Sayıları neredeyse beş yüze yaklaşan Roman STK’ların hemen hepsi kuruluş amaçlarını açıklarken kullandıkları bir tanımlama vardır: “Roman davası”. Bunu genel gidişat içinde bir yere koymak gerekirse “sorun” kelimesine denk düştüğü görülür. Ancak bu “dava” ya da “sorun” kelimesiyle ne ifade edildiği, nereye gönderme yapıldığı, mecrasının politik mi, ekonomik mi yoksa sosyolojik mi olduğu henüz yerli yerine oturtulabilmiş ve tartışılabilmesi için de düzgün bir zemin oluşturulabilmiş değildir. Konuyu doğru bir yere oturtma sorumluluğu, kıyısından köşesinden bulaşan herkese aittir…
Artık, neredeyse atasözü diyebileceğimiz bir cümle vardır: “İki şeyi aynı cümle içinde kullanırsan, ikisini de aynı cümleden addederler.” Roman ve sorun kelimeleri de böyledir. Bir mıknatıs gibi birbirini çeken “sorun” kelimesiyle birlikte bir cümle içinde bu iki kelimenin nerede kullanıldığı, bu kelimelerin önüne, arkasına ya da arasına başka kelimeler eklenip eklenmediği de konunun tartışılacağı alanı etkilemekte, belirlemekte ve hatta tartışmanın seyrini değiştirmektedir.
İlla bu iki kelime aynı cümlede kullanılacaksa buradan yola çıkarak birbirine yakın birçok önerme yapılabilir. Örneğin: “Roman sorunu”, “Romanların sorunları”, “Romanların yaşadığı sorunlar”, “Romanlarla birlikte anılan sorunlar”, “Romanlardan kaynaklanan sorunlar”, vs… Dolayısıyla bu iki kelimeden yola çıkılarak seçilen cümle, tartışanların duracakları noktayı, bakış açılarını, vs. belirleyeceği gibi varacakları sonucu ve yapacakları önerileri de farklılaştıracaktır.
Yukarıdaki satırların ışığında konuya bakıldığında sıkça telaffuz edilen barınma, sağlık, istihdam ve eğitim sorunlarının dışında, bunlardan önce, bu sorunlara yol açan iki konu daha vardır ki, evvel emirde onlar çözülmez ise diğerlerinin çözümü de pek mümkün görünmemektedir. Birincisi: her toplumda olduğu gibi Romanlar hakkındaki basmakalıp ve negatif yargılar; ikincisi: Gaco* ile Romanın karşılıklı bir şekilde birbirine güvensizliği. Ne yazık ki hak ettiği yoğunlukta tartışılmadığı gibi ayrıca bu iki sorun çözüme kavuşturulamazsa, daha önce saydığımız sorunların çözümü de olanaksız gibidir. Öncelikle, yargılarımızı gözden geçireceğiz, sonra karşılıklı güvenin yollarını oluşturmaya çalışacağız. Ancak ortak işler yapıldığında birbirini tanıma ve aynı mekânları (iş, eğlence, siyaset, sokak, cadde, okul vs…) paylaşma olanağı doğar.
Romanlarla bir arada yaşamayı ve bir şeylere ortak imza atmayı denemek gerekir. Aynı zamanda bir arada yaşama ve bir şeylere ortak imza atma şansını Romanlara da tanımak gerekir… “Romanlardan bi cacık olmaz kardeşim” demek, bir taraflara sıvışmanın en ucuz yolu olsa gerek. “Ben Romana kız veremem” diyeni çok duyduk ve gördük, ama hiç değilse ekmek parası kazanacağı bir işe sahip olmasını sağlamak lazım.
Söz konusu mesele dünden kalan değil, bin yıllık bir mevzudur. Dolayısıyla niyet ve sabır ister…
*Gaco: Roman dilinde (Romanes), Roman olmayan herkes ve her kültürü karşılamak üzere kullanılır, sözlük anlamı “yabancı”dır.
Sorun her yerde aynı: Çözüme yönelik radikal adımlar atmamak…
Sinan Şanlıer