Ana Sayfa Blog Sayfa 2492

Trabzon-Araklı’da HES taşkını: 6 kişi öldü, kayıplar var

Trabzon’da meydana gelen sel ve HES borusu patlaması sonucunda 6 kişi hayatını kaybetti. Kaybolan 4 kişiyi arama çalışmaları devam ediyor.

Trabzon’un Araklı ilçesinde sel, bir hidroelektrik santral (HES) borusunu patlattı. 6 kişinin hayatını kaybettiğini açıklayan Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, “6 vatandaşımızın cesedine ulaştık. Tahmini de 4 tane şu an ulaşamadığımız vatandaşımız görünüyor” dedi. Belediye çalışanı 1 kişinin de yaralandığı öğrenildi.

Valilik, Araklı’nın Çamlıktepe Mahallesi’nde meydana gelen selde  mahsur kalanlar için arama ve kurtarma faaliyetlerinin devam ettiğini açıkladı.

Selde, yollar da ulaşıma kapandı. Bir çok mahalleye karadan ulaşılamıyor. Suya kapılan araç ve iş makinelerinin sürüklendiği afette, ilçedeki okul, işyerleri ve evler sular altında kaldı.Yıkılan evlerin enkazında kalanlar olabileceği belirtilirken, kurtarma ekiplerinin havadan bölgeye ulaşabilmesi için askeri helikopterler talep edildi. Ekipler karadan bölgeye ulaşmak için çalışma yürütüyor.

Valilikten yapılan açıklamada 4 ev ve iş yerinin yıkıldığı ve Yeşilyurt Mahallesi’nin de selden etkilendiği ifade edildi. Olayla ilgili Araklı Kaymakamlığı’nda Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu başkanlığında kriz masası oluşturulduğu açıklandı.

Trabzon yerel basınındaki haberlere göre yoğun yağışın ardından patlayan HES borusu da selin şiddetini artırdı..

Vali Ustaoğlu: Yıkılan evlerdeki vatandaşlarla ilgili net bilgi yok

Saat 14.00 sularında Çamlıktepe ve Yeşilyurt mahallelerinde yoğun yağış meydana geldiğini anlatan Vali Ustaoğlu, “Gerek köy muhtarımızla gerek köyde oturan başka vatandaşlarımızla telefon irtibatlarımızı kurduk. Muhtarımız da az önce ifade ettiğim ev ve iş yerlerinin yıkıldığını söylüyor ama içerisinde oturan vatandaşlarımızla ilgili çok net bilgi yok” dedi.

Tüm ekiplerle bölgede olduklarını belirten Ustaoğlu şunları söyledi: “Jandarma Genel Komutanlığımızın 30 jandarma arama kurtarma ekibi yolda, geliyor. Sahil Güvenlik Komutanlığımızın Samsun’daki helikopteri yolda şu an, geliyor. Haber alamadığımız vatandaşlarımıza yönelik çalışmalarımız devam ediyor.”

Çalışmalarında ardından akşam saatlerinde açıklama yapan İsmail Ustaoğlu, “6 vatandaşımızın cesedine ulaştık. Tahmini de 4 tane şu an ulaşamadığımız vatandaşımız görünüyor” dedi.

 ‘Önceki sel için çalışma yapan işçiler de kayıp’

İlçe sakinlerinden Dursun Ali Yakupoğlu, mahallelerinde önceki gün yaşanan sel afeti nedeniyle Büyükşehir Belediyesi’ne ait işçilerin iş makineleriyle bölgede çalışma yürüttüğünü, işçilerin sel nedeniyle yıkılan binanın altında bulunan dükkanda mola verdikleri sırada sele kapıldıklarını öne sürdü. Yakupoğlu şöyle konuştu:  “Bir kaç gün önce yine bir sel afeti oldu. Belediye işçileri orada çalışıyordu. Öğle paydosu verip dükkâna girmişler. Daha sonra yağmur yağdı, sel geldi, hepsini aldı götürdü. Benim orada üç katlı evim vardı, komple yıkılmış. 7-8 tane ev yıkılmış. Umarız kötü haber gelmez.”

Aileler hastaneye akın etti, kayıp sayısı artabilir

Yakınlarından haber alamayan aileler, ilçedeki devlet hastanesine akın etti. Hastane acil servisi önünde bekleyen kalabalık, yakınlarından gelecek iyi haberleri beklerken, aile fertlerinden bazıları da cep telefonlarıyla selin yaşandığı bölgedeki yakınlarını arayarak ulaşmaya çalıştı.

Çok sayıda vatandaşın hastaneye gelmesi, sel felaketinde kayıp sayısında artış olabileceği endişesi yarattı. Hastane önünde umutlu bekleyişlerini sürdüren ve sinir krizi geçirip fenalaşan ailelere ise sağlık çalışanları müdahale etti.

Albayrak: Zararın telafisi için destek vereceğiz

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Twitter’dan yaptığı açıklamada “Araklı’da yaşanan sel nedeniyle devletimiz selde oluşan zararın telafisi için gerekli tüm desteği verecektir” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Trabzon’a gitmek üzere yola çıktığı öğrenildi.

 

 

İstanbul Valiliği’nden Onur Yürüyüşü’ne ret

27’inci İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, Taksim’de yapılması planlanan Onur Yürüyüşü’ne izin çıkmadığını duyurdu. Valiliğin, “toplumsal tereddütlü grup” gerekçesiyle hiçbir alanda yürüyüşe sıcak bakmadığı belirtildi.

