İstanbul’da yer alan Aydos Ormanı’nda saat 11.00’da çıkan yangın kontrol altına alındı. Yangın, arazözler ve havadan helikopter desteğiyle yaklaşık bir saatte kontrol altına alınan ormanlık alanda söndürme çalışmaları devam ediyor.
Pendik Belediyesi yaptığı açıklamada yangında yaklaşık 1.6 hektarlık ormanlık alanın zarar gördüğünü duyurdu. Açıklamada yangınla ilgili bir kişinin gözaltına alındığı belirtildi.
‘Çöp yakmak isterken yangın çıkardı’
Anadolu Ajansı’nın haberine göre açıklamada “Yapılan araştırmada şahsın aklen malul olduğu ve çöpleri yakmak isterken olayın meydana geldiği belirlenmiştir. Konuyla ilgili tahkikat devam etmektedir” ifadelerine yer verildi.
Görgü tanıklarının beyanı doğrultusunda yangının K.G. (37) tarafından çıkarıldığının anlaşıldığı belirtilen açıklamada, şüphelinin Aydos Caddesi’nde yakalandığı kaydedildi.
Artan kadın cinayetlerine ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme isteğine karşı kadınların İzmir’de gerçekleştirmek istediği yürüyüş İzmir Valiliği tarafından yasaklandı.
İzmir’de kadınlar, bugün saat 18.30’da Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanma ve yürüyüş çağrısı yapmışlardı.
Valilikten yapılan açıklamada, 2911 sayılı kanuna dayanarak yürüyüşe izin verilmeyeceği, çağrı yapılan güzergahın (Kıbrıs Şehitleri Caddesi) yürüyüş güzergahı olmadığı belirtildi.
‘Katledilen kadınların hesabını soracağız’
Yürüyüş yasağı ile ilgili sosyal medya hesaplarından açıklama yapan kadınlar ‘Özgürlük ve yaşam talebimizi susturamayacaksınız’ dediler.Açıklamada şunlar söylendi:
Biz kadınlar eril zihniyetin üzerimizde yaratmaya çalıştığı baskılar, kısıtlamalarla erkek şiddetinden korunmayı değil yaşamın ta kendisiyiz diyerek erkek şiddetini önleyen, müdahale eden İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyoruz. AKP hükümetinin İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etme ve sözleşmeyi uygulamama konusundaki tavrının sonucudur memleketteki kadın kırımı. Ve bugün kadınları engellemeye çalışanlar bu kırıma göz yummuş, teşvik etmiştir.
AKP genel başkan vekili Numan Kurtulmuş‘un ‘nasıl usulünü yerine getirerek imzalanmışsa, usulünü yerine getirerek sözleşmeden çıkılır’ sözlerine karşı biz kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmenize izin vermeyeceğiz, diyoruz. Bizler istanbul sözleşmesinin, 6284 sayılı kanunun kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. Eril söylemlerle sözleşmenin gereğini yapmayan kolluk kuvvetlerine, erkek yargıya, patriyarkaya, AKP hükümetine, hep birlikte katledilen kadınların hesabını soracağız.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmaları üzerine bugün Türkiye’nin farklı şehirlerinde eylem yapacak kadınlara gazeteci, edebiyatçı, yazar ve şair kadınlardan destek geldi.
Aralarında Erendiz Atasü, Buket Uzuner, Zeynep Oral, Latife Tekin, Necmiye Alpay, İnci Aral, Betül Dünder ve Pelin Batu’nun bulunduğu 155 kadın iktidarı İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamaya çağırdı.
‘Sessiz kalmamız mümkün değil’
Bildiride “Bizler, yazarak var olmaya çalışan kadınlar, Gülten Akın’ın ‘Yanlış mı belledim, insan sorumluluktur’ dizesini omuzlayarak İstanbul Sözleşmesi’nin ivedilikle uygulanması için sorumluluk ve yetki sahiplerini sözleşmeye taraf olmaya davet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı. Bildirinin tamamı ise şu şekilde:
Bizler, yaşadığımız toplumda kullanılan dilin; her geçen gün şiddeti çoğaltan, ayrımcı, ötekileştirici bir yere doğru hızla evrildiğine tanıklık ediyoruz. Her geçen gün çoğalan taciz, tecavüz ve ölüm vakaları ile en temel ihtiyacımız olan şiddetsiz bir toplum ideali paramparça ediliyor. Böyle bir süreçte sessiz kalmamız mümkün değil!
Geride bıraktığımız dokuz sene boyunca İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ülkelerden biri olmamıza rağmen uygulamadaki boşluklar ve kusurlar, kadın cinayetlerinin bir salgına dönüşmesine neden oldu.
‘Ölüm duvarı yükseliyor’
Sözleşmenin tartışması devam ederken Anıt Sayaç’ta öldürülen kadınları temsil eden tuğlaların sayısı hızla artıyor ve ölüm duvarı yükselmeye devam ediyor. Çünkü kadınları katledenler, çocukları istismar edenler yasal olarak hak ettikleri cezayı almayacaklarına inanıyor. Toplumsal ve hukuki yaptırımın olmayışı ile istismara, tacize, tecavüze ve öldürmeye devam ediyor, yok etmeye doymuyorlar.
‘Sözleşmeden yana taraf olun’
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun bir yaşam pratiği haline gelebilmesi için 2011 yılında imzalanmış olan sözleşmenin söz konusu her durumda uygulanması gerekirken, bugün sözleşmeden çekilmenin tartışılması kabul edilemez! Baskın erkekliğin ve erilliğin taarruzu altında yaşayamıyor, üretemiyor ve kendimiz olamıyoruz!
Oysa devletin yurttaşını önemsediğini, hiçbir şekilde ayrımcılık yapmaksızın, bütün toplumsal cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler dahil herkesin yaşam hakkını savunacağını göstermesi bakımından İstanbul Sözleşmesi tüm yurttaşlar adına bir güvencedir, yaşamdan yana taraf olmaktır.
Bizler, yazarak var olmaya çalışan kadınlar, Gülten Akın’ın “Yanlış mı belledim, insan sorumluluktur” dizesini omuzlayarak İstanbul Sözleşmesi’nin ivedilikle uygulanması için sorumluluk ve yetki sahiplerini sözleşmeye taraf olmaya davet ediyoruz.
Fotoğraf: İstanbul Sözleşmesi Yaşatır Kampanyası
155 kadın imza attı
Bildiride imzası bulunan 155 kadın ise şu şekilde sıralandı:
Mersinliler 75’inci yıl dönümünde de Hiroşima ve Nagazaki nükleer faciasını unutmuyor. Mersin Nükleer Karşıtı Platform 6 Ağustos Perşembe günü İçel Sokağı’nda bir fotoğraf sergisi düzenleyecek.
Sergi, Hiroşima’da 120 bin, Nagazaki’de 75 bin kişinin yaşamını yitirmesine binlerce insanın sakat kalmasına ve hastalıkların nesiller boyunca taşınmasına sebep olan atom bombasının yıkıcı etkisini göstermeyi amaçlıyor.
17.00 ile 20.00 saatleri arasında ziyarete açık olacak sergi sonunda ise Erbane müzik grubu sahne alacak.
Son günlerde yükseliş eğilimindeki dolar yeniden 7 TL üzerine çıktı. Güne 6,96 seviyesinde başlayan dolar, saat 12.00 civarında 7,03 TL’ye kadar yükselen dolar 13:50 itibariyle 7,01 TL’den işlem görüyor.
Euro ise 8,32 seviyesine çıkarak tüm zamanların rekoru kırdı. Euro, saat 13.50 itibariyle 8,30 TL olarak yansıdı.
