Her yıl Mart ayının üçüncü haftasında, sırasıyla Dünya Orman (21 Mart), Dünya Su (22 Mart) ve Dünya Meteoroloji (23 Mart) günleri başta Birleşmiş Milletler (BM), ülkelerdeki ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar ile bu konularda çalışan, uzmanlaşan demokratik kütle örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarınca (STKlar) kutlanmaktadır.
İklim değişikliğinin bir sonucu olarak yeryüzünün pek çok yerinde hava, iklim ve su aşırılıkları daha sık ve yoğun hale geliyor.
Çoğumuz, nüfus artışı, kentleşme, çevresel bozulma ve iklim değişikliğinin bir sonucu olarak gelişen, birbiriyle ilişkili birden çok tehlikeye her zamankinden daha fazla maruz kalıyoruz, daha fazla etkileniyoruz. İşte bu ve başka pek çok bağlantılı konu nedeniyle, bu yılın “Nesiller Boyunca Hava, İklim ve Suyun Geleceği” başlıklı Dünya Meteoroloji Günü konusunu çok yerinde, zamanında ve anlamlı buluyorum.
Bu kapsamda, bu haftaki makalemin ana amacı, “Nesiller Boyunca Hava, İklim ve Suyun Geleceği” ana başlığının bazı öğelerini, 2023 Uluslararası Ormanlar Günü’nün “Ormanlar ve Sağlık” ve 2023 Dünya Su Günü’nün “Değişimi Hızlandırmak” olarak belirlenen temalarını da dikkate alarak, geniş açılı (çok disiplinli ve disiplinler arası) bir yaklaşımla çok kısaca değerlendirmektir.
Sağlıklı bir toplum için sağlıklı ormanlar!
2023 Uluslararası Ormanlar Günü’nün teması “Ormanlar ve Sağlık” olarak belirlenmiş. Ormanlar bize sağlığımız için çok şey veriyor. Yağışı beslerler, suyu arındırır ve tutarlar, havayı temizlerler, iklim değişikliğiyle savaşmak için karbonu tutarlar, yiyecek ve hayat kurtaran ilaçlar sağlarlar ve refahımızı artırırlar. İnsan toplumlarının yanı sıra milyarlarca canlıya milyonlarca yıldan beri ev sahipliği yaparlar (Şekil 1). Ancak, bir bardak su içtiğimizde, bir deftere yazı yazdığımızda, bir kırmızı meyve çayı içtiğimizde, ateşlenip ilaç aldığımızda ya da bir ev yaptığımızda, her zaman ormanlarla bağlantı kuramıyoruz. Yine de hayatımızın bu ve diğer pek çok yönü şu ya da bu şekilde ormanlarla bağlantılıdır.
Orman ekosistemlerinin ve barındırdığı yaşam ortamlarının, yaşam birliklerinin ve biyoçeşitliliğin korunması, bozulan ya da tahrip edilmiş olan ormanların restorasyonu yoluyla çok disiplinli ve demokratik katılımcı bilimsel bir ekosistem yaklaşımıyla sürdürülebilir yönetimi, iklim değişikliği, kuraklık ve çölleşmeyle savaşıma ve şimdiki ve gelecek nesillerin ilerlemesine ve esenliğine katkıda bulunmanın anahtarıdır. Ormanlar ayrıca yoksulluğun azaltılmasında ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA’lar) ulaşılmasında yaşamsal önemde bir rol oynamaktadır.
Yine de tüm bu paha biçilmez coğrafi, ekolojik, ekonomik, sosyal ve sağlık yararlarına karşın, ormanlar, hastalık ve zararlılar, sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, yangınlar ve benzeri görülmemiş ormansızlaşma nedeniyle Türkiye’de ve Dünya’nın çoğu tropikal ve subtropikal coğrafi-iklim kuşaklarında yer alan, özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerinde tehlike altındadır.
‘Değişimi hızlandırmak’ bize neyi anlatıyor?
Birbirine sıkı sıkıya bağlı birçok sistem ve alt sistemden oluşan bir gezegende, yani Yerküre’de yaşıyoruz. Küresel sistem ya da ana bileşenler olarak düşündüğümüzde, tek bir atmosfere, tek bir okyanusa ve tek bir iklime sahip tek bir Dünya’yı yani Yerküre’yi paylaşıyoruz. Bu yüzden, öncelikle “Değişimi Hızlandırmak” temalı 2023 Dünya Su Günü’nün, genel olarak su ve sanitasyon krizini çözmek için değişimi hızlandırmakla ilgili olduğunu söylemek gerekiyor. Su döngüsü (hidrolojik döngü) boyunca ortaya çıkan işlev bozukluklarının, insan kaynaklı iklim değişikliği ve küresel ısınmanın da doğrudan ve dolaylı katkılarıyla, sağlıktan açlığa, toplumsal cinsiyet eşitliğinden istihdama, eğitimden sanayiye ve afetlerden barışa ve gıda güvenliğine kadar tüm önemli küresel konulardaki ilerlemeyi baltalıyor.
‘Nesiller boyunca hava, iklim ve suyun geleceği’ nasıl algılanmalı?
Hava durumumuz, iklimimiz ve su döngüsü hiçbir ulusal ya da politik sınır tanımıyor. Bu konularda ciddi ve sürekli bir uluslararası işbirliği bir zorunluluktur. Bu felsefe, Uluslararası Meteoroloji Örgütü’nün 1873’teki kuruluşundan beri dünya meteoroloji topluluğunun çalışmalarını yönlendirmiştir ve bilimi şimdiki ve gelecek nesiller için toplum hizmetlerine dönüştürürken bize rehberlik etmeyi sürdürecektir.
Ne yazık ki, İnsan kaynaklı iklim değişikliği, -arka plandaki doğal iklim değişikliğine ve iklimin kendi doğal değişkenliğine ek olarak-, Yerküre’nin havasını, iklimini ve suyunu da değiştiriyor.
2023 Dünya Meteoroloji Günü, Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) 150. yıldönümünde gerçekleşiyor. 19. yüzyılın sonlarındaki telgraflar ve basit tahminlerden süper bilgisayarlara ve uzay teknolojisine kadar geçmiş başarıları, mevcut ilerlemeyi ve gelecekteki potansiyeli vurgular.
Geçen bu süre boyunca, Ulusal Meteoroloji, Klimatoloji ve Hidroloji ya da Hidrometeoroloji kurum ve kuruluşları ya da hizmetleri, bugün olağan gördüğümüz hava durumu tahminlerinin ve şiddetli hava öngörülerinin temelini oluşturan gözlemsel bilgi ve verileri toplamak ve standart hale getirmek için gece gündüz çalıştı (Şekil 2). Bu kapsamda, Dünya Meteoroloji Örgütü, veri alışverişinin tarihi, bilimsel vizyonun, teknolojik gelişimin ve hepsinden önemlisi topluma hizmet eden benzersiz bir işbirliği sisteminin dikkate değer bir hikâyesidir. Yıldönümü aynı zamanda değişen iklimimizin bir hatırlatıcısı olarak da hizmet ediyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün selefi olan Uluslararası Meteoroloji Örgütü, 1873 yılında endüstriyel ve insan etkinliklerinden kaynaklanan kirliliğin başladığı bir dönemde kurulmuştur.
Karbondioksit (CO2) ve metan (CH4) gibi küresel ısınma potansiyelleri yüksek olan (ışınımsal olarak etkin) sera gazlarının atmosferdeki birikimleri, sanayi devriminden bu yana başta fosil yakıtlarının yakılması, kentleşme, “arazi kullanımı, arazi kullanımı değişikliği ve ormansızlaşma” (AKAKDO), sanayi süreçleri vb. gibi çeşitli insan etkinlikleri yoluyla atmosfere yapılan salımlarla artmaktadır. Atmosferdeki birikimleri hala artmakta olan insan kaynaklı CO2 ve CH4 gibi sera gazlarının, Yer-Atmosfer sisteminin ısınmasını ve yaşanabilir bir yaşam küresinin (biyosfer) oluşmasını sağlayan doğal sera etkisini kuvvetlendirmesinin ve yeryüzünün fiziki coğrafyasının değiştirilmesinin (ormansızlaşma, madencilik, çok geniş beton ve asfalt yüzeyler, vb.) bir sonucu olarak, ortalama küresel yüzey sıcaklığı bugün 150 yıl öncesine göre 1.1°C’den daha fazla yüksektir. Havamız daha aşırı, okyanusumuz daha sıcak ve daha asitlidir; deniz seviyeleri yükseldi ve buzullar ve buzlar eriyor. Değişim hızı giderek artıyor.
Bu nedenle, insan kaynaklı sera gazı salımlarını azaltmak ve gelecek nesillerin gezegenimizde hem hayatta kalmasını hem de sürdürülebilir bir gelişmeye ve sosyal ilerlemeye ulaşmasını sağlamak için şimdi acil bir “İklim eylemine” gereksinimiz var. İyi haber şu ki, hızlı bilimsel ve teknolojik gelişmeler, hava tahminlerinin ve hayat kurtaran erken uyarıların doğruluğunu büyük ölçüde artırdı. Büyük veriler, daha önce hiç olmadığı kadar geniş bir topluluk arasında daha özgürce değiş tokuş ediliyor ve Makine Öğrenimi ve Yapay Zekâ gibi yeni araçlar var. Ayrıca, karar vermeyi desteklemek için küresel iklimi izlemek, simüle etmek ve kestirmek için önemli ilerlemeler kaydedildi.
Öte yandan, daha fazlasına gereksinimimiz olduğu da ivedi bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor!
İklimle ilgili afetlerde bir artış, risk bilgilerine erişimi iyileştirmeye ve çoklu tehlike erken uyarı sistemlerini geliştirmeye yönelik yatırımlar yoluyla özellikle hava, su ve iklimle ilgili risklerin azaltılmasını da içermek üzere, uyum (adaptasyon) yatırımının yaygınlaştırılmasının ve yetersiz-eksik, yanlış-kötü, olumsuz sonuçlar üreten yanlış uyumun (maladaptasyon) azaltılmasının gerekli olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak hava, iklim ve su döngümüz gelecekte bugünkünden ve yakın geçmiştekinden farklı olacak. Hava durumu, öngörü ve uyarıları, klimatolojik, meteorolojik ve hidrolojik hizmetler, ilgili zorlukların üstesinden gelmemize ve fırsatları değerlendirmemize yardımcı olacaktır.
Bu noktada, Başta Meteoroloji Genel Müdürlüğü, AFAD, Devlet Su İşleri, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilgili genel müdürlükleri gelmek üzere, Türkiye’de klimatolojik, meteorolojik ve hidrolojik hizmetlerin ve iklim değişikliği çalışmalarının sürdürüldüğü ulusal kurum ve kuruluşlarda, coğrafyacı ve fiziki coğrafyacıları (coğrafyacı, klimatolog – iklim bilimci ve iklim değişikliği uzmanı, hidroklimatolog, jeomorfolog, biyocoğrafyacı, vb. olarak) da içeren çok disiplinli bir teknik kadro ve uzmanlığın da yaşamsal olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.