Hafta SonuManşet

Kolektif bir oyun deneyimi: Anne Baba Çocuk Oyun Grubu – Esra Ergüzeloğlu Kilim

0
Kendi yaptığımız korkuluk ile birlikteyiz

Çalışan, yaşam gailesi peşinde koşan, bazen her şeyin yükünü yalnız omuzlamak zorunda kalan modern çağın ebeveynleri olarak çocuklarımızın mutlu olmasını, kendine yetebilen, kendine güvenen, çok boyutlu ilgileri olabilen bireyler olarak yetişmesini arzuluyoruz. Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda kamusal hizmet sunumunun, kamusal mekanların ve hatta evlerimizin kendisinin geleceğe dair umut ve arzularımızı karşılayacak biçimde örgütlendiğini söylemek zor.

Sokaklar, parklar, yaşam alanlarımız, işyeri ve boş zaman aktiviteleri geçirdiğimiz mekanlar asosyal, yalıtılmış, tek boyutlu insanlara dönüştüren belirleyici etkileriyle hepimizin mutluluğunu tehdit ediyor. Çocuklarımızla geçirdiğimiz anlar bizim dışımızdaki bu koşullar tarafından belirlenmiş durumda. Hafta içi okul, hafta sonu bir ya da iki saat sanat, spor ya da başka ilgilere yönelik kurslar, geriye kalan zamanlarda tablet, televizyon gibi elektronik aletlere teslim etmek zorunda kaldığımız çocuklarımızla aramızdaki mesafe gün geçtikçe açılmakta. Okula müdahale edemiyoruz ama yine de çocuklarımızı teslim ediyoruz, bu kamusal bir zorunluluk.

Mezitli çocuk kitaplığı

Çocuğun yaşı ilerledikçe sınav hazırlık kursları devreye giriyor. Eğitim, tüm ergenlik döneminin odağındaki tek konu olmak durumunda kalıyor. Sanatsal, sportif, hobilere yönelik uzmanlık gerektiren kurs ve etkinlikler yine ebeveynlere kapalı, piyasa tarafından fiyatlandırılmış, metalaşmış, alınıp satılan ticari etkinlikler biçiminde örgütlenmiş. Parasını verip satın aldığın andan itibaren müşteri hukuku ile bağlanılan “el gördü”lük işlere dönüşüyor.

Uzun saatler boyunca çalışarak evini zorlukla geçindiren emekçiler, yoksulluk ve yoksunluk çekenlerin çocuklarına sağlayabildiği maddi olanaklar ise oldukça sınırlı. Her hangi bir kurs, paralı özel bir etkinlik ya da özel okulların sağladığı olanaklar böyle ebeveynler için ulaşılmaz bir hayal gibi duruyor. Her zaman çocuklarımıza sağlayabildiklerimizin yeterli olup olmadığını, doğru seçimler yapıp yapmadığımızı, çocuklarımızı geleceğe hazırlayıp hazırlamadığımızı sorgulayan vicdanlarımızla baş başa kalıyoruz. Koşuşturmaca içinde onlarla içinde bulunduğumuz anın tadını çıkarmak, onların büyümelerini keyifle izlemek gibi doğal duygularımızı bastırıp törpülüyoruz.

Anne Baba Çocuk Oyun Grubu, çocukları ile geçirdiği anlar üzerine düşünen birkaç arkadaşın bir girişimi olarak ortaya çıktı.

Kendi yaptığımız korkuluk ile birlikteyiz

Hiç olmazsa haftada bir gün, birkaç saat doğrudan onlarla keyifli anlar geçirebileceğimiz bir kolektif model yaratabiliriz diye düşündük. Her birimizin farklı yetenekleri ve ilgi alanları vardı. Kendi çocuğumuza okuduğumuz masalı ve kitabı diğerlerine okuyamaz mıydık? Bir başkası dans eder, bir başkası resim çizer, boya yapar, futbol oynar, deney yapan da olur, ilizyonist de çıkar aramızdan. Çocukların kendi tercihlerini ortaya koyabildiği, yapmak istediklerine kendilerinin karar verebileceği bir model inşa edebilirdik.

Buğday Derneği’nin Tohumlar Kampüse projesi kapsamında Mersin Üniversitesi’nde bir bostan kurulmasına ön ayak olan ama KHK ile işinden ayrılmak durumunda bırakılan arkadaşımız Bediz Yılmaz’ın bostanında çapalama yapıyoruz

İlk toplantımızda çocuklara ne yapmak istediklerini sorduk öncelikle. Bir sürü güzel fikir çıktı ortaya. Yine bu ilk toplantımızda buluştuğumuz zamanlarda tablet, telefon ve televizyon kullanmayacağımızı kararlaştırdık. Çocukların isteklerine bizler de küçük dokunuşlar yaparak neredeyse her hafta buluşmaya başladık.

Mersin Halkların Dayanışma Köprüsü ile sığınmacı çocuklara gittik

Evde bir sonraki haftayı heyecanla beklerken bir yandan da yapılacak etkinliği onların katılımı ile hazırlamaya başladık. İlk başlarda Kadın Emeği Kolektifi’nde bir araya geliyorduk ama bir süre sonra kapalı mekanlardan ziyade doğada daha özgür olduğumuzu keşfetmeye başladık. Mersin’in bütün sokakları, yaylaları, sahilleri bize açıldı böylelikle. Bir facebook sayfası aracılığı ile bir sonraki etkinliğimizin yerini, kullanacağımız malzemeleri, kimin nasıl bir sorumluluk üstleneceğini hafta içinde konuşuyorduk.

Ayvagediği yaylasında kozalak toplarken

Zaman zaman herhangi bir konuda uzman gönüllü kişilerden yardım da alıyoruz. Örneğin tarımsal üretim yapan seraları, doktoralı bir ziraat mühendisinin kılavuzluğu ile gezmek müthiş bir deneyimdi. Çocukların soru sorma beceri ve kapasiteleri hayranlık uyandırıcı. Kentimizde düzenlenen etkinlikleri çocukların katılımı açısından sürekli izler olduk. Bir kitap ya da bilim fuarı, bir konser, bir festival öncelikle bizim grubumuza uygun mu diye bakar olduk. Kütüphaneleri keşfettik birlikte. Sığınmacı ve tarım çalışanlarının çocuklarını ziyaret edip onlarla ortak oyun olanakları yaratmaya çabaladık.

Bilim fuarında bilimsel deneyler yaparken

Çocukları oyun içinde arkadaşları ile sosyalleşirken gözlemek, onlara katılmak bize onların dünyası hakkında kendi başımıza keşfedemeyeceğimiz bir bakış açısı sağladı. Toplumsal cinsiyet, ayrımcılık, şiddet gibi konularda örneğin oyun grubu sonrasında okuma ve sohbetler yürüterek birbirimizden öğrendik ve deneyimlerimizi paylaştık.

Kazanlı da midye ve taş topluyoruz

Zamanla bize katılanlar da oldu, sadece bir kez gelip anlamaya çalışan da. Facebook sayfamız aracılığı ile bizi uzaktan izleyenler de var. Çok kalabalık bir grup fazla sorumluluk ve altından kalkamayacağımız bir uzmanlık bilgisi gerektirirdi diye düşünüyorum. Bir de herkesin küçük grup dinamiğinde olduğu gibi aynı frekansı yakalamasını beklemek biraz ütopik olabilir. Bu grubun içinde hepimiz uzman değil sadece ebeveyniz, varsa özel uzmanlık bilgilerimizi çocukların dünyasına uyarlamak için hevesliyiz sadece o kadar. Hayata dair farklı duruşumuz ve bakış açılarımız ile bir aradayız. Çocuklarımızdan öğrenerek büyümenin tadını çıkarıyoruz.

Bugünlerde çeşitli nedenlerle ilk zamanlardaki gibi sık toplantı çağrısı çıkamıyoruz. Yine de çocuklarımız birer ikişer bir araya gelmek için fırsat yaratmamızı kollar oldu. Büyük küçük bütün yeni arkadaşlarına grubumuzu anlatıp üye yapmaya çalışıyorlar. Bir topluluğa aidiyet duygusu geliştirmenin, onu örgütlemenin ve her kararına ortak almanın güzelliğini yaşıyorlar.

Bir etkinlik sonrası Irmak bizi çizdi

Oyun grubumuz, tıpkı çocuklar gibi oyun oynamayı, oyuna kendini kaptırmayı, kaygısızca eğlenmeyi yetişkin üyelerine yeniden hatırlattı. Bir çeşit terapi ya da öze dönüş diyebiliriz. Gelecek kaygılarının, sorumlulukların, resmi ve ciddi toplumsal ilişkilerin bizden çaldığı duygular hala içimizde bir yerlerde duruyor gibi. Oyun ve çocuklar acemi, utangaç, kaygılı, korkulu, tutuk hallerimizi fark etmemizi sağlıyor. Çocukların gerçek gereksinimleri, herşeyden çok yetişkinlerin yaşam sevincidir belki de.

 

Esra Ergüzeloğlu Kilim

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.