Ana Sayfa Blog Sayfa 1992

Türkiye merkezli oyun şirketi 168 milyon dolara Zynga’ya satıldı

Dünyaca ünlü oyun geliştiricisi Zynga, Türkiye merkezli oyun firması Rollic‘i 168 milyon dolara satın aldığını duyurdu.

Zynga tarafından yapılan açıklamada Rollic’in oyunlarının 250 milyondan fazla indirildiği ifade edildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen, Zynga Üst Yöneticisi (CEO) Frank Gibeau, 2020 yılında dünya çapında en hızlı gelişen hyper-casual geliştiricisi ve yayıncılarından biri olan Rollic’in alınması ile bu alana girmekten dolayı çok heyecanlı olduklarını söyledi.

Kalan yüzde 20 de üç yıl içinde alınacak

Rollic Kurucusu ve CEO’su Burak Vardal ise Rollic ekibinin Zynga’ya katılmaktan dolayı onur duyduğunu söyledi ve şöyle konuştu:

Hiper-casual konusundaki uzmanlığımız, Zynga’nın ürün yönetimi, veri bilimi, reklamdan reklamdan para kazanma ve dünya çapındaki yayıncılık kalitesine mükemmel uyum sağlıyor.

Açıklamaya göre ilk olarak Zynga, Rollic’in yüzde 80’ini 168 milyon dolara satın alacak. Rollic’in kalan yüzde 20’lik bölümü ise önümüzdeki üç yıl içerisinde aşama aşama Zynga bünyesine geçirilecek.

Zynga geçen aylarda da İstanbul merkezli mobil oyun şirketi Peak Games‘i rekor bir fiyatla 1,8 milyar dolara satın aldığını duyurmuştu.

Yunanistan ve Mısır Doğu Akdeniz’de anlaştı

Yunanistan ve Mısır, Doğu Akdeniz‘de “deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması” imzaladı.

Mısır’ın başkenti Kahire‘de Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Samih Şükri, söz konusu anlaşmanın, “Yunanistan ile ekonomik işbirliği konusunda yeni ufuklar açtığını” söyledi.

Yunan Bakan ise Mısır ile yapılan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının, “meşru” olduğunu ve bölgedeki meydan okumalar ile mücadelede iki ülke arasındaki işbirliğinin boyutlarını yansıttığını ifade etti.

Türkiye’den tepki: Yok hükmünde

Türk Dışişleri Bakanlığı, “deniz sınırı olmayan iki ülke arasında yapılan anlaşmanın yok hükmünde olduğunu” bildirdi.

Bakanlığın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

Yunanistan ile Mısır arasında deniz sınırı bulunmamaktadır. Bugün imzalandığı açıklanan sözde deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması Türkiye için yok hükmündedir. Bu anlayışımız sahada ve masada ortaya konacaktır.

Sözde sınırlandırılan alan, Birleşmiş Milletler’e de bildirilen Türk kıta sahanlığı içinde yer almaktadır.

2003 yılında GKRY ile imzaladığı anlaşma ile 11.500 km2’den vazgeçen Mısır, Yunanistan’la bugün imzaladığı bu sözde anlaşma ile de, yine deniz yetki alanı kaybına uğramaktadır. Bu anlaşmayla Libya’nın hakları da gasp edilmeye çalışılmaktadır.

Açıklamada, Türkiye’nin, “söz konusu alanda herhangi bir faaliyete izin vermeyeceği” ifade edildi.

Ne olmuştu?

Türkiye ile Yunanistan arasında geçtiğimiz günlerde Meis Adası açıklarında yaşanan gelişmeler iki ülke arasında gerilime yol açmıştı. Oruç Reis Araştırma Gemisi’nin bölgede araştırma yapma planı sonrasında iki komşu ülke sıcak temasın eşiğine gelmişti, Berlin’in devreye girmesiyle tansiyon düşmüştü.

Öte yandan Türkiye ile Libya arasında geçen yıl Kasım ayında “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ile “Deniz Yetki Alanlarının sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” imzalanmış, anlaşma Atina ve Kahire’nin tepkisini çekmişti. Bu ülkeler mutabakatın uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunurken, Yunanistan Libya Büyükelçisi’ni “persona non grata” (istenmeyen kişi) ilan etmişti.

Merkez Bankası: Piyasa yapıcı bankaların likidite imkan limitleri yarıya düşürüldü

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, kurlardaki dalgalanmayı önlemek için hamle yaparak açık piyasa işlemlerinde piyasa yapıcı bankalara tanınan likidite imkanlarının yarıya düşürüldüğünü açıkladı.

Sabah saatlerinde yapılan açıklamada “Likidite yönetimi çerçevesinde 10 Ağustos 2020 tarihinden geçerli olmak üzere piyasa yapıcı bankalara Açık Piyasa İşlemleri çerçevesinde tanınan likidite imkân limitleri yarıya düşürülmüştür. Güncellenmiş limitler konusunda bankalara ayrıca detaylı bilgilendirme yapılacaktır” denildi.

Neler oldu?

Kurban Bayramı’nın ardından haftaya dalgalı bir şekilde başlayan dolarÇarşamba günü 7 seviyesini aşmasının ardından dün (6 Ağustos) saat 17:38’e gelindiğinde ise 7.3081 TL’ye ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesini görmüştü.

Kurdaki sert değişimin ardından açıklama yapan Merkez Bankası  piyasada oluşan fiyat gelişmelerin yakından takip edildiği belirtilerek, aşırı oynaklığın azaltılması için tüm araçların kullanılacağını belirtmişti.

Döviz piyasasında artış sürüyor. Haftanın son işlem gününde dolar 7.29-7.30 aralığında seyrederken, Euro ise 8.63-8.64 aralığında işlem görüyor. Dolar/TL kuru, 10:16’da 7.3140 ile rekor tazeledi.

Piyasa yapıcı bankalar hangileri?

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2020 yılı için açıkladığı listeye göre 11 banka ‘piyasa yapıcı banka’ olarak belirlendi. Bu bankalar arasında 2019 yılında listede yer alan  ING Bank A.Ş.Akbank T.A.Ş. dahil edilmedi. Bankaların listesi şu şekilde:

  • Denizbank A.Ş.
  • HSBC A.Ş.
  • QNB Finansbank A.Ş.
  • Türk Ekonomi Bankası A.Ş.
  • T.C. Ziraat Bankası A.Ş.
  • T. Garanti Bankası A.Ş.
  • T. Halk Bankası A.Ş.
  • T. İş Bankası A.Ş.
  • Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.

ABD’de hükümet çalışanlarının TikTok indirmesi yasaklandı

ABD Senatosu, federal hükümet çalışanlarının mobil cihazlarına Çin merkezli sosyal medya platformu TikTok’u indirmesini yasaklayan yasa tasarısını oy birliğiyle onayladı.

Cumhuriyetçi Senatör Josh Hawley‘in öncülüğünde Senato Genel Kurulu’na sunulan tasarıya tüm senatörler “evet” dedi.  AA’nın aktardığına göre Senatör Hawley, oylama sonrası yaptığı açıklamada, “TikTok büyük bir ulusal güvenlik riskidir ve hükümet cihazlarında yeri yoktur” ifadesini kullandı.

Söz konusu yasa tasarısı Temsilciler Meclisi’nin de onayını alması durumunda, yasalaşması için Başkan Donald Trump‘ın imzasına sunulacak.

Tartışma nasıl başladı?

ABD Başkanı Donald Trump, 3 Ağustos’ta yaptığı açıklamada ülkesindeki kolu herhangi bir Amerikan şirketine satılmadığı takdirde Çin merkezli sosyal medya platformu TikTok’u 15 Eylül’de ülkede yasaklayacaklarını açıklamıştı.

Aynı gün Microsoft’tan yapılan açıklamada, Şirketin Üst Yöneticisi (CEO) Satya Nadella’nın, Trump ile görüştüğü ifade edilmişti. Trump ve Nadella’nın görüşmesinin ardından şirketin, TikTok’un ABD kolunu satın almaya yönelik araştırmalara başladığı bildirilen açıklamada, “Microsoft, Başkanın endişelerinin ele alınmasının önemine değer veriyor” ifadesi kullanılmıştı.

Açıklamada, uygulamanın ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’daki hizmetleri ile bu ülkelerde faaliyette bulunma hakkını satın almaya yönelik anlaşma yapmak için görüşüldüğü belirtilmişti.

 

 

Koronavirüs etkisi sinemalarda: Mesafeli oturma düzeni geliyor

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Mart ayından bu yana kapalı olan Cinemaximum Sinemaları ve Beyoğlu Sineması bugün itibariyle seyirciyle buluşuyor.

Sinema salonlarına 1 Temmuz itibariyle açılma izni verilmiş ancak az sayıda salon açılabilmişti. Türkiye çapındaki sinemalarını kademeli olarak açmaya hazırlanan Cinemaximum’da sosyal mesafeli beyazperde zamanı başlıyor.

Alınacak tedbirler

İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan genelge doğrultusunda Koronavirüs salgını nedeniyle 16 Mart’tan bu yana sinemaları kapalı olan CGV Mars Cinema Group yönetimi dün yaptığı online basın toplantısında yeni dönem için aldığı önlemleri açıkladı. Buna göre:

  • Salonlarda, tüm sosyal alanlarda olduğu gibi maske takma zorunluluğu uygulanacak.
  • Satılan koltuğun sağında ve solunda iki koltuk; önünde ve arkasında da birer sıra boş bırakılacak.
  • Her 4 metrekareye 1 kişi düşecek şekilde düzenlenen fuaye alanlarındaki oturma alanlarını da sosyal mesafeye göre şekillendiren Cinemaximum, bilet kontrolünü temassız şekilde gerçekleştirecek.
  • Seans araları, etkileşimi ve riski en aza indirmek adına 30 dakika aralıklı olacak. Bu arada salonlarda temizlik ve hijyen çalışmaları yapılacak.
  • Tüm salonlar ve fuaye alanları nano gümüş teknolojisi ve onaylı dezenfektanlarla dezenfekte edilecek. Misafirlerin ve çalışanların sıkça temas ettiği gişe ve büfe deskleri, fuaye alanlarındaki merdiven korkulukları, salon kapıları, kiosk ekranları gibi alanlar da sık sık dezenfekte edilecek.
  • Sinema salonlarındaki klimalar yüzde 100 dışarıdan temiz hava sirkülasyonu sağlayamaya uygun hale getirildi. Doğal havalandırmanın mümkün olduğu alanlarda da sık sık havalandırma yapılacak.

Hangi filmler?

Cinemaximum’da açılışın ilk haftasında gösterime girmesi planlanan filmlerin bazıları şöyle: ‘Bayi Toplantısı’, ‘Nuh Tepesi’, ‘Gece Nöbeti’, ‘Araf 4: Meryem’, ‘Şeytanın El Kitabı’ 7 Ağustos’ta Bloodshot IMAX ve 4DX salonlarında vizyona girecek. Screen X salonlarda ise ‘Train to Busan’ sinemaseverlerle ile buluşacak. 14 Ağustos’ta IMAX’te Christopher Nolan’nın ‘Inseption’ı ve merakla beklenen ‘Tenet’ ise IMAX ve 4DX salonlarda 26 Ağustos’ta yerini alacak.

