Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Ormanlar yanıyor

0

Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte korkulan oldu ve son yıllarda olduğu gibi yükselen sıcaklıklarla beraber Avrupa’da orman yangınları da başladı. Haziran ayında Portekiz ve İspanya’da başlayan yangınlar, daha sonra Fransa, İtalya, Balkan ülkeleri, Yunanistan ve ülkemize sıçradı. Kuzey ülkelerinde büyük boyutlu yangınlar henüz yok, ama bu ülkelerde yükselen sıcaklarla beraber en üst düzeyde orman yangınlarına karşı alarm verilmiş durumda…

Şu ana kadar Avrupa’da yaşanan orman yangınlarında 288 kişi de yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenler arasında ormanlara yakın yerleşimlerde yaşayan insanların yanı sıra yangınlarla mücadele eden görevliler de vardı. Son olarak Yunanistan’ın Samos adasında çıkan orman yangınına müdahale eden bir yangın söndürme helikopteri denizden su alırken şiddetli rüzgâr nedeniyle düştü ve içindeki dört personelden ikisi yaşamını kaybetti. Geçtiğimiz hafta içinde, tatil günleri sırasında, İzmir’in Çeşme ve Bergama ilçeleri ile Muğla’nın Datça ilçesinde meydana gelen ve iki gün süren yangınlar ise geçen yıl Antalya ve Muğla yangınlarında yaşanan söndürme beceriksizlikleri ile donanım eksikliği gibi olayların da etkisi ile hepimizi korkuttu.

Orman yangını sonrası Datça’nın Mezgit köyü. Alevler köye kadar ulaşmış. Fotoğraf: Sedat Kaya

Ormanlar yüzlerce yıllık birikimlerle oluşan birer ekosistem… Yanan sadece ağaçlar değil, sürüngenlerden, böceklere, kuşlardan memeli canlılara kadar yüzlerce canlı türü de ormanlarla birlikte yaşamını yitiriyor. Yangından etkilenen bölgenin ekolojik yapısında büyük değişiklikler meydana geliyor. Yangından sonra, zaman içinde bölgenin aldığı yağış azalıyor, flora ve fauna değişiyor. Son yıllarda orman yangınlarının her geçen yıl katlanarak artmasının temel nedeni ise çok iyi bilindiği gibi küresel iklim değişikliği… Yaz mevsiminde yükselen ortalama sıcaklıklar ve düşen nem oranları ormanları daha kolay yanabilir hale getiriyor. Diğer neden ise ilkbahar aylarında yükselen otlar… Küresel iklim değişikliği nedeniyle uzayan ve ılımanlaşan ilkbahar aylarında otlar orman alanlarında daha yoğun olarak çıkıyor ve boyları uzuyor. Yaz aylarında kuruyan bu otlar ormanlar için ‘ideal’ bir tutuşturucu görevini görüyor.

İklim değişikliğinin önüne geçmek ve hazırlıklı olmak şart

Orman yangınlarının önüne geçmenin temel yolu ise küresel iklim değişikliğini durdurabilmekten geçiyor. Ancak bunu gerçekleştirebilmek bugünden yarına yapılabilecek bir şey değil. Üstelik Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan enerji krizi sonucu bazı Avrupa ülkelerinin yeniden kömüre dönüş işaretleri vermesi küresel iklim değişikliğinin durdurulabilmesi için son umut kırıntılarını da yok ediyor. 2015 Paris İklim Antlaşması’nın sera gazları azatlımı açısından zaten yetersiz olan hedeflerinin artık tutturulabilmesi gerçekten mucizelere bağlı…

Orman yangınlarının çevre ve insan sağlığı açısından önemli sonuçları var. Yangının meydana geldiği anlarda oluşan ve özellikle partikül maddelerden zengin hava kirliliği insanlarda ve diğer canlılarda başta solunum yolları hastalıkları olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına neden oluyor. Bu dönemde özellikle orman yakınlarındaki yerleşim noktalarındaki çocukların, 65 yaş ve üstü kişilerle ve yaşlarına bakılmaksızın solunum yolu hastalıklarına sahip kişilerin öncelikli olarak tahliyeleri önemli. Daha sonraki dönemde ise bölgede değişen yağış rejimleri ve nem oranları ile yıllarca geri kazanılmayacak olan flora ve fauna kaybı öne çıkıyor. Yer altı ve yerüstü su kaynakları azalıyor, bölgedeki tarım alanları verimsizleşiyor. Geçimini ormandan sağlayan orman köylülerinin gelir kaynağı yok oluyor.

Ülkemizde daha önceki orman yangınlarından sonra yanan alanların imara açılması ise tam bir cinayet… Ülkenin ekolojik varlığı bir daha geri kazanılamayacak ölçüde yok ediliyor. Ayrıca yanan ormanlar sera gazları açısından yok olan birer yutak alanı olmasının yanı sıra yangın sırasında daha önce tuttuğu tüm sera gazlarını atmosfere geri bırakıyor.

Orman yangınlarının temel nedeni olan küresel iklim değişikliğini bugünden yarına durdurma şansımız olmadığı için ikincil önlemlerin düşünmemiz gerekiyor. Orman bölgelerinde insan hareketlerinin en aza indirilmesi, orman sahalarında başta kuru otlar olmak üzere yıllık temizliklerinin düzenli yapılması, yangınların en önemli tutuşturucu nedenlerinden olan yüksek gerilim hatlarının sık sık kontrol edilmesi başlıca ikincil önlemler… Bir de üçüncül önlemler var; yangına hazırlıklı olmak gibi… Zararı en aza indirebilmek için donanım ve uzman personelin ülkeler tarafından hazır tutulması ve ülkeler ile bölgeler arası işbirliğinin geliştirilmesi yıldan yıla büyüyen bu tehdide karşı şart. Ülkemiz orman yangınlarına hazır olmamanın ve uluslararası işbirliğini yeterince geliştirememesinin en acı sonuçlarını geçtiğimiz yaz sezonunda Antalya ve Muğla’da meydana gelen, günlerce süren, orman yangınları ile yaşamıştı.

Orman yangınları ve bu yangınların çevre ve insan sağlığı üzerine yaptığı olumsuz etkiler tüm dünyada giderek büyüyen çevre ve halk sağlığı sorunu oluşturuyor. Bu sorunun çözümü için başta küresel iklim değişikliği ile mücadele ve ikincil önlemleri geliştirmek olmak üzere uluslararası işbirliği ve çabaların artırılması gerekiyor.

 

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.