Ana Sayfa Blog Sayfa 4393

Yeşiller/Sol, “Fukuşima felaketinin 2. yılında nükleerden vazgeçin!”

Yeşiller ve Sol Gelecek, 11 Mart 2011’de Japonya’da meydana gelen Fukuşima Daichi Nükleer Santrali kazasının ikinci yıldönümünde bir basın açıklaması yayınlayarak nükleer sevdasından vazgeçmemiş görünen hükümete seslendi, “Nükleerden vazgeçin”

“Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak, yıllardır Mersinlilerin, Sinopluların, uzmanların, odaların ve sivil toplum kuruluşlarının tepkilerine kulaklarını tıkayan hükümetin, bu felaketten ders almak yerine fütursuzca izlediği enerji politikalarını kınıyoruz” denilen basın açıklamasının tam metni şu şekilde

Fukuşima felaketinin 2. yılında nükleerden vazgeçin!

Bugün dünyanın insan eliyle meydana gelen en büyük felaketlerinden biri olan Fukuşima Nükleer Felaketi’nin ikinci yıl dönümü.

11 Mart 2011’de Japonya’da yaşanan deprem nedeniyle başlayan ve 10 gün boyunca kontrol altına alınamayan Fukuşima nükleer santral kazası, üç reaktörde birden çekirdek erimesine neden olarak büyük bir felakete dönüşmüş ve 1986 yılında yaşanan Çernobil Felaketi ile birlikte, Uluslararası Nükleer Kaza Skalası’nda en üst seviye olan yedinci seviyeye ulaşmıştı.

Her ne kadar Fukuşima Nükleer Santrali’ndeki durum 10 gün sonra kısmen kontrol altına alındıysa da, felaket daha uzun süre devam edecek. Kaza sonucunda salınan uzun ömürlü sezyum-134, sezyum-137 ve iyot-131 gibi radyoaktif maddeler toprağa, denize ve yeraltı sularına karıştı, rüzgârla çok uzak yerlere kadar taşındı, bütün besin zincirine girdi: Dolayısıyla geniş bir alanda bitkileri, hayvanları ve insanlığı zehirlemeye devam ediyor.

IPPNW’nin (Uluslararası Nükleer Savaşa Karşı Hekimler Birliği) geçtiğimiz hafta yayınladığı rapora göre kaza sonucunda besin zincirinden radyoaktiviteye maruz kalarak kansere yakalanması beklenen kişi sayısı 37.000; doğrudan radyasyona maruz kalarak kansere yakalanması beklenenlerin sayısı ise 82.000. Kaza ile birlikte insanların DNA’sına yerleşen radyasyonun etkilerini ise gelecek kuşaklarda gözlemleyeceğiz.

Fukuşima kazası sonucu tabii ki sadece insanlar değil tüm canlılar ve canlı yaşam zarar gördü. Ayrıca felaket sonrasında santrali işleten TEPCO şirketi ve Japon hükümetinin gerçekleri halktan gizlemek için ne kadar büyük çaba gösterdiğine tanıklık ettik. Kazanın sonuçlarına ilişkin birçok gerçek hâlâ ortaya çıkmış değil. Bu da nükleer enerji kullanımının hem yaşamın, hem de demokrasinin düşmanı olduğunu bir kez daha gösterdi.

Fukuşima Felaketi’nden sonra bütün dünya nükleer enerji kullanımını sorguladı. Almanya, Litvanya gibi ülkeler nükleer enerji kullanımını sonlandırmaya karar verdi. Çernobil’den sonra bütün nükleer reaktörlerini kapatan İtalya’da halk nükleere dönüşü referandumla reddetti. Bulgaristan yeni nükleer santral yapımından vazgeçti. Japonya’da halk kazanın ardından kapatılan nükleer santralların açılmasını istemiyor.

Bugün bütün dünya gelmiş geçmiş en büyük nükleer felaketlerden birini hatırlarken, dünyanın en kirli ve en tehlikeli teknolojisi olan nükleer enerjiye hayır diyor.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak, yıllardır Mersinlilerin, Sinopluların, uzmanların, odaların ve sivil toplum kuruluşlarının tepkilerine kulaklarını tıkayan hükümetin, bu felaketten ders almak yerine fütursuzca izlediği enerji politikalarını kınıyoruz.

