Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı’ndan bir grup kadın akademisyan Başbakan’in ve AKP hükümetinin üreme, sağlık ve nüfus politikalarıyla ilgili son dönem yaptıkları açıklamaları ve kadınların bedensel bütünlük, üreme ve sağlık haklarını iğdiş etmeye yönelik, otorite-milliyetçi-muhafazakar, cinsiyetçi ve heteroseksist politikalarını kınamak üzere imza kampnayası başlattı.
Ortak mücadele için konu hakkında duyarlı her kesimden acil destek beklendiği ifade edilen imza kampanyasına katılmak için ipetitions.com/ adresi üzerindeki formu doldurabilirsiniz.
İmza kampanyasının çağrıcısı akademisyenler
Prof. Dr. Gülay TOKSÖZ, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Doç. Dr. Elif Ekin AKŞİT, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Prof. Dr. Serpil SANCAR, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Doç. Dr. Funda CANTEK, Ankara Üniversitesi, İletişim Fakültesi
Prof. Dr. Çiler DURSUN, Ankara Üniversitesi, İletişim Fakültesi
Doç. Dr. Alev ÖZKAZANÇ, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Doç. Dr. Gülriz UYGUR, Ankara Üniversitesi, Hukuk Fakültesi
Prof. Dr. Mutlu BİNARK ,Başkent Üniversitesi, İletişim Fakültesi
Doc. Dr. Güzin YAMANER, Ankara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi
Doç. Dr. Betül YARAR, Gazi Üniversitesi, İletişim Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Emel MEMİŞ, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
Öğretim görevlisi Dr. Fevziye SAYILAN, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi
Yrd.Doç.Dr. Pınar Melis YELSALI PARMAKSIZ, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
İmza kampanyasının çağrı metni
Kamuoyuna,
Bizler, Başbakan Erdoğan’ın AKP Kadın Kolları Kongresi’ndeki konuşmasında, kürtaj ve sezaryen gibi üreme pratikleri üzerine yaptığı açıklamaları kınıyoruz. Bu açıklamaları, kadınların bedenleri üzerindeki denetimi devletin ana meselelerinden biri olarak gören genel siyasal yaklaşımın parçası olarak görüyoruz. Söz konusu otoriter ve muhafazakâr yönelimin bu alandaki kamu politikası ve yasal çerçeveyi nasıl biçimlendireceği konusunda kaygılanıyoruz. Ayrıca Başbakan’ın konuyu Uludere’deki can kayıplarıyla ilişkilendirmesini de ayrı bir siyasi skandal olarak değerlendiriyoruz.
Bugün binlerce kadın, cinsellikleri konusunda karar alma hakları olmamasından dolayı, son çare olarak kürtaj yaptırmaktadır. AKP’nin kadınların kendi cinsellikleri üzerindeki söz hakkını bu yöntemlerle daha da azaltması yasal kürtajı olmasa da, yasa dışı kürtajı arttırmak gibi vahim sonuçları beraberinde getirebilir. Kürtajın sosyal arka planı sorgulanmaksızın, kadınların biyolojik olarak kürtajın gerekliliğini kanıtlamaya zorlanmalarına ve ancak bu koşulla kürtaj olmalarına dair tasarılar kabul edilemez. Eğer, bu vahim yaklaşım kamu politikasına egemen olur ve kürtaj zorlaştırılır ya da yasaklanırsa bu, kadınları yasadışı yollardan ve sağlıksız koşullarda kürtaj olmaya veya düşük yapmaya yönelteceğinden, kadın ölümlerindeki artışı hızlandıracaktır. Gerek bu durum, gerekse kadınların istenmeyen gebelik ve doğumlara mecbur edilmeleri hali esasen ağır bir baskı rejimini ifade eder. Bedensel bütünlüğümüz temel yasal haklarımızdan biridir ve bu hak çerçevesinde hal-i hazırda verilmekte olan kürtaj hizmetlerinden ve mevcut kürtaj düzenlemesinden vazgeçilemez.
Başbakan Erdoğan’ın Türkiye siyasetinde bir ilki gerçekleştirerek tartışmaya açtığı kürtaj, bugün Türkiye’de yasal olarak tanınan ve yüzbinlerce kadının başvurduğu bir uygulamadır. Hükümetin tutumu, CEDAW 16/e bendinde belirtilen” kadının çocuk sayısına ve çocukların ne zaman dünyaya geleceklerine serbestçe ve sorumlulukla karar verme hakkının” ve 1995 tarihli Pekin Deklarasyonunda belirtilen “sağlık hakkının” gereklerine aykırıdır. Ayrıca 8 Mart 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetle Mücadele ve Bunların Önlenmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi), devlete, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderici politikalar yapmayı şart koşmaktadır. Bugün karşımıza çıkan sadece Başbakan’ın değil, Bakanların ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı’nın kürtaj karşıtı açıklamaları ise İstanbul Sözleşmesi’yle devlete verilen ödeve aykırılık göstermekte ve kadına yönelik şiddet ve ev-içi şiddetin desteklenmesine yol açmaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak üzere kürtaj uygulamasıyla birlikte, tüm kadınlar için güvenli ve kolay erişilir doğum kontrolü, kadının cinsel özerkliğini vurgulayan bir cinsellik eğitimi, üreme sağlığını içeren evrensel sağlık hizmetleri, ücretli doğum ve aile izni ve nitelikli çocuk bakımı hizmetlerini de talep ediyoruz.
Biz, aşağıda imzası olanlar, toplumsal cinsiyet eşitliği ve demokrasiye inanan tüm kesimleri bu konuda duyarlı olmaya davet ediyor ve erkek egemenliğini pekiştiren tüm gelişmelere karşı olacağımızı duyuruyoruz.