Altın rekor yeniledi
Öte yandan her geçen gün rekorlarına bir yenisini ekleyen altının onsu tarihte ilk kez 2.039 dolara çıktı. Gram altın fiyatları 460 TL’yi aşarak rekor kırdı. Spot altının onsu, rekor seviyeyi görmesinin ardından 2.022-2.024 dolarda arasında dengelenmiş durumda.
Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan Big Para’ya yaptığı açıklamada altındaki yükselişe dair “Koronavirüs pandemisi, bunun ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri ve yeni bir dalganın olası riskleri, ABD’de negatif seviyelerde seyreden reel faizler ve faizlerin halen düşme eğiliminde olması, artan jeopolitik riskler ve ekonomiyi desteklemek için yeni teşviklerin gelmesi beklentisi altın fiyatlarındaki ralliyi devam ettirmektedir” değerlendirmesinde bulunuyor.
Ekonomideki riskli çevrenin insanların ‘güvenli liman’ olarak gördüğü altına yönelmesine sebep olduğunu belirten Erkan, altının önümüzdeki günlerde yükselmeye devam edebileceğini söylüyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eşine şiddet uygulamakla suçlanan HDP Muş Milletvekili Mensur Işık hakkında “eşi kasten yaralama”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “hakaret” suçlarından dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke düzenledi.
Sekiz yıla kadar hapsi istenen Işık hakkında düzenlenen fezlekenin gelecek günlerde Meclis’e gönderilmesi bekleniyor.
Partiden iki yıl uzaklaştırılmıştı
Eşi tarafından hakkında yapılan şikayetin ardından Işık hakkında, Ankara başsavcılığı soruşturma başlatmış, Ankara 1. Aile Mahkemesi’nin altı ay eşine yaklaşmama kararı vermişti.
HDP Kadın Meclisi de Işık hakkında kesin ihraç talebiyle soruşturma başlatmış, Işık iki yıl partiden uzaklaştırma cezası almıştı.
Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu, Van Gölü’nde 61 mültecinin hayatını kaybetmesine sebep olan tekne faciası öncesinde yolculuk yapan mültecilerin çekilmiş görüntülerini yayınladı.
27 Haziran tarihinde çekilmiş görüntülerin paylaşıldığı videoda sığınmacıların teknenin alt kısmında oldukları ve sıkışık halde yolculuk ettikleri görülüyor.
27 Haziran 2020 tarihinde Van Gölü'nde hayatını kaybeden sığınmacı/göçmenlerin son anlarına ait teknede çekilmiş görüntüler! pic.twitter.com/ahEplNPjZ1
— Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu (@Vaniltica) August 5, 2020
Ne olmuştu?
Van’ın Gevaş ilçesi Altınsaç Mahallesi’nde 27 Haziran’da tekneleriyle Van Gölü’ne açılan Sedat Akbaş ve Medeni Akbaş‘tan uzun süre haber alınamaması üzerine mahalle muhtarı kayıp ihbarında bulunmuştu. Yüzerek kıyıya çıkan Medeni Akbaş’ın yaklaşık 60-70 göçmeni teknesine doldurarak karşı yakaya geçirmek isterken, teknenin alabora olduğu anlaşılmıştı.
Botlarla göl ile çevresinde yürütülen arama çalışmalarında tekne Çarpanak Adası açıklarında 106,5 metre derinlikte bulunmuş ve Medeni Akbaş dahil beş kişi tutuklanmıştı.
Şu ana kadar 61 sığınmacının cesedine ulaşılan tekne faciasında arama çalışmaları sürüyor.
Güney Kaliforniya’da yer alan Cherry Valley’de çıkan orman yangını altı gündür kontrol altına alınamadı. 31 Temmuz Cuma günü çıkan yangın kısa sürede 10 bin 860 hektarlık alana yayıldı.
The Watchers’ın aktardığına göre ‘elma yangını’ olarak isimlendirilen yangın sebebiyle Riverside ve San Bernardino yerleşim yerlerinde bulunan 2 bin 500 hanede yaşayan 8 binin üzerinde kişi tahliye edildi.
Yetkililer, en az bir ev ve iki müştemilatı da içeren 12 yapının yangın sebebiyle yok olduğunu açıkladı. Herhangi bir yaralanma ve ölüm ise bildirilmedi.
Fotoğraf: NOAA/GOES-West (2 Ağustos)
Yangının yakıtı: Düşük nem ve yüksek sıcaklık
Pazartesi günü açıklama yapan yetkililer yangının bir araçta meydana gelen aksaklıktan çıkan kıvılcım ile meydana geldiğini belirtti. Yangının bu kadar hızlı yayılmasının sebebi olarak ise düşük nem ve yüksek sıcaklıklar gösteriliyor.
weather.com kıdemli meteoroloji uzmanı Chris Dolce, son birkaç gündür bölgedeki sıcaklığın mevsim normallerinin üzerinde 36 derece dolaylarında olduğunu bildirdi. Sıcaklığın bu hafta ortalamanın altına düşmesi bekleniyor ancak yine de kuru ve sıcak olacak.
Mücadele ekibinin sözcüsü Daron Wyatt “Yakıtlar orada ve olgunlaşmış durumda” ifadelerini kullandı. Yaklaşık 2 bin 600 itfaiyeci yangın söndürme çalışmalarına destek veriyor.
Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (Global Wind Energy Council, GWEC) rüzgâr sektörüne küresel ölçekte kapsamlı bir bakış sunan Küresel Deniz Üstü (Offshore) Rüzgâr Raporu‘nun ikinci baskısını yayınladı.
Raporda, bu teknolojinin küresel ölçekteki gelişmesine ilişkin güncel verilerin ve analizlerin yanı sıra, 2030’a yönelik sektör tahminleri ile gelişmekte olan pazarlara ilişkin veriler bulunuyor. Raporda ayrıca, küresel deniz üstü rüzgâr pazarının büyümesinde artış kaydetmek üzere oluşturulan destek mekanizmalarına, teknolojinin kalkınma ve istihdama etkisine, şebekeye bağlantı konusuna, maliyetlerdeki düşüş ve tedarik zinciri konularında alınan derslere de yer verildi.
Asya-Pasifik’te hızla yükseliyor
Rapora göre 2019 yılı, yeni eklenen 6,1 GW’lık kapasite ile küresel ölçekte 29,1GW’ye ulaşan deniz üstü rüzgâr santralleri için tarihteki en etkin yıl oldu.
Çin, ise, hayata geçirdiği 2,4 GW’lık yatırım ile, yeni tesislerin inşası konusunda üst üste ikinci kez liderliğini korudu. Çin’i 1,8 GW ile İngiltere ve 1,1 GW ile Almanya takip ediyor. Avrupa deniz üstü rüzgâr sektöründe hala lider konumunda, ancak Asya-Pasifik bölgesinde yer alan Tayvan, Vietnam, Japonya ve Güney Kore ile ABD pazarlarında da hızlı yükseliş yaşanıyor. Rapora göre, bu bölgelerde on yıl içerisinde önemli artış kaydedilecek.
Salgın sektöre yatırımı arttırdı
GWEC Market Intelligence’in öngörüsüne göre, 2030 yılına kadar küresel ölçekte, 6,2 GW’lık yüzer deniz üstü rüzgâr santralleri de dahil olmak üzere 205 GW’dan fazla yeni deniz üstü rüzgâr kurulu gücü eklenecek. Bu sayı GWEC’nin koronavirüs öncesinde öngördüğü tahminlerin 15 GW üzerinde. Bu da sektörün, enerji dönüşümü ve yeşil toparlanma süreçlerini güçlendirmesi bakımından oynayacağı önemli rolün göstergesi.
