Hafta SonuManşet

Merhamet, kadın ve toprak- Gamze Diplen

0

Çocukken düşünürdüm Kadınlar Günü var da neden Erkekler Günü yok? Sanırdım ki adına kadın denilen bu varlık kutlanacak kadar özel ve güzel. Bu nedenle herkes bunu kutlamak istiyor(!) Yanıldığımı çok sonraları anlıyorum. Meğer benim tabirimle aşağılık kompleksi ile doğmak zorunda bırakılan kadınlara her şeyi önceden öğretiyorlarmış; yapabilecekleri, yapmayacakları, sevebilecekleri, sevmeyecekleri, ona ait renkleri, ona ait olmayanları, evdeki görevlerini, bisiklete nasıl bineceğini vesaire… Tüm bu öğretilen kompleksten kurtulabilmek için de biz, kadınlar günümüzü kutluyoruz. Öğretilenlere kısaca “hayır” diyebilmek, kutlanan günün adında “kadın” kelimesinin geçmesine rağmen önce “insan”ı hatırlara sokabilmek için.

Çocukken insan herkesi kendi gibi sanıyor. Şehirde kadınlar var. Komşu evde de kadınlar var. Sanırım yaşlıca olanlar annem gibi, daha genç olanlar ablam ve ben gibi gözükenler benim gibi olmalıydılar. Anadolu’yu henüz bilmiyordum.

Sonra anladım ki artık, kadınlar sadece benim çevremdekiler gibi değiller. Kadınlar evde, kadınlar iş kulelerinde, kadınlar sokakta, kadınlar köylerde, kadınlar toprağın üstünde, tarlalarda.

Kendisi için yaşamayan kadınlarla tanıştım ben, sırf çocukları okusun diye evi betondan kalmış boyatmamış, üstüne başına kendine bakmamış, ne yapıp edip okutmuş çocuklarını. Anne merhameti ile ineklerine, hayvanlarına, dünyaya ve insanlara bakmış. Belki, diyorum kendi kendime, dünyayı kadınların merhameti mi kurtaracak? Çünkü şu an tam da şimdi o merhamete öyle ihtiyacımız var ki. Toprağın, o bitmeyen hep veren tabiatını öyle bir tersine çevirdik ki belki de bu merhametli ellere,yüreklere ihtiyacı var bu dünyanın. Bizi toprak kurtaracak.

tarlataban2

Yeni ekonomi ile kafamın kurcalandığı sıralar, Gezi’ den hemen sonra, Facebook’ta bostan haberleri dilden dile dolaşıyor. Benim içimde yine bir umut, toprağa değen insanlar daha çok kişiyi çağırıyorlar beraber üretebilmek için. Sonra düşünmeye başlıyorum. İşten çıkıp doğruca bostana gitmek gibi bir davranışın geliştiğini, hayatın sıradan rutini olduğunu. İş çıkışı “Çocuklara biraz elma götüreyim” diye düşünen bir annenin süpermarket yerine mahallesindeki bostana uğradığı canlanıyor gözümün önünde. Kendi kendime mutlu oluyorum.

tarlataban3

Tüm bu düşünceler ile ilk ziyaretimi Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu bostana; Tarlataban’a yaptım. Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Ama gördüklerim beni tekrar umutla doldurdu. Toprakla ilgili ne kadar çok şey biliyorlardı ya da ben ne kadar da az şey biliyordum? Boğaziçi Üniversitesi’ nin sunduğu bir çok sosyal alan bulunmasına rağmen, bu güzel insanlar toprağa dokunmaya karar vermişlerdi. Ve toprağa dokunduğun zaman farkında olsan da olmasan da bu sadece seni ilgilendiren bir durum olmaktan çıkıyor. Sen aslında o toprakta üretmeye başladığında tüm insanlara, canlılara, solucanlara, böceklere, arılara da dokunuyorsun. Yaptığın artık dünya işi. Tarlataban da bunun farkında. Üretmek için üstünde çalıştığı toprağı şimdi herkese açıyorlar. Kendi uğraşları ile yaptıkları serayı ekip üretmek isteyen kişilerin kullanımına paylaşmaya hazırlar. Hem boğazdan bir hava alabilmek hem toprağa değebilmek, belki de bir gün benim hayalim olan eve gitmeden önce bir bostana uğrayabilmek için ilk atacağınız adım Tarlataban’ a olabilir. Neden olmasın belki de dünyayı “hep birlikte” kurtarırız?

Fotoğraflar Tarlataban’ın facebook sayfasından alınmıştır.

Gamze Diplen Gamze-Diplen-2...

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.