İklim krizinin sağlığa etkilerini inceleyen Lancet raporu yayında!

Lancet Halk Sağlığı dergisinin küresel düzeyde sağlık ve iklim değişikliği alanındaki ilerlemeleri takip eden çalışması kapsamında Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2024 Avrupa Raporu (Lancet Countdown in Europe) kısa bir süre önce yayınlandı. Lancet Geri Sayım çalışması kapsamındaki Avrupa ile ilgili rapor, iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini vurguluyor ve özellikle de iklim krizinin Avrupa bölgesindeki eşit olmayan sağlık etkilerine odaklanıyor. 

Bu, Lancet Geri Sayım çalışmasının Avrupa’da sağlık ve iklim değişikliği alanındaki ilerlemeyi takip eden ikinci gösterge raporu… İş birliği kapsamında, İspanya‘daki Barselona Bilgisayar Merkezi liderliğinde 42 akademik ve BM kurumunu temsilen 69 katılımcının disiplinler arası uzmanlığından yararlanarak 42 gösterge izlenerek hazırlanmış. 

Fotoğraf: Akhtar Soomro/Reuters

Rapora göre çoğunluğu Güney Avrupa‘da (%11) olmak üzere sıcaklığa bağlı ölümlerde %9 ve sıcak hava dalgası yaşanan günlerin sayısında %41 artış oldu. 2021 yılında yaklaşık 60 milyon kişi Avrupa’da orta veya şiddetli gıda güvencesizliği yaşadı. Bu vakaların 11,9 milyonu sıcak hava dalgası yaşanan günlerin ve kuraklık yaşanan ayların sayısındaki artışa bağlanıyor. Uzmanlara göre Avrupa ülkelerinde 2022 yılında, aşırı hava olaylarından kaynaklanan ekonomik kayıpların 18,7 milyar euro olduğu tahmin ediliyor. Bu kayıplar Avrupa’nın tüm GSYH’sinin %0,08’ini temsil ediyor. Kayıpların % 44,2’si (8,2 milyar euro) ise sigortalı bile değildi. 

2005-20 döneminde, fosil yakıtların yanmasından kaynaklanan hava kirliliğine (PM2.5) bağlı ölümler Avrupa’da %59 oranında azaldı. Ancak bu iyileşme uzmanlara göre daha az fosil yakıt kullanılmasından değil, büyük ölçüde hava kirliliği kontrol teknolojilerinden kaynaklandı. Fakat Avrupa kent ve bölgelerinde net sıfır enerji sistemlerine giden yol buna rağmen hala yetersiz kalıyor. Mevcut politikalarla Avrupa’da bu hedefe 2100 yılına kadar ancak ulaşılabileceği tahmin ediliyor. Avrupa’da; özellikle de Doğu Avrupa ülkelerinde kömüre bağımlılık, 2020’de %12 iken, 2021’de %13’e çıktı. Değerlendirmeye alınan 53 ülkeden 29’u hala fosil yakıtlara sübvansiyon sağlıyor.

Fotoğraf: Pichi Chuang/Reuters

Lancet’in 2024 yılı raporu, insanları iklim değişikliğinden korumak için gerekli siyasi eylemlerin eksikliğini ortaya koyuyor. Pek çok Avrupa ülkesi sera gazı emisyonlarına büyük katkıda bulunmalarına ve sağlığa verdikleri zararlara rağmen fosil yakıtlara net sübvansiyon sağlamaya devam ediyor. Raporun yazarları, sera gazı emisyonlarının azaltılması için acilen harekete geçilmesi gerektiği konusunda siyasi karar vericileri uyarıyor ve bu eylemlerin daha temiz hava, daha iyi beslenme, eşitsizliklerin azaltılması ve daha yaşanabilir kentleri oluşturulması ile sağlığa da fayda sağlayacağını belirtiyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli‘nin (IPCC) en son raporunda yer alan 2040 yılına kadar net sıfır emisyon tavsiyesini karşılamak için, Avrupa’nın enerji sistemlerinden kaynaklanan emisyonlarının mevcut düzeyin yaklaşık üçte birine düşmesi gerekiyor. 

İspanya’daki Barselona Bilgisayar Merkezi liderliğinde 42 akademik ve BM kurumunu temsilen 69 katılımcı, sıcaklığa bağlı ölümlerin, 2003-2012 ve 2013-2022 yılları arasında 100 bin kişi başına ortalama 17 ölüm artışıyla, Avrupa’nın çoğunda arttığı tahmin ettiler. 

Lancet Geri Sayım Avrupa Direktörü, Profesör Rachel Lowe‘İklim değişikliği şimdiden Avrupa’daki insanların yaşamlarını ve sağlıklarını tahrip ediyor’ diyor. Lowe’e göre ‘Rapor, sıcaklığa bağlı ölümler, yeni ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklar ve gıda ve su güvencesizliği de dahil olmak üzere Avrupa genelinde iklimle bağlantılı sağlık etkilerindeki endişe verici artışlara ilişkin kanıtlar sunuyor ve Avrupa’da ve tüm dünyada sağlık üzerindeki bu olumsuz etkileri sınırlandırmak için benzeri görülmemiş bir eylemin zamanı geldi.’ 

İklimle ilgili olumsuz sağlık etkileri ve iklim değişikliğinin sorumluluğu Avrupa’da veya dünya genelinde eşit değil… Sıcaklığa bağlı ölümler kadınlarda erkeklere kıyasla iki kat daha yüksek olduğu biliniyor. Düşük gelirli hanelerin gıda güvencesizliği yaşama olasılığı önemli ölçüde daha yüksektir. Dengesiz beslenmeye bağlı ölümler kadınlar arasında daha fazla… Orman yangını dumanına maruz kalma oranı da yoksul bölgelerinde daha sık…

Fotoğraf: Reuters

Lancet Araştırma Raporu’na göre Güney Avrupa ülkeleri sıcaklığa bağlı hastalıklardan, orman yangınlarından, gıda güvencesizliğinden, kuraklıktan, sivrisinek kaynaklı hastalıklardan ve layşmanyaz hastalığından daha fazla etkilenme eğiliminde… Buna karşılık Kuzey Avrupa, Lyme hastalığı ve kene kaynaklı ensefalit gibi hastalıkları yayabilen Vibrio ve kenelerden eşit veya daha fazla etkileniyor. 

İklim değişikliğinin mevcut sağlık eşitsizliklerini daha da kötüleştirmesine rağmen rapor, kamuoyunda iklim ve sağlık araştırmaları, politikaları ve medyasında eşitlik, hakkaniyet veya adalet konularına çok az yer verildiğini gösteriyor. 2022 yılında Avrupa Parlamentosu‘nda sağlık ve iklim değişikliğinin belgelerde sadece 10 (%0,1) atıfta bulunuldu. 

Lancet Geri Sayım Avrupa araştırma görevlisi, raporun başyazarı Dr. Kim van Daalen, ‘İklim değişikliği doğası gereği bir sosyal ve çevresel adalet sorunudur’ diyor. ‘Avrupa ülkelerine baktığımızda, en dezavantajlı toplulukların iklimle ilgili sağlık etkilerinden özellikle etkilendiğini görüyoruz. Aynı zamanda, Avrupa ülkeleri tüketimimizin sağlık üzerindeki etkilerini başka yerlere de taşıyor; dünyanın diğer bölgelerinde Avrupa’nın tükettiği mal ve hizmetlerin bir sonucu olarak yerel hava kirliliği ve sera gazı emisyonlarına yol açılıyor.’

2021 yılında, fosil yakıtların yanmasından kaynaklanan emisyonlar Avrupa’da kişi başına 5,4 ton CO2‘dir; bu rakam Afrika‘nın altı katı, Orta ve Güney Amerika’nın ise neredeyse üç katıdır. Tüketime dayalı CO2 ve PM2.5 emisyonlarının üretime dayalı emisyonları aşması nedeniyle anlaşılıyor ki birçok Avrupa ülkesi çevresel baskıları hala başka yerlere ithal ediyor. Yani Avrupa ülkeleri sera gazı emisyonuna neden olan tarımsal ve endüstriyel üretimini başka ülkelerin üzerine atıyor, ama tüketimden kaynaklanan CO2 ve PM2.5 emisyonlarını önlenemiyor. 

Fotoğraf: Loren Elliott / Reuters

Sonuçta Avrupa’da iklim değişikliği ve sağlık konusundaki bu kapsamlı rapor, iklim değişikliğinin halihazırda Avrupa genelinde insanların sağlığını olumsuz etkilediğini, ancak yurttaşları korumaya yönelik siyasi eylemlerin zayıf olduğunu vurguluyor. Rapor, Avrupa’da karbon nötr duruma 2100 gibi geç bir tarihte ulaşılacağını tahmin ediyor; bu da net sıfır enerji sistemlerine giden yolun ne yazık ki yetersiz kaldığını gösteriyor. 

Lancet Geri Sayım Avrupa Eş Direktörü Profesör Cathryn Tonne, ‘Hava kirliliğine maruz kalmak Avrupa’da ve ötesinde insanların sağlığına zarar veriyor’ diyor.  ‘Raporumuz Avrupa’da son 15 yılda hava kirliliğinde (PM2.5) bir azalma olduğunu gösterse de, bu azalma ağırlıklı olarak hava kirliliğini azaltan ancak sera gazı emisyonlarını azaltmayan gelişmiş hava kirliliği kontrol teknolojilerinden kaynaklanmaktadır. Hava kirliliği ve sera gazı emisyonlarını paralel olarak ele alan uygun politika tedbirlerine hala ihtiyacımız var.’

Lancet Halk Sağlığı dergisinin küresel düzeyde sağlık ve iklim değişikliği alanındaki ilerlemeleri takip eden çalışması kapsamında yayınlanan Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2024 Avrupa Raporu hakkında ülkemizde kurulu meslek örgütlerinin üyesi olduğu Temiz Hava Hakkı Platformu adına konuşan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan rapor hakkında yaptığı yorumda ‘İklim değişikliği uzak bir gelecek senaryosu değildir. İklim değişikliğini şimdi, şu an yaşıyoruz.  İklim değişikliği halihazırda insanların sağlığını olumsuz etkiliyor ve bu etkiler eşit değil. Lancet raporu bu eşitsizliklere odaklanırken Avrupa’nın iklim krizindeki sorumluluğunu da vurguluyor.  Rapora göre, sıcaklığa bağlı ölümler kadınlarda erkeklere kıyasla iki kat daha yüksektir. İklim değişikliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan gıda güvencesizliğini düşük gelirli hanelerin yaşama olasılığı önemli ölçüde daha yüksektir. Dengesiz beslenmeye bağlı ölümler erkeklere göre kadınlar arasında daha yüksektir. İklim değişikliği ile sıklığı ve şiddeti artan orman yangınlarında dumana maruz kalma oranı yüksek yoksunluk bölgelerinde daha yüksektir. Yine raporun dikkat çekici bir bulgusu, Avrupa’da hava kirliliği (PM2,5) azalırken bu azalmanın ağırlıklı olarak hava kirliliğini azaltan ancak sera gazı emisyonlarını azaltmayan gelişmiş hava kirliliği kontrol teknolojilerinden kaynaklandığıdır. Bu nedenle hem hava kirliliğini hem de sera gazı emisyonlarını birlikte ele alan ve azaltan politikalara gereksinim vardır’ diyor. 

Fotoğraf: Christophe Van Der Perre / Reuters

Kararlı bir şekilde harekete geçilmemesi, mevcut iklim değişikliği etkilerini daha da kötüleştirebilir ve kısa vadede önemli sağlık faydaları için fırsatların kaçırılmasına yol açabilir. Yazarlar, iklim değişikliğinin Avrupa içinde ve ötesindeki etkilerini ve Avrupa’nın iklim krizinin oluşmasındaki rolünü göz önünde bulundurarak, Avrupa’nın küresel sorumluluk almayı ve en çok etkilenen toplulukları desteklemeyi de içeren adil ve sağlıklı bir çevresel geçişi taahhüt etmesi gerektiğini savunuyor. 

Profesör Lowe’e göre ‘Adil ve sağlıklı bir geçişle küresel ısınmayı 1,5 ºC derecenin altında sınırlamak, Avrupa ve ötesindeki insanlar için hayat kurtarıcı faydalar sağlayacaktır. Avrupa ülkeleri, sağlık ve refaha odaklanan iklim politikalarını acilen uygulayarak, hastalık ve geçim kaynaklarımıza yönelik tehditlerle yüzleşmek yerine, temiz hava, daha iyi beslenme, eşitsizliğin azaltılması ve daha yaşanabilir şehirlerin sağlık açısından faydalarını hissedebilirler.’ 

Sonuç olarak iklim değişikliğinin Avrupa içinde ve ötesindeki etkilerini ve Avrupa’nın iklim krizinin oluşmasındaki rolünü göz önünde bulundurarak, Avrupa’nın küresel sorumluluk almayı ve en çok etkilenen toplulukları desteklemeyi de içeren adil ve sağlıklı bir çevresel geçişi taahhüt etmesi gerekiyor. Ülkemize gelince; her şeyden önce mevcut enerji politikamızı bir an önce değiştirmemiz şart…  2021 yılında Avrupa’da kömüre bağımlılık, ülkemizde ise %38 düzeyindeydi. Üstelik hala yönetmeliklerimizde hava kirliği için PM2.5 bir sınır değer bile yok… 

Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2024 Avrupa Raporu, Avrupa’da iklim değişiğinin çözümü için daha uzun bir yolumuzun olduğunu bir kez daha gösteriliyor.