Hükümete, halkın taleplerini de göz önüne alarak nükleer sevdasından vazgeçip temiz enerji projelerini geliştirmesi çağrısında bulunuyoruz.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüleri
Sevil Turan ve Arif Ali Cangı

(Yeşil Gazete)

Bursaspor taraftarı Kadıköy’de kadınlara saldırdı

Kadıköy’de yapılan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mitinginin ardından dağılan Kürt kadınlarına, Bursaspor-Fenerbahçe karşılaşması için Kadıköy’e gelen Bursaspor taraftarları saldırdı. Üç farklı noktadan saldırıda bulunan  Bursaspor taraftarlarının 1’i bıçakla olmak üzere 10’a yakın kadını yaraladığı belirtildi. Saldırganlar, kadınların bineceği otobüsleri de tahrip etti.

Saldırı, Haydarpaşa Numune Hastanesi, Tepe Natilius ve Salı Pazarı’nda gerçekleşti. Irkçı taraftarların, üç farklı yerde saldırması, saldırının daha önceden planlanmış olabileceği şüphesi gündeme getirdi.

“Kahrolsun PKK” sloganlarını atan saldırganlar, kadınların bineceği otobüsleri de tahrip etti.

Polis, Haydarpaşa’daki saldırgan taraftarları otobüse bindirerek uzaklaştırdı. Ancak, Salı Pazarı’ndaki saldırganlara polis uzun süre müdahale etmedi.

Irkçı saldırganlar polis otobüsünden de kurt işareti yapmayı sürdürdüler

Kadınlardan bir kısmı, otobüslere binerek, Salı Pazarı’ndan ayrıldı. Kalan kadınlar için de iki belediye otobüsü ayarlandı. Kadınlar belediye otobüsüyle Salı Pazarı’ndan ayrıldı.

Saldırılarda 1’i bıçakla olmak üzere 10’a yakın yaralandı. Bıçakla yaralanan kişinin 12 yaşında bir çocuk olduğu öğrenildi.

Irkçı saldırıya karşı Altıyol’da basın açıklaması

Bursasporlu ırkçı taraftarların kadın mitinginden ayrılan kürt kadınlarına saldırması ve polisin bu duruma uzun süre seyirci kalması ile ilgili bu akşam 19:00’da Kadıköy Altıyol’da kadınlar tarafından bir basın açıklaması yapılacağı belirtildi.

(Yeşil Gazete, ETHA, Turnusol)

 

5199’a karşı Ankara’dan ortak ses: Ölüm Yasasına Hayır

Pazar günü Türkiye’nin çeşitli illerinden Başkent’e gelen hayvanseverler,  5199 sayılı Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nda yapılması planlanan değişiklikleri protesto etti.

Kızılay Sakarya Caddesi’ndeki Barış Heykeli önünde toplanan hayvanseverler, “Susma haykır, kanlı yasaya hayır”, “Meclis kanlı yasanı al başına çal”, “Adil yasa istiyoruz. Kanlı yasaya hayır” şeklinde sloganlar attı.

Gitar, def ve keman gibi enstrümanların çalındığı eylemde, alkış, ıslık ve düdük sesleri de eksik kalmadı. 5199 sayılı Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nda yapılması planlanan değişiklikleri protesto eden grup içinde besledikleri Pitbull cinsi köpekleriyle eyleme katılanlar da bulunuyordu. Yaklaşık 20 pitbull sahibi, köpeklerinin zararsız olduğunu göstermek için hayvanları yan yana getirerek, bir gösteri yaptı.

Bazı hayvanseverlerin ise hayvan kılığına girdiği eylemde, Kızılay Meydanı’nda bulunan bir binanı çatısına “Soykırım yasasına hayır, gerçek hayvan koruma yasası istiyoruz” yazılı pankart asıldı.

Protesto gösterisinde hayvanseverlere Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı’nın da destek verdi. “Çarşı 5199’a da Karşı” ve “Yaşamak haktır” afişi açan Beşiktaşlılar, meşale yaktı.

Basın açıklamasında, 5199 sayılı yasa için aylardır eylem yapıldığı belirtildi. Yasada değişiklik öngören tasarının kabul edilemez olduğuna dikkat çekilerek gerekli düzenlemelerin yapılmaması halinde söz konusu yasanın “ölüm yasası” haline geleceği vurgulandı. İlgililere çağrıda bulunulan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Batı’daki uygulamaları örnek göstererek, bu yanlış yasayı haklı çıkartmaya çalışmak kabul edilemez. Gelişmiş ülkelerin yanlış uygulamalarını değil toplumumuzun vicdanına uygun uygulamalar örnek alınmalıdır. Mevcut yasanın hiçbir hayvanın esir olamayacağı ve öldürülemeyeceği bir şekle dönüştürülmesini istiyoruz.”

Fotoğraflar: Ali Serdar Gültekin

(Yurt Haber, Yeşil Gazete)

 

AB’de kozmetikte hayvan deneyine yasak

Avrupa Birliği, hayvanseverleri sevindiren kararını hayata geçiriyor.

Avrupa’da pazartesi gününden itibaren hayvanlar üzerinde denenmiş kozmetik ürünleri artık satılamayacak.

Şampuan, ruj ya da vücut losyonu… Avrupa Birliği ülkelerinde pazartesi gününden itibaren hayvanlar üzerinde denenmiş bütün kozmetik ürünlerinin satışı artık yapılamayacak.

Yasak, Avrupa Birliği ülkelerinde üretilen kozmetik ürünlerinin yanı sıra Avrupa Birliği dışından ithal edilen ürünler için de geçerli.

Avrupa Birliği ülkeleri ve Avrupa Parlamentosu, 2003 yılında vücut bakımı ürünlerinde hayvanların kobay olarak kullanılmasının durdurulması kararı almıştı. Bu karar doğrultusunda Avrupa’da 2004 yılından beri kozmetik ürünleri hayvanlar üzerinde test edilemiyor.

Avrupa Birliği’nde 2009 yılında alınan karar uyarınca da şimdi bu ürünlerin satışı tamamen yasaklanıyor.

(DW)

Hindistan: Tecavüz zanlısı ölü bulundu

Hindistan’ın başkenti Delhi’de bir tıp öğrencisinin topluca tecavüz edilerek öldürülmesiyle sorumlu tutulan zanlılardan biri hücresinde ölü bulundu.

Polis, 33 yaşındaki Ram Singh’in Tihar hapishanesinde kendisini astığını açıkladı. Ancak avukatları ve ailesi Singh’in öldürülmüş olabileceğini savundu.

Singh’in avukatı VK Anand BBC’ye yaptığı açıklamada, kendisine olayın polis tarafından bildirildiğini söyledi.

Anand, Times Now kanalına verdiği demeçte, “İntihar edeceğini gösteren hiçbir belirti yoktu. Yargılamadan memnundu, düzgünce işliyordu” dedi.

‘Oğlum intihar etmedi’

Babası Mangelal Singh de, Ram Singh’in elinin yaralı olduğunu belirterek, “Söylendiği gibi kendini asması mümkün değil.” diye konuştu.

Singh oğlunun hapishanede diğer mahkumların tecavüzüne uğradığını ve hem gardiyanlar hem de tutuklular tarafından sürekli tehdit edildiğini söyledi.

Hapishane yetkilisi Sunil Gupta, olayla ilgili soruşturma başladığını belirtti.

Singh’e bugün içinde otopsi yapılması bekleniyor.

(BBC)

Metin Serezli yaşamını yitirdi

Uzun süredir akciğer kanseri tedavisi gören Metin Serezli bu sabah saatlerinde evinde hayatını kaybetti. Serezli’nin eşi Nevra Serezli, açıklamada, sanatçının bugün 07.00 sıralarında yaşamını yitirdiğini söyledi.

Sanatçının cenazesinin salı günü öğle vakti Teşvikiye Camisi’nde kılınacak namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verileceğini ifade etti.

