Ana Sayfa Blog Sayfa 2980

Hindistan’da zehirli hava oranı Dünya Sağlık Örgütü sınırlarının 30 kat üzerine çıktı!

Hindistan’ın başkenti olan ve yaklaşık 22 milyon insanın yaşadığı Yeni Delhi’de hava kirliliği kritik seviyeye ulaştı. Hindistan medyasından gelen habere göre Yeni Delhi’deki 6 bini aşkın okul, yoğun sis ve hava kirliliği nedeniyle Pazar gününe kadar tatil edildi. Ülkenin kuzey bölgelerinde gözüken sis ve hava kirliliği, görüş mesafesini düşürdüğü için meydana gelen kazalarda ölen ve yaralananlar olduğu bildiriliyor.

Hindistan’da doktorlar hava kirliliği nedeniyle halk sağlığı krizi ilan etti!

İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre zehirli hava hastaneleri de alarma geçirmiş durumda. Sir Ganga Ram Hastanesi doktorları acil durum kapsamında birçok hastayla ilgilendiklerini anlattı.

Hastanede görev yapan akciğer cerrahı Arvind Kumar, hastaların gelir gelmez astım hastalarının kullandığı medikal cihazla kısa sürede tedavi olduklarını ve gittiklerini söylüyor.

Havada ağır metaller ve diğer kanserojen maddeler Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınırların 30 kat üzerinde seyrediyor. Doktorlar bu seviyenin bir günde en az 50 sigara içilmesine denk geldiğini söylüyor.

Sigara kullanmayan kanser hastalarının sayısında artış yaşanıyor

Doktor Kumar, uzun vadede, zehirli havanın sürekli olarak kentteki kanser demografisini değiştirdiğini söylüyor. Kariyerinin başlarında, gördüğü 50-60 yaşlarındaki erkek akciğer kanseri hastalarının yaklaşık yüzde 90’ının sigara içtiğini söyleyen Kumar, son iki yıldır kendisine gelen akciğer kanseri hastalarının sigara içmediğini, hastalığın 30-40’lı yaşlarda ağırlıklı olarak sigara kullanmayan kadınlarda başladığını anlattı.

Hükümetten “gerekmedikçe evden çıkmayın” uyarısı

Hindistan’daki ABD Büyükelçiliği, Yeni Delhi’nin hava kalitesi seviyesini “tehlikeli seviye” olarak duyurdu. 500’den fazla partikül seviyesi ile kırmızı alarmların çalınmasını sağlayacak hava kirliliği, akciğer ve kalp rahatsızlıklarını başlatarak bireylerin ölümüne yol açabiliyor. Hükümet, halktan gerekmedikçe evden çıkmamalarını ve açık hava aktivitelerinden kaçınmalarını önerdi.

 

(Guardian, Yeşil Gazete)

7. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde en iyi film ödülü “Erkekler Ağlamaz”a gitti

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından 3-9 Kasım tarihleri arasında düzenlenen 7. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde ödüller dün sahiplerini buldu. Beyoğlu Atlas sinemasında Oylum Talu’nun sunumuyla gerçekleşen kapanış gecesinde Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması en iyi film ödülü Men Don’t CryErkekler Ağlamaz filmine verildi.

Festival bir hafta boyunca hem akademik toplantılarda, hem de sinema salonlarında yapıldı. Akademik toplantılarda alanlarında uzman onlarca akademisyen, adaleti terör ve darbeleri masaya yatırdı. Akademik toplantılar İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Atlas Sineması’ndaki “Sinemada Şiddet ve Şiddetin Gösterimi” ve Nişantaşı City’s Sineması’ndaki “Sinemada Gerçek ve Gerçeklik” panelleri çok büyük ilgi topladı. Bu sene ilk olarak CapTalks adı verilen panellerle de bütün bir haftaya yayılan etkinlikler düzenlendi. Atlas Sineması’nda ve Nişantaşı City’s Sineması’nda gerçekleşen film gösterimlerinde 30 uzun metraj, 10 kısa metraj ve 1 belgesel olmak üzere tam 41 film gösterildi.

Bu yıl seyirciler tarafından oylama sistemiyle verilen Habertürk seyirci ödülünü Dilek Çolak imzalı Hastabakıcı filmi kazandı. Çekilişe katılan ve kazanan seyirciler ise 2018 yılında düzenlenecek olan Suç ve Ceza Film Festivali’nde tüm filmlere ücretsiz girme hakkı elde etti.

