Müzisyen, yönetmen, siyasetçi, köşe yazarı, edebiyatçı… Ülkemizin önde gelen entelektüellerinden olan Zülfü Livaneli’nin son kitabı Kardeşimin Hikâyesi, bir yanıyla şehrin yanı başında bir yanıyla çok uzağında olan İstanbul’un Çatalca ilçesindeki Podima’da geçiyor.
Burada yaşanan bir cinayetin haberini yapmak üzere genç bir gazeteci kız köye gelir. Kız ilk olarak büyük şehrin kalabalığından sıkılan duygularını kaybetmiş olan Ahmet Arslan isimli emekli bir mühendisle görüşür.
Zamanla ikilinin arasındaki konuşmalar cinayetten sıyrılarak Ahmet Bey ve kardeşi Mehmet’in hikâyesine yönelir. Ahmet Bey, duyguları olmadığı halde adını koyamadığı bir arzuyla kızın sürekli yanında olmasını ister. Bu amaçla da kendi uydurduğu hikâyeleri ve cinayet senaryolarını gerçekmiş gibi anlatır. Bunlar tükenince kardeşinin hikâyesini anlatmaya başlar. Livaneli post modern olarak nitelendirdiği romanında, Bin Bir Gece Masalları’nın Şehrazad’ını erkek yaparak, sevdiğini yanında tutmak için hikâyeler anlattırır.
Ahmet Bey katilin kim olduğunu bulur ama bunu açıklayamadan ölür ancak gazeteci kıza bir veda mektubu bırakır.
Aşk, polisiye, psikoloji konularına ilgi duyanların beğeneceği, Kardeşimin Hikâyesi’nin şanssızlığı çok başarılı bulunan Serenad’dan sonra gelmesi oldu belki de… İnsanlar yeni bir Serenad beklerken Livaneli, kafasında yıllarca gezdirdiği bu hikâyeyi anlattı.
Not: Bu yazının videosunu aşağıdaki linkten Uzman Tv’den izleyebilirsiniz.
http://www.uzmantv.com/zulfu-livanelinin-kardesimin-hikayesi-romaninin-konusu-nedir
Mehmet Fırat Pürselim