Ana Sayfa Blog Sayfa 1932

Kolombiya’da protestocular polisle çatışıyor: On kişi hayatını kaybetti

Kolombiya‘da polislerin bir kişiyi elektroşokla öldürdüğü görüntülerinin sosyal medyada yayılmasının ardından başlayan protestolarda en az on kişi hayatını kaybetti, Reuters’in aktardığına göre 175 gösterici ve 147 kişi de yaralandı. Başkent Valisi polisi orantısız şiddet uygulamakla suçladı ve protestoculara ateşli silahlarla müdahale edildiğini söyledi.

Ülkenin savunma bakanı Carlos Holmes Trujillo ise hem başkente hem de diğer kentlere daha fazla asker ve polis sevkiyatı yapılacağını söyledi ve “Büyük bir şiddet hareketiyle karşı karşıyayız” dedi.

Başkent Bogota‘nın valisi Claudia Lopez‘e göre ölenlerin çoğunu gençler oluşturuyor. Polisin orantısız şiddet kullandığını belirten Lopez ayrıca 326 yaralının 58’inin silahla vurulduğunu aktardı.

Vatandaşın ölüm anının görüntüleri infial yarattı

Olayların fitilini ateşleyen görüntülerde, polislerin yerde yatan Javier Ordóñez’e şok cihazıyla defalarca elektrik verdiği görülüyordu.

Newseek muhabiri Robert Valencia, Twitter hesabından yapmış olduğu paylaşımında olayların bu noktaya nasıl geldiğini şu sözlerle özetledi:

Bu gece Colombia’da neler oluğuna lütfen çok dikkat edin. Polis karakolları yakılıp yıkılıyor, bunun sebebi ise polis şiddeti ve öldürülmemek için polislere yalvaran 44 yaşındaki avukatın ölümü.

 

Beşiktaş Belediyesi hayvan ticareti yapılmasını resmen yasakladı

Beşiktaş Belediyesi, ilçe sınırları içerisinde evcil hayvan ticaretini Belediye Meclisi’nde aldıkları kararla yasakladı.

Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat başkanlığında geçen pazartesi günü toplanan Belediye Meclisi’ne ilçe sınırlarında evcil hayvan satışının yasaklanması konusunda bir öneri getirmişti. Öneri bugün kabul edildi ve böylece ilçe sınırları içerisinde evcil hayvan ticareti yapılması yasaklandı.

Akpolat, “Göreve gelirken can dostlarımızı asla yalnız bırakmayacağımızı söylemiştik. İşte bu anlayışla, Beşiktaş’ta evcil hayvan ticaretini yasaklıyoruz” dedi.

‘Satın alma, sahiplen’

Her canlının yaşam hakkını savunduklarını ve bunun gereğini yaptıklarını belirten Akpolat, ” Evcil Hayvan Ticareti kabul edilemez bir işkencedir. Bu işkenceyi sonlandırma kararını yaşama geçiriyoruz. Yeni bir anlayışla hayatı, doğayı ve bütün canlıları kapsayacak bir yaklaşımı Beşiktaş’ta başlatıyoruz. Bugün ilk adımı atarak Belediye Meclisi’mizde süreci başlattık. Hayatı paylaştığımız dostlarımızın iyiliği için çalışmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. 

 

HDP’li Tosun’a on yıl hapis cezası

HDP Milletvekili Remziye Tosun’un “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan yargılandığı davanın karar duruşması bugün yapıldı.

Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Tosun’un kendisi katılmazken, PKK’den ayrılarak teslim olan İbrahim Halil Koyuncu tanık olarak dinlendi. Koyuncu ifadesinde Tosun’un kendisinin dağa gitmesine aracılık ettiğini söyledi. Sur’daki çatışma sürecinde yakalandıkları belirtilen yedi ayrı kişi de Tosun’un yaralananları evinde tedavi ettiği yönünde ifade verdi.

1,5 yıl tutuklu yargılanmıştı

Mahkeme heyeti de Tosun’un Sur’daki çatışma sürecinde Valiliğin yaptığı sivillerin bölgeden çıkması yönündeki çağrılara uymayarak PKK’lilerin yemek, ilaç ve benzeri lojistik ihtiyaçlarını giderdiğinin, yaralıların tedavisi için evini revir olarak kullandırdığının belirlendiği gerekçesiyle Tosun’u 12 yıl hapisle cezalandırdı. Ceza daha sonra on yıla indirildi.