Ödül töreni Alen Drljevic’in yönettiği Erkekler Ağlamaz filminin gösterimiyle sona erdi.

Ödüller

-7. Uluslararası Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması En İyi Film Ödülü:  Men Don’t Cry – Erkekler Ağlamaz / Alen Drljevic

-Uzun Metraj Dalında Jüri özel Ödülünü kazanan film:  Sofya Taksi /Stephan Komandarev

-Uluslararası Kısa Metraj Film Yarışması jüri özel ödülü:  Alper Kızılboğa / Cumartesi Düşü

-Uluslararası Kısa Metraj Film Yarışması Altın Terazi ödülü: İki Parça / Murat Uğurlu

-Habertürk seyirci ödülü: Hastabakıcı / Dilek Çolak

 

(T24)

Vatikan’da sigara satışına yasak geliyor

Vatikan’da Papa Francis’in talimatıyla 2018’den itibaren gümrüksüz mallar mağazasında ve süpermarkette sigara satışı yasaklanacak.

Vatikan Sözcüsü Greg Burke, Vatikan’ın insan sağlığına zarar verdiği açık olan bir faaliyetle işbirliği yapamayacağını belirtti.

5 bin kadar mevcut ve emekli Vatikan çalışanı, şu anda Vatikan’dan ucuz sigara alma hakkına sahip.

Sigara satışının, Vatikan’ın kasasına her yıl milyonlarca Euro gelir soktuğu tahmin ediliyor.

Ancak Sözcü Burke, insanların hayatını tehlikeye atıyorsa, elde edilecek herhangi bir kârın meşru olamayacağını vurguladı.

Gençliğinde akciğerlerinden biri alınan Papa Francesco sigara içmiyor.

Vatikan çalışanları ve emeklileri, eski bir tren istasyonunda bulunan ve sadece özel izinleri olanların girebildiği bir gümrüksüz satış alanından ayda beş karton sigara alabiliyor.

Vatikan çalışanı ya da emeklisi olup, sigara içmeyenlerin, sigaradan ağır vergi alınan İtalya’dan daha ucuz olması nedeniyle, arkadaşları için sigara aldıkları belirtiliyor.

 

(BBC Türkçe)

Eski Katalan Meclis Başkanı için “kefalet şartlı” tutuklama kararı

Katalonya yerel parlamentosunda 27 Ekim’de alınan tek taraflı bağımsızlık kararının ardından Başsavcılık tarafından “devlete karşı başkaldırma, ayaklanma ve kamu malını kötüye kullanmakla” suçlanan eski Katalonya Meclis Başkanı Carme Forcadell ve Divan Kurulunun 5 üyesi Yüksek Mahkemede ifade verdi.

Savcılığın “kaçma riskleri olduğu” gerekçesiyle tutuklu yargılanmaları talebini kabul etmeyen Yüksek Mahkeme Hakimi Pablo Llarena, Forcadell’in cezaevine gönderildikten sonra 150 bin euro kefalet bedelini ödemesi halinde şartlı serbest kalabileceğini açıkladı. İspanyol hakim, Divan Kurulunun 4 üyesini 7 gün zarfında her biri için 25 bin euro kefalet ödemeleri talebiyle, bir üyeyi ise şartsız serbest bıraktı.

Şartsız serbest kalan Josep Juan Noet, Katalonya yerel meclisindeki tek taraflı bağımsızlık ilanında karşı oy kullanmıştı.

 

(NTV)

İzmir’deki Mordoğan RES’lerinin imar planlarına iptal kararı

İzmir’e bağlı Karaburun Mordoğan’da yapımı süren RES projelerinin imar planları istinaf mahkemesince iptal edildi. Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları (ÇEHAV) tarafından açılan Mordoğan Egenda RES projesinin imar planlarının iptali davası yerel mahkemede reddedilmiş, dosya istinaf mahkemesine götürülmüştü. ÇEHAV adına Cem Altıparmak mahkeme kararı sonrası projenin faaliyetini durdurmasının yanı sıra ormanlık alanlardan yol genişletme için çalınan bölgelerin de ağaçlandırılması gerektiğini ifade etti.

Orman ağı projenin atardamarı

Özer Akdemir’in Evrensel’de çıkan haberine göre, RES projelerinin iptaline giden süreci özetleyen Altıparmak, şirketin proje için izinler alınırken Orman ve Su İşleri Bakanlığı‘na “Orman içi türbin ulaşım yollarının genişliği maksimum 6 metre olacaktır” şeklinde taahhütte bulunarak Bakanlık izni aldığını belirtti. Ancak iş imar planı hazırlamaya gelince, taahhüde aykırı olarak yolun genişletildiğini, 10 metre-12 metre olarak plana işlenirken, bazı yerlerde fiili olarak 20-30 metrelere varan genişlikte açıldığını dile getiren Altıparmak, “Biz bu durumun hukuka aykırı olduğunu öne sürerek imar planının iptali istedik ancak yerel mahkeme davamızı reddetti. Bunun üzerine davayı istinafa taşıdık. Projenin konumlandığı alanın ormanlık saha olduğunu, türbin ulaşım ağının projenin atardamarları olduğunu, ormanlık sahalarda da doğaya yönelik en büyük tahribatın bu ulaşım ağının açılması esnasında verildiğini, Bakanlığa 6 metre yol genişliği taahhüt edip, gerçekte 2-3 katı genişlikte yol açmanın, ormanlık sahaya verilen zararın katlanmasına yol açtığını söyledik. Oysa ormanlık sahalarda  açılacak orman içi yolların genişliğinin yasalara göre 6 metreyi geçemeyeceği hükmü var. Bakanlığın da bu yüzden açılacak yolların 6 metreyi geçmemesi şartını aradığını belirttik” dedi.

Yeni imar planı yapılmak zorunda

İstinaf mahkemesinin bu gerekçeleri kabul edilebilir bularak projenin imar planlarını iptal ettiğini kaydeden Altıparmak bundan sonra yapılması gereken işlemlerle ilgili şu bilgileri verdi: “Şimdi davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yol genişliklerinin 6 metre ile sınırlandırıldığı yeni imar planları yapmak zorunda. Bu yapılana kadar da o projenin faaliyetine devam etmesi hukuken mümkün değil. Aksi halde Bakanlık ve firma görevlileri suç işlemiş olurlar.”

 

(Birgün)

Küresel kömür çıkış listesi: Türkiye, planlanan kömürlü santralde dünya üçüncüsü

Dünya’nın en kapsamlı kömür şirketleri veri tabanı olan, “Küresel Kömür Çıkış Listesi” yayınlandı.

Madencilikten, elektrik sektörüne kadar kömür tedarik zincirindeki tüm firmaları içeren listede, Türkiye’den özellikle EUAS dikkat çekiyor.

Almanya’nın Bonn’ kentinde devam eden Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Toplantısı’nın (COP23) bugün gerçekleşen 4. gününde, çevre STK’sı Urgewald ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, termik kömür tedarik zincirine katılan şirketlerin listelendiği kapsamlı bir  veri tabanı olan “Küresel Kömür Çıkış Listesi”ni (GCEL-Global Coal Exit List) yayınladı.

Urgewald, kömürden çıkışı kolaylaştırın başlıklı bir animasyon filmi de hazırladı.

Öncelikle finans şirketlerini kömüre yatırım yapan şirketler hakkında bilgilendirmek için hazırlanan listede, kömür arama ve madencilik, kömür ticareti ve taşımacılığı, kömürlü elektrik üretimi ve kömürlü termik santral inşaatı alanlarından 770’den fazla şirket bulunuyor.

Küresel düzeyde hazırlanan listede Türkiye’deki kömür yatırımları da yer alıyor.

Türkiye, Çin ve Hindistan’ın ardından, dünyanın en fazla planlama aşamasında kömür projesine sahip ülke

Türkiye, Çin ve Hindistan’ın ardından, dünyanın en fazla planlama aşamasında kömür projesine sahip ülke. Global Coal Exit List (GCEL)’de yer alan 34 Türk şirketinden 24’ü yeni kömürü termik santral kurmak istiyor. GCEL, Türkiye’deki yeni kömürlü termik santral projelerinde yer alan 7 yabancı şirket de tespit etti. Tüm bu planlar gerçekleştiği takdirde, Türkiye’nin kömürlü termik santral kurulu gücüne 69.492 MW eklenecek. Bu, 4 misli bir artışı anlamına geliyor. Bu projelerin büyük kısmına etkilenen yerel topluluklar tarafından itiraz ediliyor.

3,159 MW kömürlü termik santral kurulu gücüne sahip EÜAŞ, Türkiye’nin en büyük elektrik şirketi. 5.800 MW gücünde yeni kömürlü termik santral planlarıyla EÜAŞ, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük kömürlü termik santral işletmesi. EÜAŞ Türkiye’nin en büyük linyit rezervine de sahip; 4.8 milyar ton kömürü barındıran Afşin-Elbistan Havzası Türkiye’nin toplam linyit kaynaklarının %33’ünü teşkil ediyor.