‘Dünya güzeli bir insandı’

Tedavi gördüğü akciğer kanseri nedeniyle 79 yaşında vefat eden tiyatro ve sinema sanatçısı Metin Serezli’nin ailesi, evlerinde taziyeleri kabul ediyor.

Sanatçının oğlu Murat Serezli, evin önünde bekleyen gazetecilere yaptığı açıklamada, babasının sabah saatlerinde vefat ettiğini söyledi.

Metin Serezli’nin yaklaşık iki yıldır akciğer kanseri tedavisi gördüğünü, son bir aydır ise durumunun kötü olduğunu ifade eden Murat Serezli, ‘‘Bugün evde taziyeleri kabul ediyoruz. Salı günü Teşvikiye Camisi’nde de öğle vakti cenaze töreni yapılacak” diye konuştu.

Serezli’nin evine gelen oyuncu Aydemir Akbaş da 32 yıllık dostunu kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını anlattı.

Üzgün olduğunu belirten Akbaş, şunları söyledi:

”Öyle böyle eğlencesine bir dostluk değil. 1,5 ay evvel 3 oyunum vardı, oyunumu getirdim. ‘Metin şunları bir oku da bir sahneye koy’ dedim. Okudu ve ‘Harika olmuş’ dedi. Dünya güzeli bir insandı. Hayatta mutlu olmak istiyorsan öyle bir arkadaş ve dost seçeceksin. Galiba sıra bize geliyor… O aklına hiç kötü şeyler getirmez, insanlara moral verirdi.”
Sanata adanan bir ömür

Tiyatro ve sinema sanatçısı Metin Serezli, sanat yaşamında çok sayıda oyun ve filmde rol aldı.

Oyunculuğunun yanı sıra seslendirme sanatçılığı da yapan Serezli, 1934’de dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü, Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümlerinde okudu. 1954’te İstanbul Üniversitesi Gençlik Tiyatrosu’nda amatör olarak oyunculuğa atılan Serezli, Erlangen, Bristol ve Avignon festivallerine oyuncu ve Türkiye delegesi olarak katıldı.

1955’te ”Dormen Tiyatro”sunun ilk oyunu olan ”Papaz Kaçtı” komedisi ile profesyonel tiyatro hayatına başlayan sanatçı, bugüne kadar tiyatrodan hiç kopmadı. Dormen Tiyatrosu, Şan Tiyatrosu, Altan Erbulak ile birlikte kurduğu ”Çevre Tiyatrosu” ve son yıllarda görev aldığı ”Tiyatro İstanbul”da 100’den fazla oyunda rol aldı, 28 oyun ve 5 müzikali yönetti.

200’den fazla radyo oyununda yönetmen ve oyuncu olarak görev alan sanatçı, 50’den fazla film çevirdi, birçok dizide oyuncu ve sunucu olarak görev yaptı.

Avni Dilligil, Afife Jale, Üniversiteler Birliği, İsmail Dümbüllü ve Lions en iyi oyuncu ödüllerinin sahibi olan Metin Serezli, iki çocuk babasıydı.

(Cumhuriyet)

 

Fukuşima’nın yıldönümünde Galata Köprüsü’nde nükleere karşı insan zinciri

Nükleer Karşıtı Platform üyeleri, Fukuşima Nükleer Santrali’ndeki kazanın 2. yıldönümünde Galata Köprüsü’nde nükleere karşı insan zinciri oluşturdu.

Karaköy’de toplanan ve “Nükleer? Hayır Teşekkürler” yazılı önlükler giyen nükleer karşıtları  “Akkuyu Fukişima Olmasın”, “Sinop Çernobil Olmasın”, “Nükleere Hayır, Yaşasın Hayat” sloganları ile Türkiye’de nükleer santral yapmak isteyen sekiz ülkenin dilinde “Nükleere Hayır” yazılı pankartı arkasında zincir oluşturdu.

Nükleer Karşıtı Platform İstanbul adına Fiden Üredi ve Özgür Gürbüz basın açıklamasını okudu. Üredi ve Gürbüz 11 Mart 2011’de yaşanan Fukuşima Nükleer Santrali kazasının etkileri ile Türkiye’de nükleer santral yapılmasının yaratacağı tehlikeleri açıklayarak nükleer santral istemediklerini vurguladı. Özgür Gürbüz,Fukuşima Nükleer Santrali’nde, dünyanın en büyük ikinci nükleer santral kazasının yaşandığını ve 160 binden fazla insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığını ifade etti.

