Dünyada ve ülkemizde meydana gelen iklim değişikliğinin göstergelerinden biri olarak artan hava sıcaklıkları dikkat çekmektedir. İklim değişikliği, deniz seviyesinin yükselmesi, iklim kuşaklarının yer değiştirmesi, şiddetli hava olaylarının artmasına sebep olmaktadır. Doğanın dengesinin bozulması nedeniyle, taşkınların ve sellerin daha sık görülmesi ve etkilerinin kuvvetlenmesi, çölleşme, salgın hastalıklar, vahşi yaşam türleri ile birlikte insan sağlığının bozulmasına da neden olmaktadır. Bu durum sosyo-ekonomik sektörleri ve ekolojik sistemleri doğrudan etkilemektedir.
Hızla artan dünya nüfusu ve kontrolsüz sanayileşme süreci, sağlıksız kentleşme, bölgesel savaşlar, verimi artırmak amacıyla kullanılan tarım ilaçları, bilinçsiz gübreleme ve deterjanlar gibi kimyasal maddeler giderek çevreyi kirletmeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak büyük oranda kirlenen hava, su ve toprak, canlılar için zararlı olabilecek boyutlara ulaşmıştır. Sanayi devrimiyle birlikte fosil yakıtların kullanımının giderek artması ve ormanların hızla yok edilmesi önüne geçilemeyecek boyutlara taşınmıştır. Dünyanın mevcut enerji kaynaklarının yaklaşık %85’ini fosil yakıtlardan (petrol, kömür, doğal gaz vb) oluşur. Küresel ısınmanın tek nedeninin, başta fosil yakıtlardan kaynaklanan karbondioksit olmak üzere atmosferdeki sera gazlarının, büyük ölçüde endüstriyel (enerji ve ulaşım dahil olmak üzere) ve bir ölçüde de tarımsal etkinliklerden kaynaklanan artış olduğu söylenebilir.
Küresel iklim değişikliği pek çok canlının da yaşama ve üreme alanlarını etkilemektedir. Bazı bölgelerde kuraklık nedeniyle bitki örtüsü azalabilir. Bunun da ekonomik kayıplar açısından ciddi sonuçları olmaktadır. Tarımsal girdiler, iklim değişimi tarafından en çok etkilenen unsurdur. Değişen iklim, tarımsal uygulamaları değiştirebilmektedir. Küresel ısınmanın tarım üzerine etkisi, yağmur rejiminin değişmesi ve düşen yağmur miktarında yaşanacak azalmalarla kendini gösterecektir. Küresel ısınma suyun miktarını azaltıp, toprak verimliliği ve ürün çeşitlerinin değişmesine neden olmaktadır. Bu da yaşamlarını doğrudan toprağa bağlı olarak sürdürmek zorunda olan ülkeleri büyük ölçüde etkileyecektir. Küresel ısınmanın gitgide ciddi boyutlara ulaşarak dünyanın bir kısım bölgelerinde toprakta nem kaybı ile kuraklığa yol açması, tarımda üretimin düşmesine ve dünya tarım ürünleri fiyatlarının artışına neden olacaktır. Bu tür ürünlerin ithalatçısı konumundaki ülkeler bu durumdan daha çok etkilenecek, fiyat artışlarına bağlı refah düşüşleri yaşanacaktır. Ürün verimliliği özellikle kurak ve tropik bölgelerde (alçak enlemlerde) düşecek; yerel sıcaklıklardaki küçük artışlar (1-2 derece) dahi açlık riskini artıracaktır. Önceleri 1-3 derece artışın olabileceği orta ve yüksek enlemlerde ürün verimliliği çok az artsa bile, daha sonra sıcaklıkların birkaç derece daha artmasıyla beraber ürün verimliliğinde azalma olacaktır. Kuraklık ve sellerin sıklığının artması, ancak kendi kendine yeterli olabilen alçak enlemlerdeki yerel sektörleri olumsuz etkileyecektir. Sürekli ısınmayla birlikte balık türlerinin dağılım ve üretkenliği değişecek, bu durum balıkçılık ve su ürünleri ekonomik faaliyetlerini olumsuz etkileyecektir.
Dünyada toplam işlenebilir tarım arazisi 3,2 milyar hektardır. Son yıllarda kişi başına düşen tarım arazisinde azalmalar gözlenmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu azalış % 14,3 iken, gelişmekte olan ülkelerde % 40’tır. Kişi başına düşen tarım arazisi 0,23 hektar olup, 2050’de bu oran küresel ısınmaya bağlı olarak 0,15 hektara düşecektir. Aynı şekilde Afrika ve Orta Asya gibi kurak bölgelerde tarım üretiminin % 50 azalacağı belirtilmektedir.
İklim değişikliğinin kuraklık, kıtlık, göç gibi etkileri de göz önüne alındığında sorunun yalnızca çevre sorunu olmadığı, aynı zamanda ekonomik ve uluslararası iş birliğini gerektiren önemli bir sorun olduğu görülmektedir. İklim değişikliğine yol açan insan kaynaklı faaliyetlerin oluşturduğu etkilerin giderek büyümesi ve çevre üzerindeki tehditlerinin ürkütücü boyutlara varmasıyla birlikte, bunun önüne geçme çabaları evrensel boyutta olmak üzere günden güne artmaktadır.
Büşra Deler
Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu