İstanbul’u sizden koruyamadık, affedin – Pelin Cengiz

pelin cengizCumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Roma ziyaretiyle ilgili hayranlığını gizleyemediği, belki de ülke gündemini sarsan yolsuzluk ve hukuksuzluk konusunda kendisinden beklenen net mesajları veremediği için “gönderme” yapmayı tercih ettiği, “Şehrin yüzlerce yıllık ihtişamlı binaları, meydanları, sokakları öyle korunmuş ki, ne bir gökdelen ne de bir AVM var” tweeti gündeme damgasını vurdu. Gül’ün Roma için söylediği her iyi şey aslında İstanbul için yergi. Bu mesajların bize anlatmak istediği gerçekten neydi bilmiyorum, daha fazla niyet okuyuculuğu yapmayalım ancak, öncesinde mensubu olduğu bir iktidarın yarattığı kent ve doğa tahribatından yıllardır habersiz(miş) gibi davranmasını yadırgayanlardanım.

Kentsel tarihi binlerce yıl önceye dayanan İstanbul, Roma İmparatorluğu’ndan Bizans’a, Bizans’tan Osmanlı’ya ve Osmanlı’dan sonra da günümüze kadar büyüdü, genişledi, nüfusu arttı, dev bir metropol oldu. Aynı zamanda bizlere birbirinden zengin, eşi benzeri olmayan farklılıklar içeren kültürel, kutsal, tarihsel ve doğal miraslar bıraktı.

Kentlere göçle birlikte başlayan çarpık kentleşmenin ardından İstanbul, en büyük yapılaşma hamlesini, en yoğun talanı ve tahribatı son 11 yılda yaşadı. İçinden yüzyıllarca zenginlikler, ihtişamlar geçen bir kent, şimdi imar planlarında yapılan usulsüzlüklerle, yandaşlara parsel parsel pazarlanan, yolsuzluk skandalının merkezinde bir kent olarak karşımızda.

Roma’nın tarihÎ uzantısı olan İstanbul, bugün Paris, Londra, Barselona, Viyana gibi kentlerle aynı ligde yer alabilecekken, tarihe, kültürel mirasa saygısızlık, yönetimsel bilinçsizlik, cahillik, şeffaflıktan uzak denetimsizlik sebebiyle bir TOKİland’e, birTurkitsch diyarına dönüştü. 2010’da Süddeutsche Zeitung, Ottoman Disneyland diye dalga geçmişti ki, bence İstanbul için söylenmiş tüm tanımların ağababasıdır.

Yüzlerce AVM’si, rezidansı, oteli hatta dünya miraslarının çakmalarının bulunduğu Miniatürk’ü olan kentin bir tane şehir müzesinin olmayışı utanç verici değil mi?

Sulukule’yi dar gelirli insanları yerinden ederek AKP mahallesine çevirenler, aynı senaryoyu şimdi Tarlabaşı’nda uygulayanlar kimler?

Demirören’in gerçek bir open mall olan İstiklal Caddesi’nde üstelik tarihî Hüseyin Ağa Cami’nin zeminini çatlatarak AVM yapmasına izin verenler kim?

İçinde Emek Sineması’nın da olduğu Serkildoryan Han’ı yeni bir AVM’ye çevirenlere kim izin verdi? Narmanlı Han’ın aynı akıbete uğramayacağına kim kefil olabilir?

Yarısı kırık dökük Çin malı taşla, yarısı asfaltla yamalanmış İstiklal Caddesi’ni bu kente yakıştırıyor musunuz?

Taksim Meydanı’nı beton çölüne çevirenler, kim olabilir? Ya AKM binasını çürümeye terk edip polis karakolu hâline gelmesine göz yumanlar?

Majik Sineması’nı yıkıp yerine otel ve AVM yapmak için aldığı ruhsat iptal edilmesine rağmen inşaata aylarca devam edenlerden haberiniz var mı?

Gezi Parkı’nı AVM yaptırmamak için verilen mücadelede insanlar öldü, pek çokları sakat kaldı, hâlâ acıları sarılmadı fakında mısınız?

Haliç Metro Köprüsü ile Tarihi Yarımada’nın eşsiz manzarasının perdelenmesine izin verenler kim?

Yenikapı sahil dolgusuyla Tarihi Yarımada’nın anasını nasıl ağlattığınızın fotoğraflarını gördünüz mü?

Haydarpaşa Garı’nın AVM ve otele dönüşecek olmasını duydunuz mu?

Marmaray kazılarında bulunan İstanbul ve dünya tarihini değiştiren tarihî eserlere “çanak çömlek” nitelemesi yapanı hatırlıyor musunuz?

Dağa taşa dere yataklarına dizdiğiniz mahalle kültüründen uzak, ruhsuz, çirkin beton blokların mucidi TOKİ, hangi siyasi erkin kirli işlerinin aracısı?

Kuzey Ormanları’nı yok edecek üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, Kanal İstanbul gibi projeler hangi iktidar eliyle pazarlanıyor?

Şu saydıklarım olurken kılınız kıpırdamış mıydı? Kıpırdamadıysa, İstanbul’u sizden ve beton zihniyetinizden iyi koruyamadık, haklısınız, affedin…

Pelin Cengiz – Taraf

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR