Hafta SonuManşet

[Kuşlar, Orman ve Ben] Okul

0

Türkiye’de doğa ve insan konularının yakın tarihinde tanıklıklar

Güneşin Aydemir

3

OKUL

Ben de gelmek istiyorum zırt diye TaTuTa’ya, Doğal Hayatı Koruma Derneği’ne ama olmuyor, düşünmeye başlayınca, herşey ilk nasıl başlamıştı diye geriye doğru gidince bir sürü şey çıkıyor.

Bence okulda fasulye filizlendirmek şahane bir şeydi. Bir fasulyeyi ıslak pamuğun içine koyup çay tabağında suluyorsunuz ve içinden bir filiz çıkıyor. Onu beklemek bir heyecan.

Ankara’da 4. Cadde’deki evin balkonunda civciv beslediyseniz bayağı eğlenmişsinizdir. Hele bir de apartman görevlisi aile Niksar’lı ve süper çalışkan, girişimci insanlar olunca, apartmanın arka bahçesi ve devamındaki boş tarla (belediyeye ait) ufak bir çiftliğe dönüşmüşse bir çocuk olarak keyfinize diyecek olmayabilir. Şeref Efendi’nin erkek çocuğu ararken bulduğu 5 kızı vardı boy boy. Karısı çok sakin bir kadındı. Arka bahçede kara lahana, soğan sarımsak ve bilimum sebzeleri ekiyordu. Üst kottaki boş alanda da kümes vardı. Bir ara burada dana olduğunu da hatırlıyorum. Bahçede dikilmiş olan kayısı ve vişne ağacından yiyorduk hep birlikte. Şeref Efendi’nin kızları ile arkadaştım ve her yanım yara bere içindeydi, tüm gün sokakta olmaktan. Bu aile arada bir Ankara’nın yüksek tepelerine çıkar madımak ve çeşitli bitkiler de toplardı. O bahçe şu anda apartmanın otoparkı olarak kullanılıyor. Arkadaki boş arsada bir devlet lojmanı var. Başka binalar da. Oysa ki çocukken evimizin ufka bakan balkonundan Konya asfaltında batan güneşi görebiliyorduk.

Yıl. 1978-79 falan. Tam 12 Eylül öncesi, ortalık çok karışık. Bizim apartmanın bulunduğu caddeyi sağcılarla solcular sınır ilan etmişler ve biz solcuların himayesindeymişiz. Yaz akşamlarından birinde caddenin karşısında kulaktan kulağa oynuyoruz. Ve hepimizin anneleri bizi artık eve gelmemiz için çağırıyor. Ve biz uzatma koparma peşindeyiz. Birden ne olduysa oldu genç biri hızla önümüzden geçti ve “hemen evinize haydi naş” dedi. Sonra bir başkası beni kucakladı ve yolun karşısına geçirdi. Yolun ortasında arkamızdaki bir aracın ön camının tuzla buz eden bir patlama oldu. Ben eve doğru koşarken herkes camlardan dışarı uğramıştı. Büyüklerin gerçekliği ile ilk karşılaşma olabilir. Bu kadar detaylı hatırladığıma göre etkisi büyük olmalı.

Biz bir de çok fazla pikniğe giderdik. Kızılcahamam Ormanına veya Beynam ormanına. O ormanların ulu ağaçlarını ta o zamanlardan hatırlıyorum. Yıllar sonra o ormanlarda elimde dürbün, 40 cm karın içinde bir baştankara peşinde saatlerce dolaşacağımı nereden bilirdim.

92

 

Yıllar böyle geçiverdi. Ben bu süre içinde doğa ile ilgili bir bölüme gitmek istediğimi gayet net biliyordum. Üstüne ne istemediğimi de. Mesela tıp istemedim, diş hekimliği hele hiç. Hatta üniversite sınavından bir hafta önce diş hekimine gittik annemle. Adam bana hangi bölümü istiyorsun diye sordu. Ve ben şöyle cevapladım: “diş hekimliği istemiyorum”. Nedense?

Peki ne oldu? Nedense ilk tercihlerime tıp, diş hekimliği vesaire yazdım. Ufaktan mahalle baskısı sebebiyle. Niyeyse yazmamayı düşünmedim bile. Ve diş hekimliğini kazandım. İnsan büyük konuşmayacak hayatta. Yarım dönem de devam edip emin oldum istemediğime bir kez daha. Kaydımı sildirdim ve tekrar sınavlara gireceğimi herkese beyan ettim. Teslim oldular.

Hacettepe Biyoloji. Meraklı ve açık biri için harika bir yerdir. Her çeşitten insanın her çeşitten konuyla uğraştığı, türlü çeşit dedikodu, entrika, duygu selleri yaşanan, hikayesi, eğlencesi bol bir okul. Ayrıca benim dönemimdeki arkadaşlarla da ortam daha bir güzeldi. Şimdisini pek bilmiyorum. Belki her bölüm böyledir de işte kuzguna yavrusu misali benim yazdıklarım.

Bu yazı dizisinin istikametini gösteren konunun başlangıcı işte bu yıllara (1989-1993) denk geliyor.

Devam edecek….

91-güneşin-aydemir-150x150

 

Güneşin Aydemir

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.