27’inci İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, Onur Haftası kapsamında gerçekleştirilecek etkinliklere ilişkin olarak basın toplantısı düzenledi. Komite adına yapılan açıklamada 27’inci İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası ve Onur Yürüyüşü için İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Ali Özyiğit ile yaklaşık yarım saat süren bir görüşme gerçekleştirildiği belirtildi. Görüşme sonucunda ise 30 Haziran tarihinde İstiklal Caddesi‘nde yürüyüş gerçekleştirme taleplerinin “Taksim’de hiçbir gösteriye izin verilmediği gerekçesiyle” reddedildiği duyuruldu.

Basın açıklamasında, vali yardımcısının Taksim değil, İstanbul’da gerçekleşecek tüm açık alan eylemleri için “toplumsal tereddütlü grup” oldukları gerekçesiyle yürüyüşe sıcak bakılmadığını beyan ettiği belirtildi.

Komite adına açıklamayı yapan Beren Azizi ret kararı sonrası İstanbul’da “2019 yılı içerisinde Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü düzenlenecek alanlar” olarak belirlenmiş Bakırköy için Valiliğe dilekçe verdiklerini ancak sürecin henüz sonuçlanmadığını belirtti.

24-30 Haziran arasında “Ekonomi ne ayol?” temasıyla gerçekleşecek 27. İstanbul Onur Haftası için yaklaşık 70 etkinlik düzenlenecek.

Onur Haftası etkinlikleri İzmir ve Antalya valiliklerince de “genel ahlaka aykırılık, milli güvenlik, kamu düzeni” gerekçeleriyle reddedilmişti.

 

 

KKTC’den Maraş açılımı

‘Hayalet Şehir’ olarak da bilinen Maraş, BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar uyarınca hem yerleşime hem de iskâna kapatılmıştı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) hükümeti, 1974’ten beri kapalı olan Maraş‘ın açılması yönünde önemli bir karar aldı. KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Maraş’a uzman bir ekibin girerek, envanter çalışması kararı alındığını açıkladı.

Bakanlar Kurulu’nun Maraş konusunu değerlendirdiğini kaydeden Özersay, “Bu konuyla ilgili bilimsel envanterlerin değerlendirileceğini” söyledi. Özersay, “Hukuken KKTC’de askeri bölge statüsünde olan kapalı Maraş’ta çalışma yapılabilmesi için Bakanlar Kurulu koşullar hakkında değerlendirme yapacak” dedi.

‘Adım atmak gerekiyordu’

Maraş’ın statüsünün netleşmesi için KKTC ve Ankara birlikte hareket etme kararı aldı. Buna göre, ilk KKTC’den uzman bir ekip Maraş’a girecek, taşınır ve taşınmaz mülklerin listesini çıkaracak.

KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay.

Ortaya çıkacak bilimsel rapor eşliğinde açıklama yapılacak. Üst düzey bir yetkili, “Kapalı Maraş konusunda artık bir adım atılması gerekiyordu. Bunun çalışması yapılacak” dedi.

10 milyar dolarlık yatırım

Maraş, Akdeniz’in Las Vegas’ı olarak biliniyordu. ‘Hayalet Şehir’ olarak da bilinen kent, BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar uyarınca hem yerleşime hem de iskâna kapatılmıştı. Maraş’ın eski haline dönüşü için yaklaşık 10 milyar doların yeterli olacağı hesaplanıyor. Kapalı Maraş’ta 1974’ten önce 10 bin yataklı 45 otel ve 60 apartman tipi otel bulunuyordu. Rum turizminin yüzde 58’i bu bölgedeydi. Kentte, 3 bin ticari birim, 99 eğlence merkezi, 143 Yönetim ofisi, 4 bin 649 özel ev, 21 banka, 24 tiyatro ve sinema, 380 bitirilmemiş inşaat, İngilizce, Yunanca ve Türkçe 8 bin 500 kitabın olduğu bir kütüphane bulunuyordu.

Hasankeyf için yeni imza kampanyası: Geç değil, barajı durdurun!

Yapılan çağrıda ‘Hasankeyf ve Dicle’nin kurtarılması için çok geç olmadan vicdanın harekete geçmesini bekliyoruz’ denildi.

Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi, Haziran 10’da su tutulmaya başlanması beklenen ancak gelen tepkiler üzerine işlemin ertelendiği Hasankeyf için yeni bir kampanya başlattı. Change.org’da açılan kampanya metninde “Arkeolojik olarak sadece %5-10 civarlarında kazının yapılabildiği, yer altında kalan arkeolojik kalıntıların gün yüzüne çıkarılabilmesi için 50-70 yıl kadar daha zamanın ancak yetebileceği kazı uzmanları tarafından vurgulandığı” hatırlatması yapılarak şunlar kaydedildi:

Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi, Haziran 10’da su tutulmaya başlanması beklenen ancak gelen tepkiler üzerine işlemin ertelendiği Hasankeyf için yeni bir kampanya başlattı. Change.org‘da açılan kampanya metninde “Arkeolojik olarak sadece %5-10 civarlarında kazının yapılabildiği, yer altında kalan arkeolojik kalıntıların gün yüzüne çıkarılabilmesi için 50-70 yıl kadar daha zamanın ancak yetebileceği kazı uzmanları tarafından vurgulandığı” hatırlatması yapılarak şunlar kaydedildi:

“Başta İstanbul olmak üzere ülkemizin birçok yerinde Ilısu Projesi’ne karşı etkinlikler yapılmaya devam edilmektedir. 11 Haziran’da change üzerinden başlatılan imza kampanyası 8 bini geçmiş ve sürekli artmaktadır. Buna her duyarlı insandan katılım bekliyoruz.”