Gürbüz, kazanın maliyetinin ilk 10 yıl için 250 milyar doları bulacağını belirterek, “Felaketin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, toprakta ve suda yüksek seviyede radyasyona rastlandığını dile getiren Gürbüz, “Bölgedeki kelebeklerde görülen mutasyon, ileriki dönemlerde yaşanacak sağlık sorunlarının en büyük göstergesi. Hükümetin nükleer tehlikeyi ciddiye almadığı ortada. Nükleer Karşıtı Platform olarak kendilerini bir kez daha uyarıyoruz. Nükleer macerasından vazgeçilsin” şeklinde konuştu.

Basın açıklamasında Mersin ve Sinop’ta nükleer santral yapılması halinde olası sızıntının tüm ülkeyi etkileyeceği de belirtildi, yüzbinlerce yıl radyoaktif kalan nükleer atıklar sorununa dikkat çekildi:

“Mersin’de yapılacak santralden çıkacak atıkların Rusya’ya gönderileceğine dair açıklamalar doğruysa İstanbul Boğazı’nda geçecek tehlikeli maddelere bir de bu atıklar eklenecek. Olası bir kazadan sonra ne Galata Köprüsü’mnde ne Marmara’da balık tutup denize girmek mümkün olmayacak” denildi

Fotoğraflar: Bülent Müftüoğlu

(Bianet, Cnn Türk, Yeşil Gazete)

 

Hindistan’daki toplu tecavüzün baş şüphelisi intihar etti

0

Hindistan’da 23 yaşında genç bir kadının toplu tecavüze uğradığı otobüsün şoförü olan şüpheli, tutuklu bulunduğu hapishanede intihar etti.

Ölüm cezasına çarptırılması söz konusu olan şüphelinin kendisini üzerindeki elbiseleri kullanarak astığı açıklandı. Tecavüz sanığı olarak tutuklanan 6 şüpheliden birisi olan otobüs şoförü Ram Singh’in ailesi ise intiharın şüpheli olduğunu öne sürdü. AP’ye konuşan Singh’in avukatı, “Ne demek kendisini öldürdü. Müvekkilim hapishanede öldürülmüştür” şeklinde konuştu.

Tecavüz mağduru genç kadının annesi ise AFP’ye yaptığı açıklamada tek isteğinin kızı için adalet olduğunu belirtti. Genç kadının 20 yaşındaki erkek kardeşi ise otobüs şoförünün mahkeme sonucunda idama mahkum olacağını bildiğini, bu nedenle kendini öldürmek yoluna gitmiş olabileceğini kaydetti.

İntihar ettiği öne sürülen Singh, Yeni Delhi’deki Tihar hapishanesine cinayet, tecavüz ve insan kaçırma suçlamaları ile konulmuştu.

Psikoterapi öğrencisi olan genç kadın ve erkek arkadaşı 16 Aralık’ta sinemadan çıktıktan sonra evlerine gitmek üzere bindikleri otobüste şoför ve şoförün arkadaşları tarafından kaçırılmış, gen kadının erkek arkadaşı dövülerek otobüsten atılmış, altı kişinin tecavüzüne ve şiddetine maruz kalan genç kadın bir hafta sonra hayatını kaybetmişti.

(Deustche Welle, T24, Yeşil Gazete, AP, AFP)

Vakıfbank Şampiyonlar Ligi Şampiyonu

Kadınlar Şampiyonlar Ligi finalinde Vakıfbank, Rabita Bakü’yü 3-0 mağlup edip şampiyonluğa ulaştı. Vakıfbank bu sonuçla kulüp tarihinde ikinci kez bu kupayı müzesine götürme hakkını elde etmiş oldu.

Avrupa’da bu sezon yenilgi almayan iki takımın mücadelesinde iyi başlayan Vakıfbank oldu. İkinci sette Rabita Bakülü Montana etkili oyunuyla takımını sürükledi ancak Vakıfbank rakibine seti vermedi. Setin son bölümüne çok iyi oynayan kırmızı-siyahlılar 25-20 ile maçta durumu 2-0’a getirdi.

Vakıfbank’ın şampiyonluk için sahaya geldiği üçüncü sete Rabita Bakü iyi başladı ve ilk teknik molayı 8-6 önde geçti. Setteki heyecanın bir saniye bile durmadığı oyunda Vakıfbank son bölüme 19-18 ile avantajı ele geçirdi. Tecrübesiyle öne çıkan Vakıfbank seti 25-23, maçı da 3-0 kazanıp şampiyonluğa ulaştı.

Bu sonuçla kadın voleybolundaki başarı geleneği bu sene de devam etmiş oldu. Rüya gibi bir sezon geçirip yenilgisiz finale gelen Vakıfbank, Rabita Bakü’yü bu yıl da yenip kupanın üçüncü yıl üstüste Türkiye’de kalmasını sağladı.

Galatasaray sonunu iyi getiremedi

Galatasaray Daikin tarihinde ilk kez katıldığı Cev Final Four'u dördüncü olarak noktaladı

Günün ilk maçı olan üçüncülük mücadelesinde ise Unendo Yamamay, Galatasaray Daikin’i tie break sonunda 3-2 mağlup etti. Sarı Kırmızılı ekip grup aşamasında Japon rakibini iki maçta da mağlup etmiş olmasına karşın finale kalamamış olmanın hayal kırıklığını üzerinden atamamış olduğu belli oluyordu.

CEV Kadınlar Şampiyonlar Ligi Final Four’un ev sahibi Galatasaray Daikin, üçüncülük maçında İtalyan ekibi Unendo Yamamay’la karşılaştı.

 

 

Tie break setinde İtalyan ekibi Galatasaray Daikin’e karşı daha az hata yapınca seti 15-11, maçı da 3-2 kazanıp Dörtlü Final’de üçüncülüğü elde etti.

(Eurosport)

ODTÜ’de Özgür Üniversite Günleri ve Üniversite Konferansı

ODTÜ öğrenci toplulukları ve temsilciliklerinin yaptığı çağrıya Türkiye’nin dört bir yanından öğrenci toplulukları ve akademisyenlerden gelen cevapların ardından Üniversite Konferansı 16 Mart Cumartesi günü toplanıyor.

“Kendi  Üniversitemizi Kuruyoruz’ sloganıyla çağırılan konferansın çağrı metninde ‘Bir üniversite düşledik: Öğrenciler, akademisyenler ve çalışanlar olarak dersleri, sanatı, bilimi, hayatı, aşkı örgütleyeceğimiz; nesnesi değil öznesi olacağımız bir üniversite mümkün! Biz gündelik ve akademik sorunlarımızın hepsini, ikincil bir unsur olarak araya koymadan bu bakış açısı ile çözebileceğimizi ve mücadelemizin özgürlüğe giden bir üniversiteyi gerçek kılacağını görüyoruz.’ ifadelerine yer veriliyor.

Konferans’ta ünversitelerdeki demokrasi,temsiliyet ve güncel üniversite sorunlarının yanı sıra, bir yaşam alanı olarak üniversiteye ilişkin barınmadan sanata kadar tüm konular özgür üniversitede tartışılacak. Bunun yanında ileriye dönük Türkiye çapında bir üniversite birlikteliğinin oluşturulmasının nasıl mümkün kılınacağı da konferansın bir diğer gündemi.

Konferans’tan önce gerçekleştirilecek Özgür Üniversite Günleri’nin beş günlük programında da  Ermenice,Kürtçe derslerinden atölyelere, film gösterimlerinden panellere kadar çeşitli etkinlikler yer alıyor. Öğrenci, akademisyen ve üniversite çalışanlarını bir araya getirecek Özgür Üniversite Günleri ve Üniversite Konferansı’na Kıbrıs ve Yunanistan’dan da katılım bekleniyor.

Ayrıntılı bilgi, program ve destekçi listesi için:  www.universitekonferansi.com/

Haber: Nesrin Yumak – ODTÜ

(Yeşil Gazete)