Ana Sayfa Blog Sayfa 1089

Antalya’da caretta carettaların koruma alanına 500’ü aşkın kaçak yapı yapıldı

Antalya‘nın Aksu ilçesindeki caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının koruma alanı, 500’ü aşkın kaçak yapıyla doldu.

Bu sebeple caretta caretta yuvalarındaki yumurtaların yüzde 56,9’u bozuk çıktı.

Deniz kaplumbağaları üreme alanı ilan edilmişti

DHA‘da yer alan habere göre, Aksu ilçesinde batıda Aksu Nehri, doğuda Beşgöz Deresi arasındaki 1,2 kilometrelik Kumköy sahili, geçen yıl mart ayında Resmi Gazete‘de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle deniz kaplumbağaları üreme alanı ilan edilmişti.

Ancak, söz konusu alanda 500’ü aşkın çardak adı altında derme-çatma yapı oluşturuldu.

Çardak adı altında hiçbir elektrik, su ve atık su alt yapısı olmayan kumsaldaki kaçak yapılarda yaz boyunca bölge halkı, caretta carettaların yaşam alanı olan kumsal üzerinde yaşıyor.

Bölgede 23 yıldır caretta caretta yuvalarının tespiti, yavruların yuvadan çıkışı gibi çalışmaları sürdüren Ekolojik Araştırmalar Derneği‘nin (EKAD) raporuna göre, insan kaynaklı yuvalardaki yumurtaların bozulma oranı da çok yüksek düzeyde çıktı.

‘Yumurtaların bozulması sebep oluyor’

EKAD Başkanı Hacettepe Üniversitesi‘nden Dr. Ali Fuat Canbolat, Kumköy sahilinde 2021 sezonunda 178 yuva belirlediklerini ve yuva yoğunluğunun kilometre başına 148,3 olduğunu açıkladı. Bu oranın caretta carettalar için çok uygun kumul yapısına sahip olması nedeniyle yüksek olduğuna işaret eden Dr. Canbolat, buradaki yoğun insan faaliyetleri yüzünden yumurtaların yüzde 56.9’unun bozuk çıktığına dikkat çekerek şunları söyledi:

Maalesef kumsalın çok kötü kullanımı nedeniyle su kullanımı, kanalizasyon atıkları, iş makineleriyle çardakların kurulumu sırasında kumsal yapısının değiştirilmesi gibi pek çok neden yumurtaların bozulmasına sebep oluyor. Yuva sayısı fazla ama yavruların yumurtadan çıkış başarısı çok düşük. 2021’de bu kumsala 12 bin 159 yumurta bırakılmış, yüzde 56,9’u bozulmuş. O bölgede denize ulaşan yavru sayısı da yüzde 36,9. Çok düşük bir oran ve 4 bin 485 yavru. Belek’te ise bu oran yüzde 45-50 civarında.”

Fotoğraf: DHA

Kumsaldaki sorunla ilgili Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü yetkililerine de bilgi aktardığını anlatan Dr. Canbolat, “Oradaki yerel insanlar orayı bir şekilde kullanıyor, kaplumbağaların korunması konusunda bize yardımcı da oluyorlar ama bu hassasiyet oradaki sorunu çözmüyor. Haziranda çardakların kurulumu, tadilatı için iş makineleri ve traktörler giriyor ve kumsal darmadağın oluyor. Ayrıca son yıllarda çardak sayısı da o kadar yoğunlaştı ki yer kalmadığından neredeyse denize sıfır çardaklar kuruluyor. Tabii bunların elektrik, su, kanalizasyon hiçbir altyapı sistemi yok, tamamı kaçak yapı” dedi.

‘Villaya dönüşebilirler’

Yakın zamanda çardakların villaya dönüşme ihtimali olduğundan da bahseden Dr. Ali Fuat Canbolat, açıklamalarına şöyle devam etti:

Gerçekten çardakta kalan insanlar kaplumbağalar konusunda çok hassas davranıyor ve elinden geldiği kadar yardımcı oluyor ama bu var olan sorunları çözmüyor. Kumsal tahribatı ve çöpler bunlar çözülemiyor. Bu durum yöresel bir hal almış durumda ve aynı şekilde geçmişte Kumluca’da Mavikent bölgesinde de çardaklar yoğundu ve günümüzde bunların hepsi villaya dönüştü. Yakın zamanda buradakiler de villaya dönüşürse şaşırmam. Hatta pandemi döneminde bu çardaklar kiraya verilip turizm bile yapılmaya başlandı. Otellere gitmeyip çardakları kiralayan birçok tatilci de oldu.”

Fotoğraf: DHA

Dr. Canbolat, Kumköy sahili çardaklarla dolduğu için Serik ilçesi sınırındaki Beşgöz Deresi‘nden itibaren doğuda yeni çardakların kurulmaya başlandığına dikkati çekti ve bu konuda Serik Belediye Başkanı Enver Aputkan‘ı uyardığını, başkanın gelecek yaz dönemi Serik sınırında çardak kurulumuna izin vermeyeceğini söylediğini kaydetti.

‘Çardakları geriye çekmek için çalışmalar başlattık’

Bunun yanında, çardaklarda yaşayanların kurduğu Kumköy Koruma Geliştirme ve Yaşatma Derneği Başkanı Abdullah Kaya, çardakları geriye çekmek için çalışmalar başlattıklarını kaydetti:

Zaten bizim de derneği kurma amacımız caretta carettaları korumak ve onların yaşam alanı üzerindeki çardakları daha geri noktalara çekmek. Bu konularda belediye ile iş birliği çalışmaları da yapıyoruz. Burada 30-40 yıldır bölge insanı çardak kuruyor. Kıyı kenar çizgisine uygun belediyeyle iş birliği içinde, caretta caretta yuvalama alanları üzerine artık çardak kurdurmuyoruz ama önceden kurulanlar var ve onları da daha geriye çektirmek için çalışmalar başlattık.”

Afganistan’da Taliban 3 ton içkiyi Kabil Nehri’ne döktü

Bir süredir Afganistan‘da yönetimine el koyan ve baskıcı uygulamaları daha da artıran Taliban, bu sefer de 3 ton içkiyi Kabil Nehri‘ne döktü.

Taliban yönetiminin “İstihbarat Başkanlığı” (GDI), Kabil’in Karte-i Çar bölgesinde içki satılan mekana baskın düzenlendiğini ve üç ton içkiye el konulduğunu kaydetti. Alkol satışı yapan üç kişinin de gözaltına alındığı açıklandı.

Açıklamada alkol kullanmanın haram olduğu ve Müslümanların içkiden sakınması gerektiği ileri sürüldü.

GDI’nın sosyal medya hesabından üç ton içkinin nehre döküldüğü görüntüler de paylaşıldı.

Memur ve emeklinin maaş zammı belli oldu

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) bugün enflasyon oranlarını açıklamasının ardından memura ve emeklilere yapılacak zam oranları da belli oldu.

Buna göre, ocak – haziran döneminde uygulanmak üzere bu ay memur maaşlarına ve emekli memur aylıklarına yüzde 27.47 oranında, SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına da yüzde 25.47 oranında zam yapılacak. Eşi çalışmayan, iki çocuklu en düşük memur maaşı 4 bin 880 TL’den 6 bin 220 TL’ye yükselecek.

Memur maaşlarına yapılacak zammın 5 puanı toplu sözleşme zammından, kalanı da 2021’in temmuz – aralık döneminde yapılan yüzde 3 oranındaki toplu sözleşme zammını aşan enflasyon farkından kaynaklanıyor.

Bu konudaki çalışmaların kısa süre içinde tamamlanarak 15 Ocak’taki memur maaş ödemelerine yetiştirilmesi bekleniyor.

En düşük emekli aylıkları

En düşük işçi emeklisi maaşı ise 1626 liradan 2 bin 41 liraya, en düşük esnaf emeklisi maaşı 1764 liradan 2 bin 214 liraya, en düşük çiftçi emeklisinin maaşı 1663 liradan 2 bin 87 liraya çıkıyor.

Hükümetin döviz kuru ve enflasyondaki aşırı artış dolayısıyla emekli aylıklarına da bir iyileştirme yapması bekleniyor. Bu kapsamda daha önce ilk başta 1000 liraya, geçen yıl da 1500 TL’ye çıkartılan en düşük emekli aylığının en az 2 bin liraya çıkartılması bekleniyor.

2022 itibariyle asgari ücret net 4 bin 253 lira olarak belirlenmişti. Bu haliyle SSK ve BAĞ-KUR emeklisinin en düşük maaşı asgari ücretin yarısının da altında kalıyor.

HDP Bahçelievler ilçe örgütüne saldıran Muhammed Eren Sütçü serbest bırakıldı

Halkların Demokratik Partisi‘nin (HDP) İstanbul Bahçelievler’deki ilçe binasına silah ve bıçakla girerek partililere saldıran Muhammed Eren Sütçü tutuklanma talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliğince serbest bırakıldı.

HDP: ‘Bu karar, saldırganların teşvik edildiğinin göstergesi’

Sütçü’nün ifade tutanağı ve mahkemeden hangi gerekçelerle serbest bırakıldığına dair avukatlara bilgi verilmedi.