GWEC’in CEO’su Ben Backwell‘e göre salgın, deniz üstü rüzgar gücü sektörüne yatırımı olumlu yönde etkiledi:
Dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerin, deniz üstü rüzgâr teknolojisine yapılacak büyük ölçekli yatırımların koronavirüs nedeniyle oluşan ekonomik krizden toparlanma sürecinde istihdam yaratma ve ekonomik kalkınmayı ivmelendirmede oynayabileceği rolü fark etmesi sebebiyle, bu yatırımlar küreselleşiyor. Önümüzdeki on yıl içinde, Japonya, Kore ve Vietnam gibi gelişmekte olan ülkelerin deniz üstü rüzgâr pazarında önemli bir paya sahip olduğunu göreceğiz.
Backwell Asya, Güney Amerika ve Afrika‘da yer alan birçok ülkede, deniz üstü rüzgâr santrallerinin kurulacağı düşüncesinde:
Rapor, önümüzdeki on yıl içinde, deniz üstü rüzgâr sektöründe 900 bin yeni istihdam yaratılabileceğini gösteriyor. Bu rakam, karar vericilerin ekonomik iyileştirme kapsamında uygulayacağı stratejilerde bu sektörün büyümesini hızlandırmaları durumunda daha da artabilir. Ayrıca, her 1 GW’lık deniz üstü rüzgâr santrali, 3,5 MT CO2’nin atmosfere salınmaması anlamına geliyor. Bu durum rüzgar santrallerini, karbon salımını önleme ve birçok ülkede fosil yakıtların yerini alma yolunda var olan en etkin büyük ölçekli teknoloji haline getiriyor.
‘Küresel ölçekte enerji dönüşümünü sağlamadaki önemi artıyor’
GWEC Strateji Direktörü Feng Zhao da dünyada giderek daha fazla ülkenin deniz üstü rüzgâr santrallerinin potansiyelini fark ettiğini vurguluyor:
Piyasa büyümeye devam ettikçe, sektördeki yüzer deniz üstü rüzgâr santralleri, daha büyük ve verimli türbinler ve Power-X çözümleri gibi yenilikler, yeni kapılar açmaya ve pazarlar geliştirmeye başlayacak. Deniz üstü rüzgâr enerjisi endüstrisinin, küresel ölçekte enerji dönüşümünü sağlamadaki önemi giderek artıyor.
Deniz üstü rüzgâr teknolojisinin etkin maliyetli, ölçeklendirilebilir ve sıfır karbonlu bir teknoloji olduğunu şimdiden kanıtladığının altını çizen Zhao, endüstrinin büyüme potansiyelini en üst düzeye çıkarmak üzere; piyasa tasarımı için hükümetler ve iş dünyası arasında iş birliği geliştirilmesi, net kapasite hedefleri belirlenmesi, uzun vadeli planlarda altyapının geliştirilmesi ve işgücü gereksinimlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtiyor:
Deniz üstü rüzgâr teknolojisinin temiz enerji potansiyelinin gerçekleşmeye başladığı günümüzde, Avrupa’da deniz üstü rüzgâr sektörünün son 30 yıllık gelişiminden, dünyanın dört bir yanındaki yeni pazarlarda endüstrinin uzun vadeli başarısını ve büyümesini sağlamak amacıyla alınabilecek birçok ders bulunuyor.
Vietnam, Japonya ve Güney Kore sırada
Küresel deniz üstü rüzgâr enerjisi pazarı, 2013’den bu yana her yıl ortalama yüzde 24 büyüme kaydetti. 2019 yılının sonu itibarıyla Avrupa, deniz üstü rüzgâr sektörü için en büyük pazar olmayı sürdürüyor ve küresel ölçekteki toplam santrallerin yüzde 75’ine ev sahipliği yapıyor. Avrupa; İngiltere, Hollanda, Fransa, Almanya, Danimarka ve Polonya’nın öncülüğünde ve diğer AB ülkelerinin 10GW’ı aşkın planlarıyla, 2050 yılına kadar gerçekleştirmeyi planladığı 450 GW hedefi ile deniz üstü rüzgâr sektöründe liderliğini koruyacak.