Hakkında Trabzon’da Eren Bülbül cinayetini işlediği açıklanan PKK’li Mehmet Yakışır’ın Diyarbakır’daki cenaze törenine katıldığı için bir soruşturma dosyası daha bulunan Tosun, ceza aldığı davada 1,5 yıl tutuklu yargılandıktan sonra 24 Haziran seçimlerinde milletvekili seçilerek cezaevinden çıkmıştı.

Kadın cinselliği hakkındaki doğru bilinen yanlışları yıkan feminist yazar Shere Hite hayatını kaybetti

Kadın Cinselliği Hakkında Ulusal bir Araştırma” adlı çalışmasıyla kadının erkek cinsel organının penetrasyonuyla orgazm olmadığını ortaya koyan feminist akademisyen yazar Dr. Shere Hite, 77 yaşında, Londra‘da hayatını kaybetti.

BBC Türkçe‘nin haberine göre Hite’ın eşi Paul Sullivan, eşinin Çarşamba günü Londra’nın Tottenham semtindeki evlerinde yaşama veda ettiğini doğruladı.

‘İlk defa kadının cinsel hazzı öncelendi’

2011 yılında kendisiyle mülakat yapan yazar Julie Bindel, Hite’ın son yıllarda Alzheimer ve Parkinson hastalıkları çektiğini söyledi.

Bindel, Hite’in araştırmasının bir dönüm noktası olduğunu söyledi ve Hite’in ilk defa kadının cinsel hazzını öncelediğini ifade etti:

Erkeklerin esas, kadınların ikincil olduğu verili pozisyonun karşısına, kadınların deneyimlerinin merkezde olduğu bir araştırmayla çıktı. Bu bir çok kadın açısından kendi bedenleri, cinsel özgürleşmeleri ve cinsellikten haz alabilmeleri açısından çok şey anlattı.

Hite’in cinsellik hakkındaki erkek egemen varsayımlara meydan okuması bakımından dönüm noktası teşkil eden çalışması, kadınları, cinselliklerinin kontrolünü kendi ellerine almaya ve neden zevk alıp almadıklarını özgürce keşfetmeye çağırıyordu.

Çalışma, Playboy tarafından “erkek düşmanı” diye tanımlanmıştı.

Nesli tükenen iki bin yıllık hurma ağacı ilk meyvelerini verdi

İsrail‘de bilim insanları, nesli tükenmiş bir hurma türünü yeniden hayata döndürdü.  Ölüdeniz (Lut Gölü) yakınlarında bulunan 2 bin yıllık hurma çekirdeklerinden yetiştirilen hurma ağacı ilk meyvelerini verdi.

Tarihi kaynaklarda tadı övülen  Judea (Yahudiye) hurmasının yeniden hayat bulması modern bilim mucizesi olarak değerlendiriliyor.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre çalışma Kudüs’teki Louis L Borick Doğal Tıp Araştırma Merkezi araştırmacılarından Sarah Sallon ve ekibi tarafından yürütüldü.

Tohumlar iki bin yıllık

Tarihi tohumlara suda ıslatıldıktan sonra çimlenmesi ve kök salmasını destekleyen hormonlar ilave edildi. Bu tohumlar bir süre sonra izole bir ortamda toprağa ekildi. Radyokarbon testi uygulayan bilim insanları tohumların 2 bin yaşında olduğunu tespit etti.

Bu başarı karşısından heyecanını gizlemeyen Dr. Sallon , “İklim krizinin, canlı türlerin endişe verici şekilde yok olduğu bu dönemde, uyku halinden olan bir şeyi yeniden hayata döndürmek çok sembolik” diye konuştu.

Dr. Sallon tohum yeşermesi için Kibbutz Ketura’daki Arava Çevre Araştırmaları Enstitüsü’nde Sürdürülebilir Tarım Merkezi’ni yöneten Dr. Solowey‘den yardım aldı.

İsrail-Filistin Oslo barış anlaşmalarının ardından 1996 yılında kurulan enstitü, siyasi çatışmalar karşısında sınır ötesi çevresel işbirliğini ilerletmeye adandı. Enstitü Ürdünlülere, Filistinlilere, İsraillilere ve uluslararası öğrencilere akademik programlar sunuyor.

Tıpta kullanılıyordu

Tarihi kayıtlar bölgedeki ağaçlarda yetişen hurmaların iri boyutlu, tatlı ve tıbbi amaçlı kullanıldığını gösteriyor.

Romalı yazar Büyük Plinius, Doğal Tarih isimli kitabında bölgedeki hurmalardan aşırı tatlı bir su çıkarıldığını ve bunun ballı şarap tadında olduğunu belirtiyor. Mısır hurmalarının aksine uzun süre bozulmadan kaldıkları için bu hurmalar Roma İmparatorluğu’nun değişik bölgelerine ihraç edilebiliyordu.

Çölün kuru havası tohumları korumuş olabilir

Judea hurmaları milattan sonra 1’nci ve 2’nci yüzyılda bölgedeki savaşlar nedeniyle kademeli olarak yok olmuştu. Sallon, Judean çölünün sıcak ve kuru havasının tohumların bozulmadan kalmasının sağladığını düşünüyor.

Judea hurmalarından önce çimlendirilen en eski tohumlar Çin’de kurumuş bir göl yatağında bulunan bin 300 yıllık lotus çiçeği tohumları olmuştu.

2012 yılında ise Rus bilim insanları Siberya’da donmuş buz tabakaları arasında bulunan 30 bin yıllık bir meyve dokusundan çiçek üretmeyi başarmıştı.

Amazon kabilesi tarafından okla vurulan Brezilyalı uzman yaşamını yitirdi

Brezilya‘nın kuzeybatısındaki Rondonia eyaletinde, yerlilerin korunması için yürüttüğü çalışmalarla tanınan bir devlet yetkilisi, bir Amazon kabilesi tarafından göğsünden okla vurularak yaşamını yitirdi.
 
2019’da aşırı sağcı, popülist lider Jair Bolsonaro‘nun iktidara gelmesinden sonra tüm yerli gruplar gibi toprakları tehdit altına giren ve dış dünyayla bağlantısı olmayan Cautario Nehri kabilesi üyelerinin, aralarında 56 yaşındaki Rieli Franciscato‘nun da bulunduğu ziyaretçileri ‘düşman’ sandığı tahmin ediliyor.
 
AFP’ye göre, yerlilerden sorumlu bakanlıkta uzman olarak çalışan Franciscato Çarşamba günü polis korumasında inceleme amaçlı olarak bölgeye gitti. Kabile üyelerinin ok atışına başlamasından sonra Franciscato bir aracın arkasına saklandı ancak kalbinin hemen üstünden vuruldu.
 
Bir polis memuru Franciscato’nun oku göğsünden çıkardığını belirterek “Oku çıkardıktan sonra çığlıklar atarak 50 metre kadar koştu sonra da yere yığıldı” dedi.

‘Düşman sanmış olabilirler’

Olaya tanık olan Gabriel Uchida adlı bir gazeteci de “Normalde barışçıl bir kabile olarak biliniyorlar. Ama bu kez beş okçu vardı” diye konuştu.
 
Amazon yerlilerinin korunması için çalışmalar yürüten ve 1980’lerde Franciscato’nun çabalarıyla kurulan Kaninde adlı sivil toplum kuruluşu kabilenin dışarıdan gelenlerin dost mu düşman mı olduğunu bilecek kapasitesi olmadığını belirtti.

Bolsonaro’dan sonra Amazonlara saldırılar arttı

Dünyanın en büyük yağmur ormanı olan Amazon’da dış dünyayla bağlantısı olmayan yüz kadar kabile yaşıyor.
 
Yerli halkların liderleri, Amazon’u tarım ve madenciliğe açma vaadinde bulunan Bolsonaro’nun iktidara gelmesinden sonra ata topraklarına yönelik saldırıların arttığını söylüyor.
 
Çevreci gruplar da Bolsonaro’unun Franciscato’nun çalıştığı daire ve yerlilerin korunması için çaba yürüten diğer kurumların bütçesini kestiği ve Amazon’un ormansızlaşmasına göz yumduğunu belirtiyor.

WWF: Yaban hayvanlarının nüfusu 50 yılda yüzde 68 azaldı

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) dünyadaki yaban hayatı popülasyonlarını mercek altına aldığı ve analizlerde bulunduğu Living Planet 2020 raporunu yayınladı.

Dört binden fazla omurgalı türünün incelendiği rapora göre kuş, balık, memeli hayvan, hem karada hem suda yaşayan hayvan ve sürüngen nüfusunda 1970 – 2016 yılları arasında yaklaşık yüzde 68 oranında azalma oldu.

Raporda türleri en fazla tehlike altında olan hayvanların Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde yaşayan doğu ova gorilleri, Kosta Rika’da yaşayan deri sırtlı deniz kaplumbağaları ve 1970 yılından bu yana popülasyonlarında yüzde 97 oranında gerileme gözlenen mersin balığıgiller olduğu belirtildi.