HDP, saldırganın serbest bırakılma kararını resmi Twitter hesabından “Bahçelievler İlçe Örgütümüze silahlı saldırıda bulunan saldırgan serbest bırakıldı. Bu karar, katillerin sırtının sıvazlandığının ve saldırganların teşvik edildiğinin göstergesidir. Bu organize suç ve suç ortaklıkları karşısında sessiz kalmayacağız, mutlaka hesap soracağız” ifadeleriyle değerlendirdi.

HDP İstanbul İl Örgütü‘nden yapılan açıklamada da “Partimize dönük saldırılar karşısında cezasızlık politikasında ısrar eden “iktidar” tüm saldırıların ve olası gelişmelerin sorumlusudur” denildi.

Sütçü’nün, 28 Aralık’ta düzenlendiği silahlı ve bıçaklı saldırıda, HDP ilçe binasında bulunan partililer Ramazan Dışarı ve Aziz Şimşek yaralanmıştı.

Kolorado yangınının gösterdikleri: Artık yangın sezonu yok, ormanlar bütün yıl risk altında

Bilim insanları, Kolorado’da yerleşim yerlerini yerle bir eden ve nadir görülen kış orman yangınlarının iklim değişikliğinin etkisiyle daha da yıkıcı hale geldiğini açıkladı.

Denver Post’a konuşan Kolorado Eyalet Üniversitesi‘nden kimatolog Becky Bolinger ve Kolarado İklim Merkezi‘nden bir ekip, yazdan beri bölgede hakim olan kuru ve sıcak hava koşullarına dikkat çekerek, bunun bir orman yangını için mükemmel bir ortam yarattığını vurguladı.

Perşembe günü çıkan Marhall yangını, ardındaki ormanlık alan yerine Boulder County kasabasının banliyölerine yönelmiş ve binlerce kişinin evini terk etmesine yol açmıştı.

Önce aşırı yağış, ardından şiddetli kuraklık

Bolinger ve arkadaşları, “Alevlerin binlerce insanı yaşadıkları yerlerden kaçırdığı Kaliforniya gibi yangınları yaşamaya başlamamızın çok uzun sürmeyeceğinin bir kanıtıydı bu yangın ama aralık ayında bunun olacağını beklemiyorduk” dedi.

Kolorado, şiddetli rüzgarlarıyla biliniyor ve yaygın olmasa da kış aylarında bile çalı yangınları meydana gelebiliyor. Ancak iklimbilimciler, birkaç saat içinde altı bin dönümlük alana yayılan Marshall yangınının yoğunluğu ve aylardır kuruyan otlakları nasıl vurduğuna tanık olmanın benzersiz bir durum olduğuna dikkat çekiyor.

Kolorado-Boulder Üniversitesi’nde mega yangınları inceleyen yangın bilimcisi ve Earth Lab Analytics Hub direktörü Natasha Stavros yangının çıkışı ve yayılma nedenlerini;  “Yılın başlarında bölge aşırı yığış aldı. Bu nedenle de otlaklar genişledi ve hızlı büyüdüler. Ardından büyük bir kuraklık yaşadık; yağışlar dramatik şekilde düştü ve hepsi kurudu. Bu da rüzgarın da yardımıyla küçücük bir kıvılcımın dev yangınlara dönüşmesine yol açtı. Bütün bunlar iklim değişikliğiyle doğrudan bağlantılı” şeklinde açıkladı.

‘İklim değişikliği yangın mevsimini uzattı’

Doğal alanlara doğru gelişmeye devam ederken, ince eleyip sık dokumak gerektiğini kaydeden Stavros, “nasıl enerji sağladığımız, ne tür bir rüzgar beklediğimiz ve ayrıca bu araziyi nasıl kullandığımız ve kentsel alanların etrafındaki araziyi korumak için neler yaptığımız bundan sonra çok daha önemli olacak” diye konuştu.

Yangın bilimcisi ve CU Boulder’daki Dünya Laboratuvarı yöneticisi Jennifer Balch da haziran ve aralık arasındaki dönemin, 1960’ların başından bu yana Denver bölgesi için kaydedilen en sıcak ve en kurak dönemlerden biri olduğuna dikkat çekti: “Çıra ne kadar kuru olursa, yangın o kadar kolay yayılır.”

Bilim insanları, giderek ısınan bir iklimin, orman yangınlarının sadece yaz ayları yerine bundan böyle yıl boyunca gerçekleşmesinin temelini oluşturduğu ve daha fazla ev inşa edilirken bunun dikkate alınması gerektiği uyarısında bulundu.

Balch, “İklim değişikliği, yangın mevsimleri uzattığı için kesinlikle bu hikayenin bir parçası. Artık bir sezonumuz yok. Artık yıl boyu süren yangınlarla yüz yüzeyiz” ifadelerini kullandı.

