Kapitalizm, doğa ve emek…

Emekoloji Meclis Girişimi, İzmir’de ‘Kapitalizm Doğa ve Emek’  başlıklı panel düzenledi: Asbestli üretim yapmış depo, tersane, fabrikalardaki çalışan işçilerin ve bu binaların yıkımı sırasında çevrede yaşayanların durumu ülkemizin dört bir yanını saran bir sorun.

Haber: Ahmet SOYSAL

*

Emekoloji Meclis Girişimi, 26 Kasım Cumartesi İzmir‘de Tepekule Kongre Merkezi‘ndeki Ege Salonunda toplanarak ‘Kapitalizm Doğa ve Emek’  başlıklı panel düzenledi.

Kolaylaştırıcılığını Nazlıcan Demir’in yaptığı panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Alp Ergör, akademisyen Aslı Odman ve Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kamber Saygılı katıldı.

Çok sayıda katılımcının izlediği paneli, son dönemde yaşanan çevre felaketlerinde ve iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlere dikkat çekerek açan kolaylaştırıcı Nazlıcan Demir, iş cinayetleriyle çevre sorunlarının nasıl iç içe geçtiğini anlattı.

Panelistlerden ilk sözü Prof. Dr. Alp Ergör aldı. Sunumunun ilk bölümünde sağlık sosyal belirleyicilerini anlatan Ergör, üretim alanlarındaki kirlilik ile çevre kirliliğini değerlendirirken bütüncül yaklaşılması gerektiğini vurguladı. İşyerinde yaşanan tehlikeli maddelerin işçiler üzerindeki etkisinin çalışma ve sağlık ilişkisinin birbirinden ayrılamayacağının altını çizen Ergör, ‘İşyerinde tehlikeli atıklara maruz kalan işçinin hem kendisinde hem ailesinde hem de yaşadığı çevreyi etkiliyor. Bu etki çalışma yaşamının çevresel etkisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu etki yaşanan alanı sararak, çevrede yaşayanları, suyu, havayı ve toprağı direk etkiliyor. Çevreyi kirlettiğimizde bundan herkes etkilenecektir. Çevre kirliliği konusunda müdahale için zaman kaybediyoruz” diye konuştu.

Çevre krizinden ilk etkilenecek olanlar, işçiler

Sunumunda Wegman’ın bir yayınına da atıfta bulunan Ergör ‘işçiler iklim değişikliğinin kanaryalarıdır’ dedi ve çevre krizinden ilk etkilenecek olanların işçiler olduğunu vurguladı.

Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kamber Saygılı da konuşmasında emek ve ekoloji arasındaki bağı vurguladı ve iş cinayetlerinin altını çizdi. Saygılı, Aliağa’da tersanelerde çalışan işçilerin büyük bir bölümünün kanserden yaşamını yitirdiğini, işçilerin kendi iş güvenliği ekipmanlarını kendilerinin temin etmek zorunda kaldığını vurguladı ve emek ile çevre mücadelesini birbirinden ayrılmaması gerektiğini vurguladı.

Panele online bağlantı ile İstanbul’dan katılan akademisyen Aslı Odman ise konuşmasına iş ve halk sağlığının birbirinden koparılamayacağını belirterek başladı. Odman, 2019-2021 işçi cinayetlerini İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi  (İSİG) olarak belgelendirmeye çalıştıklarını da belirtti.

Odman, “İşçinin ekolojik yıkımı, iş cinayetlerini belgeleme mücadelesi, emekoloji mücadelelerinin ana manivelasıdır” dedi. Kentsel dönüşüm ve deprem sonrasındaki asbest sorununa da değinen Odman, “Asbestli üretim yapmış depo, tersane, fabrikalardaki çalışan işçilerin ve bu binaların yıkımı sırasında çevrede yaşayanların durumu ülkemizin dört bir yanını saran bir sorundur” ifadelerini kullandı.

Toplantının forum bölümünde katılımcıların tamamı, çevre sorunlarıyla iş cinayetlerinin iç içe geçtiğini vurgulayarak çevre ve iş sağlığı mücadelesini ortaklaştıracak Emekoloji Meclisi’nin oluşturulmasına destek verdi. 

Bugüne kadar çevre mücadelesinin eksik ayağı emekçilerin desteğiydi. Hatta patronlar işçileri çevre hareketlerine destek vermeleri halinde işten çıkartmakla tehdit ettikleri gibi Yatağan’da, Bergama’da, Aliağa’da örneklerini yaşadığımız gibi çevre hareketlerini kaba güç ile sindirmek için kullanmaya da çalışmıştı. Gelinen noktada ise artık iş ve çevre sağlığının ayrılmaz bir bütün olduğu; ekoloji ve emek mücadelesinin ortaklaşması gereği ortaya çıktı. Emekoloji Meclisi bu ortaklaşmanın sonucu doğuyor. Gelecek günlerde meclisin ilk çalışmalarını izleyeceğiz.

 

 

 

 

 

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR