Ana Sayfa Blog Sayfa 4893

Filipinlerde ölü sayısı bini buldu

Hafta sonu Filipinler‘i vuran fırtına nedeniyle ortaya çıkan bilanço netleşmeye başlarken yardım ve kurtarma çalışmalarına devam ediliyor.

Son bilgilere göre yaklaşık 1000 kadar kişinin hayatını kaybettiği, on binlerce kişinin evsiz kaldığı felaket sonrasında ulusal afet ilan edildi.

Bu arada yakınları tarafından teşhis edilmemiş cesetler için bugün toplu defin işlemlerinin yapılması bekleniyor.

Washi Fırtınası‘nın büyük hasara yol açtığı Mindanao Adası‘nı ziyaret eden Devlet Başkanı Benigno Aquino, önceliklerinin fırtınadan zarar görenlerin güvenliğinin sağlanması olduğunu belirtti.

Filipinler yönetiminin afete hazırlıksız yakalandığı yönündeki eleştirilere yanıt veren Aquino, benzer aksaklıkların tekrarlanmaması için çalışmalara bir an önce başlanacağını belirtti.

Bölgede bulunanlar, yaşanmakta olan en acil sorunun morglarda birikmiş olan cesetler olduğunu belirtiyor.

McGeown, bazı bölgelerde tabutların tükenmesine rağmen yeni cesetlerin gelmeye devam ettiğini söylüyor.

Hayatlarını kaybedenlerin ailelerinin itirazlarına rağmen toplu defin işlemlerinin bugün yapılması bekleniyor.

Hafta sonu ülkenin güneyini vuran Washi fırtınası ve yol açtığı seller nedeniyle, birçok köy yerle bir olmuş durumda.

Özellikle Mindanao adasını etkileyen fırtınanın hızının saatte 90 km’yi aştığı ve 12 saati aşkın bir süre devamlı yağan yağmur ardından bölgedeki ırmakların taştığı kaydediliyor.

Mindano şehrinde evlerinden olan yaklaşık 40.000 kişinin fırtına sonrası kurulmuş kamplara sığındığı belirtiliyor.

(BBC)

Kuzey Koreliler Kim Jong-il’e saygı duruşunda

0

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, devlet televizyonun yayınlarında, Kim Jong-il‘in oğlu ve halefi Kim Jong-un ile diğer üst düzey yetkililerin Kumsusan Sarayı‘nda ziyarete açılan naaşın önünde saygı duruşunda bulundukları izlendi.

Devlet medyası Kim Jong-il’in Cumartesi günü aşırı çalışma ve stres sonucu kalp krizi yüzünden 69 yaşında öldüğünü açıklamıştı.

Resmi matem ilan edilen Kuzey Kore’de halkın gece geç saatlere kadar üzüntülerini dile getirmeye devam ettiği belirtildi. Babası Kim Il-sung’un 1994 yılında ölümünden bu yana iktidarda kalan Kim Jong-il, 28 Aralık’ta toprağa verilecek.

Basına operasyon yapıldı, gazeteciler gözaltında

PKK‘nın şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK‘ya yönelik sabah saatlerinde bir operasyon düzenlendi.

İstanbul başta olmak üzere değişik illerde KCK’ya yönelik olduğu iddia edilen operasyon kapsamında 25 kişi gözaltına alındı. Sabah erken saatlere yapılan operasyonlarda Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Van, İzmir, Adana büroları polis tarafından basıldı.

DİHA’nin Van’da büro olarak kullandığı çadırda yapılan aramada ise gazetecilerin harddisklerine ve tüm hafıza kartlarına el konulurken, İstanbul muhabiri Evrim Kepenek çadırda gözaltına alındı. Operasyon kapsamında Vatan Gazetesi ve Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) muhabirleri de gözaltında.

DİHA İstanbul Haber Müdürü Fatma Koçak, Birgün muhabiri Zeynep Kuray, DİHA muhabiri Berxwedan Yaruk, Etkin Haber Ajansı editörü Arzu Demir de gözaltına alınanlar arasında bulunuyor. Özgür Gündem ve Özgür Halk ve Demokratik Modernite dergisi de basılan yerler arasında. Derginin yayın kurulu üyesi Nahide Ermiş, Çağdaş Kaplan, Ömer Çelik, Çiğdem Aslan, Cihan Albay gözaltına alınan diğer isimlerden.

