ManşetKanal İstanbulTürkiye

Kanal İstanbul projesinin ekolojik sonuçları ne olacak?

0

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan tarafından, Kanal İstanbul projesinin nihai güzergâhının Küçükçekmece-Sazlıdere-Durusu koridoru olarak belirlendiği ve bu yıl içerisinde yapım ihalesinin açılacağı açıklandı. Bunun üzerine Doğal Hayatı Koruma Vakfı WWF Türkiye, projenin çeşitli çevre sorunlarına sebep olabileceğini ortaya koyan bir bildiri yayınladı.

Kanal İstanbul açılınca Marmara ölü bir denize dönüşebilir

WWF’nin hazırladığı rapora göre Kanal İstanbul Projesi, yalnız devasa bir yatırım değil aynı zamanda yüzyıllara dayanan geçmişinde bugüne kadar İstanbul doğasının karşı karşıya bulunduğu en büyük mühendislik operasyonu olarak görülüyor.

Rapor özellikle Karadeniz, Boğazlar, Marmara ve Kuzey Ege gibi geniş bir coğrafyada çok boyutlu etkileri muhtemel olan projenin başlatılmasından önce Türk Boğazlar sisteminin nasıl işlediğini bilmek ve “İstanbul denizlerinin kendine has olan dinamiklerini anlamak gerektiğini” bildirdi.

Küresel boyutlara sahip Boğazlar sisteminin belirli dengelerde çalıştığı söylenirken raporda şöyle denildi:

“Bundan 12 bin yıl önce bir tatlı su gölü olan Karadeniz, zamanla suların yükselmesi sonucu taşarak, Boğaz üzerinden Marmara’ya akmaya başlamıştır. İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışı Marmara çıkışından 30 santimetre daha yüksektir ve her gün yaklaşık 600 milyon metreküp su üst akıntılarla Marmara’ya doğu akarken, ters yönde ilerleyen alt akıntılar bunu dengelemektedir. Uzmanların dev bir havuza benzettiği Karadeniz’in tuzluluk oranı düşüktür. Tuna, Dinyeper, Dinyester nehirleri bu havuzu tatlı suyla dolduran, İstanbul Boğazı ise boşaltan musluklardır.

Karadeniz’in kirli suları Marmara’ya dolacak

Akdeniz, yazın sıcağı ve kışın rüzgarları ile sürekli su kaybeden Karadeniz’in fazla suyu boğazlardan geçerek bu su eksikliğini tamamlar. Karadeniz’i besleyen kaynakların tatlı su olmasına karşın suyundaki tuzluluk, boğazların altından ilerleyen ters yöndeki akıntılardan kaynaklanmaktadır. Böyle bir durumda İstanbul Boğazı’na paralel 25 metre derinliğinde yeni bir kanal açmak, havuza giren suyu arttırmadan ikinci bir musluk açmak anlamına gelir. Uzmanlara göre, boyutları itibariyle Boğaz’da olduğu gibi Kanal içerisinde iki yönlü bir akıntı sistemi geliştirilemeyecek ve Karadeniz’in kirli suları Marmara’ya dolacaktır.”

Hidrojen sülfür yoğunluğunu artınca İstanbul çürük yumurta kokusuna maruz kalabilir

Marmara Denizi’nde bol besinli üst tabaka can çekişen alt tabakaya baskı yapacak ve oksijen hızla azalacaktır. Oksijen bitince, Kanal kapatılsa bile bir daha geri dönüş olmayacak ve oksijensizlik kimyasal dengeleri alt üst ederek, alt tabakadaki hidrojen sülfür yoğunluğunu hızla arttıracak ve sonuç olarak İstanbul lodos estiğinde dayanılmaz bir şekilde çürük yumurta kokusuna maruz kalacaktır. Zamanla Karadeniz’in de ekolojik yapısı bozulacaktır. Tuna Nehri’nin Karadeniz’i kirlettiğinden şikâyetçi olan Türkiye kendi eliyle yaptığı ikinci bir boğaz ile bu kirliliği kendi evinin içerisine, yani Marmara’ya taşınmış olacaktır. Bu durum Marmara’nın ölü bir denize dönüşmesi ile sonuçlanabilecektir.

“Mega değil katil proje”

Açık Radyo’da Ekonomi Ekoloji programında gazeteci Pelin Cengiz’in sorularını yanıtlayan TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu sekreteri Cevahir Efe Akçelik projenin İstanbul’u ekolojik anlamda nelerle karşı karşıya bırakabileceğini anlattı.

Bu projelerin öncelikle halka açı, şeffaf bir şekilde tartışılıp bilim insanları ve akademiden görül alınarak yapılması gerektiğini söyleyen Akçelik, “Akkuyu nükleer enerji santralinin örneğin ÇED raporunun onaylandığını yine biz bakanlığın internet sitesinden önce bir havuz medyasından öğrenmiştik. Kanal İstanbul’da da benzer durum geçerli” dedi. Akçelik İstanbul’un çehresini değiştirecek projenin güvenlik risklerine şu sözlerle değindi:

“İstanbul boğazında yaşanan kazaların engellenmesi olarak, güvenlik riski var denilerek yapılıyor ancak bakanlığın servis ettiği ÇED raporunda 3 boyutlu modellerde kanala sıfır evler var, 200 metrelik bir kanaldaki evlerde burada oluşacak bir kazayla ilgili olarak bir çalışma var mı? ÇED raporunda biz bunu göremedik. Kanaldan geçirilmesi hayal edilen akaryakıt tankerlerinde çıkan bir yangın kanalı yine kullanılmaz hale getirecek ve çevresine sıfır ev yaptığınız zaman buradaki insanların da hayatını riske atmış olacaksınız. Ancak bununla ilgili herhangi bir gelişme o raporda okuyamadık. Olası bir akaryakıt kazasında o evlerde yaşayan insanları o zaman riske atmış olacağız”

“Hafriyat toprağının tozları havaya karışacak”

İstanbul’daki hava kirliliğinin insan sağlığını olumsuz etkileyecek seviyeye geldiğini son zamanlarda bu kapsamda yayınlanan raporlar ortaya koyuyor. Cevahir Efe Akçelik Kanal İstanbul projesinin İstanbul’un hava kalitesini de olumsuz etkileyeceği uyarısını yaptı.

“Projenin ekoloji boyutlarını tartışmaya başlarsak örneğin kazı miktarından biz ele aldık, Karadeniz’den Küçükçekmece gölüne kadar olan kara alanı 1,5 milyar metreküplük bir materyalin kazılacağı öngörülüyor.  Küçükçekmece gölünün tabanından da 115 milyon metreküp çamur kazılacak. Değerli hocamız Naci Görür’ün bir hesaplaması var, 20 metreküplük kamyonlarla bu tonajı 18 milyon seferde kaldırılabilir diyor. Yani 18 milyon sefer en az 5 yıllık bir hafriyat çalışmasını gerektirdiği anlamına geliyor. Bu 5 yıllık hafriyat çalışmasında olacak olan hava kirliliğine ilişkin de modellemeler yapıyoruz. Kadıköy’deki hava kirliliğinin biliyorsunuz geçen yine odamız açıkladı, İstanbul’daki en kirli ilçelerden biri de bu kentsel dönüşümde bu hafriyat toprağının tozlarının havaya karışması olarak adlandırılıyor.”

“Marmara’daki balık ve su ürünleri nesli tükenecek”

Mega proje yerine katil proje denilmesinin çevreye olan olumsuz etkilerinin kamuoyunda daha fazla konuşulmasının sağlayabileceğini belirten Akçelik, Marmara’daki balık ve su ürünlerinin nesillerinin tehlikeye gireceğini şu sözlerle açıkladı:

“Kanal İstanbul İstanbul projesinde tabanı 25 metre olarak planlanıyor ve düzgün oluşundan dolayı Karadeniz’in Marmara’ya herhangi bir karışma olasılığı yok, jet akıntı Karadeniz’den Marmara’ya devam edeceğinden dolayı Karadeniz’den Marmara’ya bir boşalma olacağı öngörülüyor, yani bu 60 santimlik seviye farkının azalacağı. Dolayısıyla Karadeniz’deki tuzluluk değerinin %17’lere çıkacağı öngörülüyor. Dolayısıyla deniz eko sisteminde ciddi oranda bu tuzluluk seviyesinin artmasından dolayı etkileneceği öngörülüyor. Burada en önemlisi ise altını çizdiğimiz, Marmara denizinin dibindeki oksijen seviyesi çok az, şu anda 0.5 civarında, normalde 4.4 ile 4.5 arası olması lazım, Karadeniz’den gelen besin değeri yüksek ilk 10 yılda Marmara’daki balık miktarının arttıracağı öngörülüyor ancak daha sonra Çanakkale’ye doğru yüzeyden giden su Çanakkale boğazının girişini tekrar İstanbul yönüne doğru alt su tabakasıyla karışacağından dipteki az olan oksijen seviyesini bakteriler kullanacağı, 2 ya da 3. 10 yıllarda oksijen seviyesinin tamamen Marmara denizinde yok olacağı öngörülüyor bu hesaplamalarda. Dolayısıyla bu hidrojen sülfürden ötürü Marmara’daki balık ve su ürünleri nesli tükenecek.”

Kanal İstanbul, Meclis’e taşındı

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Kanal İstanbul Projesi’ni TBMM gündemine taşıdı. Tanrıkulu, TBMM Başkanlığı’na verdiği önergesinde “Projenin 325 bin dönüm alan üzerine kurulacak iki şehir ile havaalanı aksında çalışmalar olduğu bilinmektedir. Bu güzergâhın ve güzergâhta yapılacak yeni yerleşim yerlerinin kamulaştırılması ve sonrasında bu arazilerin bazı işadamları tarafından ve FETÖ bağlantılı kişilerce parça parça satın alındığı yönünde iddialar mevcuttur” ifadelerine yer verdi.

Tanrıkulu özetle şu soruları sordu: “İddilalar doğru ise, bu kişiler kimlerdir, kamulaştırma işlemleri hangi belediyelerde yapılmıştır, kamulaştırma yapıldıysa, bölge belediyelerinin planlarına işlenmiş midir, Havaalanı Projesi’nde kalan hangi köylere kamulaştırma yazısı gönderilmiştir, Kanal İstanbul Projesi kapsamında o bölgede bulunan ve boşaltılması istenen maden şirketleri hangileridir, Kanal İstanbul güzergâhında bulunan köylerdeki arsaların metrekare fiyatları ne kadar olarak belirlenmiştir?”

 

(Açık Radyo, Yeşil Gazete)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.