Kuzey Amerika’da 2019 sonu itibarıyla yalnızca 30 MW’lık deniz üstü rüzgâr kurulu gücü bulunuyor. Ancak 2030 yılına kadar kurulması öngörülen 23 GW ile bu sektörün gelişimi önümüzdeki yıllarda hızlanacak. ABD’de 2024 yılına kadar büyük ölçekli projelerin hayata geçmesi bekleniyor.
Rapor, 2030 yılına kadar 52 GW’lık yeni deniz üstü rüzgâr kurulu gücünü devreye alması beklenen Çin liderliği sayesinde, Asya-Pasifik bölgesine dikkat çekiyor. Tayvan, 2025 yılına kadar 5,5 GW’lık, 2035’e kadar ise 10 GW’lık kurulu güç hedefi olan Çin’i takiben, dünyanın en büyük ikinci deniz üstü rüzgâr pazarı haline gelecek. Bölgedeki diğer pazarlar da deniz üstü rüzgâr pazarlarını genişletmeye başlıyor; Vietnam, Japonya ve Güney Kore’de sırasıyla 5,2 GW, 7,2 GW ve 12 GW’lık kapasite kurulumu öngörülüyor.
Lübnan‘ın başkenti Beyrut‘ta dün akşam yerel saatle 18.00 sularında gerçekleşen patlamada ölenlerin sayısı 100’e yükseldi. Patlamada sağlık ekipmanlarının bulunduğu depoların da yok olduğu belirtilirken, ülkede üç günlük yas, başkent Beyrut’ta ise iki haftalık olağanüstü hal ilan edildi.
Lübnan Emniyet Genel Müdürü Abbas İbrahim, patlamanın, daha önce el konulan patlayıcıların tutulduğu bir depoda meydana geldiğini söyledi. Altı yıldır limanda hiçbir güvenlik önlemi olmadan saklanan amonyum nitratın miktarının 2 bin 750 tonu bulduğu belirtildi.
Bu miktarın birkaç yüz kilo TNT’ye eşit olduğu ve patlamanın Beyrut’ta 4,5 büyüklüğünde bir deprem etkisi yarattığı söyleniyor.
Hasar yüksek seviyede
Olay yerinde incelemelerde bulunan Beyrut Valisi Mervan Abbud, burada yaptığı açıklamada, Beyrut’un felaket bölgesi haline geldiğini ve hasarın yüksek olduğunu söyledi.
Hristiyan Ketaib Partisi Genel SekreteriNizar Necaryan‘ın da patlamada hayatını kaybettiği öğrenildi.
Patlamanın ardından eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri‘nin de evinde büyük hasar oluştu. Hariri, patlama nedeniyle meydana gelen hasarın boyutunun tasvir edilemeyecek kadar büyük olduğunu söyledi ve yardım çağrısı yaptı.
The #BeirutBlast was so huge that it literally carved out a part of the land.
Beyrut’taki evlerin ve hastanelerin büyük çoğunluğunun camları da patlamayla birlikte havaya uçtu. Beyrutlular evsiz kalanlar ile evlerini paylaşmak için kısa sürede dayanışma ağları kurdu.
MTV’nin aktardığına göre Beyrut Valisi Marwan Abboud şu ana kadar en az 250 bin kişinin evsiz kaldığını açıkladı.
Çavuşoğlu: Altı Türkiye vatandaşı yaralandı
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta dün yaşanan patlamada yaralanan Türk vatandaşlarının sayısının altıya çıktığını açıkladı.
Çavuşoğlu yaptığı açıklamada, “Lübnan’daki patlamada yaralanan vatandaş sayımız altıya yükseldi. Beşi hafif yaralı, ameliyat olan bir vatandaşımızın da durumu iyiye gidiyor. Aileleriyle de iletişim halindeyiz.” dedi.