Operasyonun İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı’nın talimatıyla gerçekleştiği öğrenildi. Gözaltına alınanlar sağlık kontrollerinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülüyor. Operasyon halen devam ediyor.

Vatan Gazetesi’nin muhabiri Çağdaş Ulus’un evini de polis sabaha karşı bastığı, yapılan aramalardan sonra, Ulus’u gözaltına alındığı öğrenildi. Ayrıca Fransız Haber Ajansı AFP’nin tecrübeli fotomuhabiri Mustafa Özer de gözaltına alınan gazeteciler listesinde yer alıyor.

(Radikal – Serkan Ocak)

Sinop’ta hava, sadece ortalama yüzde 2 kirlenecekmiş! – Doğan Akın

“Sinop Hapishanesi fena değil, birkaç da ortamektep muallimi tanıdık çıktı… Sinop şehrini pek sevdim.  Türkiye’nin klasik sahil şehirlerinin manzarasını arz ediyor. Fakat Ege sahilinin cazibesinden mahrum. Hapishane şehirden daha kalabalık. (…) Burada 14 tane de komünist var, ihtilattan memnu (kimseyle görüşmelerine izin verilmeyen). Tabii isimlerini bile ağzıma almıyorum, çünkü Konya Müdde-i Umumisi benim evrakıma ‘komünist mefkûreli’ ibaresini ilave etmeyi ihmal etmemiş. (…) Mektuplarınızı İhtisas Mahkemesi’nde Zeki adresine veya doğrudan doğruya hapishaneye yazınız…

Bir fesatlık yazacak değilsiniz ya!..”

Sabahattin Ali‘nin “İki gözüm Ayşe” diyerek başladığı bu mektup 15 Mayıs 1933 tarihini taşıyor. Sabahattin Ali’nin cezaevi mektuplarında Sinop’un yeri ayrıdır. “Başın öne eğilmesin / Aldırma gönül, aldırma” dizeleriyle başlayan “Hapishane Şarkısı V”i 1933 yılında Sinop Cezaevi’nde yazmıştır.

Türk edebiyatının en önemli isimleri arasındayken 41 yaşındayken katledilen Sabahattin Ali, bugünkü Türkiye’nin kıyılarını görseydi, ihtimal Sinop için “Türkiye’nin klasik sahil şehirlerinin manzarısını arz ediyor” demezdi. Zira Sinop, Türkiye’nin, kıyıları ve ormanları henüz yağmalanmamış birkaç köşesinden biri.

Ancak Sinop’un başı nicedir belada. Coca Cola ve Efes Pilsen’i de bünyesinde barındıran Anadolu Grubu, yargı kararlarını mevzuat değişiklikleriyle aşan bir ısrarla Sinop’un Gerze ilçesinde termik santral yapmaya kararlı. Sinoplu direniyor, Gerzeli kadınlar “Sana Sinop’u vermeyeceğiz Tuncay Özilhan” diye isyan ediyor. Ancak onların isyanını, Sinop’un tek başına direnişini hak ettiği ölçüde medyada göremiyorsunuz. Göremezsiniz; zira medya patronlarının önemli bir bölümünün enerji sektöründe işleri, ciroları ve büyük beklentileri var.

Gerze’deki isyanı son olarak gündeme getiren isim, internet sitesinde (www.banuguven.com) bağımsız gazetecilik çalışmalarını yayımlayan meslektaşımızBanu Güven oldu. Güven’in yazısını ve Greenpeace ile yaptığı söyleşinin videosunu dün T24’te paylaştık.

Çevreye değil ‘çevreye duyarlı tüketiciye’ duyarlılık!

“Çevreye duyarlılık” iş dünyasında yükselen  bir değer ve kamuoyuna verilen mesajlarda, şirketlerin internet sitelerinde neredeyse istisnasız olarak bir “çevreye saygı” faslı yer alıyor.

Ancak Gerze’ye kurulması planlanan termik santral süreci de gösteriyor ki, genellikle lafta kalan bu iddia “çevreye duyarlılık”tan ziyade “çevreye duyarlı tüketicilere duyarlılık”tan öteye geçmiyor! Anadolu Grubu’nun termik santral projesi, “çevreye ve insana saygı” taahhütlerinin, sıra iştah kabartan yatırımlara gelince nasıl rafa kaldırıldığının son çarpıcı örneği.

Böyle düşünüyorum, zira Tuncay Özilhan‘ın gerek TÜSİAD Başkanlığı sırasında yaptığı açıklamalar, gerekse Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığı (örneğin Coca Cola İçecek) şirketlerin internet sitelerinde taahhüt edilen yaklaşımlara bakınca başka türlü düşünmeye olanak kalmıyor.

Özilhan’ın şirketleri: Çevreye ve insana saygılıyız

Malum, eski TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan, Gerze’ye termik santral yapmaya hazırlanan Anadolu Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı. Coca Cola İçecek’in Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğunda da Özilhan oturuyor. Şu satırlar; Coca Cola’nın sitesinden (cci.com.tr) alındı. Coca Cola İçecek’in internet sitesinin menü çubuğundaki “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” bölümünün altındaki başlıklardan birisi “Çevre.” Bakın Özilhan’ın şirketi “Çevre” bölümüne hangi satırlarla başlamış:

CCİ olarak tüm faaliyetlerimizi, çevreye olan saygımızı, doğal kaynaklara verdiğimiz değeri ve gelecek nesillerin gereksinimlerini ön planda tutarak yürütürüz. Çevreyle dost üretim süreçleri için çalışır, paydaşlarımızın bu konudaki farkındalıklarını arttırmak için işbirlikleri yaparız. Çevreye olan etkilerimizi en aza indirmeyi hedefleriz. Ancak hedefimize nasıl ulaştığımızın da, en az hedefe ulaşmak kadar önemli olduğuna inanırız. Çevreyi korumanın bu dünyada yaşayan her bireyin öz sorumluluğu olduğuna inanırız. Bu konudaki tüm çalışmalara, gelişmelere liderlik etmek CCİ çalışanları olarak, iş tanımımızın bir parçasıdır...”

Aşağıdaki satırlar da, Anadolu Grubu’nun internet sitesinde (anadolugroup.com) yer alan “Enerji Grubu” başlığının altında yer alıyor:

Anadolu Grubu, Türkiye’nin dünyada gelişmekte olan pazarlar arasında yer alması ve bu pazarda elektrik enerjisi sektörünün ön plana çıkması nedenleriyle bu sektörde yer almayı hedeflemiş ve bu yönde faaliyete başlamıştır.

Önümüzdeki dönemde de, Grup olarak enerji sektöründe Türkiye ve uluslararası pazarlarda katma değer sağlayan projelere yatırım yapılması amaçlanmaktadır.

Vizyon: Rekabetçi ve dengeli bir portföy oluşturmak suretiyle, enerji piyasasının pro-aktif ve dinamik hareket eden güvenilir grupları arasında ön sıralarda yer almak.

Misyon: Çevreye ve insana saygılı olarak katma değer yaratan, sürdürülebilir enerji portföyü oluşturmak suretiyle; enerji yatırımlarını Anadolu Grubu’nun ana sektörlerinden biri konumuna getirmek.

Özilhan: Büyüme ekolojik dengeyi tehdit ediyor

Bu memlekette “dün dündür” biliyoruz, ama birkaç satır da, Tuncay Özilhan’ın TÜSİAD Başkanı’yken yaptığı bir konuşmadan söz edelim. Tarih 14 Ocak 1993, yer Rahmi M. Koç Müzesi. Özilhan, TÜSİAD Başkanı olarak “Sürdürülebilir Gelişme İçin Çevre Platformu”nun açılışında konuşuyor:

Özellikle son 50 yılda uygulanan büyüme ve gelişme politikaları sonucu, dünyanın doğal kaynakları ekolojik dengeyi tehdit edecek şekilde bozulmaya başlamıştır. Sadece gelişmiş ülkelerde değil, çarpık yapılaşma ve yanlış sanayileşme politikalarıyüzünden gelişmekte olan ülkelerde de çevre sorunları gündemin önemli konularıarasında yer almaktadır.

Art
ık, her ülkenin başta gelen sorumluluklarından biri; büyüme ve gelişmeyi sürdürülebilir ve ekolojik açıdan kabul edilebilir bir esasa dayandırmaktır…”

Özilhan: Türkiye’de çevre sorunları ciddiye alınmıyor

“Peki AB ile üyelik görüşmelerinin eşiğine gelmiş olan Türkiye’de çevre sorunları yeterince ciddiye alınıyor mu? Geri dönüşü zor olan ekolojik düzenin bozulmasına ilişkin önlemler ne durumda? Çevre standartlarının geliştirilmesi için neler yapılıyor? Ne yazık ki, bu denli hayati önem taşıyan bu konunun Türkiye’nin gündeminde yeterince yer bulduğunu söylemek mümkün değil.

Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama olanağını tehlikeye düşürmeden, bugünün ihtiyaçlarını sağlayacak olan bir gelişme olan sürdürülebilir gelişme, büyüme stratejilerinde temel almamız gereken en doğru yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.”

Özilhan: Bu dünyadan başka gidecek yerimiz yok

“Sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu bir gelişme modeli beraberinde katılmcılığı da getirdi. Devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları da karşılıklı iletişimin artması, görüş alışverişinin hızlanması ve iş bölümünün güçlendirilmesi için biraraya gelmeye başladı.

Bu dünyadan başka gidecek başka yerimiz olmadığını akıldan çıkarmadan, bir anlamda evimiz sayılan bu gezegeni, sürdürülebilir ve çevre ile uyumlu bir gelişmeyle daha da yaşanır kılacağımıza inanarak, bu platformun kuruluşunda emeği geçen tüm kuruluşlara teşekkür eder, saygılar sunarım.”

Tuncay Özilhan’ın TÜSİAD Başkanı olarak yaptığı açıklama özetle böyle. Özilhan ve yönettiği şirketlerin taahhütlerindeki ortak payda “çevreye ve insana saygı”da odaklanıyor.

Peki TÜSİAD’daki konuşmasında “Bu dünyadan başka gidecek yerimiz yok” diyen Özilhan, Gerze’ye termik santral yaptırmak istemeyen Gerzelilere temiz bir çevrede yaşamaları için nereye gitmelerini öneriyor!

Santral broşüründe Yatağan savunması!

Termik santral ve santrala Rusya’dan kömür taşıyacak gemilerin yanaşacağı limanın havayı ve denizi kirletmeyeceğini, ormanı tahrip etmeyeceğini kim öne sürebilir? Anadolu Grubu’nun “Daha Aydınlık Bir Geleceğe” başlıklı Gerze Enerji Santralı (GES) broşürü bile bu konuda tuhaf ifadeler içeriyor.

Örneğin; 1,7 milyar dolara mal olması planlanan ve ekonomik ömrünün inşaat süresi hariç 45 yıl olacağı belirtilen GES broşüründe “Kötü bir örnek olarak gösterilen Yatağan Termik Santrali ile karşılaştırma yapılırsa Yatağan’ın özellikleri nelerdir?” başlığı yer alıyor. Demek ki, “çevreye ve insana saygılı” Anadolu Grubu, bölgesini mahveden Yatağan Termik Santralı’nın “kötü” olduğuna değil de “kötü gösterildiğine” inanıyor. Yatağan’ın eski teknolojisinin anlatıldığı bu başlığında tuhaf bir ifade daha var; okuyalım:

“Diğer yandan sonradan kurulmuş baca gazı arıtma tesislerinden sonra Yatağan’da soğutma kulelerinden çıkan su buharı görüntüsü dahi, toz ve kül olarak lanse edilmektedir.”

Gebze’ye santral kurmak isteyen bir holdingin Türkiye’nin korkulu rüyalarından biri olan bir santrala gösterilen tepkilere karşı vaziyet alması, Anadolu Grubu projesini Sinop için daha da korkutucu kılmıyor mu?

Hava kirliliği sadece yüzde 2 artacak!

Devam edelim. GES broşüründe “Hava” başlığı altında “Burada yakılacak kömürün çevreye etkisi ne olabilir? Duman ve külün etkisi ne olacak?” sorusu yöneltiliyor ve Anadolu Grubu şu cevabı veriyor:

“Hava Kalitesi Modelleme Çalışlması’na göre meteorolojik koşullar da dikkate alındığında GES projesinin Gerze’deki mevcut hava kirliliğine ortalama % 2’den fazla bir etkinin olmayacağı ve her halükarda standartların etkisinin altında kalınacağı belirlenmişltir.”

“Ortalama” yüzde 2’nin, kirliliğin ne zaman yüzde iki haneli rakamları aşacağı, ne zaman aşağılara inerek tutturulacağı Allah’a emanet. Broşürde bu durum “meteorolojik koşullar” olarak dile getiriliyor.


Tuhaf soru: Kimya fabrikasına tepki oldu mu?

Santralın çevre standartları dikkate alınarak seçildiği belirtilen teknolojisine ilişkin broşürdeki bölümleri ihmal ediyorum. Tam metnini, www.gerzeenerjisantrali.comadresinde okuyabileceğiniz broşürden bir alıntı daha yapalım. Anadolu Grubu, santrala çevreyi tahrip edeceği için yönelen tepkiye broşürde bir de soruyla cevap veriyor. Santralın yapılacağı Yaykıl köyünü kirleten bir tesise işaret edilen broşürde, şu soru yer alıyor, aynen aktarıyorum:

“Yaykıl köyünün içinde bir kimya fabrikası var. Gürül gürül pespembe renkte bir dumanı var. Bugüne kadar buna yönelik bir tepki oldu mu?”

Anadolu Grubu, bu sorunun altında, termik santrala tepkinin nedenini şöyle teşhis ediyor:

“(Kimya fabrikasının) Defalarca şlikâyet edildiği ama hiçbir tedbir alınmadığı söylenmektedir. Ancak bugüne kadar herhangi bir denetim veya yaptırım uygulanmadığı için insanların termik santrale daha tepkili hale gelmesine yol açtığı gözlemlenmektedir.”

Sinopluları ikna etmek için hazırlanan broşürde bile insanların tepkilerinde ne kadar haklı olduklarını gösteren bölümler var.

Var da, Sinopluların işi zor! Zira, medyanın pek görmek istemediği bir mücadelede 13 ülkede 47 tesisi bulunan, yıllık cirosu 5 milyar doları aşan ve dünyanın en büyükleriyle ortaklıkları bulunan bir devle savaşıyorlar.

Ama santralcıların da işi zor…

Öyle kolay yılmaz Sinop, aldırmaz, başı öne eğilmez!

Doğan Akın- wwwt24.com.tr

Fransa’da karaya oturan gemiden 220 ton yakıt sızdı

0

Şiddetli fırtınadan dolayı karaya oturan bir gemi, Fransa’nın kabusu oldu. Atlantik kıyısında bir plajda bulunan gemiden 220 ton yakıtın sızdığı ve sahili kirlettiği bildirildi.

Malta bandıralı, “TK Bremen” isimli geminin Fransa’nın kuzeybatı sahilindeki Brittany şehrinde, Erdeven plajının 100 metre açığında karaya oturduğu ifade edildi.

Geminin 19 kişilik mürettebatı dün sabah saatlerinde helikopterle kurtarıldı.
Morbihan bölgesi yetkililerinden yapılan açıklamada, gemiden yayılan kilometrelerce uzunluğundaki yakıtın plaja doğru ilerlemekte olduğu ifade edildi.

Erdevan plajında büyüleyici güzellikte doğal kum tepeleri ve doğal yaşam ortamı bulunuyor. Turistler bu plajı, rüzgarı ve havası için tercih ediyor.

Yetkililer yaptıkları açıklamada vatandaşlardan evlerinden çıkmamalarını istedi.

İngiltere ordusunda kesinti

0

İngiltere hükümeti, bütçeyi denkleştirebilmek için yapılan planlamalar kapsamında orduda kesintiye gitmeye hazırlanıyor.

Guardian Gazetesi‘nin duyurduğu habere göre, İngiliz ordusu önümüzdeki üç yıl içinde, en üst kademelerinden aralarında general ve amiraller de olan 700 üst düzey yetkilinin işine son verecek.

İngiltere’de halen savunma bakanlığında bu tanıma giren 3620 kadro bulunuyor.

Yapılan planlara göre 2020 yılından önce 335 üst düzey komutanın görevlerine daha son verilecek.

Guardian gazetesine göre bütçeyi denkleştirebilmek için gereken kesintileri ortaya koyan strateji belgesinde, bakanlığın üst düzey kademelerinin çok şiştiği belirtiliyor ve bir an önce harekete geçilmesi isteniyor.

Habere göre orduda bir ve üzeri yıldızı olan kadrolar da 1990 yılından bu yana üçte bir arttı.