‘Tepkiler sonucu su tutulmadı’

10 Haziran’da suların tutulmaya başlanacağı resmi makamlarca ifade edilmesine rağmen barajda su tutulmadı” hatırlatması yapılan açıklama şöyle devam etti:

“Suyun tutulmamasında, 7-8 Haziran 3’üncü Hasankeyf Küresel Eylem Günü‘nde, dünyanın farklı 35 yerinde yapılan etkinlik ve eylemler sonucunda oluşan kamuoyu baskısı etkili olmuştur. Yeni Hasankeyf konutlarındaki sorunlar, Hasankeyf yakınlarındaki büyük köprü ve yeni köy yolları gibi tamamlanmamış inşaat çalışmalarını da dikkate alırsak, 16 Haziran günü kamuoyuna yapılan açıklamadaki gibi 25 Haziran’da veya Temmuz ayında su tutulması gerçekçi değildir.

“Algı operasyonuyla mücadele edeceğiz”

“Su tutulmaya başlansa bile çok uzun süre bu göstermelik kalacaktır. Bununla amaçlanan şey, algı operasyonuyla mücadeleyi kırmaktadır. Biz umudumuzu asla kaybetmeyeceğimizi bir kere daha bu metin aracılığıyla ilan ediyoruz.

“Sonuç olarak bütün duyarlı ve demokratik kamuoyuna olan çağrımızda, insanlığın geçmişi ve hafızası olan Hasankeyf ve Dicle vadisinin kurtarılması için, çok geç olmadan insan aklının ve vicdanının harekete geçmesini bekliyoruz.”

İmza kampanyasına katılmak için TIKLAYIN 

 

Taşplak Senfoni Orkestrası kanserli çocuklar için sahne alacak

Yeşilçam tutkunları 19 Haziran Çarşamba 20.00’de Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’na (KAÇUV) destek olmak için Grand Pera Emek Sahnesi’nin büyülü atmosferinde bir araya gelecek!

Kurulduğu 2012 yılından bu yana verdiği konserlerle Yeşilçam’ın ruhunu yeniden uyandıran Taşplak Senfoni Orkestrası, sanatseverleri özlem dolu bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor.

Unutulmaz Yeşilçam Müzikleri projesi ile oldukça beğeni toplayan Taşplak Senfoni Orkestrası, Grand Pera Performans Emek Sahnesi’nin büyülü atmosferinde 7’den 70’e herkesin hafızalarında yer edinen Yeşilçam müziklerini dinleyicilerle buluşturacak.

19 Haziran Çarşamba günü saat 20.00’da gerçekleştirilecek konserin geliri Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’na bağışlanacak.

Ah Nerede’den Çöpçüler Kralı’na, Çiçek Abbas’tan Hababam Sınıfı’na, Züğürt Ağa’dan Düttürü Dünya’ya kadar Türk Sineması’nın klasikleşen birçok film müziğinin orijinallerini, Hollywood anlayışına benzer bir film-scoring tekniğiyle orkestral ortama aktaran Taşplak Senfoni Orkestrası’nın repertuarında 70’e yakın Türk filminde kullanılan 100’den fazla müzik yer alıyor. Türk Sineması için film müzikleri arşivi niteliği taşıyan Taşplak Senfoni Orkestrası’nın konserinde müzikle eşzamanlı olarak ilerleyen fotoğraflarla da dinleyiciler Yeşilçam’ın muhteşem atmosferini Grand Pera Emek Sahnesi’nde yeniden yaşayacak.

Taşplak Senfoni, kanserli çocuklara umut olacak

7 yıl önce “Taşplak sevdiği müziği çalar” sloganıyla çıktıkları Yeşilçam yolculuğuna 60 kişiden oluşan müzisyen kadrosu ile devam eden Taşplak Senfoni Orkestrası’nın konserinden elde edilecek gelirin tamamı Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’na (KAÇUV) bağışlanacak.

2000 yılında İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Servisi’nde çocukları tedavi gören aileler ve hekimlerinin bir araya gelmesiyle kurulan KAÇUV, maddi sorunları nedeniyle tedavileri aksama riski taşıyan çocukların tedavilerinde sürekliliğin sağlanması, kanserle mücadelede önemli bir ihtiyaç olan psikolojik destek ve çocuk psikolojisine uygun tedavi ortamının oluşturulması amacı taşıyor.

Yeşilçam’ın ruhu KAÇUV için uyanıyor

Orkestra şefi Neyzen Özsarı ve besteci Boran Mert’in birlikte hazırladıkları Unutulmaz Yeşilçam Müzikleri projesi eskisi kadar sıklıkla erişilemeyen ses ve müziklere hayat vermeyi hedefliyor.

Taşplak Senfoni’nin programını oluşturacak projenin öncelikli amacı son yıllardaki sosyo-kültürel değişimden büyük yara alan Yeşilçam kültürünün yeniden üretimine küçük de olsa bir katkıda bulunmak ve genç nesillerin benimsemesini sağlamak.  Şef Özsarı; bu ilke söz ile yola çıkıldığında, toplumsal hafıza adına çok önemli olan bu değerlerin kaybolup gitmesine engel olma ve bu konuda küçük de olsa bir bilinçlenme yaratabilme fırsatının projede yer alan tüm ekibi heyecanlandırdığını belirtiyor.

Repertuarında 1969-1998 tarihleri aralığında çekilmiş 70 Yeşilçam filminden, 100’ün üzerinde senfonik düzenleme bulunduran Taşplak Senfoni Orkestrası, tüm Yeşilçam âşıklarını davet ediyor.

Biletler Biletix’te ve sahne gişesinden edinilebilir.

