Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi yatırımı olarak Konya Karapınar’da kurulacak olan 1000 megavat (1 GW) kurulu güce sahip güneş santralı, fotovoltaik güneş modülü üretim fabrikası ve Ar-Ge merkezi kompleksi ihalesini Kore firması Hanwha ile Türkiye firması Kalyon ortaklığı kazandı. 20 Mart’ta açıklanan ihale sonucuna göre 2 bin kişiye istihdam sağlaması beklenen projenin 21 ayda bitirilmesi hedefleniyor.
İhaleyi alan Hanwha şirketi dünyanın bu konuda sayılı firmalarından biri. Çok sayıda yatırımı bulunan Koreli firma, güneş enerjisi alanında çeşitli ödüllere sahip. Öte yandan Kalyon şirketi Türkiye’de doğayı tahrip eden büyük projeler arasında açılışı geçen yıl yapılan Üçüncü Köprü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) ve yapımı devam eden Üçüncü Havaalanı ihalesini kazanan firmalardan biri olarak tanınıyor. Kalyon grubunun web sitesinde güneş enerjisi yatırımlarına dönük herhangi bir bilgi bulunmuyor.
Türkiye’de yenilenebilir enerji politikaları açısından önemli bir adım olan ihale sektör temsilcilerini ve bu alanda çalışan uzmanları şimdiden heyecanlandırmışa benziyor. İki bin hektar alan üzerinde kurulacak olan Karapınar güneş santralı projesinin tamamlanmasıyla yılda 1 milyar kilovatsaat elektrik üretilmesi hedefleniyor. Bu da yaklaşık 600 bin evin elektrik ihtiyacının karşılanması anlamına geliyor.
Projenin 2 bin 150 kişiye istihdam sağlaması beklenirken, santrala 1 milyar dolar yatırım yapılması, kurulacak fabrikaya da 300 milyon dolar harcanması öngörülüyor.
YEKA nedir?
Söz konusu ihale Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalesi. YEKA ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 10 Ekim 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları Yönetmeliği”nde tanımlanıyor. Buna göre, yönetmelik çerçevesinde kamu ve hazine taşınmazları ile özel mülkiyete konu taşınmazlarda büyük ölçekli yenilenebilir enerji kaynak alanları (YEKA) oluşturularak, yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması sağlanacak. Başka bir deyişle kamuya ait büyük arazilerin, enerji santralleri ile değerlendirilmek üzere tahsisi sağlanacak. Yönetmeliğe göre bu alanlar Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından veya YEKA amaçlı bağlantı kapasite tahsisi olarak iki şekilde geliştirilebilecek.
Türkiye’nin güneş karnesi zayıf
Bu devasa boyutlardaki güneş projesini hayata geçirmeye hazırlanan Türkiye’nin yenilenebilir enerji, özellikle de güneş alanında geçmiş yıllar karnesi oldukça zayıf. Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’ne (TEİAŞ) ait veriler güneş enerjisine yönelik ilgisizliği gösteriyor.
TEİAŞ verilerine göre 2015 yılında kurulu gücün birincil kaynaklara göre dağılım tablosunda güneş enerjisi 248 MW ile yüzde 0,34 paya sahipti. Yine TEİAŞ “Türkiye kurulu gücünün birincil enerji kaynaklarına göre gelişimi verilerine” göre Türkiye’nin güneş enerjisinde 2005-2015 yılları arasında ciddi bir gelişme kaydedilmemiş olması da dikkat çekici bir nokta.
Son rakamlara göre ise Türkiye’de halen işletmede olan 1.078 güneş santralının toplam kurulu gücü 898,9 megavat ve 2016 yılında bu santrallarla yaklaşık 1 milyar kilovatsaat elektrik üretimi yapılmış. Bu santralların tamamına yakını 1 megavattan küçük lisanssız güneş panellerinden oluşuyor.
‘Teknoloji ve Ar-Ge transferi konusunda önemli katkısı olacak’
Şu ana kadar atılmış en büyük adımlardan biri olan son ihale, sektör temsilcilerine göre oldukça sevindirici ve bir o kadar da önemli. Uluslararası Güneş Enerjisi Türkiye Topluluğu Bölümü (GÜNDER) Başkanı Kutay Kaleli “çok olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz” diyenlerin başında geliyor. “Hem yerlilik hem de millilik anlamında projenin Türkiye’ye çok şey katacağını” söyleyen Kaleli’ye göre projenin en önemli katkısı hem teknoloji hem de Ar-Ge transferi anlamında olacak.
Hanwha’nın ihaleyi almış olmasının yatırım için ayrıca bir değerinin olduğunu söyleyen Kaleli, şirket için “Hanwha şirketi bu işleri dünyada en iyi yapan firmalardan biri, belki de en büyüğü” diyor. İhalenin fiyatı için ‘doğru yoldayız’ diyen Kaleli’nin bu konudaki değerlendirmesi de şöyle:
Kutay Kaleli: “Fiyat da çok uygun.”
“Fiyat anlamında konuşursak şu an oluşan fiyat 13,3 cent, ancak yerli panel ve yerli katkılarla birlikte bu 19 cente çıkıyordu. Bu rakam için üst bir limit oluştu, bu da 7 cent. Buna Ar-Ge de dahil. Sadece santral kuruluyor olsaydı bu fiyat 7 centin de altında olacaktı. Bu 7 centlik fiyat ilave maliyetler oluşturmayacaktır. Çünkü piyasaya baktığınızda yazın ortaya çıkan marjinal fiyatlarla karşılaştırdığınızda 7 centlik bir fiyat oluşuyor. Santralın üretim yapacağı vakitler yaza denk geleceği için santralın ek bir maliyeti oluşmayacaktır. Bu açıdan fiyatı çok uygun buluyorum.”
Benzer bir proje Niğde’de hayata geçirilecek
Kutlu, Bakanlığın bu yöneliminin hızlanarak devam edeceğini belirterek, ayrıca Niğde’de bir güneş enerjisi santralı kurmak için de çalışma sürdürüldüğünü, hem güneş hem de rüzgar enerjisine dönük ikinci ve üçüncü saha ihalelerinin geleceğini ifade ediyor.
Sunlego Enerji Sistemleri Firması yöneticilerinden ve GÜNDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Özaydın da ihaleyi fiyat konusunda uygun buluyor. Özyadın’ın değerlendirmesi de “13,3 cent denilen şebekeye enerji satış fiyatı, böyle bir yatırım olmasına rağmen 7 cente kadar düşebiliyor. Bu iyi bir şey” şeklinde. Fiyat dışında başka bir noktaya dikkat çeken ve madalyonun diğer yüzüne bakılması gerektiğini dile getiren Özaydın, sektörde bulunan 20 küçük üreticinin de bu tür projelere dahil olma noktasında “devlet desteği şart” diyor.
Mehmet Özaydın: “Proje küçük üreticilere doğru yayılmalı”
Enerji Bakanı’na bu konuda çok iş düştüğünü belirten Özaydın’a göre projesinin sonuçlarını görmesi açısından küçük üreticiye devlet desteğinin ve güvencesinin verilmesi gerekiyor. Küçük üreticinin özellikle mevzuat değişikliği konusunda sıkıntı yaşadığını ve zarar gördüğünü dile getiren Özaydın önerilerini şöyle sıralıyor:
“Bu mevzuat değişikliklerini artık yavaş yavaş sakinleştirmek lazım. Türkiyeli üreticilerin bu sektörün bir parçası olması lazım. Sektörün monopol veya oligopol olmasına izin verilmemeli. Bu yatırımların dağılması ve küçük üreticilere doğru yayılması şart.”
Dışa bağımlılığın bitmesi için yenilenebilir enerji teknolojisine geçilmeli
TEPAV Makroekonomi Çalışmaları Program Direktörü Bengisu Vural ise daha temkinli olanlardan. Yenilenebilir enerji ekonomisi ve dışa bağımlılık konusunda çalışan Vural, “dışa bağımlılık açısından yenilenebilir enerjinin hem teknoloji hem de kaynak bakımından daha geniş çerçevede ele alınması lazım” diyor. “Yerli kaynaklara eğildiğimizde de aslında tam yerli olmuyor” yorumunda bulunan Vural “Güneş bedava su bedava o açıdan güneş enerjisi dışa bağımlılık açısından daha olumlu görünüyor, ama onda da en büyük eleştiri teknolojide dışa bağımlı olmamız” ifadelerini kullanıyor.
Vural teknolojide dışa bağımlı olmamızın sebebini şöyle açıklıyor: “Ülkeler teknolojik yatırımlarını yaparken bizim biraz da ‘durun biraz ucuzlasın, gelişsin de öyle alalım’ deyip bu işleri geciktirmemizden ve bu kaynakları sınırlandırmamızdan kaynaklanıyor.”
“Bu konuda gelişmiş bir seviyede değiliz” değerlendirmesinde bulunan Vural “Her şeyden çok genişleyebilecek bir potansiyelimiz var. Karapınar’daki büyük tesislerin yanında aslında daha önemlisi çatı üstü uygulamalar piyasaları geliştirecek, çünkü orada da çok büyük potansiyel var” sözleriyle geleceğe dair olumlu bir projeksiyon çiziyor.
Bengisu Vural: “Dışa bağımlı olmamızın nedeni teknoloji yatırımlarını geciktirmemiz”
Yenilenebilir enerjinin gelişmesi için çeşitli sektörlerin iç içe geçen ve birbirini destekleyen noktada olması gerektiğini savunan Vural’a göre yenilenebilir enerji teknolojisi, Türkiye seviyesinin çok üzerinde, bu alanda kendimizi geliştirmek demek, aynı zamanda Türkiye’nin teknolojik seviyesini yükseltmek anlamına da gelecektir.
Vural’ın son sözleri Özaydın’ın küçük üreticiler konusundaki sözlerini destekliyor: “Karapınar’daki tesis bir montaj sanayisi haline gelecekse çok bir faydasını görememiş olacağız. Teknoloji transferi sağlayacak ve küçük üreticilere doğru yayılacaksa sanayi anlamında çok önemli katkıları olacaktır.”
Rusya krizi etkili oldu
Yenilenebilir enerji konusunda aktif bir çaba sarf eden ve Çanakkale Yenilebilir Enerji Kooperatifi Kurucularından olan Oral Kaya da ihaleyi Türkiye’nin yatırım yapılabilir bir ülke haline gelmesinin ilk adımı olarak değerlendiriyor. Türkiye’de şu an kurulu güneş enerjisinin toplam 1 GW olduğunu belirten Kaya’ya göre tek bir hamlede Karapınar’da kurulacak santralın 1 GW olması da ayrıca sevindirici bir gelişme.
Türkiye’nin böyle büyük bir yatırıma aniden yönelmesini de değerlendiren Kaya, Rusya krizinin etkili olduğunu belirterek “Bu yatırım Rusya krizinden sonra yoğun bir şekilde alternatif bulma ihtiyacından kaynaklandı. Yoksa alternatif kaynaklara ve yenilenebilir enerji yatırımlarına bu kadar hızlı bir şekilde yönelmeyi hükümetimiz henüz düşünmüyordu” diyor.
Oral Kaya: “Türkiye termik santrallardan vazgeçecek.”
Karapınar’da kurulması planlanan termik santralın bu projeye etkisini sorduğumuz Kaya uzun erimli bir öngörüde bulunarak şu cevabı veriyor:
“O termik santral çok büyük ihtimalle yapılmayacak. Türkiye termik santrallerdan yavaş yavaş vazgeçecek. Çünkü yatırımcılar artık bu alana devletin desteği ve isteği olsa da yönelmemeye başladı. Kurulu olan termik santralların yüzde 20’si çalışmıyor. Bu kömür fiyatlarının yükselmesiyle de ilgili.”
Projeyle birlikte Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşıp ulaşmayacağı tartışmasının yapılması için halen erken olduğunu savunan Kaya’nın, ihaleyi alan Kalyon firması konusunda çekinceleri olsa da “umarım bu proje Kalyon’nun ufkunu açacaktır. Hiç olmazsa onun yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesini sağlayacaktır” diyor.
Türkiye, yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşacak mı?
Güneş enerjisi ve daha genel olarak yenilenebilir enerji konusunda uzun yıllardır çalışan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar yenilenebilir enerjinin ucuz olduğuna dikkat çekerek “Bu ihale merkezi olarak güneş ve rüzgarın diğer tüm konvansiyonel elektrik üretim biçimlerinden daha ucuz olduğunu kanıtladı” diyor.
İhalenin fiyatında da işaret eden Uyar şu yorumda bulunuyor:
“Fiyat normal olarak kilovat başına 4 dolar cent olmalıydı. Yerli üretim ve araştırma altyapısı kurma şartı fiyatın yükselmesine neden oldu. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ülkemizin cari açığının güneş enerjisi kullanarak kapatabileceğini ve güneşin kömürden daha ucuz olduğunu dile getirdi. Enerji Bakanımız, Karaman ihalesi fiyatına atıfta bulunarak Türkiye’de elektrik fiyatı normalinin üç misli azaldığını açıkladı.
Tanay Sıdkı Uyar: “Yenilenebilir enerjinin ucuz olduğu kanıtlandı.”
Uyar’ın da diğer uzman ve sektör temsilcileri gibi ihalenin büyüklüğü ve merkeziyetçi yapısına dair çekinceleri var. Uyar bu konuda “büyük ve merkeziyetçi tek firma tarafından yapılacak olması diğer küçük firmaların devre dışı kalmasına yol açabilir. Tekelleşmenin önüne geçmek için önlemler alınmalı” uyarısında bulunuyor.
Tekelleşme uyarısı yapan Uyar büyük ölçekli üretimin olumlu yönlerinin olduğunu da söylüyor: “Yenilenebilir enerjinin büyük ölçeklerde ucuza üretimi, hidrojen üretimine ve ulaşım yakıtı olarak kullanılmasını ve yenilenebilir enerjinin depolanmasını kolaylaştıracak.”
Tanay Sıdkı Uyar: “Güneş çatıları da hızla gelişim gösterecek”
Uyar, solar çatı ya da diğer ismiyle güneş çatıları konusunda hızlı gelişme olacağını kaydederek “İlgili ve görevli kamu kuruluşlarımızın çatı uygulamalarını kolaylaştırmak için adımlar attığını biliyoruz. Güneş çatılarının büyük ölçekli güneş ve rüzgar santrallerinden bağımsız olarak hızla gelişeceğini ve vatandaşları enerji temini açısından özgürleştireceğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulunuyor.
Güneş enerjisinde hedef 2030 yılına kadar 10 GW
Türkiye’nin 2014 sonunda yayınlanan Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı’na göre 2023’de güneş enerjisinde kurulu gücün 5 bin megavata (5 GW), rüzgar enerjisi kurulu gücünün ise 20 bin megavata (20 GW) ulaşması hedefleniyor.
Türkiye’nin 2015’de Paris İklim Zirvesi öncesinde sunduğu ulusal olarak belirlenmiş katkı beyanına (INDC) göre ise güneş enerjisi kurulu gücünün 2030 yılına kadar 10 GW kapasiteye ulaşması hedefleniyor.
Haber: Rıfat Doğan
(Yeşil Gazete)