ManşetHafta SonuKöşe YazılarıYazarlar

Krizler Çağı ve karşılık verebilme yeteneğimiz-2: Yeşil Kamp’ın yaratıcı direnişi

0

Yeşiller’in yaklaşık on yıl önce başlattığı ve son 4 -5 yıldır Yeşil Düşünce Derneği tarafından yaz mevsimi geleneğine çevrilmiş bir buluşma Yeşil Kamp. Assos sahillerinde, keyifli bir kamp ortamında yapılması; içeriğinin yoğun ve eğlenceli oluşu son yıllarda müdavimlerini de yarattı.

Katılımcılarından biri olarak diyebilirim ki çoğumuz, yılın en iyi zamanlarının ne zaman olacağını önceden bilirdik. Geçtiğimiz yılların içeriklerini de göz önüne alarak kampın gerçek bir sosyal ağ yarattığını, sürekliliğinin de buradan kaynaklandığını söyleyebilirim. 2020’ye geldiğimizde ise Covid-19 pandemisi, kamp hazırlıklarına başlandığı sırada küreselleşti. Karantina koşullarındayken,  1 – 4 Eylül tarihlerinde çevrimiçi ortamda gerçekleştirme kararı alındı ki bu da deniz, kum, güneş, dans ve yan masadan yükselen kahkahaların olmayışı demekti. Daha önce yaşamadığımız çapta bir pandeminin ilk aylarında mücadele ağlarının verebileceği tepkilere dair ilk deneyimlerden biriydi.

Yeşil Düşünce Derneği açısından da çevrimiçi bir yeşil kampın nasıl olabileceği aşamasına adım adım gelindi. Özellikle kampın genel temasının belirlenmesi, onun da içerik ve formatla uyumlu olması açısından önemliydi. Bunun için de dernek gönüllülerine bir çağrı yapıldı. İlk toplantıda gönüllüler, ağırlıklı olarak yaşanan gelişmeleri kriz teması etrafında tartıştı. Bu tartışmalar ışığında kampın iletişimini yürüten Güneş, Ütopyalar, Distopyalar ve Kesişimler: Krizler Çağı başlığını taşıyan kamp görselini bizlerle paylaştı. Aslında çevrimiçi ortamın olanaklarını da merak ediyorduk. Programı tasarlarken fark ettik ki, çevrimiçi ortam moral bozucu olabildiği kadar belli fırsatları da içeriyor.

Bu fırsatın en bariz olumlu halini, kamp programının sonunda Çanakkale ve Kemer-Ulupınar’daki direnişlere aynı anda bağlanarak tecrübe ettik. Çanakkale’deki altın madenciliğine karşı başlatılan ve geçtiğimiz günlerde maden şirketinin çekilmesinde belli ki kritik önemi olan nöbetteki aktivistler ile Kemer’in Ulupınar ilçesinde çift yol çalışması için kesimi söz konusu olan yüzyıllık bir çınar ağacını korumak için ağacın altında buluşmalar düzenleyenler bir araya geldiler. Oturum, eylemlere nasıl ve neden başladıklarını; ayrıca seslerini duyurmak için yaptıkları yaratıcı eylemlerin kendileri için nasıl bir deneyim olduğunu ve genel anlamda ne ifade ettiğini konuştular.

Görünen o ki, bizi eyleme geçiren ve benzer ifadeleri kullanan insanlarla karşılaşmamızın motivasyonları halen oldukça ortak.  Gözlerimizin önünde gerçekleşen yıkımlara karşı dur diyebilmek için yapabileceğimiz her şey ile o ağacın altında buluşuyoruz. Burada kalabalık olmaktan ziyade, yıkımı görmek ve ona karşılık verebilmenin önemi vurgulanıyor.

Yaratıcı direniş

Dünyanın öbür ucunda benzer bir durum ya da eylemden bahseden yazarlarla aynı sayfada olmanın kıymetli olduğunu düşünüyorum. Donna Harraway de, bahsettiği karşılık verebilme yeteneğinin bulunduğumuz topluluklardaki diyalog ortamından çıkan ortak yönelimden, henüz olmayan; ancak her an olabilecek cezbedici tahayyüllerden oluştuğunu söylüyor.  

Ekolojinin varsayımlarından biri, çeşitliliğin yaşam alanlarının direncini arttırdığını söyler. Özellikle yok olma tehlikesi altında türler yine insanlar tarafından kontrol edilen bir dengede devam edebiliyorlar yaşamaya. Bu yüzden, insanların da hem kendileri arasında hem de insan – dışı varlıklarla birlikte yaşamaya dair farklı karşılık verebilme olanakları geliştirmeleri gerekiyor olabilir.

Birbiriyle ve doğayla ilişki

Kampın ilk gününde gerçekleştirilen Kesişimsellik panelinde farklı meseleleriyle bir araya gelen aktivistlerin,  en azından birbirlerine karşı benzer bir niyet ile yaklaştıklarını, birbirlerini duyma ihtiyaçlarını görebilmek zor değildi. Bu panel, bir iklim aktivisti olarak da kendi adıma düşündürücüydü açıkçası. Müslüman kadınların, beyaz yakaların, işçilerin, iklim aktivistlerinin ayrı ayrı, birbirleriyle ilişkilerini anlatarak doğa ile olan ilişkilerini de kurguladıklarını; önlem alma, yapmama, durma halinin hepimizin ihtiyacı olabileceğini hatta direnişin de bir parçası olabileceğini fark ettim.

