İklim KriziManşet

İklim krizinin ortasındaki hayatlar

0

Yeşil Gazete için çeviren : Ece İldem

*

Zengin ülkeler, tarihlerindeki en yüksek düzeyde sera gazı salımı yaparak yaşamlarını sürdürürken, olağanüstü hava şartları her geçen gün Dünya’nın farklı bölgelerini kırıp geçiriyor.

İklim değişikliği nedeniyle hayatlarını, evlerini, geçim kaynaklarını kaybeden milyonlarca insan için zaman daralıyor. Bu insanların küresel iklim değişikliği sorununun bir parçası olmadığı açıkça belliyken, iklim değişikliğinden en sert biçimde onlar etkileniyorlar.

İklimle alakalı hasar, insani yardım topluluklarının idare edemeyeceği büyüklüklerde gerçekleşiyor.

Dünya liderlerinin, yardıma herkesten çok ihtiyacı olan bu insanların yararına anlamlı iklim eylemlerine başlamaları için baskı uygulamamız şart. Liderlerin, bu kasımda gerçekleşecek olan Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde (COP26), savunmasız insanları önemsemeleri ve merkeze koymayı taahhüt etmeleri gerekiyor.

Paris İklim Anlaşması ile zengin ülkeler, yoksul ülkelerin iklim değişikliği sebebiyle karşılaşacakları sorunları çözmek için uygulamaları gereken emisyon azaltıcı ve önleyici eylemlerine yardım amacıyla yılda 100 milyar dolar sağlamayı taahhüt etti. Ancak, vaatlerinin çok altında kaldılar. İklim krizi karşısında dayanışma, savunmasız toplulukların uyum sağlayabilmesi ve iklim krizinin etkilerini azaltabilmesi için gelişmiş ülkelerin verdikleri sözleri tutmalarıyla mümkün olacak.

Bu yazıda siz iklim krizinden direkt olarak etkilenen, Afrika’dan, Asya’dan ve Orta Amerika’dan insanların hikayelerini sunacağız.

“İklim Acil durumu# kaybettiğimiz; ancak aynı zamanda kazanabileceğimiz bir yarış. Ve iklim krizine karşı bu yarışta, kimseyi arkada bırakmayacağız.” BM Genel Sekreteri Antonio Guterres.

‘Bintu, keçilerinden biri ile ilgileniyor.” Fotoğraf: OCHA/Damilola Onafuwa

Bintu Abiso, Nijerya

2016 yılında Kuzeydoğu Nijerya’da devam eden şiddet sebebiyle göç eden Bintu Abiso, sekiz çocuk annesi. Bintu, güvenliği için Gongulong’a yürüyerek göç etmiş ve o günden beri burada yaşıyor.

Eylül 2020’de, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization – FAO) ona üçü dişi biri erkek olmak üzere dört keçi verdi. Aynı zamanda bu keçilerle nasıl ilgilenmesi gerektiğini de öğrettiler. O günden bu güne keçilerinin sayısı iki katına çıktı, artık sekiz keçisi var. Ancak Bintu için hayvanlarını yetiştirmek hiç de kolay değil:

“Önceden, yağmur erkenden başlar ve uzun sürerdi. Şimdi yağışlar kısa, erkenden başlamıyor ama erkenden bitiyor. Önceden, yüksek mahsulümüz ve hayvanları beslemek için yeterli ot vardı. Şimdi ürün azaldı ve seyrek bitki örtüsü var. Bu durum ağaçları bile etkiliyor.

Yeterli yiyecek yok, yeterli su yok, hayvanlar için yem ve yakacak yok. Hayvanlarım için su getirmek benim için çok zor, onları beslemek artık çok pahalı ve aşırı sıcak, bazı keçilerin düşük yapmasına sebep oluyor. Bu yüzden ufak tefek ticaret ve alım satım yapmak zorundayız.”

FAO, Bintu’ya mahsülünü artırmak ve hayvanlarındaki zayiatını azaltmak için düzenli olarak destek oluyor:

“İklim değişiyor. Kurak mevsim artık daha uzun ve çok sıcak. Her şeyi etkiliyor: Çevremizi, geçim kaynaklarımızı ve hayvanlarımızı…”

Abdus ve torunu, Kuzey Bangledeş, Char Bara Dhul’daki su altındaki evlerinin önünde, muz ağaçlarından yapılmış salın üstünde duruyorlar. Aile suların çekilmesini beklerken teknede uyuyor. Fotoğraf: WFP/Sayed Asif Mahmud

Abdus Samad Sarker / Bangledeş

2020 baharındaki aşırı muson yağmurları Bangladeş’in kuzeyinde sele sebep olduğunda, Abdus Samad Sarkar ve eşi Monowara, Dünya’nın büyük nehirlerinden biri olan Brahmaputra yakınlarında küçük bir kulübede yaşıyordu. Evleri sel sularının altında kaldı.

Muson yağmurları mevsiminde nehirler yataklarından taşabilir ve deniz seviyesinin altında kalan ülkelerin geniş alanlarında su baskınlarına sebep olabilir. Abdus ve ailesinin evinde de su bel seviyesine kadar yükselmişti ve ailenin bir çok eşyasını kullanılamaz hale getirmişti.

Sel baskınından kısa bir süre önce, Abdus suların çekilmesini beklerken hayvanlarını daha yüksek yerlerde barındırabilmesi için nakit para yardımı aldı. Bangladeş’in bu bölgesindeki çoğu insan gibi hayvancılık onun da ana geçim kaynağı.

Bu yardım, Birleşmiş Milletler’in Merkezi Acil Durum Yardım Fonu (Central Emergency Response Fund – CERF) ve Dünya Gıda Programı (World Food Programme – WFP) gibi insani yardım kuruluşları sayesinde yapıldı. CERF, ellerindeki verileri ve kestirimsel analizleri kullanarak gelecekte ortaya çıkacak krizleri ve olası etkilerini tahmin edip olay gerçekleşmeden harekete geçebiliyor. Bu yenilikçi yaklaşım Abdus ve ailesinin sel gelmeden yardıma erişmesinde olduğu gibi mağdurların sel felaketiyle henüz karşılaşmadan evlerini, yaşamlarını ve geçim kaynaklarını korumak için gerekli önemleri alabilecekleri zaman ve kaynağı sağlıyor:

“O gün komşumuzun evindeydik ancak akşam teknede uyuduk. Ben 78 yaşındayım, bir iş bulma umudum yok. Bu yüzden bize verilen yardım ailemi beslememe yardımcı oldu.”

Marta Domingo. Fotoğraf:UNICEF/James Oatway

Marta Domingo / Mozambik

26 yaşındaki Marta Domingo, yukarıdaki fotoğraf çekilmeden iki hafta önce Beira’nın dışındaki Muada Konaklama Merkezi’nde doğum yaptı:

“Kampa, kasırganın olduğu gün geldim. Tüm ev çökmüştü. Koşarken bunu hissettim ve tüm gördüğüm bütün evlerin yerle bir olduğuydu.”

Marta, kampa geldikten iki hafta sonra doğum yaptı. İkizleri olmuştu; bir kız ve bir oğlan. Ancak erkek bebeğini doğumdan bir gün sonra kaybetti. Marta güvenli bir alana ulaşmak için koşarken düştüğünde bebeğinin yaralandığını düşünüyor. Şimdi tüm enerjisini hayatta kalan Malina Seba adlı kızının yaşaması ve sağlıklı olması için harcıyor:

“Oğlumun henüz bir ismi yoktu. Ona hala bir isim vermedim. İyileşiyorum ama bazen acı hissediyorum, mutsuzum. Malina daha iyi oluyor. Bazen emmek istemiyor. Erkek kardeşini kaybettiğini bildiğini zannetmiyorum.”

Eğer bir geleceğim olacaksa, eve gideceksem; yaşamak için tarım yapmaya geri döneceğim. Küçük kızımın yiyeceğe ve kıyafete sahip olmasını istiyorum. Kasırga her şeyimizi aldı. Ama onun okula gitmesini istiyorum,”

Lorenço, Buzi’ye evine döndüğünde büyük annesine sarılıyor. Fotoğraf: UNICEF/De Wet

Lourenço Custodio / Mozambik

Mart 2019’da, Kasırga Idai sebebiyle ortaya çıkan sel, teyzesi ve büyük anne-babasıyla beraber yaşayan 14 yaşındaki Lourenço Custodio’nun evini yıktı. Kaçtıktan sonra, Beira’daki Samora Machel Okulu’na tahliye için bir arkadaşıyla beraber helikoptere bindi.

Değerlendirme sırasında, Mozambik Hükümeti’nden bir sosyal hizmetler çalışanı Lourenço’nun yalnız olduğunu, akrabalarının olmadığını fark etti. Bir aydır yaşadığı yer olan Cantro Infantario’ya gönderilmişti. UNICEF, Save the Children, Centro Infantario ve Beira İl Sosyal Yardım Müdürlüğü’nün yardımıyla Lourenço evine güvenle döndü ve Buzi’deki ailesine kavuştu.

15 Mart 2019’da Idai Kasırgası, orta Mozambik’i yarıp geçti. Seller, toplulukları süpürdü, yoluna çıkan her şeyi yıktı. Çoğu küçük çocuklu binlerce aile, ağaçların ve yüksek binaların tepelerinde kurtarılmayı bekledi.

Djeneba Diallo (sağda) su noktasında bekliyor. Fotoğraf: OXFAM/Samuel Turpin

Djeneba Diallo / Burkina Faso

Djeneba Diallo, Fulani toplumunun bir üyesi. Burkina Faso’da, Kaya yakınlarındaki Balgouma köyünde sığır çobanı:

“Köyümüz geçen sene göç etmek zorunda kalan pek çok insana kapısını açtı. Hepimiz anlaşıyoruz. Çatışmalar yok. Ancak buraya gelişleri suya erişimde pek çok sorunu ortaya çıkardı. Burada bizim ve hayvanlarımız için tek bir su noktası var. Sabahın 6’sında gelebilirsek öğlene kadar bekliyoruz,”

Aizata Sawadogo ise güvenliğini sağlamak için Arbinda’daki evinden Balgouma’ya geldi: “Buraya 10 ay önce geldim, hiç bir çatışma yok. Farklı bir kültürden geliyor olsam da hiç bir sıkıntı yaşamadım.”

Köyün nüfusu bir senede ikiye katlandı. Bir su noktası 700’den fazla insan tarafından kullanılıyor.

Şiddet, güvensizlik ve olağanüstü hava koşulları Sahel’de yaşayan milyonlarca insanı etkiliyor. Bazı aşırı şiddet olayları ve göçler, silahlı grupların kaynaklar üzerindeki gerilimleri istismar ettiği ve ekilebilir arazileri daralttığı fakir ve iklim krizinden en çok etkilenen bölgelerinde görülüyor.

İklim krizinin toplumlar üzerinde hem direkt hem de dolaylı etkileri var: Kısıtlı kaynaklar için girilen mücadeleyi arttırıyor, üretimi ve insanların kendilerine bir şey sağlama kapasitesini direkt etkiliyor.

Sahel’de bu güne kadar hiç görülmemiş bir göç hareketliliği var; 5.5 milyon insan yer değiştiriyor. Büyük ölçekteki göç, zayıf hizmetleri zedeliyor, doğal kaynakların daha da azalmasına sebep oluyor ve gıda güvenliğini hiç olmadığı kadar düşürüyor. 14 milyon insan krizlerle ve alarm seviyesinde gıda güvensizliğiyle karşı karşıya. Bu sayının ilerleyen dönemlerde artması bekleniyor:

“Su toplama işi pazara gidip mallarımızı satmamızı ve kendimizi besleyecek kadarını satın almamızı bile engelleyecek kadar çok zamanımızı alıyor.

Hepimiz barış içinde yaşıyoruz. Tek sorun ise su. Bütün kıyafetlerimiz kirli ve su sıkıntısı hijyen koşullarını kötüleştiriyor. Hijyen eksikliği sonucunda ishal gibi hastalıkların ortaya çıkmasından endişeliyiz, özellikle çocuklarımız için.”

Adam Arouna çadırında. Fotoğraf: OCHA/Michele Cattani

Adam Arouna / Nijer

Emekli imam Adam Arouna, tüm hayatı boyunca nehrin kıyısında yaşadı. Ancak Ağustos 2020’deki ani sel evini yerle bir etti, onu ve ailesini ise göç etmeye zorladı. Birkaç hafta güvenli bir okulda kaldıktan sonra Gamou’ya yerleştirildiler:

“Geçen sene sel olduğunda, kurtarabileceğimizin en azını kurtarabildik: resmi evraklarımız ve yataklarımız. Su göğsümüze kadar geliyordu.

Yıllar önce nehir derindi, ancak şimdi kum ve taş dolu. Sonuç olarak da artık su taşıyamıyor.

Bu kampta kendimi yabancı gibi hissediyorum. Evimizdeyken herkes birbirini tanıyordu, sıklıkla komşularımızla sohbet ederdik. Burada böyle bir şansımız yok.

Bir daha nehrimi göremeyeceğim. Bu beni çok üzüyor. Yıllarca bu nehrin yakınlarında yaşadım. Nehir hayattır. Eskiden nehre bakardım, bu aklımı toparlamama yardımcı olurdu. Yorgun hissettiğimde nehre girerdim ve bu daha iyi hissetmemi sağlardı.”

Nijer. tarihinde en korkunç sel olayını Ağustos 2020’de yaşadı. Niamey’deki tüm mahalleler sürüklendi. Aşırı yağış, büyük nehir havzalarının çoğunda yükselen su seviyeleri ile birleşince birden fazla noktada sellere sebep oldu. Tüm bu seller ise göçlere, gıda güvensizliğinin artmasına ve ülkenin insani durumun daha beter olmasına sebep oldular.

Gamou göç bölgesi Ekim 2020’de Niamey’deki selden etkilenen insanlara ev sahipliği yapmak için inşa edildi. 7 bine yakın insan şu an burada yaşıyor. Lojistik ve bütçe sorunlarından dolayı bu bölgeye yapılan insani yardımlar Nisan 2021’de sonlandı. Bölge sakinlerinin yarısından fazlasının gelir getirecek hiç bir işi yok ve ev sahiplerinin çoğu yalnız kadınlar. Sağlık merkezi artık çalışmıyor ve barınaklar kötü durumda. Yağmur yağdığında insanlar tüm gece uyanık kalıp suyun çadırlarına girmesini engellemeye çalışıyorlar:

“Yalnızca gelecekte güvende olacağımızı ümit ediyorum. Ümidimizi yitirmemeliyiz.”

Nijer yetkilileri, bölgedeki insanları her ev için 250 metrekare alan içeren yeni bir bölgeye ücretsiz olarak taşıyacak. Sel felaketinden etkilenen insanlar için neredeyse 12 bin evlik alan gerekiyor. İlk grup için 2 bin kadar ev için alan hazırlanacak:

“Tüm hayatım bu nehrin yanında geçti ve ben hayatımda hiç böyle bir şey görmemiştim.

Bunun Tanrı’dan bir mesaj olduğuna inanıyorum. O bize ne yapıp ne yapmamamız gerektiğini söyler. Kullarının yaptıklarından memnun olmadığında hep bir yıkım gönderir. Tanrı sabırlıdır ama kulları onu dinlemediğinde yıkımlar gönderir ve kullarına varlığını hatırlatır.”

Amsatou, çadırında. Fotoğraf: OCHA/Michele Cattani

Amsatou Abdoulaye / Nijer

28 yaşındaki Amsatou Abdoulaye, spor öğretmeni ve aynı zamanda Nijer’in ulusal hentbol takımının bir üyesi. Niamey’de, Ağustos 2020’de yaşanan sellerden etkilenenlerden de sadece biri:

“Selin olduğu gün uyandığımda su çoktan evin içindeydi. İlk önce aklıma kumu kullanarak barikat kurmak geldi ama artık çok geçti. Bu yüzden anneme ve üç çocuğuma dışarı çıkmaları için yardım ettim. Biz dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra evimiz çöktü. Birkaç parça kıyafet dışında hiç bir şey kurtaramadık.

Haftada üç kere ulusal takımla antrenman yapıyorum. Bunun yanı sıra kamp planlama komitesindeyim. Biraz fazla bir iş yükü. Hayatım boyunca sporu hep sevdim. Sevgimin yanında ülkemi yurtdışında temsil etmek, gururlandırmak ve madalyalar kazandırmak istedim. Nisandan beri hiç bir yardım alamıyoruz. Hentbol sayesinde kazandığım her şey annem ve üç çocuğuma ait. Onlar için güzel bir ev inşa etmeyi hayal ediyorum.

Bunun neden olduğunu yalnızca Tanrı bilir. Ben daha önce hiç böyle bir şey görmedim. Nehirde şimdi çok fazla kum var. İlk kez 2018’de kuru sezonda birinin nehri yürüyerek geçtiğini görmüştüm. Bu daha önce hiç mümkün olmamıştı.”

Shahidul ve Rowshan kızları Sayma Khatun ve Sumaiya Khatun ile beraber evleri su altında kaldıktan sonra yaşadıkları teknede, sinekliğin altında. Fotoğraf: WFP/Sayed Asif Mahmud

Rowshan, Shahidul ve Kızları / Bangledeş

2020’nin başlarında, Rowshan Ara ve Shahidul Islam sahip oldukları tek araziyi nehir erozyonunda kaybettiler. Bu doğa olayı iklim krizinin ve yoğunlaşan musonların etkisiyle daha kötü hale geldi.

Rowshan ve Shahidul köylerindeki yeni bir araziyi 118 dolara üç yıllığına kiralamışlardı. Ancak, Haziran 2020’de yeni inşa ettikleri evleri de deniz seviyesi altında yaşayan binlerce insanı etkileyen bir selin ikinci dalgasında sular altında kaldı. Rowshan, WFP’den 53 dolarlık bir yardım aldı, bu yardım yiyecek almasını ve ailesini selin dışında güvenli bir bölgede tutabilmesini sağladı.

Nakdi para yardımları, bu zor durumlarda aileleri güçlendiriyor. Yiyecek ve ilaç gibi ihtiyaçlarını satın alabilmelerine, barınaklarını güçlendirmelerine, değerli eşyalarını korumalarına ve güvenli alanlara taşımalarına olanak sağlıyor. İleriye yönelik eylem, hızla gelişen iklim risklerine yanıt verebilmek için ortaya çıkan insani yardım kuruluşlarının yeni iş modellerinin ana mantığını oluşturuyor.

Johura ve Bokkor sudan zarar görmemesi için yükselttikleri yataklarında öğle yemeği yiyor. Fotoğraf: WFP/Mehedi Rahman

Johura ve Bokkor / Bangledeş

Sel suları yükselerek evlerini tehdit etmeye başlayınca Johura, CERF ve onun insani yardım derneği destekçileri tarafından sağlanan ileriye dönük bütçeden 53 dolar yardım aldı. O ve kocası Bokkor bu yardım sayesinde seli atlatana kadar onları idare edebilecek kuru gıdayı satın alabildiler.

Bangladeş her zaman fırtınalara ve sellere açık bir ülkeydi ancak iklim krizi bu afetlerin daha sık ve daha yoğun siklonlar haline gelmesine sebep oldu. 2020’de ülkeyi vuran şiddetli seller, son on yılların en şiddetlileri olarak sınıflandırılıyor. Bu afetler kuzeyde, merkezde ve kuzeydoğuda 5.4 milyon insanı etkiledi.

Chirica Güneş’in batışını seyrediyor. Fotoğraf: OCHA/Martin San Diego

Chirica Guimba / Filipinler

26 yaşındaki Chirica Guimba, Filipinler’in Albay bölgesindeki Molinao Barangay Baybay sahilinde küçük bir ev inşa edebilmek için birikim yapmıştı. Ama 1 Kasım 2020’de Goni tayfunu bölgede toprak kaymasına sebep olunca, çoğu kıyı köyü ile birlikte Chirica’nın hayallerinin evi de yıkıldı.

Yılda 25 tayfun ortalamasıyla Filipinler, dünyanın en felakete yatkın ülkesi. 2020’nin en güçlü tayfunu olan Goni, çatıları uçurdu, yapıları devirdi, şiddetli sellere ve toprak kaymalarına sebep oldu. Catanduanes’in başkenti Virac’da evlerin yüzde 80 ila 90’ı zarar gördü.

Nguyen Van Hat, eşi ve çocukları selden zarar gören evlerinin önündeler. Fotoğraf: UNICEF/Viet Hung

Nguyen Van Hat ve Ho Thi Ha / Vietnam

Vietnamlı 48 yaşındaki Ngyuen Van Hat ve 37 yaşındaki Ho Thi Ha, Molave tayfunundan şiddetli bir biçimde etkilenen Quang Binh’deki Le Thuy bölgesinde, Loc Thuy topluluğuyla beraber yaşıyor. Sel, ailenin tek gelir kaynağı ve en değerli şeyleri olan, bir yardım kuruluşu tarafından verilen iki buffalolarını kaybetmelerine sebep olduğu için çocuklarının geleceği ile ilgili endişeliler.

Sel geldiğinde aile yetkililer tarafından bölgeden uzaklaştırıldı. Buffaloları için endişelendiğinden Nguyen Van Hat balık tutmak için kullandığı küçük tahta teknesini kullanarak geri döndü. Tekne güçlü rüzgar ve büyük dalgalar tarafından alabora edildi ancak şanslıydı, zira evine çok yakındı. Evine doğru yüzdü ve çatı katına sığındı.

Yetkililer tarafından kurtarılmadan önce aç ve susuz üç gün hayatta kaldı. Ancak ailenin tüm eşyaları ya sel tarafından sürüklenmişti ya da zarar görmüştü. Artık hiç bir şeyleri yoktu.

2020’nin ikinci yarısında Vietnam’da peş peşe rekor düzeydeki yağışlar sebebiyle tropik fırtınalar, tayfunlar ve çoğu ülkenin merkez bölgelerinde olan seller meydana geldi.

Carlota Rosario / Mozambik

27 yaşındaki Carlota Rosario ve bebeği Nunesh, Mozambik, Pemba’nın Shibabuara bölgesinde yaşıyor. Siklon Kenneth, Cabo Delgado’nun kuzeyinde toprak kaymasına sebep olunca her şeylerini kaybettiler. Su evin içine doldu ve ailenin tüm eşyalarını sürükledi. Carlota bebeği ile birlikte yakınlardaki bir okula sığındı ve hayatta kalabilmek için yalnızca insani yardımlara güveniyordu.

Yaşananları kendinden dinleyelim:

 

“Su evin içinde dolduğunda her şeyimizi kaybettik. Acı çekiyoruz. Hiç bir şeyimiz yok. Yemeğimiz yok. Her şey sürükledi: mutfak eşyaları, çocuklarımızın kıyafetleri. Geriye hiçbir şeyimiz kalmadı.”

Siklon Kenneth günlerce süren yağmura sebep oldu, bazı köyleri sürükledi, on binlerce insanın göç etmesine sebep oldu. Mağdurların sudan barınağa kadar her şeye ihtiyaçları var.

Ani rüzgarları 220 kilometre/saat hıza çıkan Kenneth, Afrika kıtasını vuran en güçlü siklon oldu. 374 bin insanı insani yardıma muhtaç bıraktı. Mozambik tarihinde ilk defa aynı mevsimde iki güçlü tropik siklondan etkilendi.

Mozambik kendini tekrarlayan bir çok iklim şokuyla yüzleşti. Siklon Kenneth’ten beri takip eden iki senede Cabo Delgado’daki sel, insanların dayanıklılığını ve iyileşme kapasitesini çok şiddetli etkiledi. Ülkenin merkezi Aralık 2020 ile Ocak 2021 arasında, Tropik Fırtına Challene ve Siklon Eloise isimli iki güçlü fırtınaya maruz kaldı. Tüm bunlar olurken Güney Mozambik ise son yıllarda tekrarlayan kuraklık ve bunun sonucunda yüksek gıda güvensizliği ile karşı karşıya.

Nadia, annesi ve komşuları yıkılmış evlerinin önünde. Fotoğraf: OCHA/Charlotte Cans

Nadia Meio / Mozambik

17 yaşındaki Nadia Meio, annesi ve iki kız kardeşi ile beraber yaşıyor. Nadia, 14 Mart 2019’da Siklon Idai’nin sebep olduğu Mozambik’in merkezi Beira’daki toprak kaymasını dün gibi hatırlıyor:

“Akşam 8 gibi gitgide kötüleşmeye başladı. Rüzgar çok güçlüydü ve çatı kiremitleri uçmaya başladı. Bir odada birbirimize sokulmuş duruyorduk ancak sonra ev çökmeye başladı. Çok korkmuştuk. Yalnızca Tanrı’ya dua edebiliyorduk. Bir komşumuzun evine kaçtık ve sabaha kadar orada kaldık. Geri geldiğimizde evimizi böyle bulduk. Evi tekrar inşa edebilmek için yeterli paramız yok.

Annem çok hasta, ona bakabilmek için okulu bırakmak zorunda kaldım. İş bulmak, anneme yardım etmek, ona daha iyi bir hayat sağlamak, bir ev inşa etmek ve ilaçlarını alabilmek istiyorum.”

Nadia, iklim değişikliğini hiç duymamış:

“Hava durumu neden böyle bilmiyorum. Ancak radyoda bu siklonların Mozambik’te daha sık olacağını duydum.”

Mateboko Hlashla Lesoto’nun Makoabating köyünde. Fotoğraf: IFRC/Matthew Carter

Mateboko Hlashla / Lesoto

Lesoto’nun doğusundaki tepelere konuşlanmış Makoabating köyü özellikle kötü hava koşullarına maruz kalıyor. Rüzgar, ülkenin bu bölgesinde tipik olarak yamaçlarda bulunan sazdan çatılı taş evlerin arasında bir kırbaç gibi şaklıyor.

60 yaşındaki Mateboko Hlashla köyünü şöyle anlatıyor:

“Bizim köyümüz yetiştirdiği sebzelerin verimiyle tanınırdı. Ancak yaşadığımız kuraklık bir çok aileyi etkiledi. Hayvanlarımız öldü, çünkü onları besleyecek yeterli ot yok.

Ailemi besleyebilmek zorlaştı. Yeterli suyumuz yok. Güvenilir su kaynaklarımız kurudu. Çoğu zaman olduğu gibi eğer yeterli suyunuz yoksa hijyen koşullarınızın kötüleşmesi de kaçınılmaz. Koşullarımız ishale sebep olacak kadar kötü durumda. Besi hayvanlarımız hatta köpekler ve diğer hayvanlarla beraber aynı su kaynağından su içiyoruz.

Normalde çocukların okul ihtiyaçlarını almamız için gereken parayı besi hayvanlarımızı satarak kazanırız, bizi en çok üzen şey ise bu. Çünkü şimdi besi hayvanlarımızın çoğunu kaybettik, çocukların okula gidip gidemeyecekleri bir muamma.”

Secundino zarar görmüş evinin önünde duruyor. Fotoğraf: IFRC/Johannes Chinchilla

Secundino Orellana / Honduras

68 yaşındaki Secundino Orellana 30 yıldır aynı yerde yaşıyor. Eta Kasırgası’nın ortaya çıkıp Honduras’ın büyük bir bölümünü yerle bir etmesiyle bir gecede evsiz kaldı:

“Burada kaldık çünkü sahip olduğumuz azıcık şeyi de kurtarmak istiyorduk ancak evi kurtaramadık.

Tanrı’ya şükür biraz yardım alabildik. Başka yerlerde bizi hatırlayan bazı arkadaşlarımız ve buraya gelip bize yardım eden Kızıl Haç var.”

Olağanüstü tehlikeli kasırgalar sınıfı olan Kategori 4’e ulaşan Eta, 3 Kasım 2020’de Nikaragura’da toprak kaymasına sebep oldu. Sebep olduğu aşırı yağış; Orta Amerika’nın tamamında sellere, toprak kaymalarına ve binalarda, evlerde, ekinlerde zarara yol açtı. Ancak Guatemala, Honduras ve Nikaragua geri kalan tüm ülkelerden daha fazla zarar gördü.

10 gün sonra Kategori 5’e ulaşan Iota Kasırgası Nikaragua ve Gracias a Dios bölgesinde toprak kaymasına sebep oldu. Guatemala, Honduras ve Nikaragua’daki sel ve çamur kaymaları, Eta Kasırgası’nın bu ülkelere verdiği zararla daha da şiddetlendi:

“Hayatta kaldığım için Tanrı’ya şükrediyorum. Sahip olduğun her şeyi kaybetmek acı verici, ancak en önemli şey hayatta kalabilmek. Dayanmak zorundayız. Herkes sahip olduklarını kaybetti. Su evleri sürükledi. 30 yıldır burada yaşıyorum. Daha önce hiç böyle bir şey görmedim.

Hayatta kalmak için savaşıyoruz. Vazgeçemeyiz çünkü ileriye bakmak zorundayız.”

Nneheiyg, yol kenarındaki bir kaynaktan su alıyor. Aralık 2019. Fotoğraf: IFRC/Matthew Carter.

Nneheiyg Smith / Lesoto

70 yaşındaki Nneheiyg Smith, Lesoto, Thaba-Tseka’daki Ha Kutoane bölgesinde yol kenarındaki kaynaktan su çekerken neler olduğunu açıklıyor:

“Bu normalde yaptığımız bir şey değil. Köyümüzde bir su sistemimiz var ama tamamen kurudu. Bu yüzden buraya gelmek zorunda kaldık. Bu kaynak aslında oldukça eski ve bakımsız. Ama bütün çeşmelerimiz kurudu, buraya gelmek zorunda kaldık.”

Lesoto son yıllarda gıda güvensizliğini oldukça arttıran kuraklıklarla boğuşuyor:

“Hayatımda hiç bu derece bir kuraklık görmemiştim. 1933’te böyle bir şey yaşandığını anlatıyorlar. 2015’te de kötü durumdaydık ancak bugün daha kötü.”

Su kıtlığı, Nneheiyg’in köyündeki insanların hayatını zorlaştırıyor: “Her sabah insanlar burada sıra oluyor. Sabah 4-5 gibi sıra başlıyor. Bazıları ise dağa gidiyor, orada yaklaşık bir saat uzaklıkta başka bir kaynak daha var.

Ben büyürken, daha gençken isimleri olan mevsimlik yağışlar vardı. Çok fazla yağmur yağardı. İstediğimiz zaman aklımıza gelebilecek her şeyi dikip yetiştirebilirdik. Otlaklarımız boldu, besi hayvanlarımız vardı. Şimdi ise her şey değişti. Yağmur yağması gereken zamanlarda yağmur yağmıyor. Her an gelebilecek toz ve rüzgarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu değişimlerin farkındayım.”

Mohamed Qadis. Fotoğraf: OCHA/Philippe Kropf

Mohamed Qadis / Afganistan

“Ekinden kazanamayınca, hayvanlarımı sattım” diyor Afganistan’ın Muqur Bölgesi’ndeki Baghis’ten çiftçi Mohamed Qadis. Şimdi İslamabat‘da gayri resmi bir göç merkezinde yaşıyor.

Mohamed parası tamamen bitinceye kadar arazisinden ayrılmadı. Daha sonra Hirat şehrine göç etmeye karar verdi.

2018 yılındaki kuraklık, dünyanın iklim değişikliğine karşı en savunmasız 10 ülkesinden biri olan Afganistan’ın kuzey batısındaki kırsalda yaşayan 10 binlerce ailenin geçim kaynaklarını yok etti. Geçtiğimiz 30 yılda, Afganistan’ın 34 bölgesinin neredeyse tamamı bir afetle karşı karşıya geldi. Doğal afetlerin yanı sıra, ülke içinde uzun süredir devam eden çatışmalar binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına sebep olurken milyonlarcasının da göç etmesine sebep oldu.

BM’nin Mülteci Örgütü’ne göre (UNHCR) geçtiğimiz 10 yılda iklim ilişkili olaylar sebebiyle her yıl yaklaşık 21,5 milyon kişi göç ediyor. Bu rakam anlaşmazlık ve şiddet sebebiyle göç eden insanların tam olarak iki katı:

“Hayvanlarım için ödenen miktarlar çok cüzi rakamlardı. Gerçek ederlerinin neredeyse beşte birine sattım onları. Ancak satmak için bekleyemezdim, başka çarem yoktu. 20 tane koyunum çoktan açlıktan ölmüştü çünkü onları besleyecek yem ya da su yoktu.”

Tonima Mehzabin Islam. Fotoğraf:OCHA/Anthony Burke

Tonima Mehzabin Islam / Bangledeş

Tonima, CARE Bangledeş’te proje görevlisi. CARE, CERF’in de desteğiyle Kurigram’daki selden etkilenen kadınlara ve ergenlik dönemindeki kızlara sağlık konusunda ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği karşısında destek sağlıyor. Afetlerle karşılaşılan dönemlerde kadınlar, evlerinde ve sığınaklarında artan ev içi şiddetin ve cinsel tacizin mağduru oluyorlar.

CARE, Kurigram’da çok önemli olan kadın dostu alanların oluşturulmasına yardım etti. Tonima konuyla ilgili şunları söylüyor:

“Bu alanlarda kadınlar konuşurken kendilerini daha güvende ve rahat hissediyor. Hayatları boyunca ya da afetten sonra veya başka bir şekilde karşılaştıkları cinsiyet temelli şiddet, ev içi şiddet, taciz gibi sıkıntılarını anlatmaları için güvenlerini kazanmak daha kolay oluyor.

Bölgelerin riskli alanlarını belirlemek için başlattığımız özel grup tartışmaları var. Böylelikle nerede kendilerini tehlikede hissettiklerini, nerede elektriğe ya da içilebilir suya ihtiyaçları olduğunu anlayabiliyoruz.”

Bazen büyük bir değişiklik yapmak için bir kadına bir meşale vermeniz yeterli olacaktır:

“Barınaklarda bazen hiç ışık olmuyor ve erkekler her yerdeler. Geceleri eğer bir kadın tuvalete ya da başka bir yere gitmeye ihtiyaç duyarsa güvenliği için  bir meşaleye sahip olması kritik önem taşıyor.”

Sophia, Orta Sulawesi’deki Talise köyündeki yıkılmış evinin bulunduğu bölgede oturuyor. Fotoğraf: UNICEF/Wilander

Sophia Angelica Majid / Endonezya

28 Eylül 2018 yılında Endonezya Orta Sulawesi’deki Talise köyü 7.4 büyüklüğündeki deprem ve tsunami tarafından yıkıldı. 11 yaşındaki Sophia Angelica Majid bu depremde evini kaybetti.

Sophia, kıyıların büyük kısımlarını yutan dalgalardan ailesiyle birlikte çaresizce nasıl kaçmaya çalıştığını hayatı boyunca unutmayacak. Kaçmaya başlamadan önce, çabuk tepki vererek yanına iki cep telefonu almıştı.  İlerleyen kaos içindeki günlerde bu telefonlar ailenin kalanının nereye sığındığını öğrenmek için, yiyeceğe, suya ve bilgiye ulaşmaya çalışırken onların can damarı oldu.

Sophia, uyuduğu çadırı komşuları ve ailesinin dokuz üyesiyle paylaşıyor. Artık bir okul çantası yok, içinde ödevleri, bilgisayar oyunları ve favori Disney filmleri olan Frozen ve Moana’nın olduğu laptopu kayıp.

Endonezya Hükümeti müdahaleye öncülük etti ve BM felaketten sonraki kritik saat ve günlerde destek vermeye hazırdı. UNICEF, Borneo’ya komşu bir adadan 94 metrik ton gerekli acil durum malzemelerini bir hava köprüsü yardımıyla ulaştırdı. Sophia’nın okulu, UNICEF’in 450 okul çadırı ve 300 kutudaki okul kitini afetten etkilenen 184 binden fazla öğrenci ve 13 bin kadar öğretmen için teslim ettiği 1400 okulun içinde ilk oldu.

Mongl kalan birkaç hayvanıyla. Fotoğraf: OCHA/Anthony Burke

Mongl / Bangledeş

Mongl 28 yaşında. Eşi iki yıl önce kalp krizi geçirerek öldü. 15 yaşında bir oğlu ve 10 yaşında bir kızı var. 2019 yılında sel yaşandığında Mongl’un tavukları ve ördekleri sürüklendi. Sel evin içine kadar girdi, aile ve kalan tek keçileri kuru kalmak için günlerce yataklarında kalmak zorunda kaldı.

CERF’in desteğiyle, Mongl yeni tavuklar ve bir keçi daha alabileceği ufak bir yardım aldı. Bunu yanında hayvanlardaki bazı hastalıkların semptomlarını anlamasına ve tedavi edebilmesine yardımcı olabilecek bir eğitim aldı. Şimdi ise gelecek yeni bir selden korunabilmek için ailesini ve besi hayvanlarını suyun üstünde tutabileceği tahtadan bir platform inşa ediyor.

Temmuz 2019’da Bangledeş’te başlayan şiddetli muson yağmurları, Jamuna ve Teesta nehirlerinin ana kollarının yıllardır gördüğü en yüksek seviyelerine ulaşmasıyla selleri tetikledi. Afet 7.6 milyon insanı etkiledi, 600 bin ailenin evlerine zarar verdi ya da yok etti ve 300 binden fazla insanın göç etmesine sebep oldu. Sel ayrıca 112 milyon dolar değerindeki ekini yok etti, 83 milyon dolar değerindeki besi ve kümes hayvanını öldürdü.

Ahmedou Ag AlBokhary, Mbera kampındaki bitki bakım merkezinde. Fotoğraf: UNHCR/Viola E. Brutyomesso

Ahmedou Ag ElBokhary / Moritanya

Ahmedou Ag ElBokhary, 2012’de Mali’deki çatışmalardan kaçıp Mbera’daki mülteci kampına geldiğinde yakın köylerdeki sebze bahçelerinin eksikliğini görüp oldukça şaşırdı. Sahel bölgesi kadar Mali ve Moritanya da artan öngörülemez yağışların sebep olduğu arazi tahribatı ve çölleşme şeklinde iklim değişikliğinin etkilerini hissediyordu.

Ancak Mali’de Ahmedou ve hemşerileri toprağı canlandırmanın yollarını bulmuştu. Batık tarhlar ve kompost kullanarak ellerinde olan azıcık suyu korumuş ve ısıya dayanıklı tohumlar ekmişlerdi. Moritanya’ya geldiklerinde yanlarında getirdikleri bu tohumlarla, sıcaklık ve kuru havayla savaşmak için memleketlerinde kullandıkları teknikleri kullanarak kampta küçük bir bahçe oluşturdular:

“Yanımızda papaya tohumu getirdik, insanlar yetiştirebileceğimize inanmıyordu” diyor Mali’den kaçmadan önce Bölgesel Ziraat Ofisi’nde çalışan Ahmedou: “Bu yıl papaya yetiştirmek için bir alan istedik. Bassikounou’dan ve diğer tüm köylerden ekinleri görmek için geldiler. Onlara nasıl yetiştirebileceklerini öğrettik, onlar da bize daha önce görmediğimiz tohumlar gösterdiler. Birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz var.”

Ahmedou gibi göçmenler için yerel çevreyi korumak, neredeyse 10 yıldır onlara kapılarını açan topluluklara teşekkür etmenin bir yolu:

“Eve dönmek istiyoruz ama elimizdeki projeler bölgeye yönelik projeler. Eğer buradan ayrılırsak insanlar mültecilerin onları perişan ettiğini söylemeyecekler, başları dik döndüler diyecekler.

Tamashek’lerin bir deyişi vardır: Ağaç diken bir insan beyhude yaşamamış olur.”

Bushra arkadaşlarıyla beraber arkası su doldurulmuş bir kamyonda oynuyor. Kuzeybatı Suriye’deki Khair-al-Sham mülteci kampı. Fotoğraf: OCHA/Ali Haj Suleiman

Bushra / Suriye

Bushra ve ailesi 2019 yılında Idlib’in güneyindeki Kafrouma’ya kaçtı. Suriye‘deki iç savaşın kızışması, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 1 milyon insanın göç etmesine sebep oldu. Yerleştikleri; içinde bir okul da bulunan kamp, yiyecek yardımı ve sivil toplum kuruluşlarından yakınlardaki kamyonları kullanarak su takviyesi aldı.

Bushra ve arkadaşları artan yaz sıcaklarından kasası havuza dönüştürülmüş bir kamyon sayesinde kaçınıyorlar. Kuraklık Suriye’nin büyüyen bir problemi. Bu yıl da yağmur açısından fakir bir yıldı ve Fırat Nehri’nin su seviyesi tarihinin en düşük seviyelerindeydi.

Burada milyonlarca insanın elektriğe ve suya erişimi yok, aileler güvenli olmayan su kaynaklarını kullanıyor, bu da ülkenin hali hazırda kırılgan olan halk sağlığını daha da kötü hale getiriyor. Covid-19 aşısının kısıtlı olduğu düşünülürse, virüsün yayılımını önlemek için en önemli adım sağlık önlemlerine ve hijyene erişim. Kuraklık, halihazırda yeterli yiyeceği olmayan milyonları barındıran ülkenin tarımına da zarar veriyor.

BM’nin insani yardım ortakları yiyecek, ilaç, aşı, barınak ve diğer hayat kurtaran yardımlarının yanında ailelere her gün milyonlarca litre su ulaştırıyor. Ayrıca 1,4 milyon kişiye tarım ve geçim faaliyetleri sağlıyorlar. Ancak kendi içinde günden güne artan krizlerle boğuşan bir ülkenin küresel iklim değişikliğinin etkilerini azaltabilmek için bundan daha fazlasına ihtiyacı var.

Rokaya (sağda) ve arkadaşı Jamila, her gün bir kaç saatlerini aileleri ve kendileri için su çekerek geçiriyorlar. Fotoğraf: UNICEF/Juan Haro

Rokaya ve Jamila / Nijer

Rokaya 15 yaşında. 11 kardeşi var. Her gün su almak için sabah 6’da kalkıyor. Ailesi için her gün 25 litrelik iki bidonu doldurması gerekiyor: “Tüm bu suyu temizlik, duş, yemek pişirme ve içmek için kullanmak zorundayız. Herkese yetmiyor bu yüzden öğlen tekrar gitmek zorundayım.”

Rokaya gibi Nijer’in Maradi bölgesindeki Gomozo köyünde yaşayan arkadaşı Jamila ise 13 yaşında. Yıllardır birlikte su almaya gidiyorlar. Jamila da aynı sıkıntıları yaşıyor:

“Annem daha küçükken bu çelik varilleri nasıl dolduracağımı öğretti. Doldukları zaman çok ağırlaşıyorlar ve boynumla böbreklerimi acıtıyorlar. Ancak ailemin bu suya ihtiyacı var.

Diğer zamanlarda, özellikle öğleden sonra, kuyudan gelip ev ödevlerimize başlıyoruz ve çok yorgun oluyoruz. Bunların yanında, annelerimize yemek pişirirken ve ev işlerinde yardım etmemiz gerekiyor. Kolay olduğu söylenemez.”

Jamila ekliyor: “Sıcak dönemde suya ihtiyaç artıyor. Sıcaklık arttıkça evde daha fazla su tüketiyoruz. Böyle günlerde okula gitmek karmaşık bir hal alıyor.”

Sahel’de çatışmalar ve iklim şokları azımsanmayacak kadar çok çocuğun okuldan uzaklaşmasına sebep oldu. Bölgede yedi milyon kadar çocuğun okuldan uzaklaştığı tahmin ediliyor.

Bu çocuklar çok büyük bir sömürü riskiyle karşı karşıya kalıyor, özellikle kızlar çocuk yaşta evliliğe zorlanabiliyorlar. Okuldan ayrılan çocukların geri dönmesi de çok olanaklı değil, bu durum gelecekte karşılaşabilecekleri fırsatları da ortadan kaldırıyor:.

“Su almaya gitmek için okul saatlerimizi kaçırıyoruz. Bu bir kızın işi. Bazen derse geç kalıyoruz ve öğretmen bizi azarlıyor.”

Okulumu bitirebilirsem kendimi eğitime adamak istiyorum. Sürekli öğrenmeme izin verecek bir şeyler.”

Makalenin İngilizce orijinali

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.