‘Çıplak ayaklı diva’ hayatını kaybetti

‘Çıplak ayaklı diva’ olarak da anılan ünlü şarkıcı Cesaria Evora 70 yaşında hayatını kaybetti.

Atlas Okyanusunda, Kuzey Batı Afrika açıklarındaki bir adalar ülkesi olan Cape Verde’de dünyaya gelen Evora, şarkılarını Afrikalı hemcinslerine destek için çıplak ayakla seslendirmeyi tercih ettiğini ifade ediyordu.

Cesaria Evora ilk albümünü 1988’de çıkardı. 50’li yaşlarında şöhreti yakalayan Evora, şarkılarının çoğunu ülkesinin yerel dilinde söylemesine rağmen, sesinin sıcaklığı ile dünyanın her köşesinde geniş bir hayran kitlesi edindi.

Sonraki yıllarda Dünya’yı dolaşıp aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bir çok ülkede konserler veren Evora, 2003 yılında Güncel Dünya Müziği kategorisinde “Aşkın Sesi (Voz d’amor)” adlı albümüyle Grammy ödülüne layık görüldü. Çıplak ayaklı diva ayrıca ülkesinin “Kültür Elçisi” olarak seçildi.

Özellikle hüzünlü parçalarıyla tanınan sanatçının şarkıları, Portekiz Fado’larından Küba ve Afrika müziklerine uzanan geniş bir yelpazeyi yansıtıyor.

Saab iflas başvurusunda bulundu

İsveçli otomobil üreticisi Saab, mahkemeye iflas başvurusunda bulundu.

Vanersborg Bölge Mahkemesi, Saab Automobile’in sahibi Hollandalı Swedish Automobile’in Üst Yöneticisi Victor Muller’in, Saab’a potansiyel Çinli yatırımcılardan taze kaynak sağlamada başarısız olunması üzerine, mahkemeye şirketin iflas başvurusunu yaptığını açıkladı.

Swedish Automobile’in, Saab’ın önceki sahibi Amerikalı General Motors’un (GM) başı dertteki markayı kurtarmak için sunulan bütün önerileri çevirmesinden sonra iflas başvurusunda bulunmaya karar verdiği belirtildi.

GM’nin tutumunun, Çinli Zhejiang Youngman Lotus Automobile şirketinin, Saab’ın yeniden organize edilmesinde finansman sağlanması görüşmelerinden çekildiği anlamına geldiği kaydedildi.
GM, Çinli otomotiv üreticilerinin teknoloji lisanlarına ulaşmasını istemiyor.

Swedish Automobile, mahkemenin iflas başvuru dosyasını onaylamasını ve kısa sürede Saab Automobile için yediemin atamasını beklediğini bildirdi.

Saab, Eylül ayında da iflas korumaya başvurmuş, Vanersborg Bölge Mahkemesi, para sıkıntısı çeken şirketin, daha fazla fonu nasıl garanti edeceği ve operasyonlarına nasıl devam edeceğinin açık olmadığı ve iflas koruma başvurusunun işlemeyeceği gerekçesiyle başvuruyu reddetmişti.

Tedarikçileri, ödeme yapılmadığı için yedek parça teslimatlarını durdurunca Saab, nisan ayında İsveç Trollhattan’daki fabrikasında üretimi askıya almak zorunda kalmıştı.

Saab, geçen yıl General Motors tarafından Swedish Automobile’e 74 milyon dolar nakit, 326 milyon değerinde imtiyazlı GM hissesi karşılığında satılmıştı.

Şirket, geçen yıl yalnızca 30 bin araç satabilmişti.

(Ajanslar)

Dink Ailesi’nin avukatına hapis cezası

Hrant Dink’in öldürülmesinde ihmali olduğu gerekçesiyle yargılanan Ali Öz’ün avukatının açtığı hakaret davası sonuçlandı.

Trabzon’da Hrant Dink’in öldürülmesinde ihmali olduğu suçlamasıyla yargılanan Albay Ali Öz’ün avukatı Ali Sürmen’in, duruşma çıkışı tartışma sırasında kendisine, “Siz de adam öldürmeyi iyi bilirsiniz değil mi ?” dediği iddiasıyla Dink ailesinin avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu hakkında açtığı hakaret davası sonuçlandı. Mahkeme, Bakırcıoğlu’nu 1 yıl hapis cezasına çarptırdı ancak hükmü 5 yıl erteledi.

Hrant Dink’in öldürüleceğini bildikleri halde gerekli önlemi almamak ve görevi ihmalle suçlanan, Dink ailesinin de haklarında suç duyurusunda bulunduğu dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve istihbarat şubesinde görevli 7 askerin yargılandıkları davanın üçüncü duruşması 23 Ekim 2009 günü Trabzon 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

’SİZ DE ADAM ÖLDÜRMEYİ İYİ BİLİRSİNİZ DEĞİL Mİ?’ SÖZÜNE HAKARET DAVASI

Duruşmanın ardından mahkeme salonundan çıkan Albay Ali Öz’ün avukatı Ali Sürmen, basın mensuplarının sorularını ‘yayın yasağı’ konulması nedeniyle cevaplamamış; ancak Dink ailesinin avukatlarından Bahri Belen, duruşmanın 25 Aralık’a ertelendiğini belirterek, istihbarat elemanlarının gizli oturumda dinleneceği açıklamasını yaptı. Belen’in basına bilgi vermesine tepki gösteren Avukat Ali Sürmen, “Şov yapmayın” diye çıkışarak avukat odasına doğru yürüyünce, Bahri Belen de, “Bir şey söylüyorsanız durup söyleyin ve cevabını bekleyin. Sokak çocukları gibi laf atıp gidiyorsunuz. Laf atıp gitmek avukatlara yakışmaz” diye yanıt verdi.

Sürmen’in, “Şov yapıyorsunuz. Niye açıklama yapıyorsunuz? Sizin zaten her şeye hakkınız var anasını satayım” sözleri üzerine devreye giren Avukat Hakan Bakırcıoğlu da, “Siz de adam öldürmeyi iyi bilirsiniz değil mi?” diye bağırdı. İki avukat arasında itişmeye varan olayı, araya giren mübaşir ve adliye çalışanları engelledi.

Bu olay sonrasında Avukat Ali Sürmen’in başvurusu üzerine Adalet Bakanlığı, Avukat Hakan Bakırcıoğlu hakkında soruşturma izni verdi. Bunun üzerine Trabzon 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde Dink ailesinin avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu hakkında, ‘Trabzonlular’a hakaret’ suçundan dava açıldı.

1 YIL HAPİS CEZASI

Trabzon 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen karar duruşmasında Avukat Ali Sürmen’in vekili Avukat Taner Sağır ile Avukat Hakan Bakırcıoğlu’nun vekili Avukat Bahri Belen hazır bulundu. Mahkeme, Türk Ceza Kanunu’nun ‘hakaret’ eylemini düzenleyen 125’inci maddesi uyarınca avukat Hakan Bakırcıoğlu’na 1 yıl hapis cezası verdi. Sanığın dana önce herhangi bir suç işlememesi, yargılama sürecindeki davranışları nedeniyle cezayı önce 10 ay hapse indiren mahkeme, sanığın tekrar suç işlemekten çekineceği hususunda olumlu kanaate varıldığını da vurgulayarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verdi. (Milliyet)

Tunceli’de ‘Alpdoğan sokağı’nın adı değiştirildi

Tunceli‘de 1938 olaylarının etkin isimlerinden Korgeneral Abdullah Alpdoğan‘ın adı bir sokaktan kaldırıldı.

Tunceli’nin Hozat ilçesi Belediye Başkanı Cevdet Konak, ilçe merkezindeki Alpdoğan sokağının adının Özgürlük sokağı olarak değiştirildiğini bildirdi.

Konak, yaptığı açıklamada, Alpdoğan adının 1947 yılında sokağa verildiğini belirterek, vatandaşlardan gelen istek üzerine, belediye meclisinin de kararıyla bu adın değiştirildiğini söyledi.

Belediye Başkanı Cevdet Konak, “Korgeneral Abdullah Alpdoğan, 1937-38 Dersim olayları sırasında binlerce insanın ölüm emrini verdiği için belediye meclisimizin aldığı kararla sokaktan adını kaldırarak buraya ‘Özgürlük’ adını verdik. Bu karar Kaymakamlık tarafından da onaylanınca caddemizin adı değişti. Ayrıca yine ilçemiz merkezindeki bir mahallenin adı olan ‘Hamidiye’ ismini de ocak ayı içerisinde belediye meclisimizde görüşerek değiştireceğiz” dedi.