Otonom enerji

Bugünkü dünyada enerji kullanımı aynı zamanda enerji bağımlılığı demek. Ülkeler arasında, kıtalar arasında ve bir ülke içinde enerji kaynakları ve elektik olarak bizzat enerji taşınıyor, alınıp satılıyor.

Enerji kaynaklarının kontrolü ve paylaşımı için diplomasi yapılıyor, savaşlar çıkıyor.

Enerji tekelleri muazzam ekonomik güçleriyle ülkelerin siyasetini belirliyor. Ülkelerin kalkınma politikaları gene enerji tekellerinin çıkarlarına bağımlı.

Fosil kaynaklara dayanması ve iklim değişikliğine yol açması nedeniyle bu enerji düzeni yanlış.

Tekelleri güçlendirdiği, ülkeler arasında sorunlar çıkardığı ve savaşlara yol açtığı için yanlış.

Bu enerji düzeni demokrasi ile bağdaşmıyor. Geniş tüketici ve üretici kitleler merkeze ve tekellere tümüyle bağımlı durumdalar.

Şöyle bir hayal edelim: Mahallemizde elektrik üretiyoruz, suyumuzu ısıtıyor, aynı zamanda elektrikli semt otobüsünü şarj ediyoruz. Geceleyin taşıtın aküsünden gündüz güneşten topladığımız elektriği geri alıp kulanıyoruz. Güneşten elektrik sağlayan fotovoltaik paneller, rüzgar santralleri, ısı pompaları, kalorifer dairesine kurulmuş mini kojenerasyon santralleri ve diğer teknolojiler. Çevreye dost, yenilenebilir enerjiyi yerinde üreten teknolojiler.

Enerjinin gerek duyulan yerde yerinde üretimi aynı zamanda enerji naklınde ortaya çıkan kayıpların ortadan kalkması demek. Fosil enerji kaynaklarının arama, üretim ve taşınmasında ortaya çıkan ve çevreye muazzam zarar veren kazaların olmaması demek.

Tüketicilerin enerji tekellerinin fiyat sultasından kurtulması demek.

Tüketicilerin enerji üretmesi demek, insanlar arasında işbirliği, kollektivite demek, daha fazla demokrasi demek.

Otonom enerji üreticisi olma zamanı geldi geçiyor. Kooperatifler, dernekler hatta apartman komşularının birlikler oluşturması zamanı.

Örneğin Almanya’da son yıllarda 600’ün üzerinde enerji kooperatifi kuruldu. Bunlar elektrik üretiyor. Birlikte düşünmenin, tartışmanın ve üretmenin tadını çıkartıyorlar. Sera gazı salınımdaki paylarını azalttıkları için vakti gelince sırat köprüsünden rahatlıkla geçeceklerini bilmenin gönül rahatlığı içindeler. Kendi evi, çatısı olmayan yahut maddi imkanları tek başına yeterli olmayan insanlar bir araya geliyor. Kooperatiflerin yanısıra evi olan bireyler çatılarına, işletmeler işyerlerinin çatılarına köylüler ahırların çatılarına fotovolkaik paneller takıyor, parası olanlar rüzgâr santrali ve güneş çiftliği kuran şirketlere ortak oluyor.

2013 yılı Ocak ayında bir gün öğle saatlerinde Almanyada o saatte üretilen yenilenebilir enerji miktarı nükleer santrallerde üretilen enerjiyi geçmişti, hem de kış günü.

 

Alper Öktem

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kardan Kadın da Roma Bostanı’nda

İstanbul’da kar yağınca hayat yavaşlar. Okullar tatil olur, araçlar...

ABD’de seçimi izlemek: Korkuların cisimleştiği gece – Göktuğ Taner

Bizim evin geleni gideni bitmez, sağolsunlar. Amerika’daki seçim gecesi...

Bir “teferruat” hikayesi değil: Kaz Dağları, Termik, Baraj, HES!

Çanakkale’nin Yenice ilçesi geçtiğimiz günlerde siyanürle altın arama izni...

İklim Forumu ilk gününden izlenimler – Didem Usluca

Bundan bir yıl önce çalışmalarına başlayan #IklimIcin Hareketinin düzenlediği...

“G 20 Krizler ve Alternatifler” toplantısı ile benim krizim – Fatoş Çırnaz

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisinin Yeşil Sol buluşma G2O...

EN ÇOK OKUNANLAR