Fotoğraflar: DHA
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara’daki Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi‘nde İklim Değişikliğiyle Mücadele Toplantısı gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın konuşma yaptığı toplantı sonunda Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesini ve hedeflerini ortaya koyan İklim Değişikliğiyle Mücadele Sonuç Bildirgesi kamuoyuna tanıtıldı. Ancak sunulan hedeflerin yeni olmaması ve muğlak ifadelerle dolu olması tepki topladı.
Yeşil Gazete’ye açıklamalarda bulunan Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Koray Doğan Urbarlı ve İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Koordinatörü Ümit Şahin Emine Erdoğan tarafından yapılan konuşmayı ve açıklanan iklim hedeflerini “tam bir hayal kırıklığı” sözleriyle nitelendirdi.
Erdoğan konuşmasında “Büyük resmi çoğunlukla göremiyoruz. Yangın olduğunda söndürmeye çalışıyor, sel olduğunda verdiği hasarı tamir etmeye gayret ediyoruz. Ama yangınların, sellerin ve diğer afetlerin esas nedenlerine inip, tam anlamıyla mücadele edemiyoruz” diyerek Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelede eksik kaldığını söyledi.
Geçtiğimiz sene Avustralya, ABD, Asya ve Afrika‘daki yangın, kasırga ve sel gibi yaşanan felaketleri anımsatan Erdoğan, “Kendi ülkemizde, rekor düzeyde sıcaklıklar gördük. Anadolu’da ilk kez kum fırtınası tecrübe edildi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 1990 yılından itibaren aşırı hava olayları sürekli artış halinde. 2019 yılı 935 olay ile en fazla afetin yaşandığı yıl olarak kayda geçti” ifadelerini kullandı.
Son günlerde yaşanan kuraklığın da “endişe verici” olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, yağan kar ve yağmurun bir nebze de olsa içlerini rahatlattığını dile getirdi.
Bunun karşı karşıya olunan tehlikenin geçtiği anlamına gelmediğine işaret eden Emine Erdoğan, “Biz insanların şöyle bir özelliği var, stresle ve endişeyle başa çıkmak için bazı gerçekleri göz ardı ediyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ki artık böyle bir lüksümüz yok. Son dönemeçteyiz. Elimizde gidişatı olumlu yönde değiştirebilecek son on yılımız var ve bu fırsatı değerlendirebilecek son nesiliz” değerlendirmesini yaptı.
Emine Erdoğan, iklim değişikliği konusunun tüm bireyleri ilgilendirdiğini vurgulayarak, 2020’de yapılan bir araştırmanın verilerine göre, “iklim değişikliği konusunda endişeli misiniz?” sorusuna her 10 kişiden 7’sinin “endişeliyim” şeklinde cevap verdiğini aktardı.
Bu cevabın, artan iklim felaketlerini herkesin, bizzat yaşıyor olmasından kaynaklandığına değinen Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
O halde, krizle mücadelede endişe hisseden bu büyük kitleyi işin içine nasıl katacağız, işte bunu da düşünmemiz gerekiyor. Halihazırda yapılması gerekenler A’dan Z’ye ortada, ‘yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmek, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak, şehirleri yeniden tasarlamak’ gibi nice adım… Ancak tüm bunlar o kadar büyük başlıklar ki bu hedeflerin yerine getirilmesinde bireylerin yeri maalesef gözükmüyor. Vatandaşımız, iklim krizinden haberdar ama sanki bu krizi bir başkası onun adına çözecekmiş gibi düşünüyor. Unutmayalım, değişim bireyden başlar. Eğer iklim değişikliği ile mücadele edilecekse zafer, yeni yaşam kültürleri inşa etmeden kazanılamaz. Bu noktada sosyologlara, psikologlara, iletişimcilere de çok büyük iş düşüyor. Yani fen bilimleri kadar, sosyal bilimlerin de iklim değişikliği ile mücadelede büyük bir sorumluluğu var. Çünkü seçilen yeni yol, yeni bir yaşam tarzı demek.”
Değişen her bir bireyin etrafındakileri etkiledikçe, bu insan kümelerinin birleşip ortaya yepyeni, dönüşmüş bir toplum çıkacağını ifade eden Emine Erdoğan, iklim değişikliğiyle mücadelenin, çok yönlü bir mücadele olduğunu vurguladı.
Herkesin alacağı basit önlemlerin başarının anahtarı olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, “Mesela, gereksiz ışıkları kapatmanın, elektrikli cihazları bekleme konumunda bırakmamanın önemini anlatalım. Isı kaybının önüne geçmenin çift camlı pencerelerle mümkün olduğunu anlatalım. Klima yerine, vantilatörle serinlemenin, enerji tasarrufu sağlayacağını izah edelim. Mutfakta, banyoda, temizlikte, çamaşırda ve ev atıklarının yönetilmesinde püf noktalarını topluma taşıyalım. Tüketim alışkanlıklarının, düşük karbonlu bir yaşam tarzı ile ilişkisini daha çok konuşalım” önerilerinde bulundu.
Emine Erdoğan’ın iklim krizine ilişkin sunduğu sorunların tespitinde herhangi bir sorun görmediğini belirten Koray Doğan Urbarlı, “Ancak sıra çözümlere gelince bambaşka bir noktaya gitmiş ve sorumluluğu bireylere yüklemiş” ifadelerini kullandı.
Konuşma boyunca Erdoğan’ın bireysel çözümlere vurgu yaptığını belirten Urbarlı, “Kendisinin iktidarla bir ilgisi yokmuş, Cumhurbaşkanı’nın eşi değilmiş gibi suya sabuna dokunmadan bir açıklama yaptı” dedi.
Şu anda Türkiye’nin dört bir yanında yıkım projeleri olduğunu hatırlatan Urbarlı, “Kanal İstanbul projesi, Kuzey Ormanları’ndaki yıkım… Bunların hepsi göz önünde oluyor. Mesajlarında ciddilerse bu yıkımların durması gerekir” ifadelerini kullandı.
Toplantının devamında Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından açıklanan İklim Değişikliğiyle Mücadele Sonuç Bildirgesi hakkında da değerlendirmede bulunan Urbarlı, “2021 yılında iklim değişikliğiyle mücadele toplantısı yapıyorsanız ilk madde ‘Bu konuda Meclis’e rapor sunacağız’ değil ‘Paris Anlaşması’nı Meclis onayından geçireceğiz’ olmalı” dedi.
Urbarlı açıklamasında, “2050’yi hedefleyen raporları bir sonuçmuş gibi koyamazsınız. Bunlar için toplantı yapmaya gerek yok. İklim değişikliğinin iklim krizi olarak adlandırılmaya başladığı bir yılda iyi niyet beyanları değil acil eylemler gerekiyor” görüşünü paylaştı.
Murat Kurum açıkladığı sonuç bildirgesi hakkında “Üniversitelerimizle, sivil toplum örgütlerimizle, belediyelerimizle, özel sektörümüzle yaptığımız toplantı ve istişareler ve şimdi açıklayacağımız sonuç bildirgemiz, Meclisimizde yapılacak İklim Kanunu çalışmaları için bir referans olacak, bir kaynak oluşturacaktır” ifadelerini kullandı. İklim Değişikliğiyle Mücadele Çalıştayı’nın 14 maddelik sonuç bildirgesinde şu maddeler yer alıyordu:
Sunulan bu bildirgeyi değerlendiren Ümit Şahin, Bu bildirgede sunulan hedeflerin hiçbirinin yeni olmadığını belirten Ümit Şahin, bu hedeflerin Türkiye’nin 2015 Paris İklim Anlaşması çerçevesinde verdiği Ulusal Katkı Niyet Beyanı’nda olduğunu söyledi.
Örneğin 2030 yılına kadar rüzgar enerjisi kapasitesini 16 GW, güneş enerjisini ise 10 GW’a çıkarma hedefinin bu beyanda önceden yer aldığını aktaran Şahin, “Paris Anlaşması onaylanmadığı için resmiyet kazanmamıştı. Türkiye’nin hala gerçek bir Ulusal Katkı Beyanı yok. Şimdi de bunu tekrarlıyorlar” dedi.
Hazırlanan bildirge hakkında soru işaretleri olduğunu belirten Şahin, “Bu neyin sonuç bildirgesi? Kim yazdı? Paydaşlarla birlikte mi yazdılar? Akademi var mı, sivil toplum var mı? Yalnızca Bakanlığın söylediklerinin tekrarı. O kadar anlamsız ciddiyetsiz, gayri ciddi bir doküman” dedi.
Sonuç bildirgesinde 2050 eylem planından bahsedildiğini hatırlatan Ümit Şahin, “Eğer bu plan sıfır emisyon taahhüdünde bulunacakları anlamına geliyorsa bunu destekleriz. Çünkü bunu yapılması lazım. Bu sıfır emisyon hedefi için de mutlaka kısa vadeli mutlak bir azaltım hedefi açıklanması gerekir. Ve tabii ki Paris Anlaşması’nı onaylamaları gerekiyor” yorumunu yaptı.
Ancak somut bir şeyin söylenmemesini eleştiren Şahin, “2021 yılına geldik hala somut bir şey açıklanmıyor. Bir emisyon azaltım hedefi koymadan bu tür laflar söylenmemeli. 1980 yılında değiliz. İklim değişikliği bu kadar büyük bir kriz haline gelmişken, herkes ayağa kalkmışken ve gençler hayatları için mücadele vermeye başlamışken bu muğlak ifadeler kabul edilemez” dedi.
Ümit Şahin, Ulusal İklim Değişikliği Araştırma Merkezi kurulmasının da senelerdir söylenen ancak yapılmayan bir vaat olduğunu söyledi.
Merkez kurmanın tek başına bir anlam ifade etmeyeceğini belirten Şahin, “O tür bir merkez kuracaklarına akademik özgürlüğü desteklesinler, bilim insanlarını desteklesinler, çalışmaları desteklesinler. Akademiyi ve üniversiteleri rahat bıraksınlar” değerlendirmesinde bulundu.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…