(Yeşil Gazete)

 

Doğu Akdeniz’de gerilim tırmanıyor

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri konusunda Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ile konuştu. Çipras’ın Konsey’e, ‘Türkiye’yi kınama ve yaptırım uygulama’ çağrısı yaptığı açıklandı.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz arama faaliyetleri nedeniyle Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile yaşadığı gerilim tırmanıyor. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Avrupa Konseyi’ne ‘Türkiye’nin yasadışı faaliyetlerini çekincesiz bir şekilde kınama’ çağrısı yaptı. Çipras’ın ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Yunanistan Başbakanı’nın bugün Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ile telefonda konuştuğu belirtildi. Türkiye’nin adanın batısında yürüttüğü doğalgaz sondaj çalışmalarının kanunsuz faaliyetler olduğunu söyleyen Çipras, sondaj çalışmalarının koşulsuzca kınanmasını istedi. Yunanistan Başbakanlığı’ndan yapılan açıklamada; “Türkiye’nin uluslararası hukuku ihlal etmekte ısrar etmesi durumunda, Başbakan Çipras AB Konseyi’nin bu kanunsuz faaliyetlere dahil olanlara karşı belirli tedbirleri değerlendirmesi gerektiğini vurgulamıştır” denildi.

Kıbrıs açıklarında demirli halde bulunan Türk sondaj gemisi Fatih, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan yetkilileri tarafından Rum kesiminin ‘münhasır ekonomik bölgesinde’ olarak değerlendiriliyor. Türkiye ise bu bölgenin kendi kıta sahanlığı içinde olduğunu ve herhangi bir hak ihlalinin söz konusu olmadığını savunuyor.

Kıbrıs’tan AB’nin genişlemesine veto tehdidi

Öte yandan Kıbrıs Cumhuriyeti de Türkiye’nin sondaj faaliyetleri karşısındaki tavrını sertleştirmediği sürece Avrupa Birliği’nin (AB) genişlemesine yönelik herhangi bir anlaşmayı veto etme tehdidinde bulundu. AB üyesi 28 ülkeden bakanlar, iki Balkan ülkesiyle resmi üyelik müzakerelerinin başlatılmasını görüşmek üzere bugün Lüksemburg’da bir araya geliyor.

Diplomatların yaptığı açıklamaya göre Lefkoşa AB’den Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri konusunda daha sert yaklaşım sergilemesini talep ediyor. Kıbrıs Cumhuriyeti, bu sondajların münhasır ticari alanını ihlal ettiğini söylerken, Türkiye, bölgenin kendi kıta sahanlığında olduğunu söylüyor.

Bugün yapılacak AB bakanları toplantısının taslak açıklamasında, Türkiye’nin ‘AB’den uzaklaşmaya devam ettiği’ belirtilerek Ankara ‘yasadışı’ sondajı durdurmaya çağrıldı.

Türkiye’nin ikinci sondaj gemisi Temmuz’da Kıbrıs’ta

Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin ikinci sondaj gemisi Yavuz’u perşembe günü uğurlayacaklarını ve temmuz başında KKTC’den alınan ruhsat sahası üzerinde ilk sondaja başlanacağını söyledi.

Japonya’da konuşan  Dönmez, Fatih sondaj gemisinin ikinci sondajını Finike-1 aldı sahada devam ettiğini belirtti:  “Şu anda da sondajımız 3 bin metreleri aşmış durumda. Hedef derinliğimiz deniz seviyesinden itibaren 5 bin-5 bin 500 metre seviyesine inmek. Yaklaşık 100-120 günlük bir iş programımız var. Temmuz sonuna doğru hedeflenen noktaya ulaşmış olacağız. Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi enerji denkleminin dışına atmaya çalışanlar, Türkiyesiz realist bir çözümün olmadığının farkında ama ifade edemiyorlar.”

‘Yavuz gemisi, Perşembe yola çıkıyor

Uluslararası hukuka uygun olarak tüm işlemlerin devam ettirildiğini ve bundan sonra da kararlılıkla bunun sürdürüleceğine dikkati çeken Dönmez, “İkinci gemimiz de hazırlanmak üzere. Yavuz sondaj gemimizi perşembe günü uğurlayacağız. Şu anda tersanedeki bakım ve upgrade çalışmaları devam ediyor. Temmuz başı gibi KKTC’den almış olduğumuz ruhsat sahası üzerinde ilk sondajına başlamış olacak” diye konuştu.

 Operasyonları büyük oranda yerli personelle yaptıklarına ve yerlileşme oranının gittikçe arttığına da işaret eden Dönmez, “Hem Yavuz’la hem Fatih’le gerek Akdeniz’de gerekse Karadeniz’de bu sondajlarımıza devam edeceğiz” dedi.

Berlin’de ev kiraları donduruldu: Beş yıl zam yok

Almanya’nın başkenti Berlin’de yıllardan beri devam eden kira artışı sorununa çözüm bulundu. Sol partilerin kontrolündeki Berlin Senatosu, ev sahiplerinin önümüzdeki beş yıl boyunca zam yapmasını yasakladı.

Almanya’nın başkenti Berlin’de, kentin giderek popüler hale gelmesi sonucu ev kiralarının yükselmesine karşı düzenlenen protestolar kent meclisinde karşılık buldu. Berlin Senatosu, başkentte kiraların beş yıllığına dondurulması yönündeki öneriyi kabul etti.

Kabul edilen planda, kiralara 18 Haziran’dan (bugün) itibaren beş yıllığına zam yapılmaması öngörülüyor. Böylece ev sahiplerinin yasa yürürlüğe girmeden zam yarışına girmesinin önü kapatılıyor. Yeni kararla aynı zamanda, evde tadilat yaptıkları gerekçesiyle kira zammı isteyen ev sahiplerinin de kira artırmak için resmi onay alması gerekiyor.

Kiralar birleşmeden sonra fırladı

Berlin’de 2008’den bu yana iki katına çıkan kiralar, bir süredir Almanya’nın en önemli tartışma konularından biriydi. Almanya’nın 1990’daki birleşmesinden bu yana diğer büyük Avrupa kentlerine kıyasla kiraların düşük olduğu Berlin, öğrenciler, sanatçılar ve müzisyenler için bir çekim merkezi haline gelmişti. Ancak kentin kapitalizm merkezlerinden birine dönüşmesi, yüksek maaşlı iş imkânlarının artması ve son 10 yılda her yıl 40 bin kişinin taşınmasıyla, kent merkezindeki kiralar tavan yapmıştı.

Referandum baskısı sonuç verdi 

Başkentteki durdurulamayan kira artışı halktan tepki çekerken, son olarak mal sahiplerini mülklerini hükümete satmak zorunda bırakabilecek bir yasa ve referandum için 70 bin imza toplanmıştı.

KARARI SOL PARTİLER ALDI

Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve Linke partisinin kontrolündeki Berlin Senatosu’nda alınan karar, Almanya’nın diğer kentlerinde de yakından takip ediliyor. Federal hükümette koalisyon ortağı olan ve son dönemde oy kaybeden Sosyal Demokrat Parti, kira zammını dondurmayı ülke çapında bir politika haline getirebileceğinin sinyalini vererek, “Bütün Almanya için bir üst sınıra ihtiyacımız var” açıklaması yapmıştı.

Berlin Senatosu bugün alınan kararı bir yasaya dönüştürerek 15 Ekim’e kadar kent parlamentosuna gönderecek. Yasanın ocak ayında kabul edilmesi bekleniyor. Kararın açıklanmasının hemen sonrasında, kentte geniş portföyü bulunan emlak şirketlerinin hisselerinde düşüş yaşandığı belirtiliyor.

Bakan’dan ‘iklim grevcisi’ çocuklara Paris Anlaşması Sözü: Sırası gelir gelmez yapacağız

Çölleşmeyle Mücadele Haftası kapsamında Ankara’da TEMA’nın düzenlediği etkinliğe katılan iklim grevcisi çocuklar, Milli Eğitim Bakanı’ndan iklim krizinin müfredata girmesi, Tarım ve Orman Bakanı’ndan ise Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması sözünü aldı.

Çölleşmeyle Mücadele Haftası kapsamında, Ankara ATO Congresium’da  TEMA Vakfı’nın çocuklarla düzenlediği etkinliğe iklim grevcileri Rüya Aygüneş ile Atlas Sarrafoğlu da katıldı. Etkinliğin sonunda Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pekdemirli de salona gelerek çocukları dinledi.

9.5 yaşındaki Rüya Aygüneş bakana, Milli Eğim Bakanı Ziya Selçuk’a yazdığı mektuptan bahsetti. Aygüneş, iklim krizinin ders müfretadına girmesini istediği mektuba cevap alamadığı için Milli Eğitim Bakanı’na küstüğünü anlatması üzerine, Pekdemirli, Ziya Selçuk’u arayarak Aygüneş’le görüştürdü. Konuşmada Bakan Selçuk, bu konuyu gündemlerine alacaklarını söyledi.

Ardından Atlas Sarrafoğlu, Bakan Pekdemirli ile yaptığı konuşmada Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı Meclis’te kabul etmesini istedi. Bakan da “notumuzu aldık, sırası gelir gelmez inşallah yapacağız” yanıtını verdi.

Çocuklar aynı zamanda BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Genel Sekreteri İbrahim Thiaw ile bir görüşme gerçekleştirdi. Tihaw çocukları desteklediğini söyledi ve Türkiye’de iklim kriziyle ilgili harekete geçen çocukları görmekten mutlu olduğunu kaydetti.

Etkinlikte gerçekleştirilen Toprak ve İklim atölyesi kapsamında çocuklar eğitimci Nilay Yılmaz’ın eşliğinde, çölleşme ve toprak hakkındaki psikodrama çalışmasına katıldı.

Atlas Sarrafoğlu, yarın da İzmir’de Yaşar Üniversitesi’nde sürdürülebilirlikle ilgili bir söyleşi yapacak.

20 yılda 10 milyon kişi çölleşme yüzünden yerinden oldu

Etkinliklere hem Birleşmiş Milletler hem de Türkiye hükümetinden üst düzey katılımların olmasından dolayı duydukları memnuniyeti dile getiren TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç da yaptığı konuşmada şunları söyledi:  “Toprağın üretkenliğini kaybetmesi beraberinde kırsal fakirliğin artmasına dolayısıyla geliri toprağa bağlı olan insanların göç etmesine neden oluyor. Küresel ölçekte son 20 yılda 10 milyon kişinin çölleşme nedeniyle göç ettiği tahmin ediliyor. Çölleşme, dünyada karasal alanın %25’ini oluşturan 4 milyar hektar alanı, 168 ülkede ise 1,5 milyar insanın hayatını doğrudan etkiliyor. Her yıl 12 milyon hektar tarım arazisi (3 Konya ili büyüklüğünde) bozuluma uğruyor. Tarımsal üretimde ise gelecek on yılda %2 azalma olacağı öngörülüyor. Son beş yıldaki gözlemler her yıl ortalama 5,2 milyon hektar orman arazisinin (2 Ankara ili büyüklüğünde) azaldığını gösteriyor. “

Türkiye’de arazi üretkenliğinin azalmasında erozyonun hala en başta gelen sorun olduğuna dikkat çeken Ataç, “Ağaçlandırma, mera ıslah çalışmaları, sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, tahribata uğramış arazilerin rehabilitasyonu ve doğal varlıklarımızın korunması hepimizin görevidir. Bu sorumluluğu sadece bugün için değil, gelecek kuşaklar için de taşıdığımızı unutmamalıyız” diye konuştu.

