David Ransom tarafından New Internationalist Magazine‘de yayınlanan haberi Yeşil Gazete yazarı Ali Serdar Gültekin‘in çevirisiyle paylaşıyoruz.
***
Neoliberalizmin bir mitine göre özel teşebbüsler refah yaratır, vergilendirme ise bunu yok eder. O zaman daha az vergi ile daha zengin oluruz. Toplumlar arasında vergi indirimi için rekabet yatırımcıyı cezbeder ve zenginliğin yaratılmasını cesaretlendirir.
Gerçekte, kamusal olarak fonlanan eğitim, sağlık servisi, altyapı ve istihdam olmadan özel teşebbüs işlevini yerine getiremez. Vergilendirme özel teşebbüs kadar refah yaratır. Vergi seviyelerinde “en dibe kadar yarış”ı destekleyen “vergi savaşları”, “en tepeye kadar yarış”ın hilesi, fakirleşmek için bir tehdit hatta toplumu yok eden bir durumdur. Üreticinin vergi seviyelerinin “en rekabetçi” olduğu ortamda yatırım yapma düşüncesi safsatadır.
“Bir iş adamı olarak vergi yasasını temel alan bir yatırım kararı hiç vermedim. Eğer parayı feda ediyorsanız, ben onu alırım. Eğer bana bir şey için teşvik veriyorsanız, her şekilde bunu yapacağım için, alırım. Fakat iyi iş insanları teşviklerden ötürü bir şeyleri yapmazlar.” Paul O’Neill, Alcoa’nın eski başkanı.
O zaman doğru ve müşfik vergilendirme seviyesi nedir? Bu ekonomik değil politik bir karardır. Bir demokraside adil olmanın temel prensipleri uygulanmaya daha çok meyillidir. “Kademeli” vergi geniş omuzların daha büyük yükü taşıması anlamına gelir. “Azalan” vergi, herkesin aynı seviyede ödediği tüketici vergileri gibi, tam tersi yönde çalışır.
Nordik ülkelerden İsveç, Norveç ve Danimarka, Dünya’daki en yüksek ve en kademeli vergi sistemine sahip olmalarıyla ünlüdür – buna rağmen genel itibariyle en zengin ve en başarılı toplumlar arasında yer alırlar. 2008’deki finansal krizde İsveç’teki vergiler 60%’a yükseldiğinde kamuoyu araştırmaları İsveçlilerin büyük kısmının bunları ödemekten memnun olduğunu gösteriyordu [1]. Kademeli vergilerin ekonomik performansı durdurmadığını bilmek için İsveç’te yaşamayı arzulamak zorunda değilsiniz.
Neoliberalizm vergi indirimlerini ve hileyi yarattı. Devasa danışman endüstrisini fonlamak ve güvenli sığınaklar arasında dikkatle bir ağ dokumak, zengin şirketler ve kişiler için açık farkla vergi memuruna ödeme yapmaktan daha kârlı oldu. Sonuçta aşırı zengin hiç vergi ödemez hâle geldi. Onlar köklü ve sayısız yerel işletme de dahil olmak üzere herkes tarafından sübvanse ediliyorlar.
Tüm bunlar Büyük Durgunlukla birlikte derin bir sıkıntıdan kurtuldular. Devlet borçları ve bütçe açıkları sadece vergi mükellefleri harcamalar için yetersiz kaldıklarında gerçekleşir. Bir daralma sırasında, vergi gelirleri düşer. Bu durumla karşılaşınca, vergileri yükseltmek işleri daha kötü hâle getirir – fakat sonra kamu giderleri azaltılır. Aslında bu da başka bir siyasi seçim.
“Her devlet kendi vergi oranlarını belirler, fakat küresel sermayenin dünyasında, birbirimizle rekabet ettiğimiz dünyada, iş kurmanı istiyoruz mesajını gönderdiğimiz bir dünyada, tamamen rekabete kapalı yüksek vergilerin olmasını yanlış buluyorum.” David Cameron, Britanya Başbakanı.
Vergi cennetleri için güvenli bir sığınak olmakla adı çıkmış Britanya’da şirketlerin ve zenginlerin vergileri düşürülürken KDV sert bir şekilde artırıldı. Vergi savaşları ve vergi indirimleri “tasarrufların” tanımlayıcı özelliği oldu. Yatırımı teşvik etmek için hiçbir şey yapmadılar. 2014’ün sonunda yatırımlar 2009’daki seviyenin altına düşmüştü [2]. Zaten Avrupa Birliği’nin genelinin altındaydı ve 2009’dan beri sabit şekilde düşmekte [3].
Neoliberal vergi sistemi bir kader değil. Olayı başka şekilde görmenin yolları var, örneğin gelirler yerine kişisel servetlere – kişisel olduğu kadar şirket servetlerine de – bakarsak. Thomas Piketty’in tahminine göre ortalama olarak devletler artık bir servete sahip değiller. Borçları yaklaşık olarak varlıklarına eşit. Halbuki kişisel varlıklar kişisel borçların 6 katı. “Kişisel varlıklara bir seferlik yüzde 15 sabit vergi uygulansa” diye öneriyor Thomas Piketty, “yıllık ulusal gelire eş değer bir sonuç ortaya çıkar ve bu ödenmemiş kamu borçlarını kapatabilir” [4].
Piketty yakın zamanda böyle bir vergi artışı olacağından umutlu değil, en azından neoliberalizm kazanırken. Aynısı finansal spekülasyonlarda işlem vergisine de uygulanabilir, cesaret kıran finansal karmaşanın faydalı etkilerini arttıran para alışverişindeki “Tobin” vergisi gibi. İkisi de kalıcı ekonomik sorunların çözümüne yardımcı olabilir.
Daha iyi bir gelecek için daha adil vergi sistemi öneren bir gerçeklik, nasıl desek, çok gerçekçi değil. Bir başka gerçeklik neoliberal vergi sistemlerinin mitler ve propagandaya dayandığını anlatmakta. Gerçekte zenginlik üzerinde uygulanacak oldukça mütevazi vergiler bile Büyük Durgunluk’un yönünü değiştirmeye yetecek kaynağı yaratıyor. Hatta bu irade açıkgöz yatırımcıları bile memnun edecektir.
[1] The Guardian, 16 November 2008[2] The Guardian, 15 February 2015[4] Thomas Piketty, Capital in the Twenty-First Century, Harvard University Press, 2014
Haberin İngilizce orjinali
Haber: David Ransom
Yeşil Gazete için çeviren: Ali Serdar Gültekin
(Yeşil Gazete, New Internationalist blog )