 

Yargı süreci devam eden tarihi Niğde Kalesi yıkılıyor: Niğde Belediyesi suç işliyor

AKP’ye ait Niğde Belediyesi, “Kale ve Çevresi Koruma ve Yenileme Projesi” kapsamında Selçuklular tarafından inşa edilen tarihi kalenin yıkımına başladı.

Cumhurbaşkanı kararı ve ihalenin iptali için Aksaray İdare Mahkemesi’nde dava açan Niğde Kale Mahallesi sakinleri, mahkeme kararının beklenmesi gerektiğini belirterek Belediye’nin yıkım işleminin hukuk dışı olduğuna dikkat çekiyor.

‘Yangından mal kaçırırcasına yıkım işine başladı’

Niğde Kale Mahallesi sakinleri adına açıklama yapan Avukat İsmail Hakkı Atal, Belediye’nin yıkım işlemlerine cuma günü başladığını belirterek süren yargı süreciyle ilgili şunları söyledi:

Danıştay 6. Dairesinde 2021 Mart ayında açmış olduğumuz Cumhurbaşkanı kararının iptaline ilişkin 12 davada, yürütmeyi durdurma talebimizin değerlendirilmesi için halen Danıştay Savcısının mütalaası bekleniyor.

Aksaray İdare Mahkemesi’nde ihalenin iptaline ilişkin açmış olduğumuz iki dava dosyasında ise Aksaray İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma talebimizi değerlendirmesi gerekiyor. Davalı Niğde Belediyesi ise  yürütmenin durdurulması  ihtimaline karşı  yangından mal kaçırırcasına Cuma günü yıkım işine başladı. ”

Niğde Belediyesi’nin acele kamulaştırma ve yıkım işlemlerini dayandırdığı ve Danıştayda iptal davasını açtıkları Cumhurbaşkanı Kararı’nın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu söyleyen Atal, “Cumhurbaşkanı Kararında ‘Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanuna’ dayandırılmaktaysa da  bu kanunda  ‘acele kamulaştırma prosedürüne yer verilmemiş ve normal kamulaştırma prosedürü öngörülmüştür. Dolayısıyla bu kanuna dayanılarak çıkarılan Cumhurbaşkanı Kararı ve Niğde Belediyesi işlemlerinde acele kamulaştırma usulü uygulanamaz” dedi.

‘Yıkıldıktan sonra yürütmeyi durdurma kararının hükmü kalmayacak’

Av. Atal, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa göre Koruma Alanı olan Niğde Kale Mahallesi sit alanına sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın müdahalede bulunabileceğini, fiziksel müdahale hakkı bulunmayan Niğde Belediyesi’nin ise suç işlediğini kaydetti:

” Belediye’nin bu alanda herhangi bir iş ve işlem yapma, ihale yapma, ihale ilan etme, yıkım yapma yaptırma yetkisi yoktur. Ülkemiz betona boğularak, inşaat ekonomisi üzerinden ağır bir ekonomik krizin içine sürüklenmiştir. XI. yüzyılda Selçuklular tarafından inşa edilmiş olan tarihi ve kültürel varlığımız Niğde Kale’sinin etrafında yapılanmış olan tarihi Kale Mahallesi hiçbir bilimsel veriye, arkeoloji-sanat tarihi temelli bütünsel plana dayanılmaksızın tamamen yıkılmak üzeredir. Mart 2021’den bu yana açmış olduğumuz 14 davaya ve telafisi imkansız zarar ve açık hukuka aykırılık şartlarının birlikte gerçekleşmesine rağmen Kale yıkıldıktan sonra verilecek yürütmeyi durdurma kararının bir hükmü kalmayacak, Adalet Bakanlığı’nın da sorumluluğu doğacaktır” dedi.

Belediye Başkanı: Turizm için cazibe merkezi haline getireceğiz

Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir tarihi Kale’nin yıkımının başladığı gün gazetecilere şu açıklamada bulunmuştu:

Proje kapsamında 1. 2. ve 3. sit alanları ile kentsel koruma alanları var. Bu projemizi Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla gerçekleştiriyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve TOKİ ile gerçekleştiriyoruz. Bu bir koruma ve yenileme projesidir. Kentsel dönüşüm değil. Tescilli binalar, eski taş yapılar ve değeri olan binaların hepsi korunacak. Sadece metruk olan ömrünü tamamlamış tehlike arz eden binaları yıkıyoruz. En kısa süre içinde projemizi tamamlayıp şehrimizi turizm açısından cazibe merkezi haline getireceğiz.”

Sigara ve içkide dev ÖTV artışı

Sigara ve alkol grubundan alınan Özel Tüketim Vergisi‘ndee (ÖTV) yüzde 47, 39 oranında artış yapıldı. Artış oranının fiyatlara yansıyıp yansımaması Cumhurbaşkanı kararıyla belli olacak. Aksi bir karar alınmadığı sürece sigarada asgari maktu vergi paket başına 9,77’den 14,39’a çıkacak. Bu durumda bir paket sigara en az 22,85 TL’ye satılabilecek.

