Dış Köşe

Nasıl bir dünya istiyorsak, öyle bir parti…- Erdal Karayazgan

0

“Yeryüzündeki yaşamımıza ait gerçekliğin üzerine dayandığı “sonsuz ihtimal” ile, tarihsel gerçekliği oluşturan olaylarda içkin olarak var olan mucizevi karakter arasındaki tayin edici farklılık , beşeri maslahat alanında bu “mucizeler”in faillerinin kim olduğunu bilmemizde yatar. Mucizeleri gerçekleştiren insanlardır; özgürlük ve eylemde bulunma yetisi gibi bir çifte ihsan sayesindedir ki insanlar kendilerine ait bir gerçekliği kurmaya muktedirlerdir. ” (1)

“Biz, nasıl bir dünya istiyorsak, öyle bir parti istiyoruz” (2)

Yeşiller Partisi ve Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP)‘nin Kasım 2011’de başlattıkları görüşme ve ortak etkinlikler süreci her iki partinin 2-3 Haziran tarihlerinde gerçekleşen konferanslarında ortak bir deklarasyon benimsenmesi noktasına getirdi ve 16 Haziran tarihinde bir basın toplantısı ile Birleşme Deklarasyonu kamuoyuna açıklandı.

Bu deklarasyonda, eşitlik, özgürlük, adalet, barış ve dayanışma ortak değerler olarak vurgulanıyor. Hayatlarımızla ilgili kararlara her düzeyde katılımımızı öngören katılımcı bir demokrasi anlayışı savunuluyor. “İnsanın insanı ve doğayı sömürmediği, çalışan, çalışmayan, çalışamayan tüm insanların, emekçilerin onurlu bir biçimde ve insanca yaşayabilecekleri”, herkesin özgür, herkesin farklı ama aynı zamanda eşit olduğu, kimsenin başka bir kimsenin efendisi olmadığı bir dünya hedefleniyor. İnsanın doğanın bir parçası olduğu, doğanın bir kaynak deposu olarak görülmediğinin altı çiziliyor. Salt savaşa, militarizme ve devlet şiddetine karşı olmakla kalınmıyor , insanın diğer canlılara yönelik uyguladığı şiddete ve toplumsal hayatın her yanına sinmiş her türlü şiddete karşı mücadele edildiği belirtiliyor. Doğayı tahrip eden, eşitsizliğin, sömürünün ve savaşların kaynağı olan kapitalizme karşı verilen küresel mücadelenin bir parçası olunduğu ilan edilirken emperyal saldırganlık, neoliberal politikalar, sosyal hakların tahrip edilmesi , ekonomik büyüme saplantısı ve tüketim toplumu anlayışı reddediliyor. “Etnik kimlik, kültür, dil, din, cinsel yönelim ve cinsiyetiyle tek tip olma dayatmalarına karşı çoğulcu, farklılıkların eşit beraberliğine dayalı bir toplumsal yaşam” hedefi savunuluyor.

Yeşil ve özgürlükçü sol siyasetlerin o özgün kavrayışlarının yaptığımız alıntılar dışında da söz konusu deklarasyona bariz bir şekilde egemen oldukları görülüyor. Yeni, farklı, özgün bir siyasi seçenek söz konusu.

EDP ve Yeşiller Partisi olarak, deklarasyonda belirtilen ”umut ve hayalleri paylaşanları” da katılmaya ve birlikte yürümeye davet ediyorlar.

Özgürlükçü sol anlayışta bir kişi olarak bu denli net yeşil ve özgürlükçü sol yaklaşımlar içeren bir deklarasyon ile yapılan davete icabet etmenin ötesinde, bu yeni siyasi seçeneğin kuruluş sürecinden başlayarak elimden gelecek tüm çabayı sonuna kadar gösterme sorumluluğunu duyuyorum.

Deklarasyonda yer alan “Biz, nasıl bir dünya istiyorsak, öyle bir parti istiyoruz” şiarının parti kuruluşu öncesi yürüyüşte hayat geçirilmeye başlanmasının, yani özgürlük, eşitlik, katılımcı demokrasi ve çoğulculuk değerlerinin kuruluş sürecinden başlayarak hakkıyla hayata geçirilmesi ve her geçen gün biraz daha geliştirilmesi ve derinleştirilmesinin bu yürüyüşe daha bir canlılık ve hayat katabilecek, bu yürüyüşün özgünlüğü ve farklılığını daha bir görünür kılacak, katılımcılar için umutların boşa gitmeyeceğine dair bir güven oluşturacak, katılımı önemli ölçüde arttırabilecek ve parti kuruluşuna önemli bir sinerji katabilecektir.

Bu sürece katılacak tüm katılımcılara kolay gelsin.

(1) Hannah Arendt, Geçmişle Gelecek Arasında, İletişim Yay., 1. Baskı, s.231

(2) Yeşiller Partisi ile Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin Birleşme Deklarasyonu’nda ”Nasıl bir Parti İstiyoruz?” başlıklı bölümün ilk cümlesidir.

Erdal Karayazgan – www.turnusol.biz

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.