Sağlık Bakanı’ndan uluslararası yardım çağrısı
Patlama nedeniyle şehir genelinde elektrikler kesildi. Lübnan Sağlık Bakanı Hamid Hasan, çok syıda insanın kayıp olduğunu, elektrikler olmadığı için arama kurtarma çalışmalarının çok zor ilerlediğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Katar’dan Beyrut’taki patlamada yaralananlar için tıbbi yardım sağlanmasını isteyen Hasan, “Yardım uçağının ulaştırılması için Dünya Sağlık Örgütü ve sahra hastanelerinin açılması için Katar ile iletişim halindeyiz” dedi. Hasan ayrıca Beyrut’taki hastanelerin dolup taştığını ve yaralıların Beyrut dışındaki hastanelere götürülmesi gerektiğini söyledi.
Lübnan Kızıl Haçı’nın Başkanı George Kettaneh de LBCI TV’ye konuşarak yaşamını yitiren pek çok insanın enkaz altında kaldığını, hastanelerin çoğunda morgların dolduğunu aktardı. Örgüt, Twitter hesabı üzerinden yayınladığı açıklamada, kendi bünyesinde ve ülkenin farklı bölgelerinde bulunan tüm ambulansların Beyrut’a gönderildiği bilgisini paylaştı.
Türkiye yardıma hazır
BM Genel Sekreter sözcülerinden Farhan Haq, patlamanın ardından yaptığı yazılı açıklamada, “Genel Sekreter Guterres, Beyrut’taki korkunç patlamalarda yaşamını yitirenlerin ailelerine ve Lübnan hükümeti ile halkına en derin taziyelerini sunuyor” dedi. Haq, patlamada Beyrut’ta BM adına görev yapan bazı kişilerin de yaralandığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dün gece saatlerinde Lübnanlı mevkidaşı Mişel Avn ile telefonda konuştu ve taziye dileklerini sundu. Erdoğan Türkiye’nin, istenilmesi durumunda insani yardıma hazır olduğunu belirtti.
İsrail: Çatışmayı erteleme zamanı
İsrailli askeri yetkililer de patlama ile ilgilerinin olmadığını açıkladı. İsrail Ordusu‘nun Twitter hesabından yapılan paylaşımda “İsrail, güvenlik ve uluslararası kanallardan Lübnan’a insani ve tıbbi yardım göndermeyi teklif etti. Çatışmayı erteleme zamanı” denildi.
İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin yayınladığı başsağılığı mesajında “Lübnan halkının acısını paylaşıyor, bu zor dönemde tüm samimiyetle yardım elimizi uzatıyoruz” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump da, Beyaz Saray‘da gazetecilere verdiği demeçte Lübnan halkına taziye mesajını iletti ve ABD’nin Lübnan’a yardım etmeye hazır olduğunu söyledi. Trump, “Lübnan halkı ile çok iyi bir ilişkimiz var ve yardım etmek için orada olacağız. Bu korkunç bir saldırı gibi görünüyor” dedi.
Macron: Kardeşçe dayanışmamı ifade ediyorum
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda Lübnan halkına taziye mesajını ileterek, “Lübnan halkıyla kardeşçe dayanışmamı ifade ediyorum” dedi.
Fransa’nın Lübnan’ın her zaman yanında olduğunu söyleyen Macron, halihazırda Lübnan’a sevk edilen bir yardımlarının bulunduğunu kaydetti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musevi, “Haberleri büyük bir üzüntü ile takip ediyoruz. Lübnan hükümeti ve halkına başsağlığı diliyoruz ve yardıma hazırız” açıklamasında bulundu.
Trump: Saldırı olabilir
Patlamaya ilişkin Beyaz Saray’da açıklama yapan ABD Başkanı Donald Trump ise , “Generallerimizin bazıları ile görüştüm. Bunun bir saldırı olduğunu düşünüyor gibilerdi. Bu bir tür üretim patlaması falan değildi” ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Lübnan halkına yardıma hazır olduklarını söyledi.