirkişi: Odatv belgesi virüs eseri

Ergenekon kapsamında baskın yapılan Odatv’de ele geçirilen ve tutuklamalara dayanak olarak gösterilen belgelerle ilgili Soner Yalçın’ın avukatı Feza Yalçın’ın başvurusuyla Boğaziçi Üniversitesi tarafından bilirkişi raporu hazırlandı.

Odatv.com’da yer alan habere göre raporda şu ifadelere yer verildi: “Bilgisayar dosyalarının/belgelerinin hemen aynı anda yaratılmış ve silinmiş olması normal bir durum değildir. Normal olarak bir dosya yaratıldıktan sonra, üzerinde belli işlemler yapılıp ya başkasına gönderilecek veya silinecek bu işlemler arasında dakikalar geçecektir. Dosyaların bir dakika içinde yaratılıp silinmesi normal bir bilgisayar kullanımına işaret etmemektedir. Böyle bir durumda dosyaların virüs ile yaratılıp silinmiş olması ihtimali büyüktür.” (Radikal)

Hentbolda kupa finalistleri belli oldu

0

Erkekler Türkiye Kupası’nda rakiplerini saf dışı bırakan Beşiktaş ve Maliye Milli Piyango finale yükseldiler.

Kupanın son sahibi Beşiktaş, deplasmanda Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni 30-22 yenerek adını finale yazdırdı. Siyah beyazlılar, İstanbul’daki ilk maçı 35-24 kazanmıştı.

Finale yükselen diğer takım olan Maliye Milli Piyango ise ilk maçta 39-24 mağlup ettiği İstanbul Bahçeşehir Koleji’ni ikinci maçta 33-27 yenerek finale yükseldi.

Final maçlarının yeri ve tarihi henüz açıklanmadı.

Seçim 2011: DP’den yine çatı şartlı ittifak çağrısı

Demokrat Parti lideri Namık Kemal Zeybek, Saadet Partisi, BBP ve Türkiye Partisi’ni partisinin çatısı altında ittifak yapmaya çağırdı.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, parti genel merkezinde il başkanları toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, siyaseti millet ve halk için yaptıklarını söyledi. Zeybek, bu anlamda kendilerinin hiçbir ön şartı olmadan MHP’nin çatısı altında ittifaka hazır olduklarını belirttiklerini, ancak bugüne kadar bu çağrıya olumlu yanıt alamadıklarını belirtti.

Şu an itibariyle MHP ile ittifak defterinin kapandığını ifade eden Zeybek, ancak ülke menfaati için son ana kadar MHP’den gelecek olumlu yanıta da ‘hayır’ demeyeceklerini yineledi.

Mecliste grubu bulunmayan siyasi partilerle yapılacak bir ittifakla da sonuç alınabileceğini ifade eden Zeybek, bu ittifakın mutlaka DP çatısı altında olması gerektiğine vurgu yaparak, “Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi, Türkiye Partisi ve bütün milli duruş sahibi partileri DP çatısı altında ittifaka davet ediyorum. Bu milli bir görevdir. Bu görev yapılmalıdır. Bu bir tarihi çağrıdır. Bir gün tarihte bugün yazılacaktır ve önemli bir gün olacaktır” ifadelerini kullandı.

‘SON ANA KADAR BEKLEYECEĞİZ’
Namık Kemal Zeybek, bu çağrılarının karşılık bulacağını umut ederek, son ana kadar bekleyeceklerini söyledi. Zeybek, ‘Demokratik Birliktelik’ çağrısı adıyla, bazı partilerle seçim ittifakı görüşmelerinde bulunan DSP’yi de DP çatısı altında ittifaka davet etti.

DP Genel Başkanı Zeybek, Saadet Partisi ile ittifakta çatı konusu çözüldüğü anda her şeyin hazır olduğunu ifade ederek, “Ki bu çatı konusu da bu gece çözülmeli. Çünkü listelerin nasıl olacağının son şeklini Genel İdare Kurulu verecektir. Bir yeni gelişme olursa, yeniden toplantıya çağırır, gece toplanırız, sabah toplanırız yine yetiştiririz” diye konuştu.