ÖTV’deki artışa ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Geçen altı aylık dönemde sabit kalmıştı

Yeni yılla birlikte doğal gaz ve elektrik faturaları, araç muayenesi, araç sigortası, akaryakıt, köprü ve otoyol geçiş ücretleri gibi birçok alanda yüksek oranlarda zam yapılmıştı. 2022’nin ilk iş gününde de sigara ve alkolden alınan Özel Tüketim Vergisi’ne (ÖTV) geldi.

Haziran ayında yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla sigara ve alkollü içeceklerden alınan özel tüketim vergisi temmuz-aralık dönemi  için sabit kalmıştı. Fakat bu sefer ocak ayı öncesinde böyle bir karar yayımlanmadı. İlgili kararın yayımlanması durumunda ocak-haziran dönemi için belirlenen yüzde 47,38’lik artışta düzenlemeye gidilebilir.

TEMA: İklim krizi 2021’de şiddetli kuraklık ve hava olaylarıyla kendini gösterdi

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA), 2021 yılında yaşanan çevre olaylarını değerlendirerek olumlu ve olumsuz gelişmeleri paylaştı.
Yapılan değerlendirmeye göre, 2021 yılında iklim krizi kendini şiddetli kuraklık, ani ve şiddetli hava olaylarıyla gösterdi. Türkiye bu yılı sel ve kuraklığın tehdidi altında geçirdi.

Yüzleşmemiz gereken afet: Müsilaj

Mayıs ayı itibarıyla Marmara Denizi başta olmak üzere Batı Karadeniz ve Kuzey Ege’de yoğun bir şekilde deniz salyası (müsilaj) kirliliği yaşandı. Gerekli arıtmalar yapılmadan deşarj edilen evsel/endüstriyel atık sular, derin deniz deşarjları ve yıllardır Marmara Denizi’nin kontrolsüz bir şekilde kirletilmesinin sonucu olan bu kirlilik, birçok canlının da ölümüne sebep oldu.
Marmara Belediyeler Birliği ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ortaklığında 6 Haziran tarihinde gerçekleştirilen “Marmara Denizi Koruma Eylem Planı Koordinasyon Toplantısı” sonucunda 22 maddelik eylem planı oluşturuldu. Bu Eylem Planı’na göre; Marmara Denizi’nin tamamını koruma alanı olarak belirleme çalışmaları 2021 yıl sonuna kadar tamamlanacak.

İklim krizinin sonuçları: Orman yangınları, kuraklık ve sel felaketleri

2021 yılında iklim krizi kendini şiddetli kuraklık, ani ve şiddetli hava olaylarıyla gösterdi. Türkiye de bu yılı sel ve kuraklığın tehdidi altında geçirdi. Yaz aylarında peş peşe yaşanan orman yangınları, Türkiye gündeminin temel konularından birini oluşturdu.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, son 50 yılın en sıcak ikinci ayı olan Temmuz 2021’de Antalya Manavgat’ta dört ayrı yerde başlayan yangın, ağustos ayının ilk yarısına kadar devam ederek 54 ilde 299 noktaya yayıldı. Türkiye tarihinin en büyük orman yangını felaketlerini oluşturan yangınlarda resmi verilere göre, 133 bin hektar orman, 26 bin hektar tarım alanı yandı. Dokuz kişi ve milyonlarca canlı hayatını kaybetti. Türkiye doğası ve yangın bölgelerindeki yaşam ağır yara aldı.
Yangınların beraberinde yaşanan aşırı kuraklıklar birçok gölü ve çevresindeki ekosistemi olumsuz etkiledi. Kuraklık ve vahşi sulama nedeniyle kuruyan Tuz Gölü’nde binlerce flamingo yavrusu hayatını kaybetti. Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün bazı bölgelerinde 1.5-2 kilometrelik çekilmeler meydana geldi. Sodyum kaynağı olarak büyük bir potansiyele sahip olan Acıgöl’de ortalama su seviyesi 1 metrenin altına düştü. Dünyanın nazar boncuğu olarak bilinen Meke Gölü ise tamamen kurudu.
Diğer yandan Batı Karadeniz’de aşırı yağışlar sonucu meydana gelen sel felaketinde ise 80’den fazla kişi hayatını kaybetti. Sel felaketlerinde en büyük yıkım Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde yaşandı. Ormansızlaşma, dere yatağına yapılaşma ve iklim değişikliğinin bir sonucu olarak gerçekleşen şiddetli aşırı yağışlar, şehrin merkezinden geçen Ezine Çayı’nın taşmasına sebep oldu. Kastamonu, Bartın ve Sinop illeri yaşanan felaket sonrası “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” ilan edildi.

