EnerjiManşet

Küçük modüler nükleer santraller, geleneksel santrallerden daha fazla radyoaktif atık üretiyor

0

Clifford Maynes‘in bu makalesi Yeşil Gazete‘nin de parçası olduğu küresel bir gazetecilik işbirliği olan Covering Climate Now‘ın (CCNow) partneri olan The Energy Mix‘te yayımlanmıştır.

*

Nükleer endüstrisi tarafından canlanma için bir umut olarak görülen küçük modüler reaktörlere (SMR’lere) dair yeni bir çalışma, bu nükleer güç istasyonlarının, daha büyük ölçekli geleneksel olanlardan daha fazla  radyoaktif atık ürettiğini ortaya koyuyor.

Üretim birimi başına daha yüksek hacimlerde atık çıkaran SMR’lere, nükleer kapasite oluşturmak için daha ucuz ve daha hızlı bir yol umuduyla yatırım yapan ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Kanada bulunuyor.

Kanada’da federal hükümet SMR’leri “güvenli, temiz, uygun fiyatlı bir enerji kaynağı, esnek, düşük karbonlu bir gelecek için fırsat ve Kanadalılar için fayda” olarak tanımlayan sektör oyuncularını içeren ‘Kanada Takımı‘nı finanse ediyor.

Ontario‘da Ford hükümeti, Darlington nükleer santral sahasında 2028’de faaliyete başlayacak bir SMR inşa etmesi için GE Hitachi‘yle anlaştı.

Ancak şimdi, New Scientist‘te yayımlanan SMR’lerin ilk bağımsız radyoaktif atık değerlendirmesi, “SMR’ler, kısa ömürlü düşük ve orta düzey atıkların hacmini büyük bir konvansiyonel reaktöre kıyasla 35 kata kadar artırabilir” diyor.

Çalışmada Toshiba, NuScale ve Terrestrial Energy‘den olmak üzere üç farklı SMR tasarımından çıkarılacak atıklar modellendi. Sonuçta, “Uzun ömürlü eşdeğerlerine göre, SMR’lerin 30 kata kadar daha fazla atık üreteceği” kaydedildi.

Çalışma, SMR’lerin  daha az verimli olduğunu, dolayısıyla atığın “daha yüksek hacimlerde ve daha karmaşık” olduğunu söylüyor. Buna göre SMR’ler daha fazla nötron sızdırıyor ve bu da kendi kendini idame ettiren nükleer reaksiyonu bozuyor.

Araştırmayı yöneten Stanford Üniversitesi‘nden Lindsay Krall, “SMR, standart reaktörlere kıyasla neredeyse tüm ölçümlerimizde daha kötü performans gösterdi” dedi. Krall, sektörden gelen bilgilerin “promosyon amaçlı” olduğunu söyleyerek, SMR’lerin ayrıntılı bir mühendislik gerektirmeyen “PowerPoint reaktörleri” olduğu yönündeki eleştirileri dile getirdi.

Stanford News, çalışmaya ilişkin şöyle yazdı:

“Çalışma, genel olarak küçük modüler tasarımların radyoaktif atık üretimi, yönetim gereksinimleri ve bertaraf seçenekleri açısından geleneksel reaktörlerden daha düşük olduğu sonucuna varıyor. Araştırma ekibi, 10 bin yıl sonra, üç çalışma modülünden boşaltılan kullanılmış yakıtlardaki plütonyumun radyotoksisitesinin, çıkarılan birim enerji başına geleneksel kullanılmış yakıttaki plütonyumdan en az yüzde 50 daha yüksek olacağını tahmin ediyordu.”

SMR geliştiricisi NuScale ise “eski bilgilere dayandığını” söyleyerek Stanford bulgularına itiraz etti. Bir başka geliştirici olan Rolls-Royce, “atık oluşumunu azaltacak bazı teknik yenilikler” içereceğini söyledi.

Energy Central‘da, nükleer blog yazarı ve proje yöneticisi Dan Yurman, çalışma deneyiminin olmadığını, sonuçların kalite güvenceli testlerden ziyade modellemeye dayandığını belirterek, “Bu tür bilgiler olmadan, raporun sonuçları varsayımlara ve teoriye dayalı olarak görülecektir.Simülasyon ve modelleme sizi ancak bir yere kadar götürür” diye yazdı. Ayrıca çalışmanın ABD Nükleer Düzenleme Komisyonu, Kanada Nükleer Güvenlik Komisyonu ve SMR geliştiricileri de dahil olmak üzere diğer kaynaklar tarafından yapılan incelemeleri dikkate almadığını ekledi. 

Destekçiler, SMR’lerin “küçük güzeldir” çekiciliğine sahip olacağını ve sera gazı emisyonlarını azaltmaya odaklanacağını umuyor. Ancak eleştirmenler, SMR’lerin küçük olmadığını belirterek, kazalar, atıklar, maliyet ve diğer etkilerle ilgili kamu endişelerini göz ardı ettiklerini söylüyor.

Eleştiri getirenler, SMR’lerin yeni ve kanıtlanmamış olduğu konusunda uyarıyor ve SMR inşaatının, tipik olarak reaktör inşaatını ve genel olarak mega projelerde sorun olan büyük maliyet aşımlarından ve tamamlama gecikmelerinden muaf olacağını düşünmek için hiçbir neden olmadığını söylüyor. Ayrıca bugüne kadar, SMR’lerin zamanında ve bütçeye göre oluşturulabileceğini gösterecek hiçbir gerçek dünya deneyimi olmadığına dikkat çekiyor.

En büyük endişe ise, SMR’lerin, güneş ve rüzgar gibi kanıtlanmış, başarılı yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmesi gereken yatırım kapasitesini kendine çekecek olması.

Santralin kurulumundan sonra karbon ayak izinin eksiye düşmesi için geçmesi gereken süre sebebiyle nükleerin, küresel sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 45 oranında azaltmaya yönelikacil küresel hedefin karşılanmasına büyük bir katkı yapması beklenmiyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) altıncı raporuna göre küçük ölçekli, rüzgar ve güneş gibi dağıtılmış enerji kaynakları beklentileri karşılarken, nükleer gibi büyük ve merkezi teknolojiler yetersiz kalıyor.

MIT araştırmacısı Kate Brown da “Güneş ve rüzgar tesislerine kıyasla nükleer reaktörleri yerleştirmek ve inşa etmek çok uzun sürüyor” diyor.

 

More in Enerji

You may also like

Comments

Comments are closed.