EkolojiManşet

İzmit Körfezi’ndeki her 10 balıktan dördünde mikroplastik tespit edildi

0

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimler Bölümü Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülgen Aytan ve ekibi, İzmit Körfezi‘ndeki balık popülasyonuyla ilgili araştırmasını tamamladı.

Aytan, “İncelenen tüm türlerde, değişen miktar ve tiplerde mikroplastiğe rastladık. İncelediğimiz her 10 balıktan dördünde mikroplastiklere rastladık diyebiliriz. Bu, balıkların sindirim kanalında en az bir tane plastik bulunduğu anlamında gelmiyor, bazı balıkların sindirim kanalında onlarca mikroplastik tespit ettik” dedi.

Beş türün tamamında plastik bulundu

Aytan ve ekibi, 2019’da İzmit Körfezi’nde bulunan ekolojik ve ekonomik öneme sahip balıklar üzerinde mikroplastikleri inceleme projesine başlamıştı. Makalesi mart ayında yayımlanan araştırmada, balıklarda tespit edilen mikroplastik rakamlarına yer verildi.

Araştırma kapsamında incelenen kefal, kırlangıç, iskorpit, dil balığı ile pisi balıklarının tamamında, barbunların yüzde 80’inde, mazakların yüzde 53’ünde, istavritlerin yüzde 40’ında, kaya balıklarının yüzde 39’unda, çırçırların yüzde 28’inde, trakonyaların yüzde 20’sinde ve mezgitlerin yüzde 10’unda mikroplastik tespit edildi.

Doç. Dr. Ülgen Aytan

Araştırmanın detayları hakkında değerlendirmelerde bulunan Aytan, çalışma kapsamında büyük bir kısmı insanlar tarafından besin olarak tüketilen ve denizlerin biyojeokimyasal döngülerinde önemli bir fonksiyona sahip 12 balık türünü incelediklerini belirtti:

“İncelenen tüm türlerde, değişen miktar ve tiplerde mikroplastiğe rastladık. İncelediğimiz her 10 balıktan 4’ünde mikroplastiklere rastladık diyebiliriz. Bu, balıkların sindirim kanalında en az bir tane plastik bulunduğu anlamında gelmiyor, bazı balıkların sindirim kanalında onlarca mikroplastik tespit ettik.”

Küresel Plastik Anlaşması, plastik kirliliğini önlemeye yetecek mi?

İzmit Körfez, 1970’lerden itibaren, artan nüfus, sanayileşme ve gemi trafiği gibi faktörler nedeniyle kirlenmeye başladı ve yaklaşık 25 milyonluk bir nüfusun drenaj noktası haline geldi. Marmara Denizi’nin doğusunda yer alan körfez, sınırlı su değişimi nedeniyle başta plastik olmak üzere her türlü kirleticiyi de barındırıyor.

Yaptıkları araştırmada plastikleri fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre değerlendirdiklerini anlatan Aytan, şu bilgileri paylaştı:

“Fiziksel özellikte en çok rastladığımız fiberlerdi. Bunların, çok büyük bir kısmı sentetik tekstilin yıkanması sonucunda ya da kullanılması esnasında aşınmaya bağlı olarak ortaya çıkıp rüzgarlar yoluyla kaynağından çok uzaklara taşınarak ya da sentetik tekstilin yıkanması sonucu kanalizasyon aracılığıyla deniz ortamına ulaşabiliyor. Maalesef atık su arıtma tesislerinde de çok büyük bir kısmı tutulamıyor. İncelenen balıkların sindirim kanalında parça ve film formunda da mikroplastiklere rastladık. Parça tipte mikroplastikler, deterjan şişesi gibi büyük boyutlu her türlü sert plastiğin parçalanması ile oluşan mikroplastikler… Film olarak adlandırdığımız, genellikle ambalaj ya da poşet olarak kullanılan, bükebildiğiniz yumuşak, şekil değiştirebilen mikroplastiklere de rastladık.”

‘Atık deşarjı şimdi dursa, eski plastikler parçalanmaya devam edecek’

Ülgen Aytan, küresel plastik üretiminin 2050’ye kadar, mevcudun dört katına çıkmasının beklendiğini aktararak deniz ortamına plastik girişi şu an dursa bile 1950’lerden beri giren plastiklerin parçalanmaya devam ettiğine dikkat çekti; plastiğin oluşturduğu tehditlere ilişkin de şu uyarıları yaptı:

“En başta, denizel besin zincirinin temelini oluşturan ve plankton olarak adlandıran mikroorganizmalarla eş boyutta ve eş zamanlı bulunmaları bir tehdit. Midye gibi, hamsi gibi suyu filtre ederek beslenen canlılar büyük risk altında çünkü mikroplastikten kaçma şansları yok. Plastikleri ve ilişkili toksik kimyasalları bünyelerine alıyorlar. Bu kimyasalların çoğu biyoakümülatif yani canlının yağ dokusunda birikim yapma eğiliminde. Bir canlıdan diğer canlıya besin zincir aracılığıyla aktarılabiliyor. Örneğin hamsi mikroplastik tüketirse, onun üzerinden beslenen palamuda mikroplastik aktarmakta. Ayrıca deniz canlıları mikroplastikleri doğal besinleri sanarak yanlışlıkla tükebilmekte.”

Daha önce yapılan çalışmalara bakıldığında Marmara Denizi’nde mikroplastik kirliliği kilometrekarede milyon adedi geçebiliyor.

Dünyada 400’ün üzerinde balık türünde mikroplastik tüketiminin rapor edildiğini vurgulayan Aytan, şöyle devam etti: “Bu balıkların yarısından fazlası ekonomik değeri olan, insan besini olarak kullanılan balıklar. Özellikle bu balıkların popülasyonunun, endüstriyel baskının yüksek olduğu alanlarda daha fazla risk teşkil edebileceği düşünülüyor. Plastik hem kendi bünyesindekini hem de etrafındaki kirleticileri toplayarak daha fazla risk oluşturabilir. Balıkta mikroplastik varlığını anlamak, ortamdaki kirliliğin boyutunu anlamak, risk değerlendirmesi yapmak, hem ekosistem ve insan sağlığı açısından hem de alınması gereken tedbirler konusunda karar alıcılara yol göstermek açısından çok önemli.”

Araştırma: OECD üyesi olmayan ülkelere plastik atık ihracatı açıklananın çok üzerinde

Ülgen Aygan, çözüm olarak da acilen denizlere giren plastikleri azaltmak ve mevcut olanları uzaklaştırmak için yeni teknolojilerin geliştirilmesi gerektiğine; daha iyi bir katı atık yönetimi ve su arıtımına ihtiyaç olduğuna; tek kullanımlık plastiklerin de global olarak yasaklanması gerektiğine dikkat çekti.

Greenpeace Akdeniz: İncelenen her iki balıktan birinde plastik bulundu

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.