Pandemi nedeniyle marttan beri kapalı olan Beyoğlu Sineması da ‘Şehre Dönüş’ başlıklı programıyla 7-8-9 Ağustos ve 14-15-16 Ağustos tarihleri arasında izleyiciyle buluşuyor. “Şehirlerde kaybolan karakterlerin hayallerine ortak oluyor, günahlarına şahitlik ediyor, pişmanlıklarına iç burkuyoruz” cümleleriyle seyirciye seslenen Beyoğlu Sineması’nın programında ‘Saklı’, ‘Frances Ha’, ‘İki Gün Bir Gece’, ‘Yozgat Blues’, ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’, ‘Kare’, ‘Victoria’, ‘Muhteşem Güzellik’ ve ‘Yaşamın Kıyısında’ adlı filmler yer alıyor.

Türkiye’de koronavirüs: Bir günde 1153 yeni vaka, 14 can kaybı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de görülen koronavirüs vakaları ile ilgili güncel verileri paylaştı. Buna göre bugünkü vaka sayısı 1153, vefat eden hasta sayısı ise 14 olarak kaydedildi.

Böylece bugüne kadar görülen vaka sayısı 236 bin 112’ye, toplam vefat sayısı ise 5 bin 784’e çıkmış oldu.

Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan verilere göre 6 Ağustos tarihinde toplam 53 bin 842 test yapıldı. Bugüne kadar yapılan test sayısı ise 5 milyon 81 bin 802.  Ağır hasta sayısı 580 olurken zatürre oranı ise yüzde 8.4 olarak gerçekleşti.

Koca: Ağır hasta sayımız daha az

Bakan Koca yaptığı paylaşımda “Yeni hasta, vefat ve ağır hasta sayılarımız, zatürreli hasta oranımız; bazı farklarla dünkünden daha az. Fakat bu verilerden hiçbiri yarınki ya da bir hafta sonraki sonuçlar konusunda garanti sunmuyor. İyi haberlere sadece sıkı tedbirler dayanak olabilir” dedi.

 

 

Dolar 7.30’un üzerine çıkarak rekor kırdı

Dolar/TL kuru Perşembe günkü işlemlerde haftalık yükselişini sürdürerek 7.30’un üzerini görerek rekor kırdı. İki gündür Londra swap piyasasında gecelik TL faizlerinde yaşanan volatil hareketler çerçevesinde kurda da oynaklık düzeyi oldukça arttı.

Kurban Bayramı’nın ardından haftaya dalgalı bir şekilde başlayan dolar Çarşamba günü 7 seviyesini aşmasının ardından bugün sabah saatlerinde yükselişini sürdürdü.

Saat 17:38’e gelindiğinde ise 7.3081 TL’ye ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Euro ise 8.6697’ye kadar yükseldi.

Şengül: Yurt içinde artan döviz talebi etkili

Spinn Danışmanlık’tan ekonomist Özlem Derici Şengül Sözcü’ye yaptığı açıklamada tekrar bir kur şoku yaşandığını söyledi.

Türk lirasındaki son değer kaybı dalgasını yorumlayan Şengül, bu durumun sebepleri arasında TCMB rezervlerine dair endişeler, yabancıların ülkeden çıkışı ve yurt içinde artan döviz talebinin etkili olduğunu belirtti.

Merkez Bankası: Azaltmak için tüm araçlar kullanılacak

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından kurdaki sert yükselişin ardından yapılan açıklamada, piyasada oluşan fiyat gelişmelerin yakından takip edildiği belirtilerek, aşırı oynaklığın azaltılması için tüm araçların kullanılacağı ifade edildi. Hedefli likidite imkanlarının kademeli olarak azaltılacağı ifade edilen açıklama şöyle:

Uygulamaya alınan mali ve parasal politikalar küresel salgın hastalığın Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerinin sınırlandırılmasında ve üretken kapasitenin korunmasında başarılı olmuştur. Son dönemde açıklanan veriler iktisadi toparlanmanın güç kazandığına işaret etmektedir. Bu bağlamda Ağustos başı itibarıyla iktisadi faaliyetteki normalleşme süreciyle birlikte, hedefli ilave likidite imkânları kademeli olarak azaltılacaktır.

Öte yandan, piyasalarda oluşan fiyat gelişmeleri yakından izlenmektedir. Merkez Bankası, fiyat istikrarı ve finansal istikrar temel amaçları çerçevesinde, elindeki bütün araçları piyasalardaki aşırı oynaklığın azaltılması doğrultusunda kullanacaktır.

 

 

 

Sümela Manastırı beş yıl sonra ziyarete açıldı, tahribat ortaya çıktı

Trabzon’un Maçka ilçesinde, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde bulunan Sümela Manastırı, beş yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından ziyarete açıldı.

Ziyaretlerin başlamasıyla birlikte kuruluşu 13’üncü yüzyıla uzanan manastırdaki tahribat da gün yüzüne çıktı. Ziyaretçiler gördükleri tahribatı fotoğraflayarak sosyal medyada paylaştı.

Fresklerin suratlarında yazılar

Arkeofili’den Erman Ertuğrul’un haberine göre UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bulunan Sümela Manastırı’nda bir insan boyunun yetişebildiği neredeyse bütün fresklerin suratlarının parçalandığını görüldü.

Ayrıca bazı freskler tamamen kazınmış iken, bazılarının üzerine isimler yazılmıştı.

Tarihi manastırda sadece tavandaki fresklerin suratlarının sağlam durduğu görüldü. Ancak yapılan tahribatın ne kadar yeni olduğu bilinmiyor. Manastırı gezen ziyaretçiler, birçok freskin tahrip edildiğini söylüyor.

Beş yıl süren restorasyon

22 Eylül 2015’te başlatılan restorasyon çalışmaları sebebiyle manastırın bir yıl süreyle geçici olarak ziyarete kapatılacağı belirtilmiş, ancak çalışmalar beş yıl boyunca uzamıştı.

Bu süreçte Sümela Manastırı’nda projeler kapsamında, yamaçta tehlike arz eden kayalar düşürüldü, uzmanlar tarafından belirlenen bölgelere çelik tel ağ gerildi, bariyerler kuruldu. Yapının iç bölümlerinde restorasyon gerçekleştirildi, ulaşımı sağlayan patika yolda da düzenlemeler yapıldı.

Günümüzde Karadeniz Rumlarının en önemli hac yeri olan şifalı ayazmasıyla ünlü Sümela, her yıl yüz binlerce ziyaretçi ağırlıyor.

100 iktisatçıdan ortak metin: Karbon ekonomisini neden sona erdirmeliyiz?

Aralarında Jeffrey Sachs, Joseph Stiglitz, Mariana Mazzucato, Clair Brown, Indivar Dutta-Gupta, Robert Reich ve Gabriel Zucman gibi dünyaca ünlü 100 iktisatçı tarafından kaleme alınan ve The Guardian tarafından yayınlanan metin Yeşil Gazete tarafından çevrildi.

***

Derinlere kök salmış ırkçılıktan koronavirüs salgınına, uç noktadaki eşitsizlikten ekolojik çöküşe kadar dünyamız, birbiriyle derinden bağlantılı ve acilen çözülmesi gereken sorunlarla karşı karşıya. Ancak halihazırdaki durum, ekonomik sistemimizin zayıflığının altını çizdiği gibi, bize onu yeniden tasarlayabilmemiz için, ender rastlanacak bir fırsat da sunuyor. Dünyamızı yeniden kurarken, karbon ekonomisini bitirebiliriz ve bunu yapmak zorundayız.

‘Karbon ekonomisi eşitsizlikleri büyütüyor’

Köşeyi döndüğümüz anda iklim değişikliği ile burun buruna geleceğimiz şu anda dahi, eski karbona dayalı ekonomiye dönme baskısı bir gerçek. Ve adaletsizliğin kök saldığı bir ekonominin yarattığı istikrarsızlığın ne denli köklü olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu gerçek her zaman olduğundan daha da tehlikeli.

İnsanlarda büyük ölçekli yıkımlara yol açan mahsul kıtlığı, susuzluk, gelgitler, orman yangınları, şiddetli iklim olayları, zorunlu göç ve salgınlar gibi problemler, daha sıcak bir dünyanın sonucu. Örneğin, hava kirliliğine maruz kalmak, Covid-19 benzeri hastalıklardan kaynaklanan komplikasyon riskini; ormansızlaşma ve yükselen sıcaklıklar ise gelecekte karşılaşılabilecek salgın hastalıkların ortaya çıkma ihtimalini arttırıyor.

Bakıldığında, beyaz olmayan toplulukların, düşük gelirli toplulukların, en savunmasız ulusların, halkların ve tarihsel olarak marjinalleştirilmiş grupların bu sonuçlardan orantısız biçimde etkileneceğini söylemek yanlış olmaz.

Daha ağır bedeller ödeyeceğiz

Örneğin, oranlara bakıldığında kirli havaya en yüksek maruz kalanlar Amerika’daki siyahlardır. Karbon ekonomisi, istikrarlı bir gelecekle asla örtüşmeyecek biçimde ırksal, sosyal ve ekonomik eşitsizliklere yol açar ve onları büyütür. Eğer şimdi harekete geçmezsek, şu an gördüklerimiz gelecekte olacak olanların yalnızca bir fragmanı olacak ve çok daha ağır durumlara maruz kalacak, çok daha ağır bedeller ödeyeceğiz.

Gel gelelim, onlarca yıldır iklim değişikliği hakkında yalan söylemiş olan, ciddi iklim çözümlerine açıktan karşı çıkan ve fosil yakıta dayalı bir gelecek hayali kurmaya devam eden bir endüstriyi doğru yola itebileceğimizi hayal etmek hayli naif bir yaklaşım olur.

Bunun yerine, şu anın bize kendimiz ve çocuklarımız için daha iyi bir gelecek fırsatı yarattığının farkına varmalıyız. Karbon ekonomisinden vazgeçersek bir yandan daha iyi bir ekonomiye doğru adım atarken bir yandan da daha adil ve sürdürülebilir bir dünya inşa edebiliriz.

Finansal güçler kaynaklarını adil ve istikrarlı gelecek için harcamalı

Hükümetler fosil yakıt endüstrisinin aşamalı olarak kaldırılması için aktif çaba göstermelidir. Büyük petrol, gaz ve kömür şirketlerinin kurtarılması için paralar harcanması ve sübvansiyonlar verilmesi, sadece gereken enerji geçişinin gerçekleşmesini daha da geciktirir ve bizleri karşılayamayacağımız bir geleceğe hapsederken piyasaları bozar. Oysa bunun yerine, karbon kaynakları ve onların nasıl çıkarılabileceği hakkında yapılacak eşgüdümlü bir araştırma, hükümetlerin kaynaklarını yeşil enerjiye, altyapıya, sosyal programlara ve iyi işlere ayırmasını sağlayabilir.

Ekonomik güç kurumları fosil yakıta yaptıkları yatırımlara son vermelidir. En büyük bankalarımız, en etkili yatırımcılarımız ve en itibarlı üniversitelerimiz fosil yakıta dayalı endüstriye oynadıkça, halihazırdaki tehlikeli durumun sürmesi için bu endüstriyi ekonomik ve sosyal sermayeyle donatmış oluyorlar. Bu kurumlar bunun yerine fosil yakıt şirketlerinden uzaklaşmalı ve onların faaliyetlerini finanse etmeyi bırakıp bu kaynakları adil ve istikrarlı bir geleceğe aktarmalı.

Sağlıklı bir ekonomi için sağlıklı bir dünya…

İnsanlar siyasi nüfuzunu daha adil bir ekonomik sistem üzerine inşa etmeli. Eğer biz ekonomimizi yeniden inşa ederken rehberimiz “aynı tas aynı hamamcılık” olursa, bir krizi bir başkasıyla değiştirmiş olacağız. Bunun yerine, kriz geldiğinde felaketin en çok toplumun çatlakları boyunca büyüdüğünü ve bu felaketlere hazırlıklı olmadığımız taktirde en ağır bedeli en zayıf olanların ödediğini idrak etmeliyiz. Yeşil iyileşme, bu süreçte hem ülkede hem de dünyada daha dirençli ve yenilenebilen bir toplum yaratarak, ona en çok ihtiyacı olanların durumunu iyileştirebilir ve iyileştirmek zorundadır.

Karbon ekonomisini parçalayacak ve daha yeşil bir dünyayı beraberinde getirecek, geniş ölçekli bir ekonomik dönüşümü gerçekleştirebilirsek, bir yandan modern sistemimizin merkezindeki adaletsizlikleri silmek için çalışırken bir yandan da ekonomik iyileşme sürecini başlatma fırsatımız olacak.

Bizler, aşağıda imzası bulunan ekonomi uzmanları, siyasilere, dünyamızın yeniden kurulmasında ikimi krizine karşı atılacak kayda değer adımların payını görmeleri ve sağlıklı bir ekonomi ile toplumun sağlıklı bir dünyayı gerektirdiğini anlamaları çağrısında bulunuyoruz.

Metnin imzacıları bu adresten görülebilir.

48’inci İstanbul Müzik Festivali 18 Eylül’de başlıyor

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle düzenlenen bu yıl 48’incisi düzenlenecek olan İstanbul Müzik Festivali 18 Eylül – 5 Ekim tarihleri arasında dijital ortamda gerçekleşecek.

Daha önce Haziran ayında gerçekleştirilmesi planlanan festival koronavirüs salgını sebebiyle ertelenmişti.

Festival programındaki tüm konserlerin kayıtları video formatında dijital ortamda yayımlanacak ve fiziki konserlere oranla daha erişilebilir bilet fiyatlarıyla, Türkiye’nin her yerinden ve yurt dışından sanatseverlere ulaşacak.

Yalnızca bir konser izleyicili olacak

Festivalde bir konser ise izleyicili bir şekilde gerçekleştirilecek. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), 19 Ağustos Çarşamba akşamı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda sahneye çıkacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinden Kültür AŞ desteğiyle gerçekleşecek konserde corona virüsüne karşı önlemler sebebiyle sınırlı sayıda izleyici yer alacak.

Tarihi mekanlarda konserler

Festivalde aralarında Wiener Akademie, Bilkent Senfoni Orkestrası, Kheops Ensemble, Philharmonix, Beethoven Trio Berlin, Borusan Quartet, Semplice Quartet gibi topluluklar ve Thomas Hampson, Bülent Evcil, Derya Türkan, Yurdal Tokcan, Gökhan Aybulus ve Ezgi Karakaya gibi solistlerin de bulunduğu isimler yer alıyor.

Konserlerin kayıtları hem İstanbul’daki hem de Avrupa’nın çeşitli şehirlerindeki tarihi mekânlarda sürüyor. Kayıtlar, İstanbul’da Şerefiye Sarnıcı, Tekfur Sarayı, Hıdiv Kasrı, Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, Harbiye Saint Esprit Katedrali, Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi ve Süreyya Operası gibi şehrin çokkültürlü kimliği ve tarihi kültürel hazinelerini ortaya koyan mekânlarda gerçekleşiyor.

Avrupa’da ise Belçika, Almanya, Avusturya ve Hollanda’nın çeşitli şehirlerinde, Perchtoldsdorf Şatosu ve Stavelot Manastırı gibi tarihi mekânlarda, profesyonel ekipler tarafından gerçekleştiriliyor. Festival, programındaki konserleri yüksek görüntü ve ses kalitesiyle sanatseverlere ulaştırmayı hedefliyor.