Kampın ana gövdesini oluşturan diğer oturumlarda Tanıl Bora ile Muhalefetin Dilini; Ümit Şahin, Sezin Öney ve Murat Özbank ile de pandeminin çoğu kişinin aklına getirdiği Ütopya ve Distopyaların Günümüz Gerçekliğinde Buluşması üzerine tartışmaları takip ettik. Bütün bu oturumların çevrimiçi oluşu, kayıtlarının da her an ulaşılabilir olmasını sağladı.

Kamptan bağımsız olarak ise, aslında belirli oturumlar ve paneller her zaman yapılabilir. Karşılık verebilme yeteneğinden bahsetmek için Yeşil Kamp’la başlamamın bir nedeni de, programın bu ana akışının dışında; ama tartışmalarla paralel ilerleyen bir performans videoları akışının da olması. Hem pandemi sürecinde sanatçıların yeni durumdaki zorluklarına dair ilk tepkilerden biri oluşu, hem de çevrimiçi olanaklara dair fikir vermesi açısından önemsediğimiz bir akıştı. Sanatçılar, pandemi sürecinde yarattıkları içeriklerin, eserlerin sayısız paylaşımını karşılıksız bir şekilde yaptılar.

Yeşil Kamp’ın bu içeriği de buna çevrimiçi ortamda alternatif bir cevap değildi; ancak yapılabilecek pek çok şeyin profesyonel ya da amatör anlamda zemini olduğunu olup olmadığına dair bir denemeydi.  Performans videoları akışına katılan sanatçı ve aktivistlerin sundukları katkılar ve ele aldıkları konularla ilgili konuşabilmek için son gün, Yeşil Kampın Yaratıcı Direnişi söyleşisini gerçekleştirdik.

Söyleşi öncesinde Ceylan Schumacher ile birlikte çalıştığımız, Çamlık videosunu katılımcılarla paylaştık. Kampın belki de en kapalı bu videosunda doğa ile olan ilişkimizde seslerin, müziğin artık üzerinde pek de düşünmediğimiz sade ama kıymetli yerine biraz esrarengiz sesler katarak dikkat çekmek istedik. Ayrıca, videonun amatör ruhunu da belirtmek gerekir. Böyle bir video sonrasında, kampın sanatçı ve aktivistlerinden oluşan bir performans katılımcılarıyla yaratıcı eylemin kendileri için neler ifade ettiğini konuştuk. Bir çeşit çağrı gibiydi kendi adıma.

Nasıl bir normal? 

Katılımcılardan Güneşin Aydemir’in yaratıcılığın bir anlamda yoktan var etmek anlamına gelmesinin yanında doğanın sürekli devinimlerinde bir süreklilikle iç içe olduğu gibi bir kavramsal yaklaşımla sohbet başladı. Ardından katılımcılar kampa yaptıkları katkıların üretim süreçlerinden bahsettiler. Yokoluş İsyanı aktivisti ve sanatçı Eymen Aktel, Ütopyalar ve Distopyaların Günümüz Gerçekliğinde Buluşması paneli öncesi ve sonrasında hazırladığı çizim videolarının tartışma oturumuyla kurduğu bütünlüğüne dair memnuniyetini ifade etti. Aslında böyle bir videonun, kampa farklı biçimlerde katılım gösteren herkes için farklı bir estetik deneyim oluşturduğunu konuştuk. Eymen’in ikinci videosu ise #EvdeKal sürecinde ürettiği, “Olamayız Artık Eskisi Gibi” videosunda kendisinin çizdiği 60 farklı yüz ifadesinden oluşan giysiyle evde geçirdiği anlardan görüntüler içeriyor. Bu performansında sanatçı, nasıl bir normale dönüşeceğini bilmediği bir geleceği düşünmeden karantinada olduğu evinde bir odadan diğerine geçerkenki ruhsal değişimleri göstermek istediğini söyledi.

Programın tiyatro performanslarından K’nın Sesi oyunlarının yazar ve yönetmeni Duygu Dalyanoğlu ise, 10’ar dakikadan oluşan 6 farklı ses tiyatrosu fikrinin dijital bir hikâye anlatıcılığının nasıl mümkün olabileceğine dair deneyim ihtiyacından çıktığını belirtti. Kamp katılımcıları K’nın Sesi’ni Tanıl Bora’nın Muhalefetin Dili oturumundan hemen önce dinleme olanağı buldular. Böylece aslında Yeşil Kampın Yaratıcı Direnişi’nin en sade deneyimini sunmuş olduk. Benzer şekilde Kesişimsellik atölyesi öncesinde bir bölümünü izleyebildiğimiz Tatavla Tiyatro’nun İnsan Çağı oyunu, Güneşin Aydemir’in masal saati ve Gökçe Coşkun’un minik video konseri de program akışına hem kamp havasını hatırlatan hem de yaratıcı direnişe dair farklı fikirler sunan performanslar oldular.

Önümüzdeki yıl bizi nasıl bir yeşil kampın beklediği ise ayrı bir merak konusu. Kamp, çevrimiçi ortamda evrilirken ona katkı sağlayanlarla birlikte konuşmak, bütün bu krizlere verebildiğimiz güçlendirici karşılıkları geliştirmek adına (en azından) devamlılığı kıymetli hatta elzem pratikler. 

Yeşil Kampın videolarına, Yeşil Düşünce Derneği’nin Youtube sayfasından ulaşabilirsiniz.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.