‘Düşüş kısa sürede gerçekleşti’

1970’den bu yana gezegenin biyoçeşitliliğinde kademeli bir düşüş gözlemlediklerini söyleyen WWF Genel Direktörü Marco Lambertini “30 yıldır artan bir düşüş gözlemliyoruz ve bu (artış) yanlış yöne doğru gitmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

WWF Genel Direktörü, milyonlarca yıldır dünyada yaşayan türler göz önüne alındığında tüm bu kötü gidişatın oldukça kısa bir zaman diliminde gerçekleştiğine de dikkat çekti.

‘Salgınlara yol açıyor’

Lambertini, vahşi yaşam türlerindeki bu ciddi düşüşün gezegenin kırmızı alarm verdiği anlamına geldiğini söyledi.Bu radikal düşüşün en önemli nedenleri arasında tarımsal genişleme, ormanların yok edilmesi ve vahşi hayvan ticareti gösteriliyor.

Bilim insanları ormansızlaşmadaki hızlı ilerlemenin yeni koronavirüs gibi hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların yayılmasının da ana nedeni olduğuna dikkat çekiyor.

CHP’li vekil: Ordu’daki ormanların üçte biri madene açılmak isteniyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun, Ordu’da açılmak istenen madencilik faaliyetlerine ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı.

Son ihale ile ildeki ormanların üçte birinin maden sahası olacağını belirten Torun, “Bunu kabul etmemiz mümkün değil” ifadelerini kullandı.

’58 bin 566 hektara maden arama izni verildi’

CHP’li Torun’un aktardığına göre Ordu’daki orman alanı büyüklüğü 202 bin 896 hektar. Maden arama sahası izni verilen alanın büyüklüğü ise 58 bin 566 hektar. Bu da orman alanlarının yüzde 25’inden fazlası için maden ruhsatı verildiği anlamına geliyor.

Bu oranın 17 Eylül 2020 tarihinde ihaleye çıkılacağı ilan edilen dokuz yeni sahayla birlikte artacağını vurgulayan Torun,  “Yani toplamda 11 bin 225 hektar alanın daha ilave edilmesi ile yüzde 34 seviyesine çıkacaktır. Bu oran her 3 orman alanından birine maden arama sahası ruhsatı verileceği anlamına gelmektedir” dedi.

‘Hayati risk ile karşı karşıyayız’

Fatsa’daki siyanürlü altın madenciliği uygulaması sonucu oluşan çevre kirliliğini hatırlatan CHP’li Torun, “Madenin çevresinden alınan 32 toprak ve 11 adet su örneği üzerinde yapılan testlerle bölgede meydana gelen çevre kirliliği çok net bir şekilde ortaya konuldu” dedi. Torun konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

Buna göre toprak ve derelerdeki zehirli metaller ortalamanın katbekat üzerinde. Yer kabuğunda ortalama 20 ppm (milyonda bir) düzeyinde olması gereken kurşun değerleri, madenin çevresinde yaklaşık 5 ile 7 kat arasında daha fazla çıktı.

Kızılcasu ve Erenyurt deresinin Elekçi ırmağıyla buluştuğu noktada kurşun değeri 10 kat kadar daha fazla. Arsenik değerleri de normalden 6-7 kat fazla. Çok ciddi bir çevre katliamı ve yurttaşlarımız için sağlığı açısından hayati risk ile karşı karşıyayız.

‘Fındık ve bal üretimini engelleyecek’

Maden faaliyetlerinin yol açabileceği ekonomik sorunlara dikkati çeken Torun, “Türkiye fındık üretiminde en büyük paya sahip olan Ordu’muzda maden arama sahalarının bu yoğunluğa ulaşması, fındık üretiminin azalmasına ve ülkeye kazandırdığı ihracat gelirlerinin de düşmesine sebep olacaktır” dedi.

Torun açıklamasını “aynı şekilde bal üretiminde Türkiye’de ilk üç il arasında bulunan Ordu’da madenler nedeniyle ormanlara verilecek zarar neticesinde yaşanacak gelir kaybı da uzun vadede madenin getirisinden kat be kat fazla olacaktır. Unutulmaması gereken, topraklarımızın ve ormanlarımızın üstünün altından daha değerli olduğu gerçeğidir” cümleleriyle sürdürdü.

‘Geri dönüşü olmayacak’

Bölge halkı için gelir ve istihdam yaratacak tarımsal üretimin teşvik edilmesi yerine sermayedarlara “peşkeş çekildiğini” ifade eden Torun  “İktidar, 3 kuruş için insanlarımızın hayatını hiçe saymaktadır” dedi.

Bergama’da, Kazdağları bölgesinde verilen maden ruhsatları ile bölge halkının mağdur edildiğini hatırlatan Torun, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:

Yandaşların cepleri dolarken bölge halkının sadece eziyet çektiğini gördük. Ordulu hemşerilerimizin de bunları yaşamasına müsaade etmeyeceğiz. Plansız Madencilik hem ormanlarımıza hem de tarım arazilerimize geri dönüşü imkânsız zararlar vermektedir. Maden sahalarının çevreye, ormanlarımıza ve en önemlisi içme suyumuza vereceği ciddi zararlar kesinlikle göz önünde bulundurulmalıdır.

Sondaj kuyularından, madenlere ulaşım için açılan yollara kadar birçok faaliyet binlerce ağacın kesilmesine neden olmaktadır. Özellikle siyanürle altın arama faaliyeti hem siyanürün topraktaki tüm ağır metalleri çözmesi hem de depolama yönteminin zor olması nedeniyle ciddi bir risk teşkil etmektedir. Bu risk Karadeniz bölgemiz gibi yağış oranı fazla olan yerler daha da yükselmektedir.

TUİK: 2019 yılında en zengin grup toplam gelirin yüzde 46’sına sahip oldu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), farklı gelir gruplarının toplam gelirden aldığı payları gösteren Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması‘nın 2019 yılı sonuçlarını açıkladı.

Araştırmaya göre en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,3 puan azalarak yüzde 46,3 oldu. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan artarak yüzde 6,2’ye yükseldi.

TUİK verilerine göre aradaki fark ise çok değişmedi. En yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grup ekonomiden, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun 7.4 katı pay aldı.

Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,013 puan azalış ile 0,395 olarak tahmin edildi. Gini sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade ediyor.

Sosyal transfer gelirlerinin payı artıyor

Toplam gelir içerisinde en yüksek payı, yüzde 46,7 ile bir önceki yıla göre 1,8 puan azalan maaş ve ücret geliri aldı. İkinci sırayı yüzde 21,9 ile önceki yıla göre 1,8 puanlık artış gösteren sosyal transfer geliri alırken üçüncü sırayı yüzde 17,7 ile 2018 yılı anket sonuçlarına göre 1,1 puan azalan girişimci geliri aldı.

Tarım gelirinin girişimci geliri içindeki payı 2018 yılı anket sonuçlarına göre 0,3 puan azalarak yüzde 22,6 olurken, emekli ve dul-yetim aylıklarının sosyal transferler içindeki payı 0,8 puan artarak yüzde 91,8 olarak gerçekleşti.

İstanbul birinci sırada

Raporda gelirin bölgelere göre dağılımına ilişkin bilgiler de yer aldı. Buna göre Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 2019 yılında 28 bin 522 TL oldu.

İstanbul 40 bin 749 TL ile birinci sırada yer aldı. Bu bölgeyi, 32 bin 384 TL ile Batı Anadolu bölgesi ve 30 bin 337 TL ile Ege Bölgesi izledi.

En düşük gelir ise 13 bin 441 TL Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt bölgesinde gerçekleşti.

 

Gelir eşitsizliği en fazla İstanbul’da olurken, bu bölgeyi Akdeniz ve Batı Marmara bölgeleri izledi.  Gelir eşitsizliğinin en düşük olduğu yer ise Zonguldak, Karabük ve Bartın‘ı kapsayan bölge oldu.

21 Eylül’de başlayacak yüz yüze eğitimin detayları belli oldu

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında her geçen gün vaka ve ölüm sayısı artarken, 21 Eylül’de başlatılacak yeni eğitim-öğretim yılıyla ilgili olarak detaylar belli oldu. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), söz konusu detayları içeren yazıyı il milli eğitim müdürlüklerine gönderdi.

Buna göre okulların açılacağı ilk hafta olan 21-25 Eylül’deki uyum programı, okul öncesi ve 1. sınıflarda ‘1 gün yüz yüze eğitim‘ şeklinde gerçekleştirilecek. İhtiyaç halinde her sınıftaki öğrenciler gruplara bölünerek yüz yüze eğitim yapılacak, grupların okula gelecekleri günler farklı olacak.

İlk hafta bir, ikinci hafta iki gün beşer saatlik eğitim

Okul öncesinde ilk hafta 1 gün 30’ar dakikalık 5, 28 Eylül-2 Ekim ve devamında, haftada iki gün, günde 30’ar dakikalık beş ders saati eğitim yapılacak. İlkokul 1. sınıf öğrencileri ilk hafta 30’ar dakikalık beş ders saati uyum eğitimi alacak. Ders saatleri arasında 10’ar dakikalık dinlenme süresi olacak.