Atık barajı kazaları geri dönülmez zararlar verdi

IV. Grup madencilik faaliyetleri sonucunda son iki yılda altı büyük kaza yaşandı. Her bir kaza bulunduğu bölgenin suyuna, toprağına, canlı ve cansız varlıklarına geri döndürülmez zararlar verdi. Aşırı yağışlar sebebiyle Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde faaliyet gösteren demir madeninin atık barajı çökerken, ağır metal içerikli atıklar bölgenin en önemli su kaynağı olan Madra Barajı’nı besleyen derelere karıştı.
Bir diğer felaket ise Giresun’da gerçekleşti. Şebinkarahisar’ın Yedikardeş Köyü yakınında çalışma yürüten kurşun-çinko-bakır madeninin atık barajının çökmesi sonucu binlerce ton zehirli atık çevreye saçıldı. Yaşanan kaza sonucu ağır metal içerikli atık sular Kılıçkaya Barajı’na ulaşarak Kelkit Irmağı üzerindeki yaşam alanları için çok büyük çevresel riskler oluşturdu.

2021’in umut yeşerten çevre haberleri: Türkiye Paris Anlaşması’nı imzaladı

2021 yılı iklim krizi ve çevre felaketlerinin ağır sonuçlarının ortaya çıktığı bir yıl olmasının yanısıra umut veririci gelişmelerin de yaşandığı bir yıl oldu. TEMA Vakfı’nın umut verici olarak değerlendiği gelişmelerin başında Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylaması yer alıyor.
İklim krizinden en fazla etkilenecek coğrafyalardan biri olan Türkiye, ekim ayında Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak karbonsuzlaşma hedeflerinde önemli bir adım atmış oldu. Türkiye, 2030 yılına kadar ormansızlaşma ve arazi bozulumunu durdurmayı ve tersine çevirmeyi taahhüt ettiği “Orman ve Arazi Kullanımı Bildirgesi”ni ve kömürün kademeli azaltımını kabul eden “Glasgow İklim Paktı”COP26’da imzaladı. Tüm bu gelişmelerle Türkiye, gerçekçi bir hedefle sorumluluk alarak iklim krizini durdurma çabalarına önemli bir katkıda bulunmuş oldu.

Taş ocağı ve termik santrallere karşı mücadele yılı

Muğla’nın Milas ilçesindeki İkizköy Mahallesi sınırları içindeki Akbelen Ormanı’nda, Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’nde kullanılmak üzere linyit madeni işletmesi için olur kararına karşı açılan davada hukuki süreçler devam ederken ağaç kesimleri gerçekleştirildi. Orman yangınlarıyla mücadele eden Muğla’da bir ağaç daha kaybetmek istemeyen yaşam savunucuları ise hukuki süreçler tamamlanmadan gerçekleştirilen kesimlere karşı bölgede nöbet tutmaya başladı. Muğla 1. ve 3. İdare Mahkemelerine açılan davalarda iki mahkeme de yürütmeyi durdurma kararı verdi. Devam eden yargı süreçlerine istinaden 7 Eylül’de gerçekleştirilen ve yöre halkının tepkisi nedeniyle iptal edilen bilirkişi keşfi, Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin 7 Aralık 2021 tarihli kararıyla tekrarlandı.

Rize’de İkizdere’ye bağlı Eskencidere Vadisi’nde yapılması planlanan taş ocağı projesine karşı ise yaşam alanlarını savunan köylüler nöbet tutmaya başladı. Doğal varlıklar üzerinde büyük bir tahribata sebep olacak proje, aynı zamanda bölge için ekonomik gelir kalemi olan organik çay ve bal üretimini de olumsuz etkileyecek. Rize İdare Mahkemesi’nin kararı sonucu gerçekleştirilen bilirkişi keşfi raporunda, projenin usulsüz olduğu ve taş ocağının yapılmasının uygun olmadığı belirtildi.

Çanakkale’de yaşam kazandı 

Çanakkale’nin ve Kaz Dağları’nın önemli tarım alanlarını, su varlıklarını ve canlı tür çeşitliliğini tehdit eden “Ağı Dağı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artışı ve Zenginleştirme Projesi”ne karşı TEMA Vakfı’nın, ÇED Yönetmeliği’nin 14-(4) “ÇED Olumlu kararı verilen proje için yedi (7) yıl içinde mücbir sebep bulunmaksızın yatırıma başlanmaması durumunda ÇED Olumlu kararı geçersiz sayılır” maddesine istinaden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yaptığı ÇED iptal başvurusu kabul edildi.  Kaz Dağları başta olmak üzere Çanakkale’de yaşam zaman kazandı.

Fatsa Altın Madeni’ne yürütmeyi durdurma kararı verildi

Ordu’nun Fatsa’ya bağlı Bahçeler Köyü’nde işletilmekte olan liçli altın madenine karşı Fatsa Doğa ve Çevre Derneği’nin açmış olduğu ruhsat iptali davasına, Samsun Bölge İdare Mahkemesi, telafisi imkansız zararlara neden olabileceği belirtilerek yürütmeyi durdurma kararı verdi. Maden projesinin Şubat 2013 – Eylül 2016 tarihlerinde devam edeceği, Eylül 2018’de ise maden sahasının rehabilite edilerek kapatılacağı taahhüt edilmesine rağmen, proje genişletilerek faaliyetlerine devam edilmek isteniyordu. İşletmenin faaliyetlerine devam etmesi, yörenin doğasına, tarımsal üretimine ve insan sağlığına yönelik ciddi riskler barındırıyordu.

Validebağ Korusu ihalesi iptal edildi

Validebağ Korusu’nda yapılması planlanan Rehabilitasyon ve Düzenleme Projesi ihalesi, İstanbul 11. İdare Mahkemesi tarafından hukuka uyarlık bulunmaması sebebiyle iptal edildi. 160 yıllık bir tarihe sahip olan ve 1999 yılında I. Derece Doğal Sit Alanı ilan edilen Validebağ Korusu; önemli bir ekolojik alan olarak 130 kuş, 31 kelebek ve 200 otsu bitki türüne ev sahipliği yapıyor.

Çevre Düzeni Planlarında önemli iptal kararları

2009 yılında yürürlüğe giren ve Tekirdağ, Kırklareli, Edirne illerini kapsayan 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planında bölgede kömürden enerji üretilmesi engellenmişti. Ancak 2013 yılından bu yana yapılan plan değişiklikleriyle, bölgede kömürlü termik santral yapılmasının önü açıldı ve Marmara Ereğlisi, Malkara, Çerkezköy ve Vize’de kömürlü termik santral alanları planlandı. Bu plan değişikliklerine karşı TEMA Vakfı tarafından açılan davaların ilk ikisinde, Marmara Ereğlisi’nde enerji üretim alanı ve tüm Trakya’yı kapsayacak şekilde kömürlü termik santral yapımının önünü açan plan notu iptal edildi. Devam eden davalarda ise 2016 ve 2017 Çevre Düzeni Plan değişiklikleri ile Vize ve Çerkezköy’de planlanan enerji üretim alanları için iptal kararları verildi.
Diğer taraftan, 2009 yılından bu yana Gökçe Barajı ve su toplama havzası ile ilgili hukuki çalışmalar yürüten TEMA Vakfı, Gökçe Barajı Havzası için tehdit oluşturacak ve yapılaşmanın artmasına neden olacak 1/50.000 ölçekli Termal Turizm Merkezi Çevre Düzeni Planı’na karşı itirazlarını yargıya taşıdı. Yalovalılar‘ın su hakkını korumak için yargıya taşınan plan için yapılan itirazlar haklı görüldü ve planın Gökçe Barajı Havzası’ndaki suyun miktarı ve kalitesini etkileyecek olan bölümleri iptal edildi. Buna göre; havzanın kısa ve orta mesafeli koruma alanlarında yapılaşmanın artmasına neden olan kararlar ile orman alanlarında turizm bölgesi yapılmasına yönelik kararlar iptal edilmiş oldu.

AB’de ‘yeşil yatırım’ tartışması büyüyor: İspanya da nükleer ve doğalgazın kapsanmasına karşı çıktı

İspanya Ekolojik Dönüşüm ve Demografik Mücadele Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “nükleer enerji ve doğal gazın, yeşil veya sürdürülebilir enerji sınıfında olmaması gerektiği” belirtildi.

Bakanlık, “böyle bir sınıflandırmanın anlamlı olmayacağını ve bir bütün olarak değerlendirildiğinde AB’nin enerji geçişi için yanlış sinyaller göndereceği” eleştirisinde bulundu.

İspanya, AB’nin 2050’ye kadar sıfır karbondioksit emisyonu ve iklim nötrlüğü hedefi olan yeşil yatırım planının “tam savunucusu” olduğunu vurguluyor ancak  nükleer enerji ve doğal gazın bu sınıflandırılmaya dahil edilmesinin “geri adım atmak” olacağını düşünüyor.

İspanya’nın nükleerden çıkış tarihi 2035

İspanya, 2035 yılına kadar nükleer enerjiden çıkış sürecini tamamlama yolunda ilerliyor. Ağustos 2021 itibariyle, ülkede faaliyette olan ve çoğunluğu Iberdola ve Endesa‘nın sahibi olduğu yedi nükleer enerji reaktörü bulunuyordu. İspanya Hükümeti, 2021-2030 Ulusal Enerji ve İklim Planı kapsamında, 2027-2035 döneminde nükleer enerji kapasitesini tamamen devreden çıkarmayı planlıyor. 2030 yılına kadar nükleer enerji kapasitesinin, 2035 yılına kadar tamamen kullanımdan kaldırılmadan önce 3GW’a düşmesi bekleniyor.

AB Komisyonu’nun 31 Aralık’ta açıkladığı ve üye ülkelerde tartışmaya açtığı taslak metinde, ise nükleer ve doğal gazı enerjide yenilenebilir temelli bir dönüşümü kolaylaştıracak araçlar olarak görüldüğü belirtilip yeşil yatırım sınıflandırması çerçevesinde yer veriliyor.

Açıklamada, uzman danışma sürecinin tamamlanmasının ardından AB Komisyonu’nun ilgili mevzuatı onay için ocak ayı içinde AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu‘na (AP) göndereceği kaydediliyor.

AB Komisyonu’nun hazırladığı taslağı üye ülkeler arasında yarattığı görüş ayrılığı da keskinleşiyor. Özellikle Fransa nükleer enerjinin “iklim dostu” sayılması planlarına destek verirken, üç nükleer santralini bu yılın başında kapatan, kalan üçünü de yıl sonunda kapatacak olan Almanya, nükleer enerjiyi kesinlikle reddediyor ancak doğal gazdan elde edilen enerjinin sürdürebilir sayılması planlarını olumlu buluyor.

TTB, Omicron varyantı sonrası aşı öneri şeması yayımladı

Türk Tabipleri Birliği (TTB), koronavirüs varyantı Omicron sonrası aşı öneri şeması yayımladı.

TTB, Dünya Sağlık Örgütü‘nün (DSÖ) onayladığı aşı seçeneklerinin artırılması gerektiğine vurgu yaparak, “Özellikle 65 yaş üstü ve kronik hastalığı bulunan kişiler için koruyuculuğu daha yüksek olduğundan mRNA aşılarını (ülkemizde BioNTech) ilk seçenek olarak öneriyoruz” ifadelerini kullandı.

Aşı şeması

TTB’nin koronavirüs aşısıyla ilgili önerileri şu şekilde:

Hiç aşılanmamış veya herhangi bir nedenle eksik aşılı 16 yaş ve üzeri kişiler için birinci doz BioNTech, bir ay sonra ikinci doz BioNTech ve üç ay sonra da BioNTech hatırlatma dozu,

Üç doz Sinovac olanlara da üç ay sonra BioNTech hatırlatma dozu,

5-15 yaş için birinci doz BioNTech, 12 yaş ve üzeri için bir ay sonra, 5-11 yaş arası için ise üç ay sonra ikinci doz BioNTech,

İki doz Sinovac ardından bir doz BioNTech aşısı olanlar için, ikinci doz BioNTech aşılarını son aşılarından üç ay sonra olmaları tavsiye edildi.

İki doz Sinovac ardından iki doz BioNTech aşısı olanların, altı aydan önce hatırlatma dozuna gerek olmadığı da kaydedildi.

Hastalık geçirdikten sonra iki doz Sinovac aşısı olanlar üç ay sonra bir doz BioNTech altı ay sonra da BioNTech hatırlatma dozu,

hastalık geçirdikten sonra iki doz BioNTech aşısı olanlar, son dozdan altı ay sonra BioNTech hatırlatma dozu,

iki doz Sinovac aşısı olmalarına rağmen hastalık geçirmiş olanlar, üç ay sonra bir doz BioNTech altı ay sonra ise BioNTech hatırlatma dozu,

iki doz BioNTech aşısı olmalarına rağmen hastalık geçirmiş olanlar, altı ay sonra bir doz BioNTech,

hiç aşılanmadan veya aşı şeması tamamlanmadan hastalanmış olanlar, en erken bir ay sonra birinci doz BioNTech, bir ay sonra ikinci doz BioNTech, üç ay sonra BioNTech hatırlatma dozu, (Sinovac aşı şeması yarım kalanlarda da BioNTech ile devam edilmesini öneriyoruz)

Bağışıklık yetmezliği olanlar birinci doz BioNTech, bir ay sonra ikinci doz BioNTech, bir ay sonra üçüncü doz BioNTech, üç ay sonra da BioNTech hatırlatma dozu,

(iki doz Sinovac olanlar için) birinci doz BioNTech, bir ay sonra ikinci doz BioNTech, üç ay sonra BioNTech hatırlatma dozu tavsiye edildi.

Şemada, “Hatırlatma dozları için infeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanına başvurulmalıdır” notu da eklendi.