YerelDoğa MücadelesiManşet

Murgul’da siyanürlü altın ayrıştırmaya karşı mücadele altı yıl sonra yeniden…

0

Haber: Uğur Karakuş

Artvin’in Murgul ilçesindeki madencilik faaliyetlerinin tarihi 1951 yılına kadar uzanıyor. Yıllardır yapılan çalışmalar sonucunda çevreye ve insan sağlığına verilen zararlar telafisiz noktalara ulaşmış olsa da bölge halkı yaşam ile işsizlik kıskacında sıkıştırılmış durumda.

Bölgedeki madencilik çalışması 2006 yılında, sahanın Cengiz Holding’e devri ile farklı bir noktaya evrildi. Hukuki sürecin bitmesini bile beklemeden Artvin Cerattepe’de de çalışmalara başlayan firma, 2014 yılında bu kez Murgul’da siyanür havuzu kurmak için çalışmalara başladı.

Artvin ve civarında, başta Cerattepe olmak üzere çok sayıda kıymetli metal madeni işleten holdinge ait Eti Bakır A.Ş’nin çıkarılan cevheri işleyeceği bir siyanür havuzu bulunmuyor. Şirket, Murgul’un Damar köyünün yakınlarına  açmak istedikleri havuz ile yöreden çıkardıkları cevherleri burada işlemeyi planlıyor.   

Ancak siyanür havuzu girişimi, yıllardır bakır madenciliğiyle sınanmış Murgul halkı için de dönüm noktası oldu ve siyanürlü madenciliğe karşı mücadeleye başladılar. 2014’de projeyi durdurmayı başaran Murgullular bugünlerde siyanür havuzu projesinin tekrar gündeme gelmesi ile yeniden uykusuz günler geçirmeye başladı.

Tüm bu süreci mücadelenin yürütücüleri ile konuştuk.

Alper Şeyhoğlu: Bir kentin mücadelesi

Yörede yaşayan halkın büyük çoğunluğunun Cengiz İnşaat’ın bakır madenlerinde çalıştığını, madenciliğin babadan dededen geçen bir meslek olduğunu belirten Murgul Siyanüre Hayır Platformu sözcüsü Alper Şeyhoğlu, bu nedenle de şimdiye dek doğrudan madene karşı olmadıklarını söyledi.  Şeyhoğlu, 2014’ün neden bir ‘kırılma noktası’ olduğunu şöyle anlattı:

“2014’de şirket Artvin Cerattepe’den çıkardıkları altını Murgul’da işlemeye karar verdi. Altını çıkarmak kullandıkları siyanürün ne kadar zehirli bir madde olduğunu çok duymuştuk o zamanlar. Daha iyi anlamak için başta Bergama olmak üzere diğer yerlerdeki insanların siyanürlü madenciliğe karşı mücadelelerini araştırdık ve siyanürün insana, diğer canlılara ve doğaya ne büyük tehdit oluşturduğunu daha detaylı öğrendik. Ardından da insanları bilgilendirmeye başladık.”

Şeyhoğlu, Murgul’da kurulu maden tesisisin saldığı gazlardan kaynaklı pek çok insanın kansere yakalanıp hayatını kaybettiğini, bu nedenle de zaten var olan tepkinin siyanürün gündeme gelmesiyle daha da büyüdüğünü kaydetti:

“2014’de siyanür havuzu gündeme geldiği zaman kendiliğinden bir tepki oluştu aslında. Biz de çevre aktivistleri olarak, doğru zamanda doğru adımlar atılmasına destek olduk. ”

Tepkilerin örgütlü bir hale gelmesiyle, ilçenin sekiz kilometre yukarısındaki madende çalışan işçiler, “Bu işçi bu halkın katili olmayacak” sloganıyla protesto eylemi yapıp siyanür havuzlarına karşı çıkmış. Holding direnişe katılan işçilerin çıkışını vereceğini söyleyince de tüm kentteki okullar kapanmış, çocuklar okula gitmemiş, halk maden kapısına yığılmış ve 900’e yakın işçi iş bırakmış.

Şeyhoğlu, “Birliktelik o kadar güçlüydü ki, şu anda Belediye Başkanı olan, ilçenin etkin kişilerinden Hasan Çavuş da gelerek, ‘Biz bir damarımıza bir de can damarımıza dokundurmayız’ demişti” dedi.

Aradan geçen altı yılda Belediye Başkanı olan Çavuş’un şimdi siyanür havuzlarının öncülüğünü yaptığını söyleyen Şeyhoğlu, şunları söyledi:

“Çavuş şimdi tesislerin son teknoloji ile yapıldığını, çevreye hiçbir şekilde zarar vermediğini ve insanların mutlu olduğunu anlatıyor. Murgul Siyanüre Hayır Platformu üyeleriyle yaptığı görüşmede de ilçe encümeni ve muhtarlarla birlikte Bergama ve Lapseki’deki siyanür tesislerini gezdiğini ve hiçbir problem görmediklerini söylemiş.” Şeyhoğlu, bu bilgilerin kaynağını, yanlarında bilirkişi ya da bilimsel bilgiye sahip tarafsız kişilerin olup olmadığını sorduklarında da “sadece kendi gözlemimiz” yanıtını aldıklarını anlattı.

Neşe Karahan: Yangından mal kaçırır gibi iş yapmaya çalışıyorlar

30 yıldır Artvin dağlarını delik deşik eden madencilikle mücadele ettiklerini belirten Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan da direnişlerini sürdüreceklerini kaydetti:

“İki şirketin girişimini, halkın tepkisi ve hukuksal mücadeleyle engellemeyi başardık. Daha önce Cerattepe’de kurulmak istenen ama Cerattepelilerin direnişiyle uygulamaya konulamayan siyanür havuzları şimdi Damar’a kurulmak isteniyor. Murgullular, yarım asırdan fazla zamandır madenciliğin etkilerini yaşadıklarını, zehirle SO2 gazına maruz kaldıkları için kanser ve diğer hastalıklarla boğuşarak bedel ödediklerini, artık buna daha fazla izin vermeyeceklerini söylüyorlar.”

Projenin “yangından mal kaçırır gibi uygulamaya konulmaya çalışıldığına vurgu yapan Karahan, “ÇED raporu çıkmadığı halde, altın madeni için zenginleştirmenin yapılacağı hüreler tesise konuşlandırılmış, yeni değirmenler sipariş edilmiş ve atık havuzu yapımı bilfiil başlatılmış” dedi.

Kalın: Terk edilmiş kasabalara döndü

Yıllar önce Damar’da okuduğunu belirten Derneğin Yönetim Kurulu üyesi Bedrettin Kalın da yıllar sonra şimdi köyün Amerikan filmlerindeki terk edilmiş kasabalara döndüğünü söyledi:

“Evler çatlıyor, insanlar göç ediyor. Maden şirketi zararları karşılayacağını söylüyor ama yapılan hiçbir şey yok. En az masrafla en çok kar etmek istiyorlar.”

Eti Maden şirketi yöneticilerinin altını Artvin’de çıkarıp işletmesini Murgul-Damar’da yapacaklarını, dolayısıyla Artvinlilerin bir zarar görmeyeceğini anlatıp ikna etmeye çalıştıklarını kaydeden Kalın, Artvin de bizim Damar da bizim. Mesele sadece Artvinliler değil ki” diye konuştu:

“Nasılsa siyanür zehri Damar’a gidiyormuş, bizi ilgilendirmez diyebilir miyiz? Bu zehir pek çok hastalığı ve çevre tahribatı beraberinde getirecek. Kastamonu’da, Uşak Eşme’de siyanürlü altın madenciliğinin sonuçlarını gördük. Biz, dernek olarak Murgullu halkın yanında olacağız.” 

Şüpheli yangın

Murgullular, geçen ay siyanür havuzlarının kurulması planlanan alanda çıkan ve müdahale edilmediği için günlerce süren yangınla boğuşmuştu.

More in Yerel

You may also like

Comments

Comments are closed.