Dünya haritası üzerinde kömürlü termik santral planlanan yerler

Urgewald Direktörü Heffa Schuecking:” Küresel Kömür Çıkış Listesini finans endüstrisine hangi şirketlerden yatırımlarını çekmeleri gerektiğini gösteren kısa bir liste sunmak için geliştirdik. Bankalar ve yatırımcılar kömür sektöründeki yatırımlarını hızlı bir şekilde ve tamamıyla durdurmadıkları sürece 1.5°C derece patikasında devam edilmesi imkansız”, açıklamasında bulundu.

İklim bilimciler kömürlü termik santrallerle elektrik üretiminden hızlı bir şekilde çıkmamız konusunda hemfikir ancak halihazırda planlanmakta olan 1.600 yeni kömürlü termik santral bulunmakta. Bunlar kurulduğu takdirde, dünyadaki kömürlü termik santral kurulu gücünü %42.7 oranında arttıracak. GCEL bu planların arkasındaki şirketlerin %87’sini tespit ediyor ve aynı zamanda kömürden yatırımların çekilmesine yeni bir bakış açısıyla yaklaşılması gerekliliğini de ortaya koyuyor. Yeni kömürlü termik santral planlayan en büyük 120 şirketten sadece yaklaşık yarısında kömürün üretilen elektrikteki payı %30’u aşıyor.

Kömür sektörü veri tabanı ve grafiklerine www.coalexit.org adresinden erişilebilirsiniz.

 

(Yeşil Gazete)

“Yeşil Ev” Karadeniz’in eşsiz doğasının simgesi oldu!

Rize’de mirasçıların anlaşmazlığı 2 katlı binayı ilgi odağı haline dönüştürdü. Kentin Atatürk ve Cumhuriyet Caddelerini birbirine bağlayan yolun tam ortasında, sarmaşıklar nedeniyle görünmez hale gelen tarihi ev büyük ilgi çekiyor.

Bina bakımsız olmasına rağmen kimse bu durumdan şikayetçi değil. Zira mahalleliye göre o eski bina Karadeniz’in, Rize’nin yeşil doğasının simgesi olarak görülüyor.

 

(CNN Türk)

[Bonn 2017] Yüzde 100 yenilenebilir enerji ile ihtiyaçları karşılayabilmek mümkün mü?

Lappeenranta Teknoloji Üniversitesi (LUT) ve Energy Watch Group’un (EWG) birlikte hazırladıkları çalışma yüzde 100 yenilenebilir elektriğe geçişin uzun dönemli bir vizyon değil somut bir gerçek olduğunu ortaya koydu. Rapor, dün Bonn’da düzenlenen İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi COP23 sırasında düzenlenen “Küresel Yenilenebilir Enerji Çözümleri” (GRESS) toplantısında sunuldu.

Rapora göre, tamamıyla yenilenebilir enerjiye dayalı bir küresel elektrik sisteminin tüm yıl boyunca ve her saatte uygulanabilirliği mümkün ve büyük oranda fosil yakıtlar ve nükleer enerjiye dayalı mevcut sistemden daha uygun maliyetli.

“Yenilenebilir enerjiye geçiş bir siyasi irade meselesine dönüştü”

Tüm mevcut yenilenebilir enerji potansiyeli ve depolama dahil tüm teknolojilerle 2050 yılına kadar tüm küresel elektrik arzını karşılamaya yetecek güvenli enerji üretimi mümkün.

Lappeenranta Teknoloji Üniversitesi Güneş Ekonomisi Profesörü ve EWG Bilim Kurulu Başkanı Christian Breyer, “Elektrik sisteminin tamamıyla karbonsuzlaştırılması, bugünkü mevcut teknolojili sistemle karşılaştırıldığında, 2050 yılında az maliyetli sistemde daha kolay olacak. Yenilenebilir enerjiye geçiş, artık teknik fizibilite ya da ekonomik rantabilite konusu olmaktan çıktı ve bir siyasi irade meselesine dönüştü”, açıklamasında bulundu.

2050’ye kadar 35 milyon istihdam

%100 yenilenebilir enerjiye geçiş, elektrik sektöründen kaynaklanan emisyonları sıfırlayacak ve enerji üretiminde yaşanan toplam kaybı çok büyük oranda azaltacak. 2050 yılına kadar, bugünün istihdam rakamlarının üzerine 17 milyon iş ekleyerek, 36 milyon kişiye iş imkanı yaratacak.

