Editörün SeçtikleriManşetSeçime DoğruYeşil Gazete TV

[Seçime Doğru] Elmas Arus: Adaylığımı en çok Roman kadınlar teşvik etti, Elmas’ın görünürlüğü onların görünürlüğü demek

0

Video Röportaj: Müjgan HALİS

14 Mayıs’ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerine giden yolda, seçim sürecine odaklandığımız video dizisinin on üçüncü konuğu, CHP’nin İstanbul ikinci bölge 16’ncı sıradan milletvekili adayı olarak gösterdiği Roman aktivist Elmas ArusArus sorularımızı yanıtladı.

*

Adaylık sürecinizi anlatır mısınız?

Ben Elmas Arus, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ikinci bölge milletvekili adayıyım. Adaylık motivasyonum şuydu; yaklaşık 20 yıldır aktivizm ve sivil toplum alanında çalışmalar yürütüyorum. Farklı roman gruplarının temel haklara erişimiyle ilgili çalışıyorum ve 34 bölgede örgütlüyüz. Bu 34 örgütlü kişilerin ve kurumların teşvikiyle aslında adaylaşma sürecini gerçekleştirdim. Özellikle kadınlar rol model olarak tanımladılar ve aynı zamanda bu teşviki en çok onlar yaptılar. Çünkü Elmas’ın görünürlüğü demek, kendilerinin görünürlüğü anlamına geliyor. Çok tatlı, çok sıcak, çok samimi bir yerden teşvik ettiler. O yüzden ben de duyarsız kalmadım ve adaylık sürecini böyle başlattım.

Peki Roman bir aday olarak siyasette yeteri kadar temsil edildiğinizi düşünüyor musunuz?

Bir Roman aday olarak siyasette yeterince temsil edildiğimizi düşünmüyorum ama bunun biraz da arka planı var. Romanların temel haklara erişimiyle ilgili, kendi haklarının farkındalığıyla ilgili çok yeni bir süreç aslında. 2004’te örgütlenmeye başladık, 2004-2005 arası ilk dernekleri kurduk. 2015 sonrası hızlı bir dernekleşme süreci oldu. Ve dernekleşme süreci ve sivil toplum mücadelesiyle beraber aynı zamanda diğer hak alanlarında, siyasete katılım alanında da var olmayı hedefleyen bir sürece girdik. İlk Roman milletvekili Özcan Purçu’ydu bu sürecin içinde, sonra AKP’den yine bir roman milletvekili oldu ve Romanlar aslında bu alanda da “biz varız” demeye başladılar. Çok yeni bir süreç olduğu için yeterince “biz varız”ın karşılığı siyasi partilerde karşılık görmedi.

CHP’nin Roman milletvekili tepki gösterdi ve istifa etti. Sizin de buna karşı bir açıklamanız oldu. Roman kadın olmak konusunda ne söylemek istersiniz?

Sayın vekil Özcan Purçu’nun istifası üzücüydü. Çünkü siyasette romanları temsil eden ilk figürdü. Dolayısıyla bu alandan çekilmesi ve partiden istifası üzücüydü. Aslında diğer üzücü bir nokta da gerekçesi şuydu; bir roman vekil adayı yok, o yüzden ben siyasetten ayrılıyorum, partimden ayrılıyorum, tavrıydı. Oysa ben vardım. Ben buradaydım. Benim için de üzücü olan, hala erkek dilinin 11 roman adayı varken on tane erkeği sayıp bir tane kadını saymaması, kapsayıcılık açısından çok ciddi bir ayrımcı tavırdı. Ben meseleye buradan bakıyorum biraz.

Türkiye’nin kültürel azınlıklarına siyasetin bakışı hakkında ne söylemek istersiniz?

Siyaset özellikle kültürel azınlıkları zaman zaman görüyor, zaman zaman görmezden geliyor. Oysa her kültürel grubun; kendine özgü sorunları, gelenekleri, görenekleri, temsiliyet meseleleri var. Temsiliyet açısından her grubun özellikle mecliste olmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda yine pozitif ayrımcılık, mekanizmalarının kullanılması gerektiğini söylüyorum.

Hükümetin çeşitli defalar açıkladığı Roman açılımları hakkındaki yorumunuz?