 

COP26 için İngiltere öne çıkıyor

İtalya ile anlaştığı belirtilen ingiltere’nin 2020’de yapılacak BM’nin en önemli iklim değişikliği zirvesi olan COP26 için evsahipliği yapması bekleniyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) 2020’de yapılacak olan en önemli iklim değişikliği zirvesi olan COP26’ya hangi ülkenin ev sahipliği yapacağı konusu giderek netleşmeye başladı. İtalya ile anlaşmak üzere olan İngiltere, en güçlü evsahibi adayı. İki ülke arasında müzakere edilen bir ortaklık anlaşması uyarınca, İtalya Kasım 2020‘de yapılacak olan COP26 öncesinde gerçekleşecek olan buluşmalara ev sahipliği yapacak. İngiliz bir diplomat BuzzFeed’e, İtalya’nın İngiltere’nin başkanlığı altında gerçekleşecek olan zirvenin düzenlenmesine de yardımcı olacağını söyledi.

Son detayların çözüme ulaştırılmasının ardından, dün (17 Haziran) başlayan ve on gün sürecek olan Almanya’daki Bonn İklim Değişikliği Konferansı’nda ortak anlaşmaya dair resmi bir açıklama bekleniyor. COP26 için İngiltere, İtalya ve Türkiye yarışıyordu.

BuzzFeed News geçen ay İngiliz hükümetinin COP26’ya ev sahipliği yapma teklifinden vaz geçmesi için İtalya’da lobi yaptığını açıklamıştı.  Bir diplomatik kaynak, İngiliz Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt‘ın iki ülke arasında bir anlaşmayı güvence altına almak için İtalyan mevkidaşıyla şahsen görüştüğünü söyledi. AB’den ayrılmaya hazırlanan İngiltere, COP26’nın büyük diplomatik bir kazanım olacağı görüşünde. Ülke yöneticileri, böylece Avrupa’nın iklim politikalarında kilit rol oynamak istediğini göstermek istiyor.

İki ülke arasındaki anlaşmanın iklim uzmanları ve Avrupa hükümetleri tarafından memnuniyetle karşılanması bekleniyor.

İtalya endişe yaratmıştı

İtalya’nın iklim zirvesine ev sahipliği yapacak olması beraberinde endişeleri de getirmişti. İtalya yönetim koalisyonunda partner olan milliyetçi Lega Partisi, çevre konularında üstünkörü bir geçmişe sahip olduğu için İtalyan hükümetinin, önemli diplomatik çabaları ve küresel cepheyi koordine etme kabiliyetine ve kapasitesine sahip olamayacağına dair endişeler bulunuyordu.

Gelecek yılın toplantısı önümüzdeki 30 yıl boyunca iddialı uzun vadeli hedefler ve somut eylem planları belirlemek için kritik olarak görülüyor. Zirve, hükümetlerin 2020’de tam anlamıyla yürürlüğe girmesi beklenen Paris İklim Anlaşması kapsamında varolan taahhütlerini yerine getirdikleri anı da belirleyecek.  ABD Başkanı Donald Trump iki yıl önce müttefiklerin eleştirilerine rağmen ülkesini anlaşmadan çıkarmıştı.

Fransa ise, bir bütün olarak AB’ye 2050 hedefini gerçekleştirme çağrısında bulunuyor. Almanya ve İspanya da dahil olmak üzere diğer sekiz üye ülke şu ana kadar Paris liderliğindeki öneriyi imzalarken, Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Almanya’nın hedefi destekleme konusunda uygun davranacağını belirtti. İtalya ise teklifi kabul etmedi.

İtalya ile yapılan bir anlaşmanın İngiltere’yi gelecek yıl ev sahibi yapacak olması garanti değil. İklim uzmanları, Türkiye’nin de konferansı düzenlemeyi çok istediğini, ancak teklifinin başarılı olma ihtimalinin düşük olduğunu belirtti.

İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Yeşil Gazete Yazarı Dr. Ümit Şahin de Türkiye’nin COP26 için ev sahibi olmayı çok istediğini, ancak Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’de onaylamadığı için bunu almasının mümkün olmadığını söyledi. Şahin, Türkiye’nin aday olmakla birlikte bunu bildiği için çok bastırmadığını ifade etti.

Bonn Konferansı: Ara müzakereler

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, Katowice Taraflar Konferansı’nda (COP24) bıraktıkları yerden devam etmek ve iklim eylemlerini ve iddialarını ortaya koymak için dün Bonn’da bir araya geldi. “Ara Müzakereler” olarak da anılan görüşmelerin gündemi, “şeffaflık” ve “daha iddialı” hedefler. Toplamda 19 gelişmiş ve 9 gelişmekte olan ülke şeffaflık kapsamında seragazı emisyonlarını 2020’ye kadar azaltmak için hangi faaliyetlerde bulunacaklarını açıklayacak; iklim eylemleri ve taahhütleriyle ilgili güncel gelişmeleri sunacaklar.

4 ve 25 Haziran’da yapılacak Çok Taraflı Değerlendirme kapsamındaki gelişmiş ülkeler şunlardan ulaşıyor: Avustralya, Hırvatistan, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Lihtenştayn, Malta, Monako, Norveç, Polonya, Romanya, Rusya, Slovenya, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık.

İklim eylemlerini Görüşlerin Kolaylaştırıcı Paylaşımı altında sunacak olan gelişmekte olan ülkeler ise şöyle: Ermenistan, Brezilya, Nijerya, Kore Cumhuriyeti, Güney Afrika, Tayland, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Uruguay ve Vietnam.

 

 

4’üncü Yenilenebilir Enerji Kooperatifi Konferansı’nda gündem yerel yönetimler

Troya Çevre Derneği tarafından dördüncüsü düzenlenen Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri Konferansı, Heinrich Böll Stiftung’un desteği ve Yeşil Düşünce Derneği’nin katkıları ile 15 Haziran Cumartesi günü Milas Belediyesi ve Karia Enerji Kooperatifi ev sahipliğinde gerçekleşti. Bu seneki konferansın konusu Yerel Yönetimler ve Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri oldu.

Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de birçok belediye ve yerel girişim, yenilenebilir enerji yatırımları ile karbon salımını azaltmak ve kentleri daha yaşanır kılmak için çalışmalar yürütüyor. Bu hareketler özellikle yerelde yaşayanların kurup hayata geçirdikleri Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri ile de farklı boyutlarda ilişkiler kuruyor. Bu nedenle  konferans serisinin bu yılki teması Türkiye’deki yerel yönetimlerin yaptıkları Yenilenebilir Enerji yatırımları ve Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri ile kurdukları ilişkiler olarak belirlendi.

Belediyelerden, yerel kooperatiflerden ve derneklerden çeşitli katılımlarla gerçekleştirilen konferansta Türkiye, Almanya, Hırvatistan, Yunanistan ve Danimarka’daki mevcut durumlar, hayata geçirilmiş örnekler ve bu süreçlerdeki deneyimler aktarıldı.

Konferansı destekleyen kurumlar arasında; REScoop, Açık Radyo, RCDA (Kırsal Toplulukları Geliştirme Ajansı), Troya Enerji Kooperatifi, Yeşil Gazete, Günder, Karia Enerji Kooperatifi, Milas Belediyesi, Milas Ticaret ve Sanayi Odası ile Türkiye Barolar Birliği de yer aldı.

3E krizine çözüm: Üreten belediyecilik

Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nden Menekşe Kızıldere’nin moderatörlüğünde başlayan ilk oturumda Çanakkale Belediyesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Denizli’ye bağlı Bozkurt Belediyesi temsilcileri yenilenebilir enerji alanında yaptıkları yatırımları ve projelerini katılımcılarla paylaştılar. ILO (BM Uluslararası Çalışma Örgütü) Kooperatifler Birim Yöneticisi Simel Esim ve Girit Teknik Üniversitesi’nden Prof. Theocharis Tsoutsos da etkinliğe video mesajlarıyla katıldı.

ILO’dan Esim video mesajında kooperatiflere verdikleri desteklere değindi. Esim, güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerjiye bütün dünyada ILO tarafından yapılan yatırımlardan ve temiz enerjiye geçiş sürecinde kooperatiflerin öneminden bahsetti.

Girit Teknik Üniversitesi’nden Tsoutsos da, Dr. Watt Enerji verimliliği eğitim programını ve REScoop üyeleri için geliştirilen enerji verimliliği çalışmalarıyla bazı üyelerde verimlilik oranının %11’i bulduğunu anlattı.

Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik, ‘3E’ krizi olarak bahsettiği, ‘Ekonomi, Ekoloji ve Enerji’ sorununa çözüm olarak ‘Üreten Belediyecilik Modeli’ni benimsediklerinden bahsetti. Güneş enerjisinin yanında, biyogaz ve biyokütle enerjilerine de yatırım yaptıklarına değinen Çelik, belediyelerinin ekonomi ve enerji bağımlılıklarını kırmak için ‘Bozkurt Enerji Kooperatifi’nin desteği ile de temiz enerjiye geçtiklerini anlattı. Çelik, çatı tipi GES’ler için imar harcı almadıklarını hatırlattı; ilgilileri her yıl düzenledikleri Enerji Festivali’ne davet etti.

Belediye’nin karbon ayak izi

Muğla Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Başkanı Aylin Giray, Muğla’nın doğal ve tarihsel dokusunu korumak adına oluşturdukları Yenilenebilir Enerji Eylem Planları’nı anlattığı konuşmasında, projelerine Muğla Belediyesi’nin karbon ayak izini çıkararak başladıklarını söyledi. Giray, ilerleyen dönemlerde de, güneş enerjisine yaptıkları yatırımlarla alacakları geri dönüşleri arttırmayı planladıklarını ve tıbbi atık tesisi projelerini hayata geçireceklerini söyledi.

Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay, Çanakkale’de artan çevre tahribatından dolayı, termik santral ve fosil yakıt kullanımını azaltmak için güneş enerjisine yaptıkları yatırımlara değindi. Fosil yakıtlardan bağımsız temiz ve yerel enerji anlayışı ile yaşam alanlarını korumaya çalıştıklarını belirten Mutluay, Ocak ayında enerji üretimine başlayan GES projelerinin hem doğaya hem de belediye ekonomilerine olumlu geri dönüşlerinden dolayı önümüzdeki süreçte rüzgâr enerjisi projelerine ve yenilenebilir enerji kooperatiflerine yapacakları yatırımları sıraladı.

Yurtdışı Örnekler

Yeşil Düşünce Derneği’nden Sevil Turan’ın moderatörlüğünde başlayan ikinci oturumda yurt dışı örnekler konuşuldu. Almanya’dan WECF (Ortak Bir Gelecek İçin Kadınlar) temsilcisi Katharina Habersbrunner, Osnabrück Belediyesi’nden Detlef Gerdts, Hırvatistan’dan ZEZ (Yeşil Enerji Kooperatifi) temsilcisi Boris Pavlin ve Danimarka Nordic Folkecenter’dan Kardelen Afrodit Adsal kurumlarının yenilenebilir enerji modellerini ve hayata geçirdikleri projeleri anlattı.

Temiz enerjiye geçişin demokratik ve kapsayıcı olması gerektiğini belirten Habersbrunner, WECF olarak toplumsal cinsiyet eşitliğine özel önem verdiklerini vurguladı. Habersbrunner, Almanya’da yenilenebilir enerji kooperatiflerinin gelişmesinde yönetmeliklerin olduğu kadar yurttaş bilincinin de çok önemli bir paya sahip olduğu kaydetti. 2050’de enerji ihtiyacının %50’sinin kırsaldan karşılanacağını öngören Habersbrunner, Münih’te bir enerji kooperatifinin kamu binalarının çatılarını kullanabildiğini kiracılık modeli üzerine yeni çıkartılan kanunu Türkiyeli paydaşlarla paylaştı.

2050’de hedef yüzde yüz yenilenebilir enerji

Osnabrück Belediyesinden Gerdts “Belediye olarak 2050’de %100 yenilenebilir enerji hedefimiz var. 1990’dan beri CO2 salınımlarımız %33 azaldı. Ne kadar enerjiye ihtiyacımız olduğunu yıllık olarak raporluyoruz.” diyerek başladığı konuşmasına örneklerle devam etti. Osnabrück yönetiminin teknolojiden de faydalanarak yurttaşlarını yenilenebilir enerji yatırımlarına yönlendirdiğini belirten Gerdts, ayrıca şehirdeki çatıların GES yatırımlarına uygunluğunu hesaplamak için araştırma yapıldığını ve bu bilgilerin yurttaşlara ücretsiz olarak sunulduğunu söyledi. Gerdts, termografik havasal araştırma projesiyle binalardaki enerji kayıplarının uydu görüntüleriyle tespit edildiğinden ve böylece enerji verimliliğini yükseltecek yalıtım yatırımlarının artırılmasının hedeflendiğinden bahsetti.

Enerji demokrasisi

Hırvatistan’dan ZEZ temsilcisi Boris Pavlin ülkelerinde kurdukları 20 üyeli Yeşil Enerji Kooperatifi kitlesel fonlama akademisini anlatarak söze başladı. İnsanların yerel yönetimlere olan güvenini de düşünerek bu fonlanma sistemine belediyeleri de dahil ettiklerini ifade eden Pavlin, bu sayede %10 tasarruf sağlandığını ve yurttaşlar için banka faizinden daha karlı bir yatırım olduğundan bahsetti.

Nordic Folkecenter’dan Kardelen Afrodit Adsal da kooperatiflerin enerji demokrasisini sağlama konusundan güçlü bir taban hareketi oluşturduğu belirtti. Danimarka’dan örneklerle devam eden Adsal, enerjisi tamamen dışa bağımlı olan ülkede, 1973’te yaşanan sert petrol krizi  ve nükleer karşıtı taban hareketinin yüzlerce gönüllüsünün ortak çabasıyla, dünyada en uzun süredir çalışan (40 yıl) rüzgâr türbini Tvindkraft’ın inşa edildiğini anlattı.

Yenilenebilir Enerji ve Bölgesel Kullanımı

Troya Çevre Derneği’nden Oral Kaya’nın moderatörlüğündeki üçüncü oturumda, Türkiye’deki yerel enerji kooperatiflerinin temsilcileri söz aldı.

Karialılar Enerji Üretim Kooperatifinden Reşat Uygun kooperatiflerle ilgili genel bir çerçeve çizdi.

Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat konuşmasında ilçenin çukur bir bölgede olduğunu ve termik santraller yüzünden hava kirliliğinin had safhada olduğunu söyledi. İklim değişikliğinden mustarip bir ilçe olduklarını belirten Tokat, bu yüzden kooperatifleşmeyi çok önemsediklerini ve gündemlerine aldıklarını kaydetti.

Çorum Yenilenebilir Enerji Kooperatifi’nden Seyfettin Zengin kuruluş süreçlerinde yaşadıklarını anlattı. Kırsal kalkınma destekleri ve öz sermaye ile yatırımlarını gerçekleştirdiklerini söyleyen Zengin, hazirandan beri üretim yaptıklarından bahsetti. Belediyenin çatılarını kullanmak için geliştirdikleri 2000 Yeşil Ev Projesi’ni de anlatan Zengin, belediyeden olumlu dönüş aldıklarını ve bu gibi sembolik adımların güzel örnekler oluşturduğunu söyledi.

Northel Enerji kurucusu Cem Yalçın ise rüzgâra yapılan enerji yatırımlarının ithalata dayalı olması sebebiyle fiyatların düşmeyeceğini ve çözümün ancak sektörde kendi bileşenlerimizi üretmek olduğuna değinerek açık inovasyon yöntemleriyle iş birliği yapmanın önemini vurguladı.

Mevzuat…

Troya Enerji Kooperatifi’nden Derya Nazan Ünverir’in moderatörlüğünde gerçekleşen son oturumda ise, 12 Mayıs’ta yayınlanan kooperatif yönetmeliğinin yeni kooperatif kurulmasının önüne çıkardığı zorluklardan, şimdiye kadar çeşitli kazanımlar sağlanmış olan kooperatiflerin işleyişlerini sekteye uğratacağından ve çözüm olarak ne yapılabileceği konuşuldu.

Temiz Enerji Vakfı’ndan Faruk Telemcioğlu “Dünyanın en büyük güneş enerji santralini yapmak bizim için önemli değil, her binanın enerjisini kendisi üretmesi önemli.” dedi.

Konferansın son konuşmacısı olan Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Gökhan Candan da Barolar Birliği Çevre Komisyonu olarak enerji kooperatiflerinin yeni hukuki kazanımlarına destek vermek için çalışacaklarını belirtti.