“Kömür, nükleer, doğal gaz ya da petrol kullanımın arttırılmasına yönelik her tür planın durdurulması şart”

EWG Başkanı Hans-Josef Fell açıklamasında: “Fosil yakıtlara ya da nükleere bir dolar daha yatırmak için hiçbir sebep yok. Yenilenebilir enerji etkin maliyetli enerji sağlıyor. Kömür, nükleer, doğal gaz ya da petrol kullanımın arttırılmasına yönelik her tür planın durdurulması şart. Yenilenebilir enerjiye ve gerekli depolama ve şebeke altyapılarına daha fazla yatırım kaydırılması gerekiyor. Bunların haricindeki her şey gereksiz maliyetlere ve küresel ısınmayı arttırmaya neden olacaktır”, dedi.

 

(Yeşil Gazete)

Gerze’nin ilk kadın şoförü Kezban Teyze ürettiği elektriği satamamaktan şikayetçi!

10. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı’nın (EIF) onur konuklarından biri Sinop’un Gerze ilçesine bağlı Gürsökü Köyündeki evinin bahçesine 2016 yılında 4 kW’lık güneş santrali kurarak bu konuda bölgede öncülük yapan işçi emeklisi 59 yaşındaki Kezban Karaman idi. Kongre’nin açılışında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez tarafından onur plaketi verildi. Ancak Karaman 19 adet güneş panelinden oluşan ve 3.6 KW elektrik üreten santralinden şebekeye elektrik satışı yapamıyor.

Gerze’nin ilk kadın şoförü Kezban Teyze ürettiği elektriği satmak istiyor!

Sabiha Kötek’in Enerji Günlüğü’nde çıkan haberine göre Kezban Karaman, santralinde üretilen elektriği satabilmesi için bölgede elektrik dağıtımı yapan YEDAŞ’ın kendisinden fatura kesmesini istediğini, ancak kendisinin böylesi masraflı bir durumu işçi emeklisi olarak karşılayamayacağını söyledi. Santralden bu güne kadar şebekeye 2500 kW elektrik verdiğini ifade eden Karaman, 2016 yılında kendisinden yüzde 5 pul vergisi kestiklerini ve artanını kendisine yüz, iki yüz, üç yüz lira olarak verdiklerini sözlerine ekledi.

Elektrikli bisikleti ile işlerini görüyor

1977’de Gerze’de ilk kadın şoför olan Karaman, 3-4 ay önce elektrikli bir bisiklet aldığını ve tüm işlerini elektrikli bisikletiyle yaptığını da kaydetti. Bisikletine bir de küçük güneş paneli taktırarak onun elektriğini de güneşten karşılamasını istediğini belirten Karaman, “Almanya da gördüm, herkes kendi elektriğini kendi üretmiş, onlar ileri gitmiş biz niye geri kalalım, sebep ne? Rüzgarın güneşin en alası var bizde. Nasılsa bitmeyen bir hazine bu artık. Her şey artık elektrikle oluyor. İhtiyacımız var. Mesela ben elektrikli bisikletime binip gidip işimi görüp geliyorum. Pazarıma gidiyorum, her şeyime gidiyorum. Şimdi onun üzerine bir güneş paneli koydurtmak istiyorum, dur bakalım. Kendisi üretsin kendisi kullansın.” dedi.

 

(Enerji Günlüğü)

Ekstrem sporcusu 385 yıl sonra Galata Kulesi’nden atladı!

Hezarfen Ahmet Çelebi’nin taktığı kanatlarla 1632 yılında Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçtuğu söylenir.

https://www.youtube.com/watch?v=Zr_mF6PFpx8

Video: Gazete Duvar

Bu efsane uçuşun bir benzeri 385 yıl sonra tekrarlandı.

European Outdoor Film Tour tarafından düzenlenen etkinlikler kapsamında ekstrem sporcusu Cengiz Koçak, bugün Galata Kulesi’nden serbest atlayış olarak bilinen ‘base jump’ atlayışı yaptı.

36 metre yükseklikten “Hezarfen’e selam olsun” diyerek kendini aşağıya bırakan Koçak başarılı bir şekilde yere indi.

Ekstrem sporcusu Cengiz Koçak, Hezarfen Ahmet Çelebi’den sonra Galata Kulesi’nden atlayan ikinci kişi oldu.

Takma kanatlarla İstanbul üzerinde ilk uçuş: Hezârfen Ahmed Çelebi (1609-1640) Kaynak: @IstanLOOK

(Yeşil Gazete)