Hükümetin Roman açılımını değerlendirecek olursak aslında 2010’da ilk yapıldığı dönemlerde toplumsal olarak bir farkındalık yarattı. Yani toplumun birçok kesiminde Romanlarla ilgili en azından cümleler geçirdi. İnsanlar Romanları oradan yoğunlukla duymaya başladılar. Ama özellikle o açılım sürecinde inanılmaz sözler verildi, toplumsal değişim için, toplumun ilerlemesi ve Romanların ilerlemesi ve aynı zamanda yaşadıkları temel sorunların giderilmesi için inanılmaz sözler verildi. Ve o dönem toplumun kendisi bir anda hayatlarının değişeceğini, dönüşeceğini ve çok hızlı bir şekilde aslında sınıf atlayacaklarını zannettiler. Büyük hayallerdi bunlar. Fakat geldiğimiz noktada bırakın temel sorunların halledilmesini, aslında var olan sorunların daha da derinleşerek daha da büyüyerek toplumu kelimenin tam anlamıyla felç hale getirdi. Şu anda sosyal yardımlara dayalı ayakta duran bir Roman toplumu var. Özellikle pandemi ve sonrasında temel eğitimden kopan Roman çocuklar var. Özellikle evsizlik ve kira konusunda ciddi sorunlar yaşayan bir topluluk var. Ve temel gıdaya erişmekte ciddi sıkıntılar yaşayan bir topluluk var. Biz refah düzeyinin yükselmesini beklerken, daha insanca yaşamı hayal ederken, daha onurlu bir yaşamı hayal ederken şu anda onurlu yaşamı ayakları altına alan, sadece sosyal yardımlara dayalı bir Roman stratejisi, bir eylemi var aslında.

Peki ön yargıların yıkılmasında etkili oldu mu?

Ön yargıların yıkılmasında etkili olmadı. Ön yargıları yıkabilmek için öncelikle o toplumu geliştirmek ve ilerlemesini sağlamak lazım. Ön yargıların nedenine baktığınızda, bu insanların yoksulluğu da aslında ön yargıların nedenlerinin arasında. Biz bunları ortadan kaldırmadığımız sürece sadece farkındalık yaratırız ama ayrımcılığı, ön yargıyı ortadan kaldıramayız. Ki bu özellikle deprem örneğinde çok net kendini gösterdi. Yine hatırlatmak gibi olsun bu da; depremde biliyorsunuz işte orada çok fazla Roman grupları yaşıyorlardı. En son yardımlarına erişen onlardı. Hatta en son yardımlara erişirken, çevresinden gelen yardımlardan bile faydalandırılamayan, şiddetle onlardan uzaklaştırılan gruptu. Demek ki ön yargılar ortadan kalkmamış.

Derin yoksulluğu en yıkıcı şekilde etkileyen kesimlerden biri de Romanlar. Seçilirseniz bu başlık gündeminizde olacak mı?

Şu anda Romanlar, yokluk ve yoksulluğun pençesindeler. Özellikle yoksunluk en önemli sorunlarından bir tanesi. Yoksunluk demek sadece eğitime erişememe hali değil; işe erişememe hali, temel olarak toplumun kendini döndürememesi, aynı zamanda temel haklara erişememesi hali. Dolayısıyla meclise girdiğim zaman ilk yapacağım şeylerden birisi bu yoksunluk hallerini ortadan kaldıracak sosyal politikalar geliştirmek, ki şu anda yaptığımın aslında devamını sağlamak. Ve sadece sivil toplum alanında belirli bir kitleye hitap ediyorsun, belirli bir alana hitap ediyorsun. Toplumun genelini kapsayacak politikalara, diğer vekillerle beraber imza atmak aslında.

Milletvekili olursanız bir öncelikli yapılacaklar listeniz var mı?

Milletvekili olursam öncelikle yapılacak listem, ayrımcılık ve eşitlik yasasını tekrar gözden geçirmek olacak. Diğer taraftan ilk yapılması gereken; yerel yönetimleri sürece dahil edip özellikle Roman mahallelere odaklı çalışmaların yürütülmesi, o açılan makasın arasının kapatılması için sosyal politikalar, yerel yönetimler tarafından uygulanabilir hale dönüştürebilecek politikalara imza atacağım.

Neden CHP?

Çünkü Türkiye’nin demokratikleşmesi, toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi, sosyal refahın artırılması için Cumhuriyet Halk Partisi’ndeyim. 20 yıldır insan hakları alanında çalışıyorum. Kırılgan grupların temel haklara erişimiyle ilgili birçok politika üretiyorum. İnsan haklarının korunması, geliştirilmesi için Cumhuriyet Halk Partisi’ndeyim.

Seçmenler neden size oy vermeli?

Seçmenler niye bana oy versin? Çünkü Elmas Arus aslında, halkın kendisi, halkın sesi. En yoksulluk, yoksunluk halinden gelip politika üretebilecek, o aşamaları gören, yokluğu-yoksulluğu da çekerek aynı zamanda eğitimle bu sürecin nasıl yıkılacağını, nasıl toplumun gelişebileceğine örnekler geliştiren, aynı zamanda toplumsal kalkınmayı da odaklayacak politikalar üretebilen bir insan olduğum için Elmas Arus’a oy verebilirler.

